CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, CHP’nin Denizli’deki saha çalışması kapsamında milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinden oluşan heyet ile düzenlenen basın toplantısında, “Bu ağustos sıcağında sokaklarda, meydanlarda, tarlalarda, bahçelerde vatandaşlarımızın yanında olacağız” dedi. Parti Meclisi Üyesi Bahadır Erdem ise “Düşman siyaseti 19 Mart'tan itibaren düşman hukukuna evrildi. Ama daha önce de yine çok başka hak hukuk savunucularına, akademisyenlere, gazetecilere ya da başka parti başkanlarına ya da siyasetçilere yani bu ülkede düşünen ve iktidarın gözünün üzerinde kaşın var diye eleştiren bütün aydınlara yahut da emekçilere uygulanan bir düşman hukuku vardı. Türkiye bu düşman hukukundan kurtulmak zorundadır” diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, İstanbul Milletvekili Yunus Emre, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Parti Meclisi Üyesi Bahadır Erdem ve Parti Meclisi Üyesi Burcu Mazıcıoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in talimatıyla ağustos ayı boyunca 81 ilde yapılacak saha çalışması kapsamında bugün Denizli’de. Heyet, Belediye’ye ait Beyaz Kafe’de basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasına Balıkesir’in Sındırgı ilçesindeki deprem dolayısıyla başsağlığı ve Çanakkale’de devam eden orman yangınları dolayısıyla geçmiş olsun dileğinde bulunarak başlayan CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum, “Malumunuz TBMM kapandıktan sonra herkes tatile giderdi. Ama CHP milletvekilleriyle, Parti Meclisi üyeleri tatil nedir bilmiyorlar. 81 vilayeti karış karış dolaşıyorlar” ifadelerini kullandı. Horzum, Denizli’yi karış karış gezeceklerini belirterek, “Halkımızın, esnafımızın, çiftçimizin, işletmecinin, sanayicimizin, tüccarımızın, emeklimizin, emekçimizin bütün sorunlarını konuşacağız, bu konuda bir rapor tutacağı, bu rapor eşliğinde de çözüm önerilerini tekrar Denizlimiz ile paylaşacağız” dedi.
“Israrla ‘Bu bina boşaltılmalı’ dediğimiz Denizli Devlet Hastanemizin tavanı çöktü”
Horzum, “Dün de Denizli'mizde 2017 yılında çürük raporu olmasına rağmen hala hizmet vermeye devam eden, ısrarla ‘Bu bina boşaltılmalı’ dediğimiz Denizli Devlet Hastanemizin tavanı çöktü. Allah'tan bir yaralanmamız olmadı, Allah'tan bir can kaybımız olmadı. Buradan da sesleniyorum: Bir an önce bu binanın boşaltılması lazım. 11 senedir yapılmayan Şehir Hastanesi'nin sekizinci ihalesinde yapılacağı umuduyla yetkileri bir kez daha göreve davet ediyorum” diye konuştu.
Emre: Türkiye çok zor günlerden geçiyor
İstanbul Milletvekili Emre, konuşmasında şunları kaydetti:
“Türkiye çok zor günlerden geçiyor. Demokrasi, hukuk devleti alanlarında çok büyük problemlerle karşı karşıyayız. Partimizin önseçiminde belirlenmiş, 15 milyon vatandaşımızın oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu cezaevinde. Onunla birlikte çalışma arkadaşlığı, yol arkadaşlığı yapmış birçok değerli arkadaşımız cezaevinde. Bugün Denizli'deyiz. İzmir'de Mehmet Murat Çalık başkanımızın karşı karşıya bulunduğu muameleyi kelimenin tam anlamıyla aslında işkence, hepimiz üzülerek görüyoruz. Büyük bir tepkiyle görüyoruz.
Türkiye sadece bu hukuk devleti ve demokrasi sorunlarıyla karşı karşıya değil. Eğitimden dış politikaya, tarımdan sanayiye birçok alanda Türkiye maalesef büyük problemlerle karşı karşıya. Bugün biz önemli temaslarda bulunacağız. Hem Denizli iş dünyasıyla hem Denizli'de ekonominin farklı alanlarında faaliyet yürüten vatandaşlarımızla. Yarın da programlarımız devam edecek. Farklı ilçelerde çalışmalar yapacağız. Çiftçilerimizle, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızla hayatın her alanında bulunan vatandaşlarımızla görüşmeler yapacağız. Sorunları yerinde göreceğiz.
