CHP'li Kaya: AKP Öğretmenlerimizi 2020 Bütçesi İle De Mağrur Etmeye Devam Edecek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, 2020 Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesine ilişkin TBMM'de basın toplantısı yaptı. Kaya, "Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde can alıcı nokta eğitim yatırımlarına ayrılan paydır. AKP 2002 yılında iktidara geldiğinde MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 idi. Bu oran 2019 yılında yüzde 4,88’e düştü. 2020 yılı bütçesinde ise eğitime yapılan yatırım oranı biraz daha düşerek dibe vurmuş yüzde 4,65 olması öngörülmüş. Bu oran bugüne kadar gerçekleşen en düşük orandır" dedi.

Vekil Haberleri 15.11.2019, 16:00
CHP'li Kaya: AKP Öğretmenlerimizi 2020 Bütçesi İle De Mağrur Etmeye Devam Edecek

İşte Kaya'nın Yaptığı Konuşma: 

"Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri ve Basın Emekçileri


Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk 10 Temmuz 2018’de göreve geldiğinde ayağının tozuyla “2023 Eğitim Vizyonu Belgesini açıklamıştı. 
Elverişsiz koşullarda çalışan öğretmenlere ve yöneticilere teşvik verileceğini, öğretmen ve okul müdürlerinin yüksek lisanslı olacaklarını, öğretmen yetiştirme programlarının uygulama ağırlıklı olacağını, okul yöneticilerinin ehliyet ve liyakate göre atanacaklarını, sınavların ve sınavla öğrenci alan okulların azaltılacağını, öğretmenlik meslek kanununun çıkartılacağını, öğretmenlerin özellikle de ücretli öğretmenlerin ücretlerinin artırılacağını, okullara gelişim bütçesi verileceğini, özel gereksinmeli çocukların tespiti için Türkiye genelinde taramalar yapılacağını açıklamıştı... 
Aradan bir yılı aşkın bir süre geçti, ancak saydığım konularda bugüne kadar yaprak kımıldamadı. Özellikle de “Okullara gelişim bütçesi verileceği” sözünün altını çizmek istiyorum. Okullara gelişim bütçesi verilmesi bir yana 2017 yılında yüzde 17,18 olan eğitime yatırım bütçesi 2020 yılında yüzde 4,65’e düştü. 

 

EĞİTİM BÜTÇESİ


2020 yılı merkezi yönetim bütçesi 1 trilyon 95 milyar 461 milyon 69 bin TL olması öngörülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, Yükseköğretim Kalite Kurulu, Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri bütçeleri toplamı 2020 yılı için 176 milyar lira olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi ise 125 milyar 396 milyon olarak öngörülmüştür.
 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 2020 YILI BÜTÇESİNİN GİDER DAĞILIMI


Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeni personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemelerden kaynaklanmaktadır.
MEB Bütçesinin yüzde 73’ü personel giderlerine, Yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderlerine ayrılmıştır. Milli Eğitim Bütçesinin yüzde 84’ü doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır.

 

2020 BÜTÇESİNDE EĞİTİM YATIRIMINA YAPILAN PLAN YÜZDE 4,65’E DÜŞTÜ


Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde can alıcı nokta eğitim yatırımlarına ayrılan paydır. AKP 2002 yılında iktidara geldiğinde MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 idi. Bu oran 2019 yılında yüzde 4,88’e düştü. 2020 yılı bütçesinde ise eğitime yapılan yatırım oranı biraz daha düşerek dibe vurmuş, yüzde 4,65 olması öngörülmüş. Bu oran bugüne kadar gerçekleşen en düşük oradır.
2020-2021 eğitim öğretim yılında LGS’ye girecek öğrenci sayısında patlama yaşanacak. Çünkü 4+4+4 eğitim sistemi ile 5 yaşında zorunlu ilkokula başlatılan yaklaşık 600 bin çocuk 8. sınıfa başlayacak. Bu öğrenciler liseye başladığında 56 bin dersliğe daha ihtiyaç olacak. 

