YILDIZ YAZICIOĞLU/ KIBRIS - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, 24 Ekim’de devraldığı Cumhurbaşkanlığı görevinde henüz ikinci ayında ancak ülkesinde hem dış ilişkileri hem iç ilişkileri açısından “yeni bir dönem” için kararlılık mesajı vererek, Türkiye’nin KKTC’yi kumarhane sektörü, gece kulüpleri ve kara para gibi başlıklarla algılamaması gerektiğini söyledi. “KKTC’nin Türkiye’deki algısını yeniden inşa etmemiz gerekiyor” diyen Erhürman, kayıt dışılıkla mücadele gerektiğini vurgulayarak, “Biz bundan ibaret değiliz ve nelerimiz olduğunu bir defa Türkiye halkıyla bizim bir paylaşma ihtiyacımız var” dedi.
Erhürman, Cumhurbaşkanlığı görevinde ilk kez aralarında Gazete Kritik’in de bulunduğu Türkiye’deki bazı medya kuruluşları temsilcisi basın mensuplarını kabul etti ve Ankara’yla ilişkiler, Kıbrıs’taki çözüm arayışı ile ülke içindeki tartışmalara ilişkin sorularını yanıtladı.

Adadaki ara bölgede Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Başkanı Nikos Hristodulidis ile ilk kez 20 Kasım’da görüşme gerçekleştirmesi ardından yarın (11 Aralık) yeniden görüşecek olan Erhürman, Kıbrıs sorununda “ümitvar” tablo çizemeyeceğini işaret etti.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin eşliğinde, Rum tarafıyla görüşme sonrasında garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere katılımıyla görüşme toplantısı için henüz gerekli şartlar oluşmadığını söyleyen Erhürman, adada çözüm yaklaşımını anımsattı. Erhürman, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, üçüncü 5+1 formatında toplantı öngörüsünü açıklamıştı. Birincisi Cenevre’deydi, ikincisi New York’taydı. Bizim hiçbir şekilde olumsuz bakışımız söz konusu değil. Mesela yeni sınır kapısı açılması, geçiş noktalarındaki sıkıntılar, ara bölgede solar panel kurulması, karşılıklı olarak mezarlıkların temizlenmesi gibi konuları önce Lefkoşa’da ele almak, konuları belirli bir olgunluğa ulaştırmak gerektiğini hep söylüyorum. Üçü de son derece önemli ve dünyada çok önemli meselelerle uğraşan garantör ülkeler ve BM Genel Sekreteri dahil olacağı toplantıda bu konuları ele almak masanın ağırlığıyla kıyaslayınca dengesizlik oluşturuyordu. Dolayısıyla üçlü görüşmelerde belirli konuları olgunluğa ulaştırmaksızın 5+1’in toplanmasını tercih etmediğimi hem kamuoyuna açık bir şekilde söyledim hem BM’ye de aktardım. Beklenti biliyorsunuz Aralık sonundan önce bu 5+1 toplantısı yapılmasıydı. An itibariyle böyle bir noktada olduğumuzu düşünmüyorum açıkçası” diye konuştu.
“Ankara ile sürekli temastayız, ilişkileri, hep diyalog yoluyla götürüyoruz”
Tufan Erhürman’ın, seçim sürecinde AK Parti iktidarı ve ortağı MHP’nin rakibi Ersin Tatar’ı desteklediği manzara itibariyle Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında Ankara’daki iktidar ile ilişkileri merak konusuydu. Buna ilişkin soru üzerine Erhürman, “Sürekli temastayız, çeşitli seviyelerde. Herhangi bir problem yok. Zaten seçimden önce de söylemiştim. Kıbrıs sorunuyla ve dış politikayla ilgili tüm gelişmeleri elbette bugüne kadar hep olduğu gibi, tüm liderlerimiz döneminde olduğu gibi, Türkiye ile Ankara ile çok yakın temas halinde sürdüreceğiz demiştik. O şekilde de sürdürüyoruz. Bizim ziyaretimizden hemen sonra da Sayın Cevdet Yılmaz buraya geldi. Bu arada da telefon aracılığıyla sürekli Ankara ile temas halindeyiz” mesajını verdi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, kuzeydeki seçim sonucu gerekçesiyle KKTC’nin 81’nci il ilan edilmesi yönündeki açıklaması sorulduğunda ise, Erhürman, “Ben, buradan Ankara’ya konuşmayı, Ankara’dan buraya konuşulmasını tercih etmedim hiçbir zaman. Karşılıklı monologlar değil, diyalog yoluyla sürdürülmesi gereken bir iletişimimiz olması gerektiğini düşünüyorum. Zaten hep söylerim; Türkiye Cumhuriyeti - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkileri, başka herhangi iki devletin ilişkileriyle kıyaslanamayacak kadar özel ilişkiler. Dolayısıyla bu ilişkilerin özelliğinin gerektirdiği hassasiyeti de sergilemek gerekir. O nedenle biz, bu tip şeyleri hep diyalog yoluyla götürüyoruz. Götürmeye de devam edeceğiz. Benim onun dışında herhangi bir, buradan oraya konuşmak gibi bir açıklamam olmadı, olmayacak” dedi.

