Oya Ersoy: İktidar toplumsal cinsiyet eşitliğini kara listeye aldı

Ersoy; kadına yönelik şiddetin sürekli artış gösterdiği ve kadına güvenli bir yaşam ortamı sunacak yasaların tam ve etkin uygulanmadığı koşullarda kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanacağı etkin politikaların oluşturulması ve yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkin bir biçimde uygulanması amacıyla araştırma komisyonu kurulması gerektiğini ifade etti.

Vekil Haberleri 25.11.2020, 12:05
Oya Ersoy: İktidar toplumsal cinsiyet eşitliğini kara listeye aldı

Ersoy; kadına yönelik şiddetin boyutları her geçen gün korkutucu düzeyde artmaya devam ettiğini; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı koşullarda erkek şiddeti ve aile içi şiddetin artacağının su götürmez bir gerçek olduğunu belirtti. Kadının ikincilleştirildiği eğitim ve istihdam politikaları ile devlet kurumlarının yönetmeliklerinden ve eğitim müfredatlarından toplumsal cinsiyet eşitliğinin çıkarıldığını söyleyen Ersoy; devletin tüm yapılarının, kamusal alan ve özel alanın her bir hücresinin cinsiyet eşitliği temelinde kurulması gerektiğini ancak bugün toplumsal cinsiyet eşitliğinin kara listeye alındığını belirtti.

2020 yılının ilk 11 ayında erkekler 353 kadını katletti

Ersoy; kadına yönelik eşitsizliği ortadan kaldıracak politikaların yapılmadığı, koruyucu yasaların ve uluslararası sözleşmelerin uygulanmadığı durumların, iyi hal indirimleri ve kadına şiddete karşı cezasızlıktan cesaret alınmasının her gün bir kadının öldürülmesine yol açtığını ve 2020 yılının ilk onbir ayında erkekler 353  kadını öldürdüğünü ifade etti.

Pandemide ev içi şiddet arttı

Ersoy pandemide kadınların ev içinde yaşadığı şiddetin arttığını, şiddete uğrayan kadınların ilgili kurumlara ulaşmakta zorluk yaşadığını belirterek şunları ekledi:


“Pandemi koşullarında da kadın cinayeti ve şiddette artış yaşanmaktadır. Kadınlar, pandemi süreci boyunca dışarıda virüs, içeride şiddet ikilemi arasında bırakılmıştır. Bu süre zarfında Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı herhangi bir acil eylem planı oluşturulmadığı gibi, şikayetçi olmak isteyip Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerini (ŞÖNİM) arayan kadınlara şiddet gösteren erkek ile barışmanın yolları anlatılmıştır. Koronavirüsün ülkede çıkmasının ilk on beş gününde erkekler tarafından 12’si evinde olmak üzere 18 kadın öldürülmüştür. Karantina sürecinde yalnızca İstanbul’da ev içi şiddet yüzde 39 artmış ancak Hakimler Savcılar Kurulu 6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. Ülkede her gün sokak ortalarında katledilen kadınların yaşam güvencesi olan 6284’ün, şiddetin bu denli arttığı bir dönemde uygulanması kadınlar için yaşamlar önemdedir.”

Toplumsal cinsiyet kalıpları şiddeti meşrulaştırıyor

Ersoy: “Toplumsal cinsiyet kalıpları, “namusun tehlikeye düşmesi” söylemi ve “ev içi görevlerinin tam ve eksiksiz yerine gelmemesi” gerekçesi şiddetin meşrulaştırılma aracı olarak kullanılmaktadır.” dedi.

İktidarın açıklamaları kadına yönelik şiddetle mücadelenin önünde engeldir

Ersoy; devlet kurumları kadının toplumsal hayatta güvenli bir biçimde yaşamasını sağlaması ve şiddete karşı koruyucu yasalar koyması gerektiğini; kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemek yerine ailenin ve boşanmanın engellenmeye çalışılmasının kadının şiddet gördüğü bir ortamda hapsedilmesi anlamına geldiğini dile getirdi. Ersoy; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın tam ve eksiksiz uygulanmasının, kadınların güvenli yaşam koşullarının sağlanması ve şiddete karşı alınacak önlemler açısından oldukça kritik bir yerde durduğunu vurguladı. Türkiye hükümeti ilk imzacı olmasına rağmen sözleşmenin uygulanmasını denetleyen komite GREVİO’nun Türkiye ile ilgili değerlendirme raporunda Türkiye’nin sözleşmeye uygun davranmadığının açıkça belirttiğini dile getiren Ersoy,  Grevio raporuna göre; devletin genel politikalarının kadın-erkek eşitliğine olan etkilerinin gözardı edilmesi ve hükümet yetkililerinin kadınlara yönelik geleneksel rolleri destekleyen açıklamalarının, Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda engel olduğunun ifade edildiğini söyledi.

Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmamışken nafaka hakkına göz dikiliyor

Öte yandan da toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı, 6284 sayılı yasanın ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığı, kadına yönelik şiddete karşı cezasızlık rejiminin işletildiğini söyleyen Ersoy;  böylesi bir anda kadınların nafaka hakkının kadınların ellerinden alınmasına ilişkin çıkarılması düşünülen yasanın  kadına yönelik devlet eliyle gerçekleştirilen bir ekonomik şiddet olduğunu belirtti.

6284 ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanması Meclisin sorumluluğudur

Ersoy; “Kadına yönelik şiddetin sürekli artış gösterdiği ve kadına güvenli bir yaşam ortamı sunacak yasaların tam ve etkin uygulanmadığı koşullarda kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılması ve kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı önlem alınması gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanacağı etkin politikaların oluşturulması, 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesinin etkin uygulanmasının sağlanması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve sorumluluğundadır.” dedi.

Yorumlar (0)