Ancak Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesine ayrılan 4,65’lik payla bunun karşılanması mümkün değil.  Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk her fırsatta tam gün eğitime geçileceğini söylüyor. Ancak bu yatırım bütçesi ile tam gün eğitime geçilmesi mümkün değildir. Eğitim yatırımlarına yapılan yatırımın düşmesi eğitimin kalitesini de aşağı çekmiştir. Türkiye PISA sıralaması Matematikte 35’ten 49’a, Fen alanında 33’ten 52’ye, Okuma Becerilerinde ise 35’ten 50. sıraya gerilemiştir.  
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ YATIRIM ÖDENEĞİNDEN MEB YATIRIMLARINA AYRILAN PAY AZALDI


2002 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi Yatırım Ödeneğinden MEB yatırımlarına % 22,34 pay ayrılırken, 2019 yılında bu oran %18,7’ye gerilemiş, 2020’de ise %16,10’a düşmüştür. MEB yatırım ödeneği düzenli olarak azalmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçe ödeneğinde rakamsal bir artışa vurgu yapılsa da, gerçekte MEB yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılından bu yana düzenli olarak azalmıştır.
 

DİN EĞİTİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BÜTÇEDEN ASLAN PAYINI ALIYOR


Bütçede en fazla kaynağın Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne ayrıldığı, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nün bütçesinin önceki yıla nazaran %11,37,  Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün ise %14,10 oranında arttığı görülmektedir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün bütçesi son iki yılda 6 milyar 342 milyondan 9 milyar 904 milyona çıkmıştır. Genel müdürlükler bazında bakıldığında Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı 41 bin 122 okulda 11 milyon 410 bin öğrencinin, Genel Ortaöğretimde 3 bin 65 okulda 1 milyon 668 bin öğrencinin, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünde bin 623 okulda 498 bin öğrencinin, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünde 4 bin 226 okulda 1 milyon 511 bin öğrencinin eğitim öğretim aldığı görülmektedir. Öğrenci ve okul sayılarına oranlandığında yine bütçeden aslan payının Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne verildiği görülmektedir.
 

OKULLAŞMA ORANI DÜŞTÜ


⦁    İlkokul düzeyinde okullaşma oranı %98,67’den %91,92’ye geriledi. 
⦁    Ortaokul düzeyinde okullaşma oranı %98,67’den %93,28’e geriledi. 
⦁    Tekli eğitime geçileceği söylendi, ancak Anadolu liselerinde de ikili eğitime geçirildi

 

CEMAAT VE TARİKAT UZANTILARI EĞİTİMDE SÖZ SAHİBİ OLDU


⦁    Din eğitimi artık cemaat ve tarikatların eline bırakıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarikat ve cemaatlerin faaliyetlerini eleştiren ve şikayet eden,  “Yaz Kuran Kursları” konulu bir rapor hazırladı. Tarikat ve cemaatlerin faaliyetlerinden endişe duyan bir Diyanet İşleri Başkanlığımız var… Artık olayın vahametini siz düşünün.
⦁    Vakıf ve dernekler ile protokoller yapılmaya devam ediliyor. Bu konuda TÜGVA başı çekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı TUGVA ile imzalanan protokollere uyulması için okullara özel yazı gönderiyor. 

⦁    Mahkemelerin Kararına ve Anayasa Mahkemesinin tavsiyesine rağmen, Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğini değiştiren Milli eğitim Bakanlığı cemaat ve tarikat uzantısı vakıf ve derneklere “sosyal etkinlik” adı altında okulların kapısı sonuna kadar açtı.
 

FATİH PROJESİNİN AKIBETİ NE OLDU?