“Güney’in silahlanmasını Türkiye ile koordineli takip ediyoruz”
“Güney Kıbrıs’ın son yıllarda hızlandırdığı silahlanma faaliyetlerini ada güvenliği açısından ciddi risk” gördüklerini söyleyen Erhürman, bu risk durumuna İran’ın İsrail’e tepki gösterdiğinde Kıbrıs’ı işaret etmesini göstererek, o dönemde KKTC’de “sığınaklar nerede?” endişesi oluştuğunu kaydetti. Erhürman, KKTC kurumlarıyla Türkiye’nin koordineli biçimde güneydeki silahlanma verilerini takip ediklerini ve mevcut verilerin risk yorumunu yapmak için yeterli olduğunu aktardı.
“Rum tarafınca tek taraflı ve Kıbrıs Türk tarafı iradesi yok sayılarak Kıbrıs adına kararlar alınması” uluslararası hukuka aykırı olduğunu anlatan Erhürman, “Bir füze atılsa Yeşil Hat’ta duracak mı? Tüm adayı ilgilendiren bir konuda karar, adanın yarısını yok sayılarak alındı. Biz şu anda 1960 anlaşmasına dönülmesinden bahsetmiyoruz. Ancak 1960’ta bile Kıbrıslı Türk olması gerekli Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın güvenlik konusunda anayasal veto yetkisi vardı. Bugün o yetki yokmuş gibi davranılıyor. Hem bizi karar mekanizmasından dışlıyorlar hem de bu kararlar en az Rumlar kadar bizi de etkiliyor. Sadece güvenlik değil deniz yetki alanlarıyla ilgili Güney’in uluslararası anlaşmalara imza atmasında da sıkıntı var. Hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili itiraz ettiğimizde, Güney’de ‘Kıbrıslı Türkler de bundan pay alacak’ gibi haberler yazılıyor. Biz sadece bir şey elde edilirse ondan pay talep eden bir toplum değiliz. Bu adanın statüsü gereği karar verme süreçlerinde iradesi olması gereken eşit kurucu ortağız” diye konuştu.
Bu noktada, IMEC ve Great Sea Interconnector (GSI) gibi Rumlarca Kıbrıs’la ilgili tek taraflı hayata geçirilmeye çalışılan projelerin ekonomik ve siyasi olarak mantıklı olmadığını söyleyen Erhürman, bu projelerde Türkiye ve KKTC’nin bilinçli şekilde dışarıda bırakıldığını belirterek, “Haritaya bakan herkes, Kıbrıs–Türkiye–Yunanistan hattının en rasyonel enerji bağlantısı olduğunu görür. Ama ısrarla bunun dışına çıkan projeler öneriliyor. Bu, bölgesel istikrarı artırmaz; tam tersine güveni azaltır” diye ekledi.

“Online casino konusunda çok daha sert tutumum var, konutta ise getto oluşmamalı”
Bakanlar Kurulu kararıyla eğer KKTC Hükümeti’nin “online casino” şeklinde internet ortamında kumarhanelere sınırsız erişim olanağı sağlaması halinde buna karşı olacağını açıklayan Erhürman, kuzeyde kontrollü, kayıt dışılığı ve kaçağı önleyecek şekilde vergilendirilmiş ve belirli sayısal sınırlar içindeki casino sektörünü kabullenebileceği mesajını verdi. Casino sektöründe kontrolsüz büyüme olmasına CTP lideri iken parti olarak karşı çıktıklarını anımsatan Erhürman, "Casino turizmi var mı? Var. Devlete katkısı var mı? Var. Ama her sektör gibi bunun da bir düzeni, sınırı, doyum kapasitesi olmalı. Bu alanın uçsuz bucaksız büyümesi doğru değil. Hele online meselesinde çok daha sert ve net bir tutumum var” açıklaması yaptı.
KKTC’deki bir başka tartışma başlığı olan “yabancılara mülk satışı” konusunda da “kontrolsüz büyüme olamaz” yaklaşımıyla hareket ettiğini anlatan Erhürman, belirli yerleşim yerlerinde mülkiyeti sadece yabancılara ait “getto” bölgeler oluşmasına karşı duruşunu koruyacağını söyledi.
“Hükümet ile ilişkilerde çift başlılık yaratmak, karakterime uygun değil”
KKCT’de acilen nüfus sayımına ihtiyaç olduğunu belirten Erhürman, “Nüfus sayımına karar verme ve bunun altına imza atma yetkisi bende değil. Ama bu, uzun süredir benim bir numaralı gündemimdir. Onlarca, yüzlerce açıklamam var. Artık sadece muhalefetin ya da Cumhurbaşkanı’nın değil, bütçe tartışmasında iktidar milletvekillerince de kabul edilen bir ihtiyaç haline geldi” açıklamasında bulundu.
