reklam
Gazete Kritik Meclis TBMM'de Barış ve Demokrasi Komisyonu: Kürt Sorununa Demokratik Çözümler Aranıyor

TBMM'de Barış ve Demokrasi Komisyonu: Kürt Sorununa Demokratik Çözümler Aranıyor

PKK'nın silah bırakmasının ardından TBMM'de kurulan komisyonda, barış ve demokrasi vurgulu "Barış, Demokrasi ve Eşit Yurttaşlık Komisyonu" adı önerildi. Siyasi temsilciler, Kürt sorununda askeri yöntemlerin yetersiz olduğunu ve demokratik çözümlere ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

Terör örgütü PKK’nın fesih kararı ve silah bırakmasının ardından yürütülecek süreçte gerekli yasal düzenlemeler için TBMM’de kurulan komisyon ilk toplantısını yapıyor. TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, komisyonun adının demokrasi vurgusu öne çıkarılarak "Barış, Demokrasi ve Eşit Yurttaşlık Komisyonu" olması yönünde çağrıda bulundu.

Terör örgütü PKK’nın fesih kararı ve silah bırakmasının ardından yürütülecek süreçte gerekli yasal düzenlemeler için TBMM’de kurulan komisyon ilk toplantısını yapıyor. Toplantının ilk gününde komisyonun adının, çalışma usul ve esaslarının, prensiplerinin belirlenmesi planlanıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun açılış konuşması sonrasında komisyondaki siyasi parti temsilcilerinin değerlendirmeleri için grubu bulunan siyasi parti temsilcilerine 20’şer, grubu bulunmayan komisyon üyelerine ise 10’ar dakika konuşma süresi verildi.

Grubu olmayan ancak Meclis'te temsil edilen siyasi partilerden Türkiye İşçi Partisi (TİP) adına konuşan İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, kendisi yerine komisyona katılması gereken milletvekilinin Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Can Atalay olması gerektiğini belirterek, "Böylesi önemli bir süreçte, ‘Demokrasi, Barış ve Eşit Yurttaşlık’ üzerine son derece yetkin bir hukukçu olan Can’ın Silivri’de diğer bir dizi siyasi tutsak ile hala rehin tutuluyor olması bu Meclis’in utanç vesikalarından biridir" dedi.

Şık, konuşmasında komisyonun kapsamı ve çalışma şekline ilişkin şunları söyledi:

"Biz, Kürt sorununu, Osmanlı dönemindeki Kürt ayaklanmalarından bugüne ulusal mücadelelerin tarihselliği içinde ele alıyor ve sermaye egemenliğinin bir sonucu ve sınıf mücadelesinin bir başlığı olarak görüyoruz. Yoksul Kürt emekçileri Türkiye işçi sınıfının önemli bir unsurudur; Türk ve Kürt emekçi halklarının tarihsel çıkarları hiç şüphesiz ortaktır. Barışın tesis edilmesinde en başta şiddetin durmasına ve silahların susmasına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu bağlamda silahları bırakma çağrısı, PKK’nin fesih kararı ve geçtiğimiz günlerde gerçekleşen silah yakma töreni çok hayati adımlardır. Bu adımların atılmasından umutlanmaktayız. Ancak çok boyutlu sorunlar yumağının ortasında bu nedenle biz, barışın yalnızca silahların bırakılmasıyla tamamlanacak pasif bir hâl değil; demokrasi ve eşit yurttaşlık temelinde kurulacak aktif bir çözüm olduğuna inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde atılması gereken adımlar da bu yaklaşıma dayanmalıdır.  

"Türkiye’de Kürtlerin bir sorunu olmadığı algısı yıkılmak isteniyorsa adalet, hakikat ve hafıza komisyonları kurulmalı"

Van’a kayyum atanırken İzmir’de demokratik yaşam olmaz. Esenyurt’a kayyum atanırken ya da Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay, Ekrem İmamoğlu haksız yere içeride tutulurken de demokratik bir çözümden söz edemeyiz. Bu doğrultuda, Kürt halkının özgün ve özgül konumunu gören ama geniş anlamda bir demokratikleşme sorununun altını çizmek zorundayız. Dolayısıyla, toplumsal barış ve demokrasi için Türkiye’de eşit bir yurttaşlık atmosferinin tesisi için atılması gereken acil adımları şöyle görüyoruz:

Türkiye’nin adalet, özgürlük, demokrasi ve eşit yurttaşlık ihtiyacı istisnasız herkes için haktır ve uygulanması bir zorunluluktur. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları istisnasız uygulanmalı ve komisyon bu yönde yazılı ortak irade beyanı sergilemelidir. Başta, tamamen keyfi uygulanan Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalı; temel hak ve özgürlükleri sınırlayan ve kriminalize eden, düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşlerini engelleyen TCK’nin ilgili hükümleri ve 2911 sayılı kanun evrensel hukuk normlarına uygun hale getirilmelidir. Hasta tutsakların tahliye süreçlerinin hızlandırılmasına dönük yasal değişiklik yapılmalıdır. Başta Barış Akademisyenleri olmak üzere hukuksuz KHK’lerle işsiz bırakılanların görevlerine iadeleri ile geriye dönük haklarının tazmini sağlanmalıdır. Kayyumlar derhal kaldırılmalı ve seçilmişler görevlerine iade edilmelidir. Anadilinin, eğitim dahil her alanda kullanılması için imkanlar geliştirilmelidir. Suç işleyen kamu görevlilerinin yargılanmalarının önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır. Ayrıca, Türkiye’de Kürtlerin bir sorunu olmadığı algısı yıkılmak ve toplumsal barış sağlanmak isteniyorsa, adalet, hakikat ve hafıza komisyonları kurulmalı ve bunlar işletilmelidir. Toplumsal bir barış ancak böyle sağlanabilir. Bunlarla birlikte, ilk elden, komisyon çalışmalarının son derece şeffaf yürütülmesinin bir zorunluluk olduğunu söylemek zorundayız.

