03.11.2017, 15:10

BİR ASIRLIK MESELE. AMERİKAN OYUNLARI!

Hadi bugünden başlayarak filmi yavaş yavaş geriye saralım. Cumhurbaşkanımızın da sıkça sorduğu soruya kulak verelim bir irdeleyelim bakalım. ''Ey Amerika sen kimsin ya.?''

Soru basit ve sade ama henüz net bir cevap verebilen çıkmadı. İzninizle ben başlıyorum efendim. Son iki haftadır bilmiyorum dikkatinizi çekti mi ama anahaber bültenlerinde DEAŞ gözaltıları haberleri ivme kazandı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız'ın hemen öncesinde İstanbul Bayrampaşa'daki bir alış-veriş merkezi otoparkında Deaş örgütü üyeleriyle beraber bombalı bir araç , güvenlik güçlerimiz sayesinde ele geçirildi. Büyük bir terör saldırısının eşiğinden dönüldü. Bununla da sınırlı kalmadı önceki haftalarda İstanbul-İzmir-Adana-Ankara ve Erzurum'un da içinde bulunduğu illerimizde büyük çaplı ve de eş zamanlı baskınlar yapıldı. Terör saldırılarında kullanmak üzere önemli mühimmat ele geçirildi , sayısız gözaltı gerçekleştirildi. Ancak işler neden birden bire yangından mal kaçırır gibi bu kadar hızlandı gelin buna bakalım. 

 

8 Ekim'de ABD-Türkiye arasında hala çözüme kavuşamamış vize krizi patlak verdi. Ardından o çok tartışılan sözler söylendi. ''Türkiye'de dokuz buçuk aydır terör saldırısı olmuyor farkındaysanız'' efendim  bu sözün sahibi John BASS. Kendisi 2014 yılından beri Amerika'nın Türkiye'deki büyükelçisi. Cumhurbaşkanı Erdoğan acil bir basın toplantısı düzenledi ve ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kabile devleti değildir'' diyerek üstü kapalı gözdağı vermekten de geri kalmadı. Ardından randevular ayarlandı heyet Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderilirken Türkiye içerisinde ardı ardına Deaş operasyonları yapılmaya başlanmıştı bile. Zaten heyetimize 2019-2023 tarihleri arasında Türk Hava Yolu filosuna katılmak üzere 40 adet uçak satıp Amerika'dan geri yolladılar. Vize krizinin ülkemizi yıpratmak adına asıl sorunu örtbas etmek için çıkarıldığı düşünüyorum. Ekim ayında ipler bu kadar gerilmeden önce Eylül ayı içerisinde ABD'nin Türkiye'ye parayla bile satmadığı zırhlı silahların YPG/PYD terör örgütü için karşılıksız silah yardımı yapması ve bu yetmezmiş gibi Türkiye'ye satılmak üzere yarı otomatik silahların satışından vazgeçmesi ipleri teker teker kopma noktasına getirdi.  İşin garibi , NATO bünyesinde Amerika Birleşik Devleri ile müttefik olmamıza rağmen bize apaçık silah ambargosu uygulamakta.

 

Devletimize ya Amerikan malı alırsın ya da NATO bünyesinden İtalyan-Fransız ortak yapımı tek tip model silahı alabilirsin şartını koşuyor. Peki John BASS tam da bunu mu ima etti. ? Eğer Türkiye'de terör saldırı olur da devlet silah temin etmek isterse sizi zorda mı bırakırız demek istedi? Ardından çıkan hain terör örgütlerinin Türkiye içerisinde planları , bunu destekleyen yönde. Açıkça Amerikan sempatizanlığının gösterisi değil de ne ? Ayrıca tek örnek Türkiye değil. Trump'ın silah ambargosu konusunda ''Son Bir Şans bir kez daha deneyeceğiz'' sözleriyle yine NATO üyesi olan Pakistan'ı tehdit etmesinin üstünden 3-4 gün sonra Deaş Pakistan'da saldırı düzenledi bilanço 20 ölü 28 yaralı. 

Daha önce de geçtiğimiz Eylül ayında  Afganistan ile sürtüşme yaşayan ABD 'nin açıklamalarından sonra Deaş camii'ye saldırmıştı. Bütün bunlar Deaş terör örgütünün bir Amerikan hayranlığı beslediğini akıllara getiriyor. Unutmadan daha kanlı ortadoğu daha çok silah satışı ve daha güçlü Amerika demektir. O bu Dünyanın görüp görebileceği en büyük liderin sözüyle yazıma son vermek isterim.

     “Bir ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe , savaş cinayettir.”

         “Yurtta sulh , cihanda sulh”

              - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

 

3 Kasım 2017 NEFİZE ARBUT

Yorumlar (0)