Denizli bizim için çok önemli. Çok büyük bir başarı elde ettik. Son yerel seçimlerde Türkiye çapında partimiz çok özel bir başarı kazandı ama Denizli'de de özellikle hepimizin göğsünü kabartan, hepimize gurur veren hem büyükşehirde hem ilçelerde çok iyi bir sonuç aldık. Tabii bu sonuçta emeği geçen başta değerli il başkanımız olmak üzere bütün parti yöneticilerimizi sizlerin huzurunda tekrar tebrik etmek istiyorum. Yine başta büyükşehir belediye başkanımız olmak üzere belediye başkanlıklarını kazanna bütün arkadaşlarımıza, belediye meclis üyelerimize hepsine çok özel teşekkür etmek istiyorum.
“Sokaklarda, meydanlarda, tarlalarda, bahçelerde vatandaşlarımızın yanında olacağız”
Bu ağustos sıcağında sokaklarda, meydanlarda, tarlalarda, bahçelerde vatandaşlarımızın yanında olacağız. Denizli ekonomik olarak bütün Türkiye'de yaşanan sorunları yanında da yaşayan bir şehrimiz. Türkiye'de özellikle tekstil iş kolunda, tekstil sanayisinde çok kapsamlı sorunlar olduğunu biliyoruz. Maalesef birçok firmanın Türkiye'de atölyelerini, fabrikalarını kapattığını, başta Mısır olmak üzere birçok farklı ülkeye bu tesislerin taşındığını üzülerek görüyoruz. Türkiye maalesef sanayi alanında ciddi bir gerilemeyle karşı karşıya. Türkiye'nin teknolojiye, sanayiye daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Bu alanlarda çok daha yüksek teknolojiye dayalı üretimi gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunun mümkün olabilmesi için de tabii eğitime, bilime, araştırmaya daha fazla kaynak aktarılması gerekiyor. Bütün bunların bilincindeyiz ve sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki, önümüzdeki seçimlerde büyük bir zafer elde edeceğimizi biliyoruz.
Yerel seçimlere gidilirken hatırlayacaksınız, CHP’nin başarılı olacağı düşünülüyordu ama bu kadar büyük bir başarıyı yani büyükşehirlerde Bursa gibi, Denizli gibi, Balıkesir gibi büyükşehirlerin kazanılmasının yanında Afyon gibi, Kilis gibi, Kastamonu gibi, Adıyaman gibi geçmişte şimdiki iktidar partisinin kalesi diye bilinen şehirleri kazanmamız belki beklenmiyordu ama biz CHP'li olarak inanıyorduk, bunu biliyorduk. Bugün de emin olun önümüzdeki yerel seçimlerde ile yaklaşırken türlü zorluklarla karşı karşı olduğumuzu biliyoruz. Gerçekçiyiz. Bu zorluklarla nasıl mücadele edeceğimizi de biliyoruz. ”
Bülbül: CHP iktidara geliyor
Aydın Milletvekili Bülbül ise şöyle konuştu:
“Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: CHP iktidara geliyor. CHP Kuvayımilliye'ye dayanan ve Rum ve Anadolu Müdafi Hukuk Cemiyeti'ne dayanan Cumhuriyet Halk farklısı olarak Genel Başkanımız, ilk kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucu liderliğinde 1920'lerde, 23'lerde Türkiye'nin değişimini isteyen ve bağımsızlık mücadelesini isteyen birçok kesimin bir araya geldiği bir partiydi. Yani kurucu partiydi. Şimdi aynı partinin kurucu yapısını yaşıyoruz. Yani CHP o kadar büyük organize kötülüklere karşı dış politikada, içeride, eğitimde, sağlıkta, adalette Türkiye'nin geldiği noktada mütedeyyinlerden, muhafazakarlardan, milliyetçilerden demokratlara kadar tüm kesimlerinin siyasi görüşü ne olursa olsun artık umut beklediği bir parti haline geldi. Bu nedenle CHP’nin 47 yıl sonra 31 Mart 2024 seçimlerinde birinci parti olmasıyla birlikte şu anda iktidara yürüyoruz.