Demokratik siyaset zeminin önünün açılması, ateşkesi barışla neticelendirilecek düzenlemelerin yapılması için komisyon ciddi bir görev ve sorumluluk üstlenmeli. Komisyonun adının da bu yüzden, bu başlıkları içerecek ve komisyonun ana amacının bu olduğunu gösterecek biçimde 'Barış, Demokrasi ve Eşit Yurttaşlık Komisyonu' olmasını öneriyoruz. Komisyonun esasen şeffaf ve katılımcı olması bizim en temel taleplerimizdir. Dolayısıyla komisyon, istisnai durumlar dışında genel ilke olarak basına açık biçimde çalışmalarını sürdürmeli, TBMM’nin tüm çalışmalarında olduğu gibi tam tutanak altına alınmalı, farklı toplumsal kesimlerin temsilcilerinin davetli olarak katılımıyla, mümkün olan en geniş kesimlerin görüşlerini ifade etmesi sağlanmalıdır."

"Barış, kardeşlik ve demokratik hakların yeniden inşasına ve güvence altına alınmasına ihtiyaç var"

Grubu olmayan bir diğer siyasi parti olan Emek Partisi (EMEP) adına konuşan İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da PKK'nın silah bırakmasına karşılık olarak sürecin sağlıklı devam edebilmesi için sınır ötesi operasyonların durdulması gerektiğini, askeri yöntemlerle Kürt sorununun çözülemeyeceğini söyledi. Bayhan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Biliyoruz ve istiyoruz ki komisyon tarihi adımlar atmak üzere pratikte doğru bir tutum, doğru bir hat, barıştan, demokrasiden, kardeşlikten yana bir çizgi sürdürür. Yıllardır bu ülkede silahların susması, operasyonların durması, askeri yöntemlerle Kürt sorununun çözülemeyeceğini, barışın, demokratik siyasal çözümün esas olması gerektiğini söylüyoruz. Bunu söyleyenler yıllardır nasıl bir muameleyle karşı karşıya kalıyorlar ve devlet tutumu bunu isteyenlere ne muameleler yaptı hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Kürt sorununun askeri yöntemlerle değil, demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmesi için çalışan işçi sınıfının önderlerinin, emekçilerin, aydınların, siyasetçilerin bu olgunlukla, gerçeklikle bugün bu tartışmayı yapıyor olmasını önemsememesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Silahların susması, barışın tesisi, operasyonların durması en başta bu emeğin sahiplerinin eseridir diye düşünüyoruz.

Türk ulusu çoğunluk ulustur, Kürt ulusu azınlık ulustur ama bu ülkeyi her iki ulus da birlikte cumhuriyetin kuruluşu için mücadeleyle emperyalistlerin işgalinden kurtarmıştır. Kürt ulusunun varlığını kabul ederek ve onun temel haklarının garanti altına alınması için yolumuza devam etmek zorundayız. Barış, kardeşlik ve demokratik hakların yeniden inşasına ve yeniden güvence altına alınmasına ihtiyaç vardır. Türk ulusunun varlığı kadar Kürt ulusunun varlığı da kayıtsız şartsız kabul edilmelidir. Eşit ve gönüllü birliğin sağlanması temel amaç olmalıdır. Komisyon, sınır ötesi operasyonların durması, kayyumlar, politik tutsakları kapsayan bir genel af, anadilde eğitim gibi adımların atılmasını ilk elden gündemine alarak çalışmalarını sürdürmelidir. Bugün olan, silahların bırakılması ve PKK’nın kendisini feshetmesi ama hala operasyonların devam ettiği gerçeğidir. Barış için bu komisyonun ve Meclis’in üstlenmesi gereken ilk sorumluluk operasyonların durması ve askeri yöntemlerle bu sorunun çözülmeyeceğinin parlamento tarafından kabul edilmesi acil bir adım olarak gerekmektedir.

Bundan sonra diliyoruz ki komisyonun çalışmaları açısından zaten birer kişiyle temsil edilen, grubu olmayan partilerin komisyona katılımları komisyonun demokratik ve barışçıl adımlar atması açısından bir kriter olur. Komisyonun isminin olabildiğince ‘Terör, terörü bitirmek, terör süreci’ gibi kavramlarla değil, doğrudan amaca hizmet eden bin yıllık sözlerle ifade edilen tarihsel birikime uygun şekillendirilmesini istiyoruz. Komisyonun adının ‘Barış, Demokrasi ve Eşit Haklar Komisyonu’ ekseninde belirlenmesi bizim için önemlidir. Komisyonun nitelikli çoğunlukla karar vermesi, tartışmalarda, önerilerde, itirazlarda bulunması bütün milletvekillerinin eşit söz hakkına sahip olması önemli gelişmelerdir. Komisyon çalışma ve tartışmalarının aleni olması elzemdir. Komisyon tutanaklarının herkesin ulaşabileceği şekilde TBMM sitesinde yayımlanmasının yanında basına açık bir şekilde kayda alınması gerekmektedir."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *