04.03.2019, 05:11

YANLIŞA YANLIŞ DİYEBİLMEK

Seçim dönemlerinde propaganda yapılması alışılmış bir durum elbette.

Seçime giren adaylar, onu destekleyenler, taraf olanlar hep beraber seçim çalışması yapar rakiplerinin açıklarını, onun zayıf noktalarını söyleyerek kendilerinin, taraftar oldukları partinin adayının kazanmasını isterler.

Bu çalışmalarda ölçü kalmaz, şiraze mizan darmadağın olur bazen de.

Siyasetin girmemesi gereken, siyasete alet edilmemesi gereken mevzulara dalar propagandacılar.

İşte yanlış da burada başlar.

Bunlardan birisi herkesin parmak bastığı, herkesin yüzde 99 müslüman dediği ülkemizde din kullanılarak oy toplama çabaları.

Bu çabalarda da Allah’ın katında karşılığı olan değerlerin, değerlendirmelerin kullanılarak siyasi menfaat temin edilmesi.

Elbette yanlış.

Bu yanlışlar seçim dönemlerinde sıkça kulaklarımıza gelerek vicdanımızı yaralamaktadır.

Din, dindarlık, iman kul ile Allah arasında, teşbihte hata olmasın bir anlaşmadır.

Allah kullarına akıl vermiş, irade vermiş, seçme imkanı vermiş ve bir ömür vererek dünyaya göndermiş. Hesabı da ikisinin arasında.

Bu hesabı bir siyasi seçim propagandasına alet etmek, proaganda vasıtası olarak kullanmak asla etik değildir, yanlıştır.

Bunlardan sonuncusu da Şanlıurfa’da vicdanlarımızı yaraladı.

Medyada yer alan habelerde,

Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın, Hepimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğana destek olmalıyız. En son Avrupa Birliğinde, parlamentoda dış güçler komisyonu raporunda Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin başında olduğu müddetçe biz Avrupa Birliği ile Türkiye arasında ki müzakereleri yürütemeyiz diyorlarsa, bizim sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkmamız imanımızın gereğidir ve boynumuzun borcudur.” dediği ve "Allahü Teala sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor, bu emir hepimiz için geçerli. Sadece yöneticiler için idareciler için geçerli değil. Herkes için. Halk için de geçerlidir. Halk emaneti nasıl verir? Sandığın başına gider, oyunu atar ve emanetini verir. Allah size bir emanet veriyorsa, bunun hesabını soracak demektir. Bunun hesabı nerede olacak. Ahirette olacak. Şimdi Allah hepinizden razı olsun. Bize bu emaneti verdiniz. Ben de gönül rahatlığıyla, vicdan rahatlığıyla size diyorum ki, yarın inşallah mahşerde Allah'ın karşısına çıktığınız zaman, Allah o emaneti bize verdiğinizden dolayı size inşallah hiçbir hesap sormayacak." dediği aktarıldı.

Dindar olabilir olmayada bilirsiniz. Bu kul ile Allah arasında bir haldir. Bunu oy için kullanmak yanlıştır.

Toplumun hassas noktalarına iğne batırmak, değer yargılarını hafife almak, menfaat temini olarak kullanmak, onlarla korkutmak hoş karşılanmaz, hoş değildir.

Din birleştiricidir, partiler üstüdür, partiler adı üstünde bölüm, bölme, ayrıştırmadır.

Din herhangi bir partiye ait olamaz, herhangi bir partinin çıkarlarına hizmet etmez.

Din bir partiye ait olsa parti dini olur, onun evrensel olması imkanı da yoktur o zaman.

Hele ki İslam gibi son ve evrensel olan din, kesin olarak bölme, bölücülük, değil kardeşlik ve birleştirmeyi, dostluğu, insani değerleri, kul hakkını, adaleti tavsiye etmektedir.

Seçim dönemi değil her zaman, dinin mukaddes değerleri siyasete alet edilerek asla basitleştirilemez, kullanılamaz. Yetkililer, Diyanet İşleri ve yargı bu tür istismara ve istismarcılara gereken uyarıları yapmalıdır.

Yanlışlara yanlış demelidir.03.03.2019

*


Bir Söz:İnsanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya başlarlar.Yanlış anlamaları bilgisizliklerini gizleme yöntemleridir. Osho

 

Yorumlar (0)