CHP değişmezse Türkiye değişmez, CHP değişirse Türkiye değişir denilerek değişimi ateşleyen CHP Genel Başkanımız Özgür Özel ve şu anda Cumhurbaşkanı adayımız olan tutsak olan, Silivri'de tutsak olan 16 milyon İstanbul'lu'nun ve geleceğin Cumhurbaşkanı olacak Ekrem İmamoğlu'nun katkısını her zaman ortaya koymak lazım. Gerçekleri konuşmak lazım. Türkiye'de şu anda organize kötülüklerin geldiği noktada Türkiye'de bir hukuk devletinin olmadığını, Türkiye'de demokrasinin olmadığını, Türkiye'de anayasal hak ve özgürlüklerinin uygulamada olmadığını, artık hukukun yargı aparatlarıyla belirli kesimlere, belirli yapılara uygulandığını hepimiz görüyoruz. Buna karşı yapılması gereken açık ve net. TBMM’de ana muhalefet partisi ve Türkiye'nin birinci partisi olan CHP direniyor. Milletvekillerimizle Meclis’te direniyoruz ama artık öyle bir hale geldi ki CHP’nin TBMM’deki yapabilecekleri ile beraber sokak önemli, meydan önemli. Vatandaşımızla birlikte mitinglerde, eylemlerde bir araya geldiğimiz ve direnme hakkını kullandığımız ve vatandaşın temsili açısından birlikte hareket ettiğimiz her yer önemli. Onun için CHP milletvekilleri, Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri, Parti Meclis Üyeleri için tatil yok. CHP kadroları için il yönetimleri, ilçe yönetimleri ve gençlik kolları ve kadın kolları için tatil yok. Meclis tatile girdi. Ancak şu anda 81 ilde biz birçok ekibimizle beraber çalışma içerisindeyiz. Şu anda 25 ekip olarak 21 ilde 109 tane vekil arkadaşımızla beraber YDK üyesi ve Parti Meclisi Üyesi arkadaşlarla beraber saha çalışması içerisindeyiz.
“Hukuk devletini inşa edeceğiz. Demokrasiyi getireceğiz”
Biz Cumhurbaşkanı aday ofisinin program çalışmaları çerçevesinde ve eylül ayında yapacağımız, ekim ayında yapacağımız büyük bir ihtimalle program kurultayı öncesinde sizlerle nasıl bir Türkiye özlemi, nasıl bir çözüm Türkiye'si olarak ne beklentileriniz var, bunlarla ilgili olarak saha çalışması yapıyoruz. Bu çerçevede de Sayın Ekrem İmamoğlu'nun 15 milyon vatandaşın dayanışma oyuyla Cumhurbaşkanı adayı yaptığı ve önümüzdeki dönemdeki Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'nun selamını getirdik. Hepimiz çalışacağız, birlikte çalışacağız, direneceğiz. Bu hukuksuz Türkiye'yi, bu hukuk devletinin olmadığı, demokrasinin yaşanmadığı ve özgürlüklerin yaşanmadığı Türkiye'yi bir kenara bırakacağız ve hukuk devletini inşa edeceğiz. Demokrasiyi getireceğiz. Hep birlikte yapacağız. Ama bu süreçte bu süreçte yargı aparatlarıyla belediye başkanlarımızı tutuklatan, yargı aparatlarıyla hak ve özgürlükleri bir kenara itip adil yargılanma hakkını ihlal eden, artık hukukun yok haline getiren bu düzeni getirenlerden de hesap soracağız. Anayasa 137 gereği kanunsuz emir verip suç işleyen ve suç işleme emrini verenlerden hesap soracağız. Bu çerçevede tabii onların adil yargılanma haklarını ve hukuk haklarını da sağlayarak hesap soracağız. Bunun için diyoruz ki sandık gelecek. Sandık gelecek. Bu sandıkla beraber Türkiye'deki dönüşümü hep birlikte sağlayacağız.
“Özel’in söylediği gibi, Cumhuriyetin kolonuna vurulacak bir tek çiviye dahi izin vermeyiz”
CHP, devlet kuran partidir. CHP, Cumhuriyeti kuran partidir. İlk kurucu başkanı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Yunan kuvvetleri, işgal kuvvetleri Polatlı sınırlarını aşıp Ankara'ya doğru gelmeye başladığı zaman TBMM'nin açık kalmasını sağlayan ve Türkiye'yi Büyük Millet Meclisi'nde kararlar alınacak ve çalışacak diyen partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bunun için biz başından beri söyledik. Bu tür komisyonların Meclis içerisinde bulunması, Meclis tarafından yönetilmesi ve kurulacak komisyonunda da CHP’nin de mutlaka bulunacağını söyledik. 2014'teki gelişen süreçte Meclis dışındaki çalışmaları biliyorsunuz. Oslo’yu biliyorsunuz. Kurulan birçok mahkemeleri biliyorsunuz. Bunun için TBMM Kurtuluş Savaşı'nda nasıl çalışıyorsa bütün sorunların çözümü TBMM’de. Bunun için biz komisyona girdik. Genel Başkanımız Özgür Özer'in açıkça söylediği gibi Cumhuriyetin kolonuna vurulacak bir tek çiviye dahi izin vermeyiz, kesinlikle CHP izin vermez.
“Cumhuriyet’i kuran parti Cumhuriyet’i kesilikle koruyacak”
Geçen gün Milli Savunma Bakanı ve MİT yöneticisinin vermiş olduğu toplantıdaki beyanatlar nedeniyle bir eleştiri geldi. TBMM’nin İçtüzüğü açıktır. Bu İçtüzük 1920'lerden bugüne gelen bir geleneğin ürünüdür. Milli Savunma Bakanlığı ve MİT Başkanı’nın yaptığı açıklamalar kapalı toplantı halinde 10 yıl açıklanamaz. Biz yine durduğumuz yerde duruyoruz. CHP kesinlikle Cumhuriyet'in, demokrasinin, özgürlüklerin hukuk devletinin kuruluşunda ve inşasında hiçbir şekilde ödün vermeyecektir. Cumhuriyet’i kuran parti, Cumhuriyet’i kesinlikle koruyacak ve kollayacaktır. Bu çerçevede hiçbir endişeniz olmasın diyoruz.”
Erdem: Bizleri bir araya endişeyle getiren sebeplerin başında Türkiye'de hukukta tuzun kokması geliyor
PM Üyesi Erdem de şu ifadeleri kullandı:
“Hepimizin bildiği, eskilerin çok söylediği bir söz vardır, onu hatırlayalım: Adalet mülkün temelidir. Bugün maalesef bizleri bir araya endişeyle getiren sebeplerin başında Türkiye'de artık adaletin hiç kalmaması, adeta hukukta tuzun kokması geliyor. Hepimiz içinden geçiyoruz, 19 Mart darbesiyle 16 milyon vatandaşımızın Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'ye konması ve ondan sonra da 17 tane CHP’li başkanımızın, belediye başkanımızın, bürokratlarımızın, çalışma arkadaşlarımızın yine siyasi esir olarak Silivri'ye ve diğer cezaevlerine konulması, Türkiye'de gerçekten tuzun koktuğunu gösteriyor.
Bir kere şunu unutmayalım ki tutuksuz yargılama esastır. Öncelikle bütün vatandaşların ve bütün milletin beklediği, bütün belediye başkanlarımızın ve hukuksuz şekilde hiçbir delile dayanmaksızın, yalancı gizli tanıklarla, kim olduğunu bilmediğimiz yalancı gizli tanıklarla yine kendileri zaten çete reisi olarak, çete kurmakla, ülkeyi dolandırmakla suçlanan insanların sözleriyle ‘etkin pişmanlık’ adı altında belediye başkanlarımıza ve çalışma arkadaşlarımıza yapılan bu suçlamaların yargılanması, tabii ki doğaldır, herkes yargılanabilir, ama beklentimiz, milletin beklentisi herkesin eğer bir kaçma şüphesi varsa ki kesinlikle yok, delilleri karartma ihtimali varsa ki kesinlikle yok, derhal serbest bırakılarak yargılamaların tutuksuz yapılmasıdır.
“Adaletin olmadığı bir yerde hiçbir şey zaten iyi değil”
Adalet mülkün temelidir. Artık vatandaşın hiçbir surette maalesef ki iktidarın hiçbir kurumuna güveni kalmadı. Günlerden beri Türkiye bir diploma skandalıyla sarsılıyor. Parayla satın alınan, e-imzalarla sağa sola dağıtılan, AK Parti'nin yakınlarına dağıtılan profesörlükler yahut da akademik unvanlar yahut da bir takım lisans ve lisans üstü diplomaların rezilliğiyle yatıp kalkıyoruz. Çünkü zaten bir ülke eğer kötü yönetiliyorsa her birimi kötü yönetilir. Adaletin olmadığı bir yerde hiçbir şey zaten iyi değildir. Bugün Türkiye'de düşman siyaseti var. İktidar bir düşman siyaseti güdüyor. Çünkü iktidarın zaten başa geldiği andan itibaren siyaseti bir düşman siyasetiydi. Düşman siyaseti 19 Mart'tan itibaren düşman hukukuna evrildi. Ama daha önce de yine çok başka hak hukuk savunucularına, akademisyenlere, gazetecilere ya da başka parti başkanlarına ya da siyasetçilere yani bu ülkede düşünen ve iktidarın gözünün üzerinde kaşın var diye eleştiren bütün aydınlara yahut da emekçilere uygulanan bir düşman hukuku vardı. Türkiye bu düşman hukukundan kurtulmak zorundadır. Bu düşman hukukundan kurtulmak için de düşman siyaseti güden AK Parti iktidarı ve onun ortağından kurtulmak zorundadır. Ortaklarından kurtulmak zorundadır. Ama millet buna karar vermiştir. Kamuoyu sonuçları bir yıldan fazladır, bütün Türkiye'nin gözünün önünde CHP milletin gönlündeki birinci partidir. Sadece ana muhalefet partisi değil artık birinci partidir ve bunun gereklerini seçimde de gösterecektir. Millet inşallah partimizi iktidar yapacaktır ki bu hukuksuz, bu adaletsiz, bu kendisinden ve kendi yandaşlarından, kendi yağcılarından, kendine yakın olan iş insanı insanlarından başka kimseyi düşünmeyen ve kendi muhaliflerine düşman hukukunu uygulayan iktidardan da kurtulabilsin. El birliğiyle hep birlikte milletçe bunu başaracağız.”
Kılınç: Ne kadar doğru tespitler yapıyoruz, halktan öğrenmeye geldik
İstanbul Milletvekili Kılınç ise şöyle konuştu:
“Basın kartı sahibi milletvekillerindenim. Aynı zamanda TBMM’de basınla ilgili tartışmaların ve konuların ele alındığı en son da 27’nci dönemde basın yasasının görüşüldüğü Dijital Mecralar Komisyonu üyesiyim. Denizli'yi radyolarından ve televizyonlarından tanırım. Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği'nin kurucularından milletvekili olana kadar da başkan yardımcısıyım. Dolayısıyla aslında bu toplantıları basın toplantıları gibi değil de basınla sohbet, basın kuruluşları eliyle ilin sorunlarını ve doğru çalışmamızı yönlendirecek işareti aldığımız sohbetler olarak değerlendiriyoruz.
Biz Halk Partisi'yiz, biz CHP’yiz. Biz halkın partisiyiz. Biz CHP’nin yetkilileri olarak tabii ki siyasal değerlendirmeler yapacağız, tespitlerde bulunacağız. Ancak CHP’nin rotasını belirleyen, CHP’ye rotasını belirleyecek olan halkın kendisidir. Bir başka ilden geldi arkadaşlarımız, ben de bir başka ilden geldim. Denizli'de çalıştıktan sonra başka illere gideceğiz. Ne kadar doğru tespitler yapıyoruz, ülkemizin sorunlarını ne kadar görebiliyoruz, çözümlerini ne kadar doğru tespit edebilmişiz işte bunları öğrenmeye geldik. Yani halktan öğrenmeye geldik. Onun için Denizli'den öğrenmeye geldik. Denizli'de öğreneceğiz. Denizli'nin tarlasında, fabrikasında, iş yerinde öğreneceğiz.”