2010 yılında Dönemin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılmıştır. Başladığı yıl, Milli Eğitim Bakanlığı 2014 yılında tamamlanacağını duyurmuş, 2014 yılına gelindiğinde 2015 yılında tamamlanacağı söylenen projenin bitim süresi daha sonra 2017’ye uzatılmış, sonrasında ise 2018’de tamamlanacağı belirtilmiştir. 
Ancak 11. kalkınma planında ise FATİH Projesi ile ilgili tek bir kelimeye yer verilmemiştir.     

FATİH projesinde çok sayıda usulsüz ihale, harcama ve atama söz konusudur. 2010 yılından günümüze eğitime ilişkin bir faydasını göremediğimiz proje ile yandaşlara sermaye aktarımı mı yapıldı? 82 milyon bunu öğrenmeye hakkı var!

 Bütçesinin 8 milyar 500 milyon lira olan Fatih Projesinin akıbetini merak ediyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a da sormak istiyorum “FATİH Projesinin akıbeti ne oldu”  

YÜKSEKÖĞRETİM (YÖK VE ÜNİVERSİTELER)  KURUMLARI BÜTÇESİ


2020 yılı bütçesinde Yükseköğretim Kurumu ve üniversitelerin bütçelerinin toplamının 36 milyar 36 milyon 244 bin lira olması öngörülmüştür.
Ülkemizde 129’u devlet, 73’ü vakıf, 5’i vakıf Meslek Yüksekokulu olmak üzere toplam 207 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır.  2003 yılından bu yana devlet üniversitelerinin sayısı %143,3,  birinci ve ikinci öğretim öğrenci sayıları ise %74,65 oranında artmıştır. 2018 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde yüzde 3,63 olan Yükseköğretim bütçesinin payı %3,56’ya, GSYH içerisindeki payı ise %0,79’dan %0,73’e gerilemiştir.

YURT SORUNU


Her 100 öğrenciden 79’u yurt bulamıyor…
Üniversitelerde 2019-2020 eğitim öğretim yılı başladı. 129 Devlet, 73 vakıf, 5 Vakıf MYO olmak üzere 207 yükseköğretim kurumunda, toplamda 3 milyon 180 bin çocuğumuz öğrenim görüyor.
Ülkemizde yükseköğretim düzeyindeki Devlet yurtlarının sayısı 777… Yurtlar tam kapasite dolsa bile 2 milyon 500 bin öğrenci açıkta kalıyor. Öğrencilerin sadece %21,21’ine yurt imkanı sağlanabiliyor. 
Vakıf-derneklere milyonlarca lira aktarılırken çocuklarımıza yurt yapma hususunda çok cimri davranıyoruz. Bir seçimin maliyetini, köprüden geçmeyen araçlar için ödediğimiz tazminatları topladığınızda yurt sorunu 1-2 yılda çözülüyor.  
Bu alana siyasi ve ideolojik yaklaşılmamalı. Çocuklarımızın çığlığı duyulmalı. Çocuklarımız vakıf-dernek adı altında tarikat ve cemaatlerin kapısının önüne itilmemeli.

 

ATANMAYAN ÖĞRETMENLER


Milli Eğitim Bakanlığı’nda 842 bin 993 kadrolu, 103 bin 223 sözleşmeli olmak üzere toplam 946 bin 216 öğretmen 21 bin 225 hizmetli çalışmaktadır. 54 bin 36 resmi 12 bin 809 özel olmak üzere toplam 66 bin 849 örgün eğitim kurumu bulunmaktadır.

