CHP'li Özel: Herkes OHAL'in istismar edildiğini gördü

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 701 sayılı OHAL KHK’sının TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri sırasında “15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece ‘Bu Allah'ın bir lütfudur bize’ diyenlerin, o darbeyi araçsallaştırarak o lütuftan kendi siyasi darbelerini yapmaya çalıştıklarını hepimiz gördük. Tarafsız kuruluşlar, uluslararası kuruluşlar, Türkiye'nin bağımsız ama demokrasisini ölçen, o konuda konuşan, konuşması gereken, konuştukça sizi meşrulaştıracak, iktidarınızı meşrulaştıracak herkes OHAL'in istismar edildiğini, kötüye kullanıldığını gördü” dedi. Özel, “OHAL millî beka meselesiydi, terk edilemezdi, dünyanın en büyük terör örgütüyle mücadeleydi ama referandum ve seçim olur olmaz OHAL'den vazgeçtiniz. OHAL milletin bekası için değil, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin rejime kasteden Anayasa değişikliğini ve ardından gelen seçimi -öncesinde, sırasında ve sonrasında- sınırsız eşitsizlik ve hukuksuzluk içinde yapmak için lazımdı size” diye konuştu.

Vekil Haberleri 01.11.2018, 11:17 01.11.2018, 11:17
CHP'li Özel: Herkes OHAL'in istismar edildiğini gördü

İSMİNİ KALDIRDINIZ CİSMİ ORTADA DURUYOR

TBMM Genel Kurulu’nda dün gerçekleşen 701 sayılı OHAL KHK’sı üzerinde konuşan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Bugün, ülkenin Anayasası'nı değiştirdiğiniz, özgürlüklerini askıya aldığınız, geriye götürdüğünüz, rejimine kastettiğiniz iki yıllık bir ara rejimin son KHK'sini görüşüyoruz. İki yıllık ara rejim sona erdi ama KHK'nin son olması olağanüstü hâlin sona erdiğini ispatlamıyor çünkü olağanüstü hâlin ismini kaldırdınız ama cismi ortada duruyor” dedi. Özel, şunları kaydetti:

20 TEMMUZ’A KADAR TEBRİKLERİ KABUL ETTİK

“Adı gitti, kendisi kaldı ama biz OHAL'in sözüne değil özüne karşıyız. 15 Temmuz’da bir uzlaşı vardı. O gecenin hakkını herkes teslim ediyor ama 20 Temmuz’a gelindiğinde, 15 Temmuz ile 20 Temmuz arasında biz burada tebrikleri kabul ettik darbeye karşı dik duruşumuz ve ortaya koyduğumuz iradeden. Arkadaşlar, kimse kimseyi kandırmasın, bütün askerî darbeler muhatabı olan iktidara doğru yapılır ama döner dünya ve ülke kamuoyu, başta ana muhalefet muhalefet partilerinin gözünün içine bakar. On altı yıldır tarafına düşman hukuku uygulanmış ama sıkışıldığında aynı gemide olunduğu akla gelmiş bir muhalefet partisinin temsilcisi olarak oradan çıkıp ‘Yeniden seçimler yapılana ve demokratik yoldan iktidar değişene kadar ana muhalefet görevimizin farkındayız, sahibiyiz, seçilmiş iktidarın ve Meclisin arkasındayız’ diyebilmek darbenin belini kıran birçok unsurun yanında hiç azımsanmayacak bir çıkıştır. 15 Temmuz’daki bu yaklaşımı sadece CHP değil, bugün derin ayrılıklar içinde olduğumuz MHP de ertesi gün gelip imza koyan HDP de söyledi ve dedik ki: ‘Bu darbe girişimini yapanların hep birlikte canını okuyalım.’ Ama 20 Temmuz günü, dönemin Başbakanı şimdiki Meclis Başkanımızdan Sayın Genel Başkanım bir telefon aldı: ‘Biz OHAL ilan ediyoruz, destek verir misiniz?’ OHAL ilan etmek ne demek? Meclisin yasama yetkisini alıp, geçici ve olağanüstü bir süre için yürütme organına vermek demek. Oysa Mecliste darbeyi destekleyen yok. Varmış, o da sizin içinizdeydi, herhâlde bu dönem ayıkladınız ama diğer partilerden çıkmadı.

