CHP'Lİ SARIBAL:TARIM İŞÇİLERİ YOKSULLUKLA DEĞİL AÇLIKLA MÜCADELE EDİYOR

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, beraberinde Bursa Tabip Odası ve Bursa Akademik Odalar Birliği bileşenlerinden oluşan heyet ve bazı demokratik kitle örgütleriyle beraber Karacabey ve Mustafakemalpaşa’daki mevsimlik tarım işçilerini ziyaret etti.

YAŞAM 25.08.2017, 13:32 25.08.2017, 13:32
CHP'Lİ SARIBAL:TARIM İŞÇİLERİ YOKSULLUKLA DEĞİL AÇLIKLA MÜCADELE EDİYOR

Sarıbal, Karacabey’in Bakırköy, Mustafakemalpaşa’nın Tepecik ve Yeşilova Mahallesi’nde bulunan işçilerin çadır kamplarında incelemelerde bulundu. Suriyeli sığınmacıların da yer aldığı işçilerin talep ve beklentilerini dinleyen Orhan Sarıbal, notlar alarak elde ettikleri bilgileri rapor haline getireceklerini, koşulların iyileştirilmesi amacıyla bu raporu yetkililere ve kamuoyuna ileteceğini duyurdu.

 

Bölgede incelemelerde bulunan CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, yaptığı açıklamada, mevsimlik tarım işçilerinin yaşam koşullarını incelemek, sorunlarını görmek ve ilgili makamlara iletmek için buraya geldiğini ifade etti. Mevsimlik işçilerin, başta Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu illerinden çeşitli tarım faaliyetlerinin yürütüldüğü diğer bölgelere yayıldığını belirten Sarıbal, “Sigorta yok, güvence yok, sendikalaşma imkanı yok. Bu insanlar bu toprağın insanı. Haberlerde sık sık kaza ve ölüm haberleriyle gündeme geliyorlar. O da sadece rakam olarak! Yani anlayacağınız mevsimlik tarım işçileri hep sürgün, kendi topraklarında çaresiz ve kimsesiz bırakılıyor. Bu insanlar bizim insanlarımız bu insanlar aslında biziz. Görmezden gelinen kendimiziz. Mevsimlik tarım işçileri bırakın yoksulluğu, açlıkla mücadele ediyor” dedi.

Sarıbal’ın açıklamalarının satır başları şu şekilde; 

TARIM İŞÇİLERİNİN YAŞAM KOŞULLARI İNSANİ DEĞİL 


Çocuklar bütün gününü çadırlarda geçiriyor. Hiçbir önlem alınmamış. Her türlü yabani böceğin ve hayvanın girdiği alanları içeriyor. Özellikle tuvalet, banyo ve su sorununun yoğun bir şekilde yaşandığı yerdeyiz. Bunlar bizim insanımız. Buradaki insanların insanca yaşamasını istiyoruz. Bu bölgenin ekonomisine katkıları var. Bu insanlar olmasa biberimiz, domatesimizi toplayamayız. Bu gördüklerimizi rapor edeceğiz. İlgili kurumlara göndereceğiz. Her şey kağıt üzerinde iyi. Ama uygulama da insanlığa uymayan bir görüntü var. Mevsimlik tarım işçilerinin sesini duyurmaya devam edeceğiz.

DOĞDUKLARI ANDAN İTİBAREN SÖMÜRÜLMEYE BAŞLANIYORLAR 

Her iki mevsimlik işçiden biri doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat ediyor. Bu insanların yaklaşık `’ının geliri ulusal yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışmakta. Hatta o kadar ki mevsimlik tarım işçilerinden her on kişiden birisi nüfusa kayıtlı değil. Mevsimlik tarım işçilerinde bebek ölümleri Türkiye ortalamasından beş kat fazla, anne ölüm hızı 4 katı fazla. Kız çocuklarının dörtte biri okul ile tanışmıyor. Zaten yaşadıkları yerlerden çalışmaya gelmeden önce ‘dayı’ sisteminin pençesine düşüyorlar. Daha çalışamadan, kazanamadan gelirlerinin önemli kısmı bu tip aracılara gidiyor. Günde en az 10 saat çalıştırıyorlar. Aldıkları para da kişi başına en fazla 50 lira. 


BAŞBAKANLIK GENELGESİNE UYULMUYOR 

17 Nisan’da Başbakanlık bir genelge yayınladı. Bu tür geçici kamplarda kalan tarım işçilerinin elektrik ücretini Başbakanlık ödeyecek denildi. Bu kamplara elektrik ve su verilecek, yaşam koşulları iyileştirilecek ve sağlık sorunlarıyla ilgili mutlaka denetimler yapılacaktı. Önemli ve iyi bir genelgeydi. Ama gördüğümüz o ki, genelgenin hiç uygulanmıyor. Muhtarların kendi çabasıyla elektrik ve su geldiği görülüyor. Hem elektriğe, hem de suya para vererek elde etmeye çalışıyorlar. Çok değişen bir şey yok.

MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİ HEP SÜRGÜN

İşçiler zaten belirli mevsimlerde dönemlerde çalışma imkanı bulabiliyor. Geçimlerini zar zor sağlıyorlar. Sigorta yok, güvence yok, sendikalaşma imkanