Gazete Kritik Siyaset Yeniden Doğuş Partisi (YDP) aracılığıyla KKTC’ye “Başkanlık Sistemi” mi önerilecek?

Yeniden Doğuş Partisi (YDP) aracılığıyla KKTC’ye “Başkanlık Sistemi” mi önerilecek?

KKTC'de, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki hayal kırıklığının ardından YDP Lideri Erhan Arıklı, erken seçim talebini gündeme taşıdı ve siyasi istikrar için başkanlık sistemine geçişin önemine dikkat çekti. Ayrıca, yargı reformu için anayasa değişikliği önerileceğini belirtti.

YILDIZ YAZICIOĞLU/ LEFKOŞA- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) sağ cephede Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan hayal kırıklığı sonrasında önümüzdeki dönemde Türkiye’deki “Başkanlık Sistemi” için anayasa değişikliği girişiminde bulunulabileceği tartışması gündeme taşındı. Kıbrıs siyasetinde AK Parti’yle yakın konumdaki Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Lideri Erhan Arıklı, mevcut koalisyon hükümeti ortaklığına karşın erken seçim talebini paylaşarak, mevcut parlamenter sistemi değiştirmek istediklerini söyledi.

Arıklı, aralarında Gazete Kritik’in bulunduğu Türkiye’den bazı medya kuruluşları temsilcisi basın mensuplarını kabul etti ve Kıbrıs sorunu çözümüyle ilgili görüşleri başta olmak üzere siyasi değerlendirmelerini aktardı.

Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Demokrat Parti (DP) ile birlikte koalisyon hükümeti ortağı YDP, KKTC’de gelecek süreçte anayasa değişikliği yapılmasını gündeme taşıma hazırlığında. YDP Genel Başkanı, aynı zamanda Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Arıklı’ya göre, Kuzey Kıbrıs’ta siyasi istikrar açısından Başkanlık Sistemi’ne geçilmesi şart.

Erhan Arıklı, “Bizim başkanlık sistemi tecrübemiz Türkiye'den çok daha eski. 1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti başkanlık sistemine göre kurulmuştu ve güneyde aynen uygulanıyor. Biz de 1974'ten hemen sonra gerek otonom yönetim gerekse federal devlet yönetimin döneminde başkanlık sistemini kurmuştuk ve çok da iyi işliyordu. Ama 1983'te rahmetli Denktaş Cumhuriyet tezine zarar gelmesin, Denktaş kendine krallık kurdu denilmesin düşüncesiyle parlamenter sisteme geçilsin dedi. Bana göre tarihi bir hata yaptı. Güney'de çatır çatır işleyen bir sistem var. Orada 7’nci devlet başkanı seçildi. Oysa bizde 51 yılda 52 hükümet oldu. Ortalama ömürleri 11 ay civarında hükümetler söz konusu. Siz bir icraat yapacaksınız, bir projeyi düşünüyorsunuz, tam hayata geçireceksiniz. Yeni bir hükümet geliyor. İstikrarsızlığın destanını yazıyoruz adeta. Bunun için biz bir an evvel başkanlık sistemine geçilmesini savunuyoruz” dedi.

“Önümüzdeki aylarda yargıda reform için anayasa değişikliği yapılabilir”

KKTC’de halkın anayasa değişikliğine sıcak bakmadığını kaydeden Arıklı, “Bizim enteresan bir anayasamız var. O anayasamız maalesef Türkiye'deki bazı ünlü anayasa profesörlerinin bize hediyesi. İsveç tipi bir anayasa ya da sosyal demokrat bir ülke yaratacağız diye böyle bir anayasa yaptı bize, hediye ettiler. Yargıç sayısının anayasada ne işi var? Yargıç sayısını arttıramıyorsunuz. Bizim toplumumuzda maalesef anayasa değişikliği konusunda çok statükocu. 2020 yılında sadece yargıç sayısını artırmakla ilgili bir anayasa değişikliği yapalım denildi. Onu bile çeşitli nedenlerle reddetti” ifadesini kullandı.

Şimdi yeniden yargı reformu için anayasa değişikliği teklif sunulacağını açıklayan Arıklı, Yüksek Mahkeme talebiyle yapılması gerekli değişiklik için önümüzdeki aylarda anayasa paketi için halk oylaması (referandum) yapılabileceğini bildirdi.

“CTP erken seçim isteniyorsa Meclis’ten çekilmeli, Ankara erken seçimi gereksiz görüyor”

Önceki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kendi ifadesiyle Ekim ayındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni kaybetmesinde aslında “mevcut hükümete güvenoyu etkisi” olduğu ada gündeminde.

