Oya Ersoy; İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı üzerine yaşanan gelişmelere ilişkin 2.ay raporu

İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, TBMM’de yapmış olduğu basın toplantısında, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının alındığı 20 Mart tarihinden bugüne kadar yaşanan 28 Nisan-25 Mayıs tarihleri arasındaki kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri verilerinin yer aldığı ikinci ay raporunu açıkladı.

Vekil Haberleri 25.05.2021, 14:02
Oya Ersoy; İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı üzerine yaşanan gelişmelere ilişkin 2.ay raporu

20 Mart’tan bugüne kadar 54 kadın katledildi! Yüzlerce kadın şiddete uğradı!

İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı verilen tek adam kararıyla “çıktık” denilmesinin üzerinden 2 ay 5 gün gün geçtiğini söyleyen Ersoy, “28 Nisan tarihinde açıkladığımız birinci ay raporumuzda; 20 Mart-27 Nisan tarihleri arasında sadece basına yansıyan 32 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, bu kadınlardan 10’unun haklarında uzaklaştırma kararı verilen erkekler tarafından katledildiği, LGBTİ+’ların hedef haline getirildiği yer almıştı” dedi.

Ersoy, “yine şiddete uğrayan kadınların şikayet için gittikleri Karakollardan geri çevrildiklerini, haklarıyla ilgili eksik bilgilendirme, şiddete dair delil istenmesi ve başka bir kuruma yönlendirilme gibi görev ihmalleriyle karşılaştığını, ve sonuç olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının, sözleşmeyi kaldırmasına gözünü diken şiddet faili erkekleri ve şiddete maruz kalan kadınların başvurduğu merkezleri (kolluk, yargı vs) bir şey yapmaması yönünde güçlendirdiğini” söyledi.

Mayıs ayında 22 kadın katledildi! Yüzlerce kadın şiddete uğradı!

Kadınları her türlü şiddete karşı koruma kalkanı işlevi gören İstanbul Sözleşmesinden çıkma kararının 2. ayında ise; 28 Nisan-25 Mayıs tarihleri arasında sadece basına yansıyan 22 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü söyleyen Ersoy, “sözleşmeden çekilme kararının ardından kadınlar korunma ve uzaklaştırma kararlarına rağmen sokak ortasında öldürülmeye ve saldırıya uğramaya devam ediyor” dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görevini yapsın!

Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nin tarafı olduğu bu 10 yıllık süreçte şiddete dair verilerin olmadığının bizzat Bakan Yanık tarafından söylendiğini vurgulayan Ersoy, kadına yönelik şiddeti, ayrımcılığı ve kadın cinayetlerini engellemesi gereken bir Bakan’ın kadın cinayeti rakamlarının tolere edilebilir olduğunu söyleyip, kadın örgütleri şiddet önleme merkezleri, tecavüz kriz merkezleri, sığınaklar gibi konularda desteklenmezken aksine  Diyanet’in sığınakların danışma merkezleri haline getirildiğini ifade etti.

Bakan Yanık şiddetin “tolere edilebilir” olduğu açıklamalarını yaptığı sırada acaba kaç kadın evinde, sokağında, iş yerinde şiddete maruz kalmıştır? Kaçı öldürülmüştür?

Sözlerine şöyle devam eden Ersoy; “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı alındığı bir iklimde Meclis’te kurulan “Kadına Yönelik Şiddetin Nedenlerini Araştırma Komisyonu’na” sunum yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın kadına yönelik şiddet için ‘tolere edilebilir’ açıklamalarını yaptığını ve Türk Dil Kurumu’na göre tolere etmenin ‘hoş görmek, katlanmak, tahammül etmek' demek olduğunu,  görevi kadınları korumak olan aileden sorumlu bir bakanın; kadınların fiziksel, cinsel şiddete uğramasını, öldürülmesini hoşgörün, katlanın, tahammül edin demesinin asla kabul edilemez olduğunu” ifade etti.