2019 yılı Ağustos ayında Milli Eğitim BAKANI Ziya Selçuk yaptığı bir açıklamada, “Atama bekleyen öğretmen sayısı 700 bin civarı bizim ihtiyacımız 80 bin civarında ücretli öğretmen ile işlediğimiz dersler var. Atama bekleyen mezun sayısı artıyor. Her yıl 40 bin mezun var. Bu sene yeni kontenjanlarda yüzde 10 düşürmekle ilgili YÖK ile mutabakat sağladık” açıklamasında bulunmuştu. 
AKP 2002 yılında iktidara geldiğinde 68 bin olan atanmayan öğretmen sayısı 2019 yılında 700 bine ulaşmıştır. İktidar olmak için sorunu çözeceğini vadeden AKP döneminde, atanmayan öğretmen sayısı 10 kat artmıştır. 
AKP tüm öğretmenleri sözleşmeli yaparak iş güvencelerini ve sosyal haklarını gasp etmiştir.  
Ücretli öğretmenleri açlık sınırı altında ücrete mahkum etmiştir. 
950 atanmayan öğretmenimizin dahi atamasını yapmayarak, vicdanları kanatmıştır. 
Rehabilitasyon öğretmenlerini, düşük ücretle özel okulların insafsızlığına terk etmiştir. 
Diğer yandan ataması yapılan, ancak güvenlik soruşturması nedeniyle aylardır göreve başlatılmayan öğretmenlerimiz var. 
AKP öğretmenlerimizi mağdur etmiştir. 2020 bütçesi ile de mağrur etmeye devam edecek.

ATANMAYAN ÖĞRETMEN SORUNUNU NASIL ÇÖZERİZ


⦁    3600 ek gösterge hakkının verilmesi ile birlikte yaklaşık 55 bin öğretmenin emekli olması mümkün olacaktır. Bu durumda 55 bin öğretmenin ataması da gerçekleşecektir.  
⦁    2002 yılından bu yana kapatılan 17 bin köy okulunun açılması halinde yaklaşık 20-25 bin öğretmen ataması yapılabilecektir.
⦁    Taşımalı eğitime son verilmesi halinde yine ciddi bir öğretmen ihtiyacı ortaya çıkacaktır.
⦁    Birleştirilmiş sınıf uygulamasına son verilmesi halinde yaklaşık 20 bin öğretmene ihtiyaç duyulacaktır. 
 
2020 BÜTÇESİNDEN TÜRKİYE MAARİF VAKFI’NA 442 MİLYON LİRA


Yurt dışındaki 'FETÖ' okullarının devralınması için kurulan, geniş yetkilere sahip olan, Türkiye Maarif Vakfı’na aktarılan bütçe geçtiğimiz yıl milyar lirayı aşmıştı. Son olarak Cumhurbaşkanlığı kararı ile bakanlık bütçesinden 541 milyon lira daha Türkiye Maarif Vakfı’na aktarılmıştı.

Geçen yıl ekonomik kriz nedeniyle MEB bütçesinden 2 milyar lira kesinti yapılsa da Maarif Vakfından kesinti yapılmadı. Maarif Vakfı’na kanunla kurulduğu 2016’dan itibaren ilk bir buçuk yılda Bakanlar Kurulu kararı ile MEB bütçesinden 228 milyon lira ayrıldı. ‘Paralel’ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olarak eleştirilen vakıf, elde ettiği bağış toplama hakkıyla da aynı yıl 6 milyon 773 bin lira bağış  topladı. Haziran 2018’de ise yine MEB bütçesinden 351 milyon lira Maarif’e yönlendirildi. 2020 bütçesinden de 442 milyon 744 bin lira aktarılması öngörüldü.

Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a soruyorum, diğer vakıflara verilmeyen bu paralar neden Maarif Vakfına akıtılıyor? Maarif Vakfını ayrıcalıklı kılan özelliği nedir? 

İMAM HATİPLER


2006-2007 eğitim öğretim yılından 2015-2016 eğitim öğretim yılına kadar Anadolu İmam Hatip Liselerinin öğrenci sayılarında ciddi oranlarda artış gerçekleşmiştir. 
2015-2016 eğitim öğretim yılından bugüne İmam Hatip Lisesi öğrenci sayısında yüzde %10,41 oranında azalma meydana gelmiştir. Okul sayısında ise %41,25 artış gerçekleşmiştir.
İmam Hatip Ortaokulu sayısı 2015-2016 eğitim öğretim yılına göre yüzde 73,07, öğrenci sayısı ise %45,31 oranında artmıştır.