Muhalefet tarafından erken seçim talebini yorumlayan Arıklı, UBP-DP-YDP Hükümeti olarak hemen erken seçime gidilmesine karşı sinyal verdi. Ancak 2026’ının ilkbaharında erken seçim takvimi oluşmasına ise yeşil ışık yaktığı gözlemlenen Arıklı, “Tufan Erhürman’ın yüzde 63'le seçildiği bir ortamda hemen akabinde erken seçime gitmek sağ partilere ciddi darbe vurur. Dolayısıyla acil bir erken seçimden bahsetmiyoruz biz. Biz eylülde kalmaması gerektiğini, Nisan veya Mayıs ayında erken seçim yapılması gerektiğini söylüyoruz hükümet ortağı olarak. Bütçe bittikten sonra Ocak ayında konuşuruz. CTP’ye hükümeti erken seçime zorlamak için Meclis’ten çekilirsiniz, diye defalarca yolunu gösterdim. Dedim ki, ‘Siz meclisten çekilin, istifa edin. Benim istifa dilekçemi de ekleyin. Birlikte istifa edelim’ Çünkü ben erken seçime tarafım. Bunun yolu budur. Ve o zaman iktidar partilerini erken seçime zorlamış olursunuz. Durup dururken, herhangi bir zorlayıcı unsur olmadan iktidar partileri niçin sizin keyfinize göre erken seçim tarihi belirler ki? Bir de arkasında durduğumuz Cumhurbaşkanımızın yüzde 63 oyu var. Biz herhâlde bu kadar siyaseten cahil değiliz. Muhalefete çağrım. ‘Buyurun, meclisten çekilin ve bizi erken seçime zorlayın. Ben de size destek vereyim’. Yoksa, propaganda yaparak, meclis kürsüsünü saatlerce işgal ederek bizi bir yere getirmeniz mümkün değil” diye konuştu.

Türkiye’nin, AK Parti’nin adada hükümet değişikliğine yol açabilecek erken seçime bakışını sorduğumuz Arıklı, “Ankara şu anda tabii erken seçimi gereksiz görüyor. Çünkü Ankara’nın bizimle birlikte yürüttüğü birkaç büyük projesi var. O projeleri akamete uğratmak istemiyor” dedi.

YDP’nin de desteklediği Ersin Tatar neden kaybetti?: Türkiye bizi tek adaya zorladı

“Anketler Kıbrıs Türk’ünün nabzını asla ölçemez. Kıbrıs Türk'ü politikacıdan daha politikacıdır. Kendilerine herhangi bir soru sorulduğunda doğru cevap vermezler” diyen Erhan Arıklı’ya göre; Ersin Tatar’ın öncülüğünü yaptığı Kıbrıs sorunu için “iki devletli çözüm” meselesi halka yeterince iyi aktarılamadı.

Gerekçesi ve detayları anlatılamadığı için Kıbrıs sorunu çözümünde Tatar’ın değil Erhürman’ın verdiği mesajları halkın daha fazla ilgi duyduğunu anlatan Arıklı, “Bizim nazarımızda hiçbir inandırıcılığı yok ama Türkiye’deki kamuoyu ve yetkililer o anketlere çok güveniyorlar. O anketleri getirip önümüze koydular. Dediler ki ‘Ersin Tatar ilk turda kazanacak’. Ya etmeyin, burada biz yaşıyoruz. Birinci hata oydu. Yani ilk turda herkes kendi adayıyla yarışmalıydı. Ama bizi ittifaka zorladılar. İlk turda ittifak yapmamız halinde ‘Sol da birleşecek’ dedik. Öyle de oldu. Oysa bütün siyasi partiler ayrı aday gösterseydi o tepki oyları dağılacaktı. Yani korkunç bir strateji hatası yaptık. Ve kendi elimizle, büyük farkla Cumhurbaşkanlığı seçimini Sayın Tufan Erhürman’a ikram ettik. Tufan Erhurman da bu oyunu çok iyi oynadı. Mesela partisindeki aşırı uçlara rağmen ‘ben asla Türkiye ile kavga etmeyeceğim’ dedi. ‘Bu yolu Türkiye ile birlikte gideceğim’ diyerek Türkiye’li seçmene de çok sempatik mesajlar verdi. İkincisi, dedik ki, ‘Bu Türkiye’den gelen propaganda ekibi, çok yanlıştı. Kıbrıs’ı tanımayan, Kıbrıs’ta hiç seçim yaşamamış bir ekipti. Çok yanlış bir strateji izledi. Halbuki oraya mutlaka çok değerli, yerli, ekip arkadaşları yerleştirilebilirdi” dedi.

