CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gerçekleştirdiği basın toplantısında, demokrasinin açıkça baskı altında olduğunu ve tarım sektöründe yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Gürer, son zamanlarda yaşanan durumları "garip ama tanıdık" olarak nitelendirerek, basında uygulanan sansür politikalarına karşı eleştirilerde bulundu. Özellikle basının haber alma hakkının kısıtlandığını vurgulayarak, bu durumun demokratik bir toplum için kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Ömer Fethi Gürer, basın özgürlüğünün önemli bir demokrasi unsuru olduğunu belirtti. Türkiye’deki basına yönelik baskıların, özellikle muhalif kanallar üzerinde yoğunlaştığını ifade etti. Bu kapsamda Sözcü televizyonuna verilen 10 günlük ceza ve Halk TV’ye yönelik mahkeme kararları, basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların örnekleri arasında. Gürer, “Halkın bilgi edinme hakkı, sansürle engellenmeye çalışılıyor” diyerek, bu durumun demokratik sisteme ciddi bir zarar verdiğini öne sürdü. Ayrıca, muhalif görüşlerin ifade edilmesi üzerindeki baskıların, toplumun haber alma hakkını ihlal ettiğini dile getirdi.
Gürer, vatandaşların doğru bilgilere ulaşmasının son derece önemli olduğu vurgusunu yaparak, medya üzerindeki sansür uygulamalarının insanların bu haklarını engellediğine dikkat çekti. Televizyon kanallarının kapatılması ya da ceza alması, hem birikmiş sansür uygulamalarının sonucudur hem de halkın özgürce bilgi edinme haklarına bir saldırı niteliği taşımaktadır. “Yurttaş, istediği kanalı izleyemediği bir ortamda nasıl bilgi alabilir?” diyen Gürer, mevcut durumun büyük bir demokrasi sorunu olduğunu ifade etti.
CHP Milletvekili, iktidarın yalnızca muhalif basın organlarını hedef alarak kendi çıkarları doğrultusunda bir baskı ortamı oluşturduğunu belirtmiştir. İktidarın sansür politikalarının yanı sıra, muhalif belediye başkanlarına karşı da ciddi baskılar uygulandığını ifade eden Gürer, “İktidar, muhalif belediyeleri, toplumu yönlendirecek güçte gördüğü için hedef almaktadır,” dedi. Ömer Fethi Gürer, bu uygulamaların, halkın iradesinin gasp edildiği anlamına geldiğini vurgulayarak, vatandaşların seçme ve seçilme haklarının ihlal edildiğini dile getirdi.
Tarım sektöründeki sıkıntılara odaklanan Gürer, ziraat alanında yaşanan krizleri derinlemesine ele almaya devam etti. Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) gibi sistemlerin yetersizliğini vurgulayan Gürer, devletin tarımsal hasarları karşılamakta yeterli adımlar atmadığını ifade etti. Üreticilerin acil destek beklediğini vurgulayarak, bu konudaki hükümet açıklamalarının yetersiz kaldığını belirtti. Ayrıca, çiftçilerin mevcut borçları ve icra süreçlerine de dikkat çeken Gürer, “Bugün itibarıyla çiftçilerimizin 1 trilyon lirayı aşan borcu var,” ifadesini kullandı.
Gürer, hayvan sağlığı konusunda da ciddi endişelerin olduğunu belirterek şap hastalığına karşı gerekli önlemlerin alınmadığını söyledi. Süt üreticilerinin zarar ettiğini dile getiren Gürer, süt alım fiyatlarının artmaması durumunda üreticilerin zor günler geçirecekleri uyarısını yaptı. Üretici ile sanayici arasındaki dengesizliğin de sorunları derinleştirdiğini ifade eden Gürer, sürdürülebilir hayvancılık politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Son zamanlarda süt fiyatlarının dalgalanmasıyla üretici ve tüketicinin zor bir süreçte olduğunu belirten Gürer, sanayicinin süte zam talep ettiğini ancak bu durumun üreticiyi daha fazla sıkıntıya sürüklediğini ifade etti. Tarım politikalarının acilen gözden geçirilmesi ve daha kapsamlı çözümler üretilmesi gerektiğini vurgulayan Gürer, kapsamlı bir kooperatifçilik anlayışının hayata geçirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. “Tarımda kamucu bir anlayışa geçilmezse, sorunlar devam edecektir,” diyerek, bu konuda sosyal adaletin sağlanması gerektiğini dile getirdi.
