CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, milyonlarca seçmenin iradesiyle seçilen ve haksız yere tutuklanan belediye başkanları, başkan yardımcıları, bürokratlar ve personelin sağlık ve can güvenliğinden hükümetin sorumlu olduğunu ifade etti. Nalbantoğlu, özellikle tutsakların sağlıklarına bir zarar gelmesi halinde sorumluluğun üst düzey devlet yetkililerine ait olduğunu belirtti.
Rıfat Nalbantoğlu, yazılı basın açıklamasında milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak haksız tutuklamalar ve tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla konuştu. Yaşam hakkının korunmasının öncelikli bir devlet görevi olduğunu vurgulayan Nalbantoğlu, hükûmetin, özellikle Adalet Bakanlığı ve diğer yetkililerin tutukluların yaşam haklarını koruma yükümlülüğü olduğunun altını çizdi. Tutsakların genel sağlık koşullarından, yedikleri yemeklerin kalitesine kadar her şeyin devletin sorumluluğunda olduğunu ifade eden Nalbantoğlu, bu açıdan yetkilileri duyarlı olmaya çağırdı. Özellikle cezaevlerinde yaşanan olumsuzlukların kabul edilemez olduğunu belirtti.
Nalbantoğlu, devletin yaşam hakkını koruma konusundaki pozitif yükümlülüğünü hatırlattı. Söz konusu yükümlülük, bireylerin haklarının korunması için devletin gerekli önlemleri almasını zorunlu kıldığını açıkladı. Hükümetin, belediye başkanları ve diğer tutsakların hayatlarını korumak amacıyla etkin önlemler alması gerektiğinin altını çizen Nalbantoğlu, insanların cezaevindeki yaşam koşullarının da en az dışarıdaki gibi güvence altına alınması gerektiğini vurguladı. Mesele sadece tutukluların sağlığı değil, aynı zamanda onların refahı ve insanlık onuruna uygun bir yaşam sürdürmeleridir.
Nalbantoğlu, daha önce yaşanmış olan hak ihlallerini örnek göstererek, bu tür durumların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini dile getirdi. Özellikle “Ergenekon kasası” olarak anılan vakada yaşananların hala hafızalarda olduğunu belirtti. Benzer şekilde Mahir Polat ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’a yönelik gerçekleştirilen haksız tutuklamalar üzerine eleştirilerde bulundu. Nalbantoğlu, bu tür keyfi tutuklamaların tutsakların sağlığına zarar verebileceğini ve bunun, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı olmak üzere pek çok yetkilinin sorumluluğu altında olduğunu vurguladı.
Nalbantoğlu, AKP iktidarının, kendisiyle aynı düşünmeyenlere karşı uyguladığı düşman hukuku politikalarının neden olduğu insan hakları ihlalleri konusunda yetkilileri uyardı. Geçmişte yaşanan baskı ve kötü muamele hikayelerinin bir daha tekrarlanmaması için gerekli adımların atılmasını talep etti. Tutukluluk süreçlerindeki insanlık dışı uygulamaların, devletin yetkili organları tarafından sonlandırılması gerektiğini vurguladı. Hükümetin, iktidar hırsı nedeniyle yaptığı uygulamaların halk için büyük bir tehdit oluşturduğunu ve bu durumun toplumsal barışı zedeleyebileceği konusuna dikkat çekti.
Nalbantoğlu, son olarak, cezaevlerinde yaşanacak her türlü olumsuzluğa karşı yetkililerin duyarlı davranmalarını ve gerekli önlemleri almalarını istedi. Aksi takdirde, bu kötü uygulamalar sonucu büyük bir zararın toplum ve devletin geleceğine verileceğine işaret etti. Özellikle cezaevinde korunmada ve tedavide yaşanacak sorunların, yetkililer tarafından göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Devletin, halkın güvenliğini ve sağlığını sağlama yükümlülüğünden kaçması durumunda sorunların artmakla kalmayıp, ciddi toplumsal tepkilere neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu.