
2025 Temmuz Zammı Öncesi Emekli Umudu: Gerçekçi Beklenti mi, Sessiz Çığlık mı?
Türkiye’de emekli olmak bir zamanlar huzurlu bir sonbaharı ifade ederdi. Bugünlerde ise, bu sözcük daha çok geçim savaşı, ilaç kuyruğu, pazar filesi hesabı gibi kavramlarla birlikte anılıyor. Ve şimdi, 2025 Temmuz ayı yaklaşırken, emeklinin umudu yeniden yüzde kaç zam alacağız? sorusunda düğümleniyor.
TÜİK’in açıkladığı dört aylık enflasyon verisi yüzde 13,36. Uzmanlar, Haziran ayı itibarıyla bu oranın yüzde 18 ila 20 arasında olabileceğini öngörüyor. Ancak bu oranlar, raflardaki gerçek hayat pahalılığıyla örtüşüyor mu?
Emekliye verilecek zam artık bir müjde değil; adeta bir “telafi”. Çünkü bugünkü zam oranları, yalnızca önceki 6 ayda oluşan enflasyon farkını yansıtıyor. Yani bir çeşit “kaybı geri verme”. Refah payı? Ne yazık ki çoğu zaman sadece müzakerelerin konusu oluyor.
Emekli, maaşını bankaya çekerken değil, kira öderken, eczane sırasında, et reyonunun önünden sessizce geçerken düşünüyor aslında aldığı zammın ne anlama geldiğini. Çünkü rakamlar cebine girerken umut, çıkarken hayal kırıklığı yaratıyor.
Temmuz zammı yaklaştıkça, Ankara'dan yapılacak açıklamalar kadar yapılmayanlar da dikkat çekiyor. Emeklilerin gözleri sadece TÜİK verilerinde değil; aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından çıkacak bir refah düzenlemesi haberinde. Çünkü emekli, artık kuru bir yüzde hesabıyla değil, yaşam kalitesiyle ölçmek istiyor kendisine verilen değeri.
Bu sessiz bekleyiş, aslında Türkiye’de yıllardır ötelenen bir hak talebinin en sade hali. “Bana bir lütuf verin” değil, “Ben bu ülkeye yıllarımı verdim, şimdi insanca yaşamak istiyorum” diyen bir neslin talepleri konuşuluyor.
2025 Temmuz zammı elbette önemli. Ama bu artışın gerçekten bir refah artışı anlamına gelmesi, kalıcı çözümlerle desteklenmesi gerekiyor. Örneğin; en düşük emekli maaşı asgari ücretin altında kalmamalı, sağlık hizmetlerine erişim kolaylaştırılmalı, temel ihtiyaçlar için ayrı destek paketleri hazırlanmalı.
Emekli, artık sadece zam istemiyor. Onuruyla yaşamak, kendini değerli hissetmek istiyor. Beklentisi büyük değil ama anlamı derin: “Bu ülkede yıllarca çalıştım, şimdi yaşamak istiyorum.”