KKTC’de halkın yolsuzluklar, kara para aklanması gibi olaylardan rahatsızlıkları nedeniyle oy kullanmasını sorduğumuz Arıklı, “Cumhurbaşkanlığı sembolik makam. O mesaj önümüzdeki süreç içerisinde yapılacak olan genel seçimlerde halkın mesajı olacak” mesajını verdi.

Hedef Bilişim Adası Kıbrıs: Bu sektör ne ambargo dinler, ne siyaset

Ayrıca Türkiye’nin KKTC’de devam ettirilmesini istediği projelerden birisini Türk Telekom’a ihalesi verilmiş olan fiber kablo altyapısı olduğunu açıklayan Arıklı, muhalefet cephesini kuzeyi geliştirecek projelere karşı çıkmakla suçlayarak, şunları aktardı:

“Mesela bunlardan bir tanesi benim yürüttüğüm ‘Evden Eve Fiber’ projesi. Biz 2030’da ‘Bilişim Adası Kıbrıs mottosunu hayata geçirmek için yola çıktık ve bununla ilgili 4.5 G ihalesini gerçekleştirdik. Şimdi de Telekom'la evden eve fiber projesini gerçekleştireceğiz. Türkiye bunu çok önemsiyor. Ekonomimizin çok önemli iki ayağı var. Birisi yüksek öğrenim diğeri de turizm.  Çünkü yüksek öğrenimde tehlike çanları var. Türkiye’de 200’ün üzerinde özel üniversite açıldı ve Türkiye’den öğrenci sayısı azalıyor. Üçüncü uyruklu öğrenciler de gelmiyorlar. Çünkü Rum tarafı bizim ekonomimizi baltalamak için bu konuda çok ciddi bir kampanya yürütüyor. Turist sayısında da beklediğimize ulaşamıyoruz. Çünkü ulaşım çok pahalı. Kendi milli hava yolumuz olmadığı için belli dönemlerde, bayramlarda, yılbaşında vesaire bilet fiyatları uçuyor. Dolayısıyla o istediğimiz turisti çekemiyoruz veya işte üçüncü ülkelerden yolcu getiremiyoruz. Bizim yeni bir açılıma ihtiyacımız var. O da Bilişim Adası Kıbrıs. Bu bilişim sektörü ne ambargo dinler, ne siyaset dinler. Güzel ortam, temiz ortam sağlıklı ve nefis bir coğrafya ister. Altyapı ister. Bu altyapı da işte evden eve fiber, fiber teknolojisine geçtiğinizde olur. Bunun için yola çıktık. Muhalefet buna karşı. Bu protokol imzalanamaz, ihaleye çıkılsın falan diyor. Şimdi Türkiye bu kadar önemsediği bir protokolü kalkıp da muhalefetin eline bırakamaz.

Yine aynı şekilde Türkiye, KKTC’nin elektrik problemini halletmek için kablo elektrik projesini hayata geçirdi. Bununla ilgili bir protokol imzaladık. Şu anda onun mücadelesi veriliyor. Muhalefet buna da karşı. Muhalefet, bu ülkeye su getirilmesine dahi karşı çıkmıştı. Türkiye’den 70 milyon metreküp su getirecekti, bunun 35 milyon metrekübü içme, 35 milyon metrekübü de tarımsal amaçlı kullanılacaktı. Ama bir su idaresi kurulacaktı. Suyun idaresi özel bir şirkete ihale ile verilecekti. Şu andaki evlerimize gelen ishale hatlarının tamamı asbestli borulardan veya paslı, İngiliz döneminden kalma borulardan geliyor. Zehirleniyoruz, kanser oluyoruz. Bunların değişmesi gerekiyordu. Alacak olan şirket ishale hatlarını da yenileyecekti. O dönemdeki CTP ‘Suyu biz yöneteceğiz’ kampanyası yürüttü. Ve yarım kaldı o proje. Yıllar önce yapılması gereken bu proje hayata geçmedi. Ercan Havalimanı’na karşıydılar, halen karşılar. Bu ülkeye değer katacak, KKTC’yi kökleştirecek bütün projelere prensip olarak karşı çıkan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bunun için Türkiye bu muhalefete çok da sıcak bakmıyor.”

