Ortaya çıktığı Çin'in Wuhan kentinden sonra son 3 ayda dünyanın 2/3 ülkesinde görülenyeni tip coronavirüs (Covid-19) salgını sebebiyle ülkelerde hergün yeni bir kararname çıkıyor ve virüsün yayılmasını engellemek adına sermayedarlar tarafından proleterler ücretsiz izne çıkarılıyor veya işten çıkarılıyor.

Bu süreçte evde kalmanın mümkün olmadığı üretim ve hizmet sektöründe, kurumlarda, inşaat sektöründe, madenlerde, çağrı merkezlerinde de çalışmalar devam ediyor. Evde kalma ve kendini izole etme şansı olanlar her ne kadar ‘’Evde Kal’’ hashtagleri ile paylaşım yapıyor olsa da bu paylaşımı yapanlara da hizmet edilmesi bekleniyor. Salgın nedeniyle en riskli çalışma alanlarının ise hizmet ve perakende sektörü olduğu apaçık ortadadır. Yüzyıllardır varolan savaşlar, doğal felaketler, ekonomik kriz ve salgınlar her zaman olduğu gibi en çok zarar görenlerin bugün de işçi ve emekçilerin olduğu görülüyor.

Birçok alanda salgının yayılmasını engellemek adına tedbir alınmadığı gibi işçilerin beslenmesine yönelik de hiçbir iyileştirme yapılmıyor.

Salgın ile mücadelede kişisel hijyen kadar beslenme de önemli temel taşlardandır.Coronavirüse karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirmemize yönelik hiçbir bilimsel içeriği olmayan bazı haberler göze çarpıyor. Oysa ki enfeksiyonlara sebep olan virüslerin, bakterilerin, mantarların ve parazit gibi organizmaların ortadan kalkması için bağışıklık sistemimiz özel ve genel olmak üzere iki farklı bariyer sağlıyor. Bu bariyerleri de güçlendirmek pek tabii beslenmeden geçiyor.

Bir besin tek başına ne çare olur ne de zararlı olur. O yüzden şifayı beslenmenin tamamında aramak gerekir. Tüm besin gruplarına bir günlük beslenmemizin tamamında yer vermeliyiz. Bu süreçte meyveleri bolca tüketelim derken suyunu sıkıp en önemli kısmını sakın atmayın. Kabuğu ile birlikte yenilebilecek tüm meyveleri doğrudan tüketiniz. Değerli lif kaynaklarından olan meyvelerin lütfen posasını atmayın.

Evlerinde kalabilenler bunlara dikkat ederken çalışmak zorunda olanlar ne yapıyor peki?

Bakırköy Meydanı’ndaki metro şantiyesinde çalışan işçilere iseCoronavirüs salgını gerekçesiyle yemekhanelerinin kapatıldığı bu sebeple de  günde 12 saat çalışan işçiye ekmek arası ıspanak veriyor. İşçilerden biri bu durumu sosyal medyada paylaşınca da işinden oluyor.

Bir inşaat işçisinin günlük alması gereken enerji miktarı ortalama 3500 kcal’dir. Bir işçi iş yerindeki bir öğününde en az  1500kcal almalıdır. Almış olduğu kaloriyi de tek bir besin üzerinden değil tüm besin grupları üzerinden almalıdır.

Örnek bir öğün oluşturmak gerekirse, bir porsiyon et-sebze veya kurubaklagil karışımı yemek, bir porsiyon pilav veya makarna, bir porsiyon sebze yemeği veya salata yanında yoğurt veya ayran ve bir de 1 porsiyon meyve olmalıdır.

İşçinin ihtiyacı olan enerji karşılanmıyorsa, işçilerin sağlığı bozulur, iş kazaları riski artar, performans düşüklüğü gözlemlenir.

Yapılan işe karşılık verilen ücretler de yeterli olmadığından işçi evinde de dengeli ve yeterli beslenemediğinden işverenlerin verdikleri öğünlerin en azından dengeli, yeterli ve sağlıklı olması gerekmektedir.

Madem salgından korunmada bir eşitlik söz konusu değil o zaman işverenlerin çalışmak zorunda olan emekçilere acilen kaliteli beslenme imkanı sağlamaları gerekmektedir.