CHP'li Tanrıkulu: En Büyük Sorun 'Erişilebilirlik'

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ne özel mesajını yayımladı.

Vekil Haberleri 03.12.2019, 10:28
CHP'li Tanrıkulu: En Büyük Sorun 'Erişilebilirlik'

Tanrıkulu'nun Mesajı: 

"Engellilerin sorunlarına dikkat çekmek ve onları daha iyi anlayabilmek için 1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararla 3 Aralık, 'Uluslararası Engelliler Günü' olarak ilan edilmiştir.
Türkiye’de engelli yurttaşlarımız için Devletin yerine getirmesi gereken görevlerin bir çoğunda baştan savmalığın olduğu, ne merkezi yönetimin ne de yerel yönetimlerin binalardaki engelli rampalarını denetlemediği, görme engelli yurttaşlarımızın beyaz bastonu için SGK'nın sadece 22 TL verdiği ve kentlerde belediye otobüslerinin çok büyük bir kısmında engelli rampasının olmadığı, olsa bile sürücülerin tekerlekli sandalye kullanan yurttaşları almadığı göz ardı edilmemelidir.
Erişilebilirlik sorunu, engelli vatandaşlarımızın sosyal hayata katılmasının önündeki en büyük sorunu teşkil etmektedir.
Engelli yurttaşlarımızın yaşadığı sorunlara dair verilere ulaşmak neredeyse imkansız olup, en güncel TÜİK verilerinin 2011 yılına ait olması düşündürücüdür.
Engelsiz Yaşama Derneği’nin internet sitesinde, "OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i (yaklaşık 1 milyar insan) engelli bireylerden oluşmaktadır. Türkiye’de ise Ulusal Engelli Veri Tabanına göre, engelli birey sayısı 1.559.222'dir. (Ancak resmi olmayan rakamlara göre yüzde 13 düzeyinde, 9 milyon olduğu ifade edilmektedir.) Bu vatandaşların yüzde 27’i 0-21 yaş, yüzde 36’ı 22-49 yaş, yüzde 37’i ise 50-64 yaş arasında olup, yaşla birlikte engellilik oranının arttığı bilinmektedir. OECD ülkelerinde 20-34 yaş arasındaki engelli birey oranı yüzde 6 olup, bu oran 35-49 yaş arasında iki katına çıkmakta ve 50-64 ve üstü yaş arasında ise yüzde 24’ü bulmaktadır.
2013 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde 16 yaş üstü engellilerin yüzde 29.9’u yoksulluk ya da sosyal dışlanmışlık riski altında yaşamakta olup, engelli olmayanlarda ise yüzde 21.4’lük bir kesim için bu risk söz konusudur. Engelli nüfus içinde risk altındakilerin oranı Doğu Avrupa ülkelerinde, AB’nin başkenti Belçika’da (yüzde 34.3) ve İngiltere’de de (yüzde 34.8) yüksek olup, bu alanda 2007 yılından beri Türkiye verisi bulunmması dikkat çekicidir. 2007 yılında Türkiye’deki engelli vatandaşların yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık riski yüzde 77.1'dir.

İSTIHDAMA KATILIM

2000’li yılların sonuna doğru OECD ülkelerinde engelli nüfusun istihdam oranı yüzde 44 olarak ölçülmüştür ve bu oran engelli olmayanlar için yüzde 75'tir. Aynı yıllar için işsizlik oranları ise engelli nüfus için yüzde 14 iken, engelsiz nüfus için yüzde 7 düzeyindedir. İstihdam edilen engelli yurttaşların yüzde 22’i yarı zamanlı işlerde çalışırken, bu oran engelli olmayan bireyler için yüzde 13 civarındadır.


AB’de 15-64 yaş arasındaki engelli olmayan bireylerin istihdamı ise yüzde 66.9 (Türkiye’de yüzde 51) iken, bu oran engelli bireyler için yüzde 47.3'tür (Türkiye’de yüzde 41.1). Engelliler için AB’de en yüksek istihdam oranı İsveç’te (yüzde 66.2), en düşük istihdam oranı ise Macaristan’dadır (yüzde 23.7).