“Türkiye muhalefeti desin ki ‘KKTC’deki projeyi niye ihalesiz verdin?’ diye sorsun”

KKTC’deki muhalefet partilerince Türkiye’nin kuzeyde yapacağı projelere ilişkin “ihale yapılmalı, belirli firmalara verilmemeli” gibi tepkilerini yanlış bulduğunu anlatan Arıklı, bunun bir hediye alımı sırasında “neden o mağazadan değil de bu mağazadan” gibi tepki göstermek olduğu görüşünde.

YDP lideri Erhan Arıklı, “Bizim muhalefet, Türkiye’nin kuruşunun fuzuli yere harcanmasını istemiyorlar da bunun için diyorlar ki ihale isteriz. Arkadaşlar size ne diyorum? Türkiye kalkıyor bize yol yapıyor. Bu Türkiye’nin problemi. Türkiye’nin muhalefeti çıksın desin ki bütçe görüşmelerinde ‘Kardeşim sen KKTC’deki bu yolu niye ihalesiz filanca şirkete verdin’? Veya ‘Niye KKTC’deki Külliye’nin yapımını filanca şirkete verdin’? (Ada muhalefet partilerine yönelik) Sana ne? Ben Türkiye’nin içişlerine dalıp da iktidarıyla, muhalefetiyle bu konuları tartışırsam yanlış yaparım. Tekrar söylüyorum Türkiye'nin kendi problemidir. Benim yola ihtiyacım var. Güney Kıbrıs olsa Avrupa Birliği’nden (AB) gider kredi istersin, Dünya Bankası’ndan kredi çekersin vesaire. Benim böyle bir şansım yok. Benim tek pencerem Türkiye. Bütün altyapımı Türkiye ile yapmak zorundayım. Çünkü benim bütçemin yüzde 92'si maaş ve cari giderlere gidiyor. Geri kalan yüzde 8’le ben ne yol yapabilirim, ne hastane yapabilirim, ne okul yapabilirim. Şimdi Türkiye'nin bu yardımlarına muhtacım. Keşke kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yapım olsa. Ama kalkacağım ve Türkiye'nin bu yaptığı yardımlara da şerh koşacağım. ‘İhaleye çık kardeşim falan’ Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Bana ne ya?” diye konuştu.

KKTC’de nüfus sayımı yapılması gerektiği yönündeki tartışmalara karşılıksa Arıklı, “Tamamen ideolojik bir tavır var. Nüfusun kontrolsüz olduğunu söylüyorlar. Dertleri şu, bunlar diyorlar ki; ‘Türkiye buraya nüfus aktarıyor. Bu Cenevre Konvansiyonu'na aykırıdır. 1974'ten sonra Türkiye buraya geldi. Bizi asimile ediyor ve sürekli buraya nüfus aktarıyor’. Bu tezlerini devam ettirebilmek için bizim verdiğimiz resmi rakamlara inanmıyorlar. Dünyaya da, Güney Kıbrıs’a da ‘Türkiye buraya sürekli nüfus aktarıyor. Biz asimile olduk. Yok oluyoruz’ diyorlar. Israrla nüfusumuzu olduğundan daha kalabalık göstermek ve kontrolsüz olduğunu iddia edebilmek için bu savı ileri sürüyorlar. Ben de diyorum ki kardeşim ‘Güney Kıbrıs'taki nüfus sayımı nasıl yapılıyor? Biz kalkıp evlere kapatıp nüfus da saysak inanmayacaklar” dedi.

“Bahçeli’nin açıklaması bizimle alakalı değildi, başka yerlere mesaj gönderdi”

Bu arada MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Ekim ayında Tufan Erhürman’ın yeni KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine “KKTC’nin 82’nci vilayet olması” yönündeki açıklaması kuzeyde pek fazla yankı bulmamış görünüyor.

Bahçeli’nin açıklamasını değerlendiren Arıklı, “Ben Sayın Bahçeli'nin o demecini işittiğimde dedim ki, ‘Bahçeli bu demecini Kıbrıs'a yönelik vermedi. Bahçeli, başta Suriye olmak üzere bir takım yerlere mesaj gönderdi’. Bunun böyle olamayacağını, tekniken, hukuken, siyaseten doğru olmadığını en iyi bilen kişilerden bir tanesi de Sayın Bahçeli'dir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir devlettir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin anayasası vardır. Anayasanın değiştirilmesi mümkün olmayan ilk dört maddesi vardır bizim de. Dolayısıyla öyle toplansın da meclis bize bağlansın falan. Bunun olmayacağını elbette ki Sayın Bahçeli de iyi biliyor. Ama Bahçeli'nin mesajı başka yerlere idi. Bizimle bir alakasının olduğunu düşünmüyorum” görüşünü açıkladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *