27.10.2020, 12:41

Pandemi Dönemi Toplu Taşıma-2

2020 yılı itibarı ile alışkanlıklarımızı değiştirmeye başlayan salgın hastalık, ekonomik sıkıntılar ve dünya genelindeki buhranlı yapının kaçak iddaa toplu taşıma alışkanlıklarını da değiştirdiği ortadadır. Bu bağlamda pandemi sürecinde toplu taşımanın önemini anlatan bir değerlendirmeyi haziran ayının başında paylaşmıştım. Toplu taşıma araçları için alınması gereken önlemler, dünyadaki örnekler ve destekler konusunda bazı önermelerde bulunmuştum. Bunları tekrar etmek yerine gelinen durumu değerlendirmek daha doğru olacak diye düşünüyorum.

Bugün gelinen son noktada mega kentlerde yaşanan salgın hızı ortadadır. Hatta İstanbul’da Sağlık Bakanımız sayın Fahrettin Koca başkanlığında yapılan toplantı sonrası açıklamalara göre İstanbul salgının en hızlı yayıldığı il olurken sorumluluk da özellikle toplu taşıma sistemine çıkarılmış durumdadır. Zamanında alınmayan veya çok da önemsenmeyen basit önlemleri kontrolsüzce serbest bıraktıktan sonra sorumluluğu toplu taşıma araçlarına atmak oldukça yanlış bir yaklaşım. Kentte tüm kapalı mekanlarda dip dibe masalarda maskesiz bir şekilde oturulur, çocuklar okullarda hep bir arada temasta iken salgın hızının artmasının nedeni toplu taşıma olamaz en azından inandırıcı olmaz. Covid-19 virüsünü taşımasına rağmen imkansızlıktan toplu taşıma ile hastane kuyruklarına girip şifa için sıra bekleyen insanlar toplu taşıma olmasa bu hizmeti bile alamayacaklar. Kaldı ki taksi veya özel taşıtla da gitseler bulaş riskini azaltmayacak bu durum. Sonuçta sistem hasta ve hasta yakınlarını kendi imkanları ile hastaneye erişime terk ettiği sürece; kuyrukta, lokantada, büfede, hastanede, okulda, çarşıda, pazarda bir şekilde bu virüs bizleri yakalayacak. Sistemin düzeni sağlanamadığı, temel sağlık hizmetinin yeterince verilemediği bir ortamda sorumluluğun toplu taşımaya çıkartılması en sade anlatım ile günah keçisi aramaktan ibarettir.

Salgın döneminin zorluğunu elbette hepimiz biliyoruz. Ancak böyle bir dönemde üst düzey yöneticilerimizin söylemlerinin de çok dikkatli olması gerektiğini de biliyoruz. Resmi açıklamalarda söylenenlere göre; toplu taşıma araçlarının sayısı ve seferini artırılmalı, iş giriş çıkış saatleri kademelendirilmeli önlemlerini duyuyoruz. Kentte toplu taşıma seferlerinin artırılması, yarı doluluk ile çalıştırılabilmesi için devletin toplu taşıma yapan tüm özel ve kamu taşımacılarına doğrudan destek vermesi gereklidir. Eğer devlet hasta vatandaşını özel ambulans yada nakil taşıtları ile hastanelere ulaştıramıyor ise çok daha küçük bütçeli bir planlama ile toplu taşımaya mali destek sunarak yarı dolu araçlarla daha sık sefer yaptırarak hem hasta yurttaşlarının işini kolaylaştırır hem de salgının yayılma hızındaki yolcu taşımacılığı etkisini düşürür. Mevcut durumdaki seferler artırılmalı, araçlar yarı boş çalıştırılmalı söylemleri içi boş ve kabahat atmaya yönelik söylemlerden ibaret kalır.

İş giriş ve çıkış saatlerinin kademelendirilmesi konusu ise bir başka gündem konusu. Kademeli saat konusu elbette hem trafik yoğunluğu üzerinde hem de toplu taşıma yoğunluğu üzerinde etkili olacaktır. Ancak unutulmasın ki kademeli saat konusu biz söyledik, yapın dedik yapmadılar ile geçiştirilemez. Toplumsal hayatta bazı düzenleyici kararların alınmasını gerektirir. Kademeli saat için işine erken veya daha geç giden ailelerin çocuklarının okul giriş ve çıkış saatlerinin düzenlenmesi, bankacılık gibi uluslararası piyasalarda çalışanların dünyaya adaptasyonu, farklı saatlerde çalışan insanların zorunlu temas ve işlem saatleri gibi idari kararların da önceden alınması ihtiyaçları vardır. Bunları yapmadan sadece biz söyledik, yapılmadı demek yönetim sorumluluğunun içine sığmaz. 

Tüm bu sürecin akılcı kontrolü için ilgili kurul üyelerinin televizyonlarda demeç vermek yerine hayata dokunan önlemler alma cesareti göstermesine ihtiyaç vardır. Okulların yüz yüze eğitime açık olması dahi bu yangına su taşımaktadır. Son iki ayda yakından takip ettiğim kent pandemi kurul üyelerinin asli işlerini yapmak yerine görevlerini ve ünvanlarını kullanarak ekranlara çıkmaya daha hevesli olduğunu görüyorum. Bugün yaşanan salgın yoğunluğu, o kurul üyeleri için de bir sorumluluğa karşılık gelmelidir. Sonuçta böyle bir kurulda yer alan ve her fırsatta ekranlarda boy gösterip kendilerini anlatanlar için yaşanan sıkıntıların da bir sorumluluğu bulunmalıdır. Görevini yerine getirememe nedenleri de araştırılmalı, sistemsel veya yetki anlamında eksiklik varsa acilen giderilmelidir. Yoksa aradan aylar geçtikten sonra bu kurullar TV şovu gibi anılacaklar.

Yorumlar (0)