4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. Maddesi uyarınca “50 ve üzeri çalışanı” olan işyerlerinin belli oranlarda engelli işçi çalıştırması gerekmektedir. Ülke genelinde 1.383’ü kamu, 18.672’si özel sektör olmak üzere toplam 20.055 işyeri bu tanıma dahildir. Bu işyerlerinin de (kamuda 17.783, özel sektörde 113.887 olmak üzere) toplam 131.670 engelli işçi çalıştırması gerekirken, ancak 2018 verilerine göre kamuda 13.920, özel sektörde ise 99.320 olmak üzere toplam 113.240 engelli birey çalışmaktadır.

KAMU YARDIMLARI

OECD ülkelerinde engellilere ayrılan kamu yardımı gayri safi milli hasılanın yüzde 2’i oluşturmaktadır. Bu oran Norveç, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde yüzde 4-5’lere kadar yükselirken, Türkiye’de ise 1990-2007 yılları arasında yüzde 0.1'dir...

Kamu harcamalarının yüzde 95’i doğrudan yardımlara gitmekte, sadece Almanya, Norveç, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde bu miktarın yüzde 10’u istihdama kazandırma programlarına harcanmaktadır.

Ortalamada dört engelli yurttaştan biri engelli yardımı almaktadır.

OECD ülkelerinde engellilere yönelik harcamalar yapılan sosyal harcamaların yüzde 10’na denk gelmektedir. Türkiye’de 2012 yılı itibariyle yaklaşık 410 bin engelli birey engelli yardımlarından düzenli olarak yararlanırken, bu oran kayıtlı bireylerin yüzde 38.4’ne karşılık gelmekte; kayıtlı olanların yüzde 27’i “özürlü aylığı”ndan, yüzde 11,2’i ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün ayni ve nakdi yardımlarından düzenli olarak yararlandıklarını belirtmektedir.

EĞITIMDE ERIŞILEBILIRLIK

Milli Eğitim Bakanlığının 2015-2016 eğitim istatistiklerine göre, 6 yaş ve üzeri engellilerin yüzde 41,6’ı okuryazar olmayıp, yüzde 18,2’i okuryazar olup ancak bir okul bitirmemiş; yüzde 22,3’ü ilkokul, yüzde 10,3’ü ortaokul ve yalnızca yüzde 7,7’i ise lise veya daha üstü bir kurumdan mezun durumdadır.

Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneğinin (TOHAD) 2013-2014 tarihli araştırmasına göre ise, ilköğretim ve lisedeki öğrencilerin binde 12’i, üniversite öğrencilerinin ise yalnızca on binde 35’i engelli bireylerden oluşmaktadır.

Engelsiz Yaşama Derneğinin verilerine göre, OECD ülkelerinde iş gücü nüfusunda düşük eğitimli (ortaokul ve öncesi) bireylerin nüfusa oranı engelli bireyler için yaklaşık yüzde 40 iken, bu oran engelli olmayan bireyler için yaklaşık yüzde 20'dir.

Avrupa Birliği ülkelerinde ilkokuldan sonra engelli bireylerin okulu bırakma oranı yüzde 25 olup, bu oran İsveç’te yüzde 11 iken, Türkiye’de yüzde 60'dır.

25-64 yaş arası çeşitli eğitim programlarına (yaşam boyu öğretim) katılım oranı engelli olmayan bireyler için yüzde 9.8 iken, bu oran engelli bireyler için yüzde 6.9'dur. Türkiye’de ise bu oranlar sırasıyla yüzde 4.1 ve 1.7'dir.
30-34 yaş arası engellilerin yüksek öğrenimi tamamlama oranı AB’de yüzde 22.1 iken bu oran Türkiye’de 6.8'dir.
Engelli yurttaşları “yardım edilecek”ler kategorisinde değil “toplum hakkında söyleyecek/dinlenecek sözü olan saygın özneler olarak” görmedikçe sorunların çözüleceğini beklemek pek yerinde olmayacaktır.
Bu bir hak, eşitlik, adalet meselesidir. Başta siyasal iktidar ve her kademeden yetkili bu konuyu ayrımcılık yapmama ve toplumsal eşitliği sağlama yaklaşımıyla görmelidir."

Yorumlar (0)