Gazete Kritik Sağlık İstanbul Eczacı Odası’ndan Sert Uyarı: “Eczacılık Fakülteleri Ticarethane Oldu”

İstanbul Eczacı Odası’ndan Sert Uyarı: “Eczacılık Fakülteleri Ticarethane Oldu”

İstanbul Eczacı Odası, eczacılıkta yaşanan sorunlara dikkat çekti. Başkan Özcan, eğitimin niteliği, işsizlik ve ilaç dışa bağımlılığı gibi konuları ele alarak, kaliteli eğitim ve istihdam için acil reformlar talep etti.

İstanbul Eczacı Odası, eczacılık alanında yaşanan sıkıntıları gündeme getirmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Oda Başkanı Pınar Özcan tarafından okunan basın açıklamasında, “Mesleğimizin geleceği hakkında endişeliyiz... Ülkemizin diploma fabrikasına dönüşmüş fakültelere değil, nitelikli eczacılık eğitimi veren, eczacı akademik kadrolar yetiştiren, AR-GE ve klinik çalışmalar yapan fakültelere ve birimlere ihtiyacı vardır. Ülkemize gerçek ekonomik girdi, gerçek itibar, fakülteleri ticarethaneye çevirerek değil, ilaçta dışa bağımlı olmaktan kurtularak, şifa bekleyen hastalarımızı ilacına kavuşturarak olur” denildi. Sorunların çözümüne yönelik talepler dile getirildi.

İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu, bir basın açıklamasıyla eczacılık alanında yaşanan sıkıntıları anlattı. Odanın Şişli’deki merkezinde gerçekleştirilen basın açıklamasında, eczacılık fakültelerindeki akademisyen ve donanım eksikliği,  "uluslararasılaşma’" ve "eğitim turizmi", eczacılık fakültelerinin sayıca artmasına karşın yeterli istihdam sağlanmaması, ekonomik kriz ve ilaç fiyatlandırmasına yürütülen politikaların olumsuz etkileri dile getirildi.

"Yeni keşfedilen 168 ilaçtan sadece 10 tanesi Türkiye pazarına girmiştir"

İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan tarafından okunan basın açıklamasında, “Türkiye ilaç pazarında dışa bağımlı bir ülkedir. İlaç üretimi ve ihracatı konusunda gelişmiş ülkelerden çok gerilerdeyiz. Dünyada keşfedilen yeni moleküller ise, tedavi bekleyen hastalara ulaşamıyor. İlaç firmaları, yanlış kur ve fiyatlama sistemi yüzünden Türkiye pazarına ilaç vermek istemiyorlar. Son dönemde yeni keşfedilen 168 ilaçtan sadece 10 tanesi Türkiye pazarına girmiştir. Yani, ülkemizin diploma fabrikasına dönüşmüş fakültelere değil, nitelikli eczacılık eğitimi veren, eczacı akademik kadrolar yetiştiren, AR-GE ve klinik çalışmalar yapan fakültelere ve birimlere ihtiyacı vardır. Ülkemize gerçek ekonomik girdi, gerçek itibar, fakülteleri ticarethaneye çevirerek değil, ilaçta dışa bağımlı olmaktan kurtularak, şifa bekleyen hastalarımızı ilacına kavuşturarak olur” denildi.

Talepler sıralandı

Eczacıların talepleri ise şöyle sıralandı:

"Eczacılık fakültelerinin en az yarısı ilaç AR-GE merkezlerine veya akademisyen yetiştiren kurumlara hızla dönüştürülmeli,

Teknik ve akademik koşulları bilimsel eczacılık ilkeleriyle eczacı yetiştirecek koşullara ve akreditasyona sahip olmayan vakıf üniversitelerinin eczacılık fakültelerinin, yurtiçi kontenjanları en az yüzde 50 oranında azaltılmalı,

Tek bir eczacılık fakültesi daha açılmamalı,

Uluslararası öğrenci kontenjanı Tıp ve Diş hekimliği Fakültelerinde halen uygulandığı gibi, yurtiçi kontenjanının yüzde 50'sini aşmamalı,

Nitelikli ve yetkin mezunların yetişmesi için eczacılık fakültelerine giriş başarı sıralaması ivedilikle 60 bin seviyesine çekilmeli,

Kamu otoritesi, kendi elleriyle yarattığı işsizlik sorunun çözümü için üzerine düşeni yapmalı, kamuda eczacı istihdamını artırmalı ve ilaç sanayiinde zorunlu eczacı istihdamı sağlamalı.