Adadaki tüm bu tartışma başlıklarındaki mevcut koalisyon hükümetinden farklı tutumu olması itibariyle “çift başlılık” sorusu sorulması üzerine Erhürman, “Benim karakterim böyle bir yarışa uygun değil. Sayın Başbakanla ve tüm bakanlarla sürekli temas halindeyim. Hangi manşete kim çıkacak diye bir rekabet içinde olmam. İlkesel olarak buna karşıyım. Dolayısıyla ben onlarla o uygar ilişki modeli içerisinde birlikte çalışacağım” diye konuştu.
Türkiye’yle İlahiyat Koleji anlaşması ve Bilal Erdoğan görüşmesi
Ayrıca Erhürman’ın önünde, geçtiğimiz dönemde kuzeyde başta eğitim sektörü olmak üzere sendikalarca protesto edilen ve “laiklik” vurgusuyla eleştirilen adada “ilahiyat koleji açılması” meselesi de var. Bu konuda Türkiye ile KKTC arasında iki yıl önce imzalanmış protokolü anımsatan Erhürman, şimdi Anayasa Mahkemesi’nden konuya ilişkin görüş talep ettiğini ve bunu beklediğini kaydetti.
Erhürman, önceki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar döneminde imzalanan söz konusu protokolün neden mevcut hükümet tarafından Meclis ve Cumhurbaşkanlığı’na onay için gönderilmesi sürecinde iki yıllık oyalanma olduğunu da sorgulamakta. “Bu iyi bir şey değil. Türkiye ile ilişkilerimiz başka hiçbir ülkeyle kıyaslanamayacak kadar özeldir. İmzalanan bir uluslararası anlaşmanın iki yıl beklemesi, Beşinci Cumhurbaşkanı döneminde imzalanıp Altıncı Cumhurbaşkanı’nın önüne gelmesi doğru değildir. Bundan sonra uluslararası anlaşma imzalanacağında, ilkeler gereğince Cumhurbaşkanı’yla da istişare içerisinde yürütülürse, onay imza aşamasında hiçbir sorun yaşanmaz. Çünkü ben Cumhurbaşkanı olarak yasalar konusunda Meclis’te kabul edilmiş bir yasayla ilgili anayasaya aykırılığı iddiası varsa Anayasa Mahkemesi’nden görüş alma yetkimi tabii ki saklı tutuyorum. Ama uluslararası anlaşmaların onay yasalarını ikide birde Anayasa Mahkemesi'ne götürmek gibi bir tercihim asla yok. Çünkü uluslararası anlaşmalar aynı zamanda o anlaşmaya imza koyan devletin itibarı anlamına da gelir. KKTC’nin itibarını ve saygınlığını zedeleme riski taşıyan böyle bir davranışı sürekli olarak sergilemeyi hiç tercih etmediğimi hem hükümetle yüz yüze hem de kamuoyuna açık bir şekilde de paylaştım” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile görüşmesiyle ilgili soru üzerine Erhürman, bunun “İlahiyat Koleji” gündemiyle ilgisi olmadığını vurgulayarak, “Sayın Bilal Erdoğan adada bilimsel bir toplantı için bulunuyordu. Ziyareti tamamen nezaket çerçevesindeydi. İlahiyat Koleji’ni konuşmak için gelmedi" diye ekledi.
Garantörler eşliğindeki toplantı için masada 10 güven arttırıcı öneri var
Bu arada Erhürman, Rum lider Hristodulidis’e ilk görüşmede sunduğu taraflar arasında 10 güven artırıcı önlemler niteliğindeki önerilerini yeniden anımsattı ve bunlara Güney’in adım atmasını beklediklerini işaret etti. İşte Erhürman’ın, 5+1 toplantısı yapılabilmesi için yanıt beklediği o önerileri ise şöyle:
“1. Karma evliliklerden doğan çocukların AB vatandaşlığı hakkı ve bu kişilerin Güney’e geçişlerde yaşadığı sorunlar.
2. Metehan Sınır Kapısı’nda kabin sayısının üçe çıkarılması ve her kabinde sürekli görevli bulundurulması.
3. Bostancı ve Derinya kapılarında seyrüsefer izni verilerek geçişlerin kolaylaştırılması.
4.14 yaş altı çocukların dostluk maçları yapabilmesi için adım atılması.
5. Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmaları bağlamında iki liderin ortak ziyaret gerçekleştirmesi.
6. Mülkiyetle ilgili tutuklama ve yargılamaların ortamı olumsuz etkilediği, bu konuda adım atılması.
7. Hellim peyniri konusunda Bureau Veritas Paris’in yetkilendirilmesi ve yeni bir teknik komite kurulması.
8. AB Uyum Komitesinin tekrar çalışmaya başlamasının önünün açılması.
9. İki tarafın güvenlik kuvvetleri arasında iletişim kanalı kurulması.
10. Metehan’daki ara bölge yol genişletme çalışmalarının başlangıcına iki liderin birlikte katılması.”