Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında, HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, sabah saatlerinde Ankara Esenboğa Havaalanı'nda gözaltına alındı. Gözaltı sürecinin ardından Bilgen, sağlık kontrolünden geçirildi ve sonrasında Diyarbakır'a ulaştırıldı.
Adliyeye Sevk Süreci
Ayhan Bilgen, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nda gerçekleştirilen ifade işlemlerinin bitmesinin ardından, tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi. Bu süreçte savcılıkla gerçekleştirilen görüşmeler ve ifadesinin alınması önemli bir aşama oldu. Bilgen’in durumu, geniş bir kamuoyu ilgisiyle takip edildi. Savcılık, ifadesinin ardından Bilgen'in tutuklanmasına yönelik bir talepte bulunmuştu. Ancak, yargının verdiği karar doğrultusunda durum ilerledi.
Serbest Bırakma Kararı
Mahkeme, Ayhan Bilgen’in tutuklama talebini değerlendirerek, 'adli kontrol' şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Bu gelişme, HDP ve destekçi kesimlerde olumlu karşılandı. Adli kontrol şartı, Bilgen’in belirli yasal yükümlülüklere uyması anlamına geliyor. Böylece Bilgen'in yargı süreci devam etse bile geçici olarak hür kaldığı belirtildi. Bu durum, siyasi arenada çeşitli tepkilere neden olurken, Bilgen’in durumu ilerleyen günlerde daha fazla tartışma konusu olacaktır.
Bilgen, serbest bırakılmasının ardından yaptığı ilk açıklamada referandum faaliyetlerinin engellenmeye çalışıldığını belirterek, “Bu belki de başkanlık projesinin çok önceden başlamış olmasından kaynaklı, bizim çalışmalarımızın engellenmesini sağlamak için yapıldı" ifadelerini kullandı. Bilgen’in tutuklanma süreci, siyasi ortamda büyük bir tartışma yarattı ve kamuoyunda ciddi yankılar uyandırdı.
HDP'DEN TUTUKLAMAYA TEPKİ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) temsilcileri, Ayhan Bilgen'in tutuklanmasını ve sürekli olarak milletvekillerinin gözaltına alınmasını eleştiren bir basın açıklaması yaptı. HDP, “Tutuklama ve gözaltı kararlarının siyasi sorumlusu hükümettir” şeklinde bir söylemde bulundu. Açıklamada, son günlerde gözaltına alınan milletvekilleri arasında Hüda Kaya, Altan Tan ve Meral Danış Beştaş’ın da bulunduğuna dikkat çekildi. Özellikle Bilgen’in gözaltına alınmasının hukuksuz olduğu vurgulanarak, bu durumun anti-demokratik bir uygulama olduğu ifade edildi.
HÜKÜMETİN TUTUMU VE SİYASİ ETKİLERİ
HDP’nin açıklaması, hükümet ve ittifakının referandum çalışmalarına karşı takındığı tavrın yanı sıra, ‘hayır’ diyen vekilleri susturmak amacıyla yapılan baskıları gün yüzüne çıkardı. Bu durum, Erdoğan liderliğindeki iktidarın, muhalefeti hedef alarak kendi siyasi gündemini devam ettirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Şu anki siyasi iklimde, yargı and aktörlerinin hükümetle paralel bir şekilde hareket ettiğine dair oldukça güçlü bir algı oluştu.
HÜKÜMET SÖZCÜSÜ'NÜN YANITLARI
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un bu konudaki açıklamaları, birçok kişi tarafından eleştiri konusu oldu. Kurtulmuş, “hukuki bir süreç vardır” sözleriyle yapılan operasyonların meşruiyetini savunmaya çalıştı. Ancak HDP, bu açıklamanın asıl amacının suçlamalardan kaçmak olduğuna dair yorumda bulundu. Parti, sürecin hukuki değil, tamamen siyasi bir mekanizma ile yürütüldüğünü ve dokunulmazlıkların Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde kaldırıldığını savundu. Bu durum, hükümetin açıklamalarının gerçeği çarpıttığına dair inancı pekiştirmekte.
SİYASİ BREZİ YÜZDE YİNE YARGIYA DOKUNUŞ
Özellikle Bilgen’in gözaltına alınmasının ardından HDP’nin liderleri ve milletvekilleri, cezaevlerinde tutuldukları veya gözaltına alındıkları durumdan sonra çeşitli açıklamalarda bulundu. “Dokunulmazlıkların geçmişe dönük kaldırılması, hala yürürlükte olan dokunulmazlık haklarını ihlal etmiş durumdadır" diyen HDP, bu sürecin Anayasa Mahkemesi’nin daha önce vermiş olduğu kararlarla çeliştiğine vurgu yaptı. Gözaltı ve tutuklama kararlarının siyasi bir hakaret olduğu ifade edildi ve hükümete yönelik sert eleştiriler sürdü.
