DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Kobani Davası kapsamında tutuklu olan diğer siyasetçilerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Bu talep, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan dilekçe ile ortaya kondu.
Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, dilekçelerinde, Kobani Davası çerçevesinde yaşanan gelişmelerin sadece bireysel adaletsizlikleri değil, aynı zamanda Türkiye’de hukukun siyasallaşması ve yargının bağımsızlığını yitirmesi anlamında ciddi sorunlar teşkil ettiğini belirtti. Dilekçede, tutukluluk sürelerinin uzaması, gerekçeli kararların gecikmesi ve benzer suçlar nedeniyle tutuklu olan siyasetçilerin varlığı, hukuk sisteminin değil, siyasi bir rehin alma pratiği olduğuna dikkat çekiliyor. AİHM, bu tür durumları 'sistematik kötüye kullanım' olarak tanımlayarak, Türkiye'nin bu konudaki yükümlülüklerini hatırlatıyor.
DEM Parti temsilcileri, Türkiye'nin hem iç hukuku hem de taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri çerçevesinde bu davaların yeniden ele alınmasını talep etti. Özellikle Selahattin Demirtaş ve diğer tutuklu siyasetçilerin durumu üzerinden yürütülen siyasi yargılamaların detaylı bir incelemesinin yapılması gerektiğinin altını çizdiler. Dilekçede, AİHM kararlarının gerektirdiği şekilde hukuka aykırı tutukluluk hallerinin sona erdirilmesi için bir an önce gerekli adımların atılması gerektiği vurgulandı. Bu bağlamda, abolishment of these unlawful detentions is imperative to uphold justice and human rights within the legal framework established both nationally and internationally.
Dilekçede, adaletin sağlanması amacıyla hükümetin yargı sürecini yeniden değerlendirmesi gerektiği ifade ediliyor. AİHM kararlarının yok sayılmasının toplumsal barış ve demokratik değerler için olumsuz etkiler doğurabileceği belirtiliyor. Kılıç Koçyiğit ve Temelli, TBMM'nin bu konuda üzerine düşen sorumluluğu alarak bir genel görüşme açması gerektiğini savunuyor. Her iki grup başkanvekili de, bu tür kararların alınmaması halinde, Türkiye’nin uluslararası alandaki hukuki itibarının daha fazla zedelenebileceğini ifade ettiler. Türkiye’nin uluslararası insan hakları standartlarına uygun adımlar atması, hem iç politikada hem de uluslararası ilişkilerdeki durumunu iyileştirmek açısından önemli olacaktır.