Kılıçdaroğlu: İzmir'de hiç kimse şu anda aç ve açıkta değil, bu CHP'li belediyelerin başarısıdır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor.

SİYASET 03.11.2020, 14:00 03.11.2020, 14:08
Kılıçdaroğlu: İzmir'de hiç kimse şu anda aç ve açıkta değil, bu CHP'li belediyelerin başarısıdır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Zor bir haftanın, acılarla dolu bir haftanın içindeyiz. İnsan oğlunun özelliği bütün acılara katlanmış olmasıdır. Ama bir başka özelliğimiz de, önleyebileceğimiz türden benzer acıların yaşanmaması için aklımızı kullanmaktır, gerekli önlemleri almaktır.

Sayın Mesut Yılmaz hayatını kaybetti. Ben ve arkadaşlarım ailesini ziyaret ettik, başsağlığı dileklerimizi ilettik. 3 kez Başbakanlık yapmış, bu ülkeye hizmetleri olan önemli bir devlet adamıydı. Başsağlığı diliyorum.

Depremin 5. günü. Halen enkaz tümüyle kaldırılmış değil. Bütün umutlarımız, nasıl 65 saat sonra sevgili Elif, 91 saat sonra minik kızımız Ayda kurtarılıyorsa, inşallah şu anda enkaz altında olanlar da kurtarılır. 
İzmir'e gittiğimde de ifade etmiştim. Arama kurtarma ekiplerine, Jandarma'nın, AFAD'ın, belediyelerimizin, İzmir Büyükşehir Belediyemizin, Kızılay'ın ekiplerine teşekkür etmek görevimizdir. 24 saat disiplin içerisinde, sessizliği koruyarak çalışıyorlar. Aslında onların uğraşı alanı kurtarmaktı, bu nedenle hepsine yürekten teşekkür ediyorum.
Hastaneleri ziyaret ettik, yaralı yurttaşlarımız depreme nasıl yakalandıklarını ve nasıl kurtulduklarını anlattılar. Acil şifalar diliyorum.

TÜM CHP'LİLERE TEŞEKKÜR

Genelde, Genel Başkan kendi partisine teşekkür etmez ama, izin verirseniz İzmir'de yaşanan afet dolayısıyla CHP'nin bütün üyelerine yürekten teşekkür etmek isterim. Depremin olduğu andan itibaren arkadaşlarımız seferberlik içerisinde İzmir'e gittiler. 91 Milletvekili arkadaşımız görev yaptı. MYK üyelerimiz, Milletvekillerimiz oradaydı, sevgili Özgür Özel de koordinasyonu yaptı. Her enkazın başında Milletvekillerimiz bekledi. Çadırların tümü ziyaret edildi ve bizim bir eksiğimiz, sizin bir eksiğiniz var mı diye soruldu. Çadırlar süratle kuruldu, ekmek, çorba, su, yemek bütün belediyelerimizin desteğiyle sağlandı ve hiçbir sorun olmamasına özen gösterildi. 

"56 BELEDİYEMİZ HEMEN ORGANİZE OLDU"

Çabamız sadece İzmirliler için değildi aslında. Bir risk en hafif nasıl atlatılabilir çabası içerisindeydik. 2588 çadır kuruldu, 25 bin battaniye dağıtıldı, uyku tulumları, maskeler dağıtıldı. 6 bin personel, 267 iş makinesi, binek araç desteği verildi. 9 ayrı alanda şarj istasyonları oluşturuldu, ücretsiz mobil internet erişiminin altyapısı oluşturuldu. Bunlar İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir'deki belediyelerimiz tarafından yapıldı. 56 belediyemiz desteğini hemen organize etti ve İzmir'e ulaştı.

Bir yerde sorun varsa, sorunun giderilmesi için her türlü çaba gösterildi. Bir şikayet hattı duyuruldu ve buraya gelen her talebin cevaplandırılması sağlandı. Çadırların tümü ziyaret edildi, kimlik bilgilerinden ayakkabı numaralarına kadar büyük bilgiler alındı ve gerekli eksikler giderildi. Şu an İzmir'de hiç kimse aç, açıkta değil. Bunlar CHP'li Belediyeler aracılığıyla yapıldı. Jandarmanın, Afad'ın, İzmir Valiliğinin çabalarına teşekkür ederiz.

"HER DEPREMDEN SONRA AYNI ŞEYLERİ YAPIYORUZ"

Bir deprem gerçeği var ve bunu sürekli yaşıyoruz. Eğer biz ülke olarak deprem gerçeğini kabul ediyorsak, gerekli önlemlerin alınması konusunda çaba harcamak zorundayız. Depremde hayatını kaybedenlerin partileri hiç önemli değil, onlar bizim insanlarımız. Arkalarından Fatiha okuyoruz, gözyaşı döküyoruz, dua ediyoruz. Ya sonra ne yapıyoruz? Her depremden sonra aynı şeyleri yapıyoruz. Değişen bir şey yok, siyaset dünyasında da, sivil dünyada da değişen bir şey yok.

Deprem olduğunda can kaybını nasıl minimize edebiliriz, bunu düşünmek zorundayız. Mal kaybımız nasıl olmaz, bunu düşünmek zorundayız. Yaralı sayısını nasıl azaltabiliriz, bunu düşünmek zorundayız. Bu üç sorunun cevabını siyaset kurumu bulmak zorundadır. Bilimle, akılla bunu yapmalıyız. Deprem mühendisliği var, depremin şiddetini ölçüyorlar. Bilim bize bütün bunları sunmuş vaziyette. Fay hatları nerede, nerelerde insan yerleşimleri olsun, bunları saptamak mümkün. 

Yasalar çıkardık ama yasaların kendi içerisinde tutarlılığı yok. Önce 1959'da kanun çıkardık, Erzincan depreminde gördük ki bu kanun ihtiyaca cevap vermiyor. Arkasından 1999 depremini yaşıyoruz, on binlerce insanın hayatını kaybettiği depremi yaşıyoruz, orada da bir kanun çıkarıyoruz. Yaraları sarmak için ek vergiler getiriyoruz, politikacılar konuşuyor, deprem sigortası kanunu çıkarılıyor. Kentsel dönüşümle ilgili de bir kanun çıkarılıyor. İstenirse yapılabiliyor.

Yorumlar (0)