Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nda değişiklik öngören ve 30 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan kanun teklifine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Bağcıoğlu, teklifin TSK’nın komuta yapısını, personel sistemini ve kurumsal bütünlüğünü doğrudan etkileyecek düzenlemeler içerdiğine dikkat çekerek, özellikle liyakat ilkesini zayıflatan maddelere tepki gösterdi.
Yankı Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“30 Haziran 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi, TSK’nın komuta yapısını, liyakat esaslı personel sistemini ve kurumsal bütünlüğünü doğrudan etkileyen düzenlemeler içermektedir.
Söz konusu teklif; general ve amiral terfileri, yaş haddinin yükseltilmesi, görev süresi uzatımları ve kurmaylık eğitimi şartının esnetilmesi gibi kritik konularda önemli değişiklikler öngörmektedir. Ancak bu düzenlemelerin hem içeriği hem de dayanakları ciddi soru işaretleri barındırmaktadır.
LİYAKATİN ZAYIFLATILMASI KABUL EDİLEMEZ
Korgeneral/Koramiralliğe terfi için Hava Kuvvetleri’nde “pilot”, Deniz Kuvvetleri’nde “güverte/deniz sınıfı” olma şartının kaldırılması, TSK’nın harekât doktrinleriyle açıkça çelişmektedir. Harekât tecrübesi olmayan sınıf subaylarının bu düzeyde komuta görevlerine getirilmesi; operatif ve stratejik karar alma kapasitesini zayıflatacak, kuvvet komutanlıklarının harekât etkinliğini düşürecektir.
Bu tür düzenlemeler, liyakate değil siyasi sadakate dayalı bir yapı izlenimi yaratmakta, kurumsal güveni zedelemektedir.
YAŞ HADDİNİN 72’YE UZATILMASI MODERN ORDU ANLAYIŞIYLA BAĞDAŞMAMAKTADIR
Kuvvet Komutanlarının yaş haddinin 65’ten 67’ye, ardından Cumhurbaşkanı onayıyla 72’ye kadar çıkarılması, TSK’nın dinamizmini ve yenilenme kapasitesini olumsuz etkileyecektir. Modern ordularda komuta kademelerinde genç, çevik ve değişime açık kadrolar tercih edilmekteyken; yaş ortalamasının artırılması kurumsal körlüğü derinleştirecek, terfi bekleyen liyakatli subayların önünü tıkayacaktır.
KURMAY EĞİTİMİ ŞARTININ KALDIRILMASI YÖNETİM KALİTESİNİ ZAAFA UĞRATIR
Kurmay eğitimi, stratejik seviyede komuta ve karar alma becerisi kazandıran, tüm modern orduların vazgeçilmez yapılarından biridir. Bu eğitimi almamış personelin korgeneral/koramiral rütbesine terfi ettirilmesi, sadece kurumsal kapasiteyi zayıflatmakla kalmayacak, TSK içinde “kurmay – sınıf subayı” ayrımını da derinleştirecektir.
TBMM ilgili komisyonda bu teklifi destekleyecek somut veri, istatistiki değerler ve geleceğe yönelik projeksiyonlar mutlaka paylaşılmalıdır.
Geçici maddeyle bu düzenlemenin yapılması, geçici değil kalıcı bir eşitsizlik yaratma riskini de beraberinde getirmektedir.
TEKLİFİN GEREKÇELERİ SOMUT VERİLERDEN YOKSUN, ŞEFFAFLIKTAN UZAKTIR
Teklifteki düzenlemelerin gerekçeleri; istatistiki verilere, kuvvet projeksiyonlarına ya da personel planlamasına dayanmamaktadır. TBMM’ye sunulan bu tür tekliflerde örneğin;
-Terfi bekleyen subay sayıları,
-Kurmaylık eğitimi oranları,
-Yaş ve kadro projeksiyonları gibi
somut verilerin paylaşılması zorunluluktur.
Aksi halde yapılan düzenlemeler kişiye veya gruba özel olarak algılanmakta, bu da TSK’nın tarafsızlığına ve toplumdaki itibarına zarar vermektedir.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN KURUMSAL YAPISI SİYASİ GÜNDEMİN ARACI YAPILAMAZ
TSK’nın temel personel rejimi, torba yasalarla veya geçici maddelerle değil; bütüncül, veriye dayalı ve stratejik bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Teklif bu haliyle; kurum kültürünü aşındırmakta, komuta sisteminin siyasallaşması riskini artırmakta ve genç personelin kariyer motivasyonunu olumsuz etkilemektedir.
SONUÇ VE ÇAĞRI
Millî güvenliğimizin teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni siyasi müdahalelere açık hale getirecek, kişi odaklı yapılan, komuta yapısını zayıflatabilecek, kurumsal dengeyi bozabilecek ve liyakat sistemini etkileyebilecek her türlü düzenleme geri çekilmeli; TBMM komisyonlarında şeffaf, veriye dayalı, siyaset dışı mülahazalarla tarafsız bir şekilde ele alınmalıdır.”