Bakan Yanık şiddetin “tolere edilebilir” olduğu açıklamalarını yaptığı sırada acaba kaç kadın evinde, sokağında, iş yerinde şiddete maruz kalmıştır? Sorusunu soran Ersoy, “bunu duyan kaç erkek, almış olduğu güven ile eşi, eski eşi, sevgilisi, kardeşi, annesi bir kadına şiddet uygulamıştır bakan Yanık’a soruyorum” dedi.

Ne Bakan Yanık’ın açıklamalarını nede kadına yönelik şiddeti tolere ediyoruz!

Ersoy, “Bakan Yanık’ın açıklamalarından saatler sonra 22 Mayıs gecesinde, Ankara’nın Mamak ilçesi Gülveren Mahallesi TOKİ konutlarında sokak ortasında bir erkeğin dakikalarca bir kadına şiddet uyguladığını, söyleyerek “Ne oldu kadın öldürüldü mü? Sakat mı kaldı haberiniz var mı?” dedi.

 22 Mayıs günü Balıkesir’in Edremit ilçesinde yaşayan 46 yaşındaki Sibel Zilkaya’nın tedbir kararı aldırdıktan 4 gün sonra, boşandığı Sezgin Zilkaya tarafından vurularak öldürüldüğünü, yine aynı gün Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, 3 çocuk annesi Birgül Ç. ‘nin evinde bıçaklanarak öldürülmüş olarak bulunduğunu söyleyen Ersoy;” Bir Bakan’ın görevi kadına yönelik şiddeti, şiddet faili erkekleri “tolere etmek” değil, mağdur kadınları koruyacak politikalar üretmek ve gerekli tedbirleri almaktır” dedi.

Şüpheli bırakılan birçok ölümde, tarafların organize suç örgütleriyle ya da iktidardan güç alan kesimlerle ilişkilerinin açığa çıkışını tesadüf olarak görmüyoruz!

Mayıs ayı boyunca İktidarın kadın düşmanı, erkek egemen yüzü kontrgerilla-mafya ifşaatlarıyla yeniden gözler önüne serildiğini söyleyen Ersoy; “Birbirini “erkekçe tartışmaya” çağırmaların, namus, kadın, “karısının iç çamaşırı” sözlerinin, hesaplaşmanın taraflarının, tarafların destekçilerinin açıklama yapma biçiminin, söylemlerinin toksik erkeklik pompalaması olmasının tesadüf olmadığını, bir suç örgütünün açığa çıktığını ve bu suç örgütünün kilit noktalarından birinin de  kadın düşmanlığı olduğunu” söyleyerek  “o nedenle tarafların; İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olanların, Kadınlara karşı işlenen suçların, alınmayan tedbirlerin, uygulama zorunluluğu taşıyıp İstanbul Sözleşmesini uygulamayanların da sorumluları olması tesadüf değildir diyerek, ölümünden bu yana etkin soruşturulma yürütülmediği için “şüpheli ölüm” denilerek dosyası kapatılan tüm kadınlar için soruyoruz ve sormaya devam edeceğiz: Nadira Kadirova'ya, Gülistan Doku'ya, İpek Er'e, Yeldana Kaharman'a ne oldu?” dedi.

Rapor için tıklayınız

Bir tripot bir kamera değil sizi kadınlar bitirecek!

Son olarak Ersoy;

 “Kadınlar ülkenin dört bir yanında haykırıyoruz; Biz kadınlar haklarımızdan da hayatlarımızdan da İstanbul sözleşmesinden de vazgeçmiyoruz!

Patriyarkayla da faşizmle de uzlaşmıyoruz!

Güçlüyüz biliyoruz, gücümüzü “erkekliğimizden” ve “otorite sahibi olmaktan” değil halkın kadın yarısı olmaktan alıyoruz.

Eşitlik ve özgürlük mücadelemiz; Sadece kendi hayatlarımızı değil, kendi hayatlarımızla birlikte bu ülkeyi de özgürleştireceğiz” dedi.

        

Yorumlar (0)