HERKES OHAL’İN İSTİSMAR EDİLDİĞİNİ GÖRDÜ

Ama bir gerçek var. Biz, Meclis darbecilerle enfekte olmadıktan sonra, Meclisin yasama tekeline el atmayın kardeşim, gelin mücadeleyi birlikte yapalım dedik. Dinlemediniz, OHAL'i ilan ettiniz. OHAL ilanı televizyonlarda geçerken gazeteciler sordu, partinin grup başkanvekili olarak dedim ki: ‘En basit deyimle, yasama Meclisine, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı yapılmış siyasi bir nankörlüktür, dört gün önceki tavrı görmezden gelmektir.’ 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece ‘Bu Allah'ın bir lütfudur bize’ diyenlerin, o darbeyi araçsallaştırarak o lütuftan kendi siyasi darbelerini yapmaya çalıştıklarını, kendi sivil darbelerini yapmaya çalıştıklarını hepimiz gördük. Sırf biz mi gördük? Tarafsız kuruluşlar, uluslararası kuruluşlar, Türkiye'nin bağımsız ama demokrasisini ölçen, o konuda konuşan, konuşması gereken, konuştukça sizi meşrulaştıracak, iktidarınızı meşrulaştıracak herkes OHAL'in istismar edildiğini, kötüye kullanıldığını gördü. Burada önemli bir kilometre taşının daha altını çizmek durumundayız. İki üyesi, evet, FETÖ'cüdür ama usulüne uygun olmayarak derdest edilen atamasını Abdullah Gül'ün, bir gün bilmem ne bakanlığında tutup da AYM'ye yaptığı o kişileri derdest edişiniz AYM'nin diğer üyelerine şu sopayı gösterdi: /Bak kardeşim, bu OHAL yetkisinde bizim dediğimizin dışında bir karar alırsan seni de FETÖ'cü ilan ederim, baban da seni kurtaramaz, torunların da hâline ağlayarak ölür.’ Ve o durumda AYM size teslim oldu, hiçbir hukukçunun kabul etmeyeceği bir şey dedi: ‘Siz bunun zarfına OHAL KHK'si diyorsanız içine ne koyarsanız koyun, ben bakmayacağım.’ Bu, alınabilecek en korkunç hukuki karardı ve bakmadılar. Siz, elde ettiğiniz bu istismar olanağıyla bazen zaman yokluğundan en iyi niyetli biçimde kar lastiği kullanma zorunluluğunu, bazen rektör atamasını, bazen de popülizm olsun diye taşeron uygulamasını dahi OHAL KHK'leriyle yaptınız ve Anayasa Mahkemesi, içinin OHAL'le alakalı olmadığını bile bile, Anayasa takır takır yazarken ‘OHAL konusuyla, süresiyle sınırlıdır’ı, incelemedi ve size o istismar alanını açtı.

OHAL ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ VE SEÇİMİ SINIRSIZ HUKUKSUZLUK İÇİNDE YAPMAK İÇİN LAZIMDI

O günden bugüne kadar OHAL'deki bu siyasi şımarıklık ve Anayasa Mahkemesi’nin önünüzde açtığı engin hukuksuzluk alanı içinde -bazı ülkelerin anayasalarında yasakladığı- Anayasa değişikliği referandumunu dahi OHAL'de yaptınız. OHAL millî beka meselesiydi, terk edilemezdi, dünyanın en büyük terör örgütüyle mücadeleydi ama referandum ve seçim olur olmaz OHAL'den vazgeçtiniz. OHAL milletin bekası için değil, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin rejime kasteden Anayasa değişikliğini ve ardından gelen seçimi -öncesinde, sırasında ve sonrasında- sınırsız eşitsizlik ve hukuksuzluk içinde yapmak için lazımdı size. Siz de tam olarak onu yaptınız. Bugün gelinen noktada savunduğunuz OHAL ara rejimi… Allah bir daha göstermesin, Mehmet Akif'in dediği gibi, Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın, Allah bu Parlamentoya bir daha olağanüstü hâl ilan ettirmesin. Ettirmesin ama hak edilmediği hâlde bu Parlamentonun yasama yetkisini istismarcı bir anlayışla ele alıp kendi tek adam rejimini kuranların, bu demokrasiyi, elde ettikleri, fırsat bularak geldikleri, önlerinde buldukları bu demokrasiyi istismar edip geriye götürdüğü, rejime kastettiği, yeminine aykırı davrandığı ve şu anda da zulmüne kılıf olarak kullandığı bu demokrasiyi demokrasiye gerileteceklere istismar ettirmesin, bir daha onları bu yollarla başımıza getirip darbecilerin yaptıklarından ileri bir sivil darbeyi bir daha yaptırmasın.”

Yorumlar (0)