Tercih yapacak öğrencilere mesaj verildi

Açıklamada ayrıca, üniversitede eczacılık gibi laboratuvar gerektiren alanlarda tercih yapacak öğrencilere yönelik şöyle denildi:

“Mezuniyet sonrası istihdam imkanlarına ve oranlarına, akademisyen sayısı ve niteliğine, mesleki eğitim için laboratuvar ve benzeri yeterli kapasite ve donanıma sahip olup olmadığına, fiziki koşullarının hangi sayıda ve kaç ayrı fakülteden öğrenci ile paylaşılmak zorunda kalınacağına lütfen çok iyi analiz ediniz”

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Fakülte sayısındaki artış ve işsizlik sorunu

"İstanbul Eczacı Odası olarak, bu süreçte mesleğimizin geleceği hakkında endişeliyiz. Ve bunu tercih döneminde olan gençlerimizle ve kamu otoritesiyle bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Ülkemizde 2000’lerin başında 7 olan Eczacılık Fakültesi sayısı, plansız ve kontrolsüzce açılan fakülteler sonucu bugün maalesef 63’e çıkmıştır. Bunun sonucunda da binlerce meslektaşımız işsizlikle ve ekonomik krizle boğuşmaktadır.  2025 yılı itibarıyla Türk Eczacıları Birliğine kayıtlı eczacı sayısı 52 bin 567’dir. Bu sayıya şu anda fakültelerde okuyan binlerce öğrenci dahil değildir. Bu fakülteleri kontrolsüzce açan siyasi otorite, bugün işsiz on binler yaratmıştır. Elleriyle yarattığı bu istihdam sorunu için kamuda meslektaşlarımıza asla yeterli kadro açmamış ve işsizliğe mahkum etmiştir. Kamu otoritesinin eczacı istihdam etme oranı sadece yüzde 5 seviyesindedir.

Ekomomik kriz ve ilaç fiyatlandırması

Yıllardır defalarca dile getirmemize rağmen, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve ilaç fiyatlandırmasındaki ısrarla yürütülen yanlış politikalar, eczanelerimizde çok büyük ekonomik yıkıma neden olmuştur. Bugün ayakta durabilmek için kredi-faiz sarmalında boğulan, birbiri ardına kepenk indiren eczacılarımızın da bu kadar çok sayıda mezunu kendi eczanelerinde istihdam edebilmeleri zaten mümkün değildir. Yıllardır enflasyona ezdirildikleri yetmezmiş gibi, sayın Maliye Bakanının önceki günkü talihsiz açıklamasında da hedef gösterdiği eczaneler bugün can çekişmektedir.

“Yeni açılan birçok fakültede eczacı kökenli akademisyen yok”

Eczacılık mesleğinde yaşanan bu kriz sadece işsizlikle de sınırlı değildir. Eğitimde nitelik sorunu mevcuttur. Eczacılık Fakültelerinin birçoğunda akademisyen sayısı yetersizdir. Yeni açılan birçok fakültede eczacı kökenli akademisyen yoktur. Laboratuvar ve donanımlar öğrenci sayısı bazında yetersizdir. Tüm bunlar zaten büyük bir sorunken, bir de bu fakültelerin 'uluslararasılaşma’' ve 'eğitim turizmi’' gibi kavramlarla aynı cümlede bir ticarethaneye dönüştüğü görülmektedir. Elbette ülkemizin çok köklü üniversiteleri ve çok değerli akademisyenleri vardır. Ancak eğitim, özellikle de sağlık temelli eğitim; özen, donanım ve ticari zihniyetten uzak bir vizyon gerektirir. 

“Ticarethaneye dönüşen fakülteler...”

2024 yılında; devlet üniversitesi eczacılık fakültesi kontenjanı 2176, uluslararası öğrenci kontenjanı 411’dir, oranı yüzde 19’dur. Vakıf Üniversiteleri Eczacılık Fakültesi kontenjanı 1520, yabancı uluslararası öğrenci kontenjanı 1380’dir, oran yüzde 91’dir. Yani, vakıf üniversitelerinde yurtiçi YKS ile alınan öğrenci sayısı kadar daha yabancı öğrenci kontenjanı vardır. Özellikle vakıf üniversitelerinin yurtiçi ücretli kontenjanlarında sadece yüzde 40 doluluk olduğu günümüzde, toplam kontenjanları kadar yıllık 8000-15000 dolar karşılığı yabancı öğrenci alabilen vakıf üniversitelerinin bazılarında, T.C. vatandaşı öğrencilerin azınlıkta kaldığını tahmin edilmektedir. Bir ticarethaneye dönüşen bu fakültelerde, öğrenciler ne nitelikli bir eğitim alabilmekte ne de insan sağlığına yönelik bir bilim olan eczacılık için gerekli laboratuvar donanımlarından ve çalışmalarından layıkıyla faydalanabilmektedir. 2019 yılına kadar yabancı öğrenci kontenjanı tüm fakülte ve bölümlerde yurtiçi kontenjanlarının en fazla yüzde 50’sine kadar sınırlanmışken, bu sınırlama yapılan değişiklikle, Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği fakülteleri hariç kaldırılmıştır.  

Dönemin YÖK üyesi Prof. Dr. Yekta Saraç’ın bu konudaki açıklaması ise manidardır. Saraç, yeni YÖK olarak ülkenin yükseköğretiminin uluslararasılaşmasına büyük önem verdiklerine işaret etti. Bakınız bu bir itiraftır. Bugün geldiğimiz noktada tam da bu açıklamadan birkaç yıl sonra YÖK başkanlığı da yapmış sayın Yekta Saraç’ın endişeleri, eczacılık mesleği için vuku bulmuştur. Sayın Saraç’ın dediği gibi ‘Türk öğrenciler uluslararası öğrencilerden daha az sayıda ve nitelikli eğitim almaları risk altındadır”


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *