27.10.2017, 17:11

TÜRKİYE'DE İSRAFIN KAYNAĞI MARKETÇİLİK Mİ ? ÖRNEK ÜLKE:İTALYA

Son günlerde durulmak nedir bilmeyen gündemimize büyük tepki çeken bir gelişme daha düştü. ‘’Bulgaristan’dan saman ithalatı’’.  Bu işin erbabları çıktılar kanallara söylediler nedenleri-sonuçları. Yetmedi, bir sürü yazılar yazıldı gazetelerimizin o değerli köşeleri doldu taştı. Amma velakin en önemli konunun üstünde yeterince durulmadı. ‘’İsraf.’’ Üretim doğal ve doğal olmayan sebeplerden dolayı az gerçekleşebilir ama neden hali hazırda üretilmiş ürünü neden çöpe atarız.? Boyutlarını hiç düşündünüz mü? Bunun birçok sebebi var ama gelin, kendimce en büyük sorunu size anlatmaya çalışayım.  



‘Kötü Marketçilik’ 



Çok çeşitte ürün daha bizim soframıza gelmeden çöpe gidiyor. Temel sorunlar belli; iyi olmayan saklama koşulları , yanlış paketleme ya da hiç paketlememe (açıktan satış) vb… şeklinde uzatılabilir. Bu saydıklarım dışında daha etkili olanı ise ‘zamanında doğru satış teknikleri uygulamamak’. Gelin sizi Türkiye’nin yarısı büyüklüğündeki bir Akdeniz ülkesine götüreyim. İtalya’ya. İtalya’da herhangi ihtiyacınız için alelade bir markete girdiğinizde 2-3 farklılık görmeniz su götürmez bir gerçek. Yeterli gramaj, doğru ve şeffaf paketleme ve sarı etiket uygulaması. Bizim insanımızda gram  algısı yerine kilo prensibi vardır. Her şeyden birer kilo o da az gelirse bir buçuk- iki diye çıkar. Biz bunu zamanında tüketebilir miyiz? düşüncesi yok. Bulunca kilo kilo alır sonra çöpe atarız. Avrupa bunun çaresini çoktan bulmuş. ’’Temiz, sağlam ve ihtiyacın kadar al’’ En basit örnek ile kiloyla domates , patates,soğan alma kavramı yok. 200gr-500gr-800gramlık hava alan delikli şeffaf plastik kutularda marketlerin soğutucu raflarında yerlerini alıyor. Hangi boyut ihtiyacınızı karşılayacaksa onu alabiliyorsunuz. Siz yine kiloyla almak isterseniz 800gr ve 200grlık paketlerden yana tercihinizi yapabilirsiniz pek tabii. Diğer ve kanımca en önemli ayrıntı ‘sarı etiket uygulaması’. Önce Türkiye’deki sistemi anlatayım. Markete girersiniz biber almak istediğinizi var sayalım ama o da ne biber biber olmaktan istifa etmek üzere buruş buruş yenecek tarafı kalmamış ama hala fiyat etiketi ilk günkü tazeliğindeymiş gibi. Yoğurt almak istersiniz son tüketim tarihi yarındır ama 3 kilogramlık ürün hala raftadır. Efendim İtalya’da bu işler böyle değil bunun için sarı etiket kavramını geliştirmişler. Peki nedir bu sarı etiket diye soracak olursanız son tüketim tarihine ortalama 2-3 gün kala yüzde 50 indirimle ziyan olmadan tüketiciye ulaştırmayı hedefleyen bir marketçilik uygulaması. Paketlerinin üstüne dikkat çeken sarı etiketle OFFERTA (son teklif) ve ULTIMI GIORNI (son günler) yazısı konur. O zaman anlıyoruz ki ürünün tüketim için son 2-3 günü var ve yarı fiyatına satışta. Tasarrufa önem veren biri en fazla 2 market gezerek sadece sarı etiketli ürünlerle neye ihtiyacı varsa yarı yarıya az para harcayarak temin edebilir. Böylelikle marketlerde ya da evlerimizde gıdalarımız çöpe gitmiyor. Doğru sistemle hem market kazanıyor hem de tüketici parasını minimum düzeyde kullanarak ihtiyacını karşılayabiliyor. Bunca şeyi sadece işini layığıyla yapan market çalışanları başardı. İsraf meselesi aşılması bu kadar basite indirgenebilinecek  bir mevzu aslında. Kıymeti yeterince bilinmeyen bir sözle yazıma son vermek isterim.

 

‘Vatanını en çok seven insan , görevini en iyi yapan insandır.’

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.   

        

       Nefize ARBUT   27 EKİM 2017.  

- - - -

Yorumlar (0)