 

ÖZEL OKULLAR


4+4+4 süreci öncesi 4664 olan Özel Öğretim Kurumu sayısı 12 bin 809’a yükselmiştir. Artış oranı %174,63 olarak gerçekleşmiştir.
4+4+4 süreci öncesi 535 bin 788 olan Özel Öğretim Kurumları öğrenci sayısı 1 milyon 440 bin 577’ye yükselmiştir. Artış oranı %168,87 olarak gerçekleşmiştir.

 

TAŞIMALI EĞİTİM 


42 bin 351 merkezden 17 bin 234 okula toplam 1 milyon 218 bin 581 öğrenci taşınmaktadır. AKP’nin yakın bir zamanda taşımalı eğitimi kaldırmayacağını 2020 bütçesinde de yer alıyor.  

2019 ÜNİVERSİTE YERLEŞTİRME SONUÇLARINA GÖRE LİSELERİN BAŞARISI


Anadolu Lisesi öğrencilerinin %28,32’sinin bir lisans programına yerleştiği, Fen Lisesi öğrencilerinin %49,41’inin, Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerinin %58,19’unun, İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin %14,89’unun, Meslek Lisesi öğrencilerinin ise %8,64’ünün bir lisans programına yerleştiği görülüyor.
Bu sonuçlara rağmen Milli Eğitim Bakanlığının sürekli imam hatip lisesi açtığını, en büyük payın imam hatip liselerine ayrıldığını görüyoruz. Talep edilmeyen, bir başarı hikayesi olmayan lise türüne bu kadar yatırımın yapılması akıl dışı bir politikadır. Meslek okullarının ihtiyaçlar ölçüsünde açılması, eğitimin de laik, bilimsel, demokratik ve parasız olması gerek. 

 

SAYIŞTAY’IN BAZI TESPİTLERİ


⦁    2018 yılında Bakanlık bütçesinden yapılan harcamaların bütçe gideri türleri itibariyle dağılımına bakıldığında %66,94’ü personel giderleri ve %10,47’si sosyal güvenlik kurumu prim giderleri olmak üzere toplamda %77,41’inin personele yönelik harcamalardan oluştuğu görülmektedir. Bütçe giderlerinin %9,81’i mal ve hizmet alımları, %10,02’si ise sermaye giderleri için harcanmıştır.
 
⦁    Bakanlığa tahsis edilen taşınmazların önemli bir bölümünün muhasebeleştirilmediği ve Bakanlığın mali tablolarında taşınmazların tam ve gerçek değerleri ile yer almadığı görülmüştür. Sonuç olarak Bakanlığa tahsis edilen taşınmazlara ilişkin envanter, değer tespiti ve muhasebe kayıt işlemlerinin tamamlanarak, söz konusu taşınmazların Bakanlığın mali tablolarında tam ve doğru olarak yer almasının sağlanması gerekmektedir.
 
⦁    Bazı gelirler yasal dayanağı olmayan hesaplarda yönetildi… Bakanlığın il ve ilçe müdürlükleri ile Bakanlığa bağlı okul ve kurumlar tarafından yasal dayanağı olmaksızın açılan ve bütçe dışında yönetilen çok sayıda banka hesabı bulunduğu tespit edilmiştir. Özel hesaplara ilişkin mevzuatın öngördüğü muhasebeleştirme kurallarına hem merkez hem de taşra teşkilatında uyulmamaktadır.
⦁    Bağış ve Reklam Gelirlerine İlişkin Hesaplar: Kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları ile özel şahısların yaptıkları bağışlar bütçe ile ilişkilendirilmeksizin açılan banka hesaplarına aktarılmakta ve harcamalar doğrudan bu hesaplardan yapılmaktadır. Aynı şekilde Bakanlık ya da Bakanlığın il müdürlükleri ile çeşitli kurum ve kuruluşlar arasında imzalanan protokoller kapsamında, reklam ve tanıtım karşılığında tahsil edilen gelirler de bütçe dışında açılan hesaplarda yönetilmektedir.

