23.06.2018, 10:45

Farklı bir Patates Hikayesi

“Tarım Bakanı Fakıbaba: Patates Nasıl 6 TL oldu, hayretler içindeyim.”

“Son günlerde patates ve soğan fiyatlarında yaşanan aşırı artışla ilgili Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci açıklama yaptı: "Müdahalemiz bugün itibariyle başladı."

Müdahale dedikleri şey, patates soğan ithalatıdır. Çok şükür hükümet mercimek, kuru fasulye, et, canlı hayvan ve saman ithalatına fakir halkımızın en temel gıda ürünlerinden patates ve soğanı da eklemek için açıklama yaptı.    

Sayın Tarım Bakanı’nın hayretler içinde kalmasına gerek yok çünkü durumun bu noktaya geleceği yıllardır belliydi. Yıllardır söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Tarımın ve insanların ana unsuru topraktır. Topraktaki tüm elementlerin insan vücudunda da bulunması bir tesadüf değil, insanoğlunun toprağa bağımlılığının en çarpıcı göstergesidir. Toprağı iyileştirirseniz, insanları tedavi çevrimsiz bonus veren bahis siteleri etmeye gerek kalmayacaktır.  

Son zamanlarda patates ve soğanın tanesinin fiyatının 1 TL’nin bile üzerine çıkması bir tesadüf müdür? Hayır değildir. Yıllardır tarımda devam eden ihmallerin bir sonucudur! Fiyatın bu kadar yükselmesi o malın piyasada kıtlığından kaynaklanıyor. Türkiye’nin tarihinde ben hiçbir dönemde patates ve soğanın kıtlığının yaşandığını ve fiyatının bu kadar yükseldiğini görmedim. Şimdi ne oldu da temel gıda maddelerimiz olan bu ürünlerin fiyatları bu kadar yükseldi?

Kimse kendini aldatmasın, tarımı son 15 yılda çok ihmal ettik. Buğdayı, mercimeği, kuru fasulyeyi, pirinci ithal eder duruma geldik. Kendi kendine yeten yedi ülkeden biri konumundan temel gıda maddelerinin hemen hemen tamamını ithal eder hale gelmek başarılması zor bir iştir. Bu iktidar bunu başardı. Şimdi patates ve soğanı da ithal edilecek gıda ürünlerine ekledi. Tebrik ederim.

Gelelim konunun asıl sebebine. Yıllardır aşırı miktarda kullanılan kimyasal gübre ve ilaçlar nedeniyle topraklarımız hastadır ve tedaviye ihtiyacı vardır. Canlı olması gereken topraklarımızın büyük bir kısmı can çekişmektedir.

Sürdürülebilir olması gereken tarım, yıllardır izlenen yanlış politikalar nedeniyle sürdürülemez hale gelmiştir.

2004’te patatesin Türkiye’deki vatanı Nevşehir bölgesinde topraklar hastalık (patates siğili hastalığı) sinyalleri vermeye başladığında herkes gelip geçici bir hastalık, verim düşüklüğü olduğunu zannedip, daha fazla kimyasal ilaç ve kimyasal gübre kullanarak patates üretimini devam ettirmeye uğraştı. Bu, hasta bir insanı serum vererek ayağa kaldırıp zorla yürütmeye benziyordu. Hiç kimse hastalığı tedavi etmek için ciddi bir çaba sarf etmedi. Sarf edenler de çözümü yine ilaçlarda aradılar. Sonunda uzun süredir hasta olan toprak komaya girince, patates ekimi pek çok tarımsal arazide yasaklandı. Bu defa Niğde ve çevresindeki topraklar yoğun olarak ekilmeye başlandı.  

İşin içine sulama ve çiftçilerin yeraltından su çekmek için kullandıkları elektriğin faturalarını ödeyememeleri sorunları da eklenince hal tamamen içinden çıkılmaz bir duruma geldi. Aşırı su kullanımı ve küresel ısınmanın bir sonucu olarak daha önceleri 50-100 metrede bulunan su, 100-200 hatta daha derinlerden çıkarılmaya başlandı ve elektrik maliyeti yükseldi. Elektrik faturalarını zamanında ödeyemeyen çiftçilerimizin trafoları mühürlendi. Çiftçi ürünüm ziyan olmasın diye mühürleri sökünce mahkemelik oldu.

Dünyanın her yerinde çiftçi ürününü hasat etmeye yakın aylarda ve hasat zamanı ekonomik sıkıntı çeker. O zamana kadar hem emeğini hiçbir karşılık almadan harcamış hem de mazota, gübreye, tohuma sürekli harcama yapmıştır. Hasata yakın bu aylarda (genellikle yaz mevsimi) çiftçiye elektrik faturası yollar ve hemen öde, ödemezsen elektriğini keserim derseniz, büyük bir hata yapmış olursunuz! Tüm esnaf bilir ki çiftçi tüm borçlarını ancak ürününü satınca ödeyebilir.

Pek çok ülkede çiftçiye tarımsal sulamada kullandığı elektrik için kolaylıklar sağlanmıştır. Örneğin, Yunanistan’da yaz aylarında çiftçiye fatura yollanmaz, Eylül ayında çiftçi hasadını yaptıktan sonra tek bir fatura yollanır. Pek çok ülkede çiftçinin kullandığı elektriğin KDV oranı çok düşüktür. Bizde ve elektrik tüketim bedeline yüzde 50’ye yakın pek çok kalem ilave edilmekte. Bu kalemleri eklemek, yoktan ürün yaratan çiftçiye zulümdür. Çiftçi, ürününü sulamak için kullandığı elektriğe neden bir de TRT payı ödesin? TRT kanalıyla çiftçiyi bilinçlendirmek zaten devletin görevi değil mi?

Bu tür uygulamalar çiftçimizin uluslararası arenada rekabet gücünü azaltmaktadır. Bugün patatesin kilogram fiyatı 6-8 TL olduysa, bu tür unsurların da payı büyüktür.  Bir diğer sebep ise, Ege Bölgesi, spesifik olarak Ödemiş olmak üzere, Türkiye’nin diğer bölgelerinde ekilen erkenci patatesin de yine topraktan kaynaklanan başka bir hastalık nedeniyle veriminin düşük olmasıdır. Bu hastalığın sebebi de yine patates üretiminde kullanılan aşırı miktardaki kimyasal maddeler nedeniyle hastalanan topraktır.    

Devlet patates soğan ithal etmeyi çözüm olarak görmek ve sorunları çok kısa dönemlerde çözmek yerine gerçek tedbirler almalıdır. Nedir bu gerçek tedbirler?

Her hastalığın çözümü kimyasal madde değildir.

Topraktaki organik madde miktarı mutlaka arttırılmalıdır.

Bugün genelde topraklarımızda organik madde oranı yüzde 1’in altındadır. Bu oran en azından yüzde 5 - 6 düzeyine çıkarılmalıdır.

Hayvansal ve tarımsal atıklarımızdan ve her türlü organik esaslı diğer atıklardan kompost yapımı çiftçilerimize öğretilmeli, ülke genelinde kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Kompost kullanan çiftçiler kimyasal gübreyi ve sulama suyunu çok daha az kullanacaklardır. Üretim maliyetleri daha düşük olacaktır.

Yararlı Mikroorganizma Teknolojileri ve solucan gübresi kullanımı yaygınlaştırılmalı ve teşvik edilmelidir. Yararlı mikroorganizmalar ve solucan gübresi, bitkilerin hastalıklara karşı direncini de artırır, kimyasal gübre ve ilaç kullanımını önemli düzeyde azaltır. Toprağa kaybettiği canını geri verir.

Sulamada güneş enerjisiyle çalışan pompalar kullanılmalı. Devlet bu konuda çiftçimize destek olmalıdır.

Sonuç olarak, umudumuz, ithal etmek yerine toprağın ve çiftçinin gerçek sorunlarıyla uğraşılması ve kısa dönemde değil, uzun vadede çözüm sağlayacak bizleri kimyasal gübre ve pestisitlerden ve bu kimyasallara her yıl ödenen milyarlarca dolardan kurtaracak “Milli ve Yerli Tarımın Uygulanması”nın Devlet Politikası haline getirilmesidir.     

    

    

- - - - -

Yorumlar (0)