⦁    Ana Okulları Hesabı: Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği (RG: 26.07.2014/29072) kapsamında resmi okul öncesi eğitim kurumları tarafından açılan ve çocukların beslenme, temizlik hizmetleri ve eğitim programının uygulanmasına yönelik eğitim materyalleri için alınan ücretlerden oluşan bu hesaplar da bütçe dışında işletilmektedir.


⦁    Halk Eğitim Merkezlerinin Açtığı Hesaplar: Bazı Halk Eğitim Merkezleri bünyesinde açılan sertifikalı kurslara ilişkin alınan ücretler için açılan hesaplar ile bölgesel halk eğitim etkinlikleri düzenlemek amacıyla bütçe dışı hesaplardan il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine aktarılan tutarlardan oluşan Bölgesel Halk Eğitim Etkinlikleri Hesabı da bütçe dışında yönetilmektedir. 
⦁    Taşımalı kapsamına alınan öğrenci sayısı arttı: Eğitimde etkinliği ve eğitime tahsis edilen kaynakların kullanımında verimliliği sağlamak amacıyla önceliğin pansiyonlara verilmesi gerekirken, doluluk düzeyi düşük olan pansiyonların mevcut kapasitesinden yararlanılması yerine ağırlığın taşımalı eğitime verildiği tespit edilmiştir.  
⦁    Bakanlık iç kontrol sistemlerinin oluşturulmasında, uygulanmasında ve izlenmesinde gecikmeler ve eksiklerin bulunduğu, bu sebeple de etkin bir iç kontrol sisteminin kurulamadığı görülmüştür.
⦁    Teftiş sistemi çökmüş: Bakanlık bünyesinde yer alan teftiş mekanizmalarının yeniden yapılandırılması amacına yönelik çalışmalar sonucunda istikrarlı ve etkin bir teftiş sisteminin oluşturulamadığı, teftiş ve rehberlik hizmetlerindeki aksamaların eğitim ve öğretimde nitelik sorunlarına yol açtığı, şahsa bağlı kadro haline dönüştürülen illerdeki müfettiş kadrolarının dengeli dağılmadığı ve mevcut kadroların verimli değerlendirilemediği görülmüştür.
Gelinen aşamada, Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60.000 civarında kurum ve 1 milyonu aşkın personelinin bulunduğu, ayrıca Bakanlık tarafından izlenen, koordine edilen diğer kurum ve kuruluşların da Teftiş Kurulunun görev alanında yer aldığı dikkate alındığında, 498 adet müfettiş ile yeterli düzeyde bir teftiş, soruşturma, rehberlik, analiz ve raporlama yapılması mümkün görünmemektedir. Öte yandan il müdürlükleri bünyesinde görev yapan 1539 adet Maarif Müfettişinin illere dağılımında büyük dengesizlikler söz konusudur.
⦁    4 ilde (Tunceli, Şırnak, Hakkari ve Ardahan) hiç müfettiş bulunmamakta; aralarında Zonguldak gibi büyük illerin de yer aldığı 6 ilde mevcut müfettiş sayısının sadece 1 olduğu görülmektedir. 9 il için 2 olan müfettiş sayısı, 5 ilde de 3 olarak yer almaktadır.  
Tüm bu rakamlardan Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesinin yetersizliğini açıkça görülmektedir. Eğitime ayrılan  pay ile Milli eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’un açıkladığı projeleri gerçekleştirmesine imkan yoktur. Bütçe değişmediğine göre eğitimin durumunda ve kalitesinde de bir iyileşmenin olacağını düşünmek hayalden öteye geçmez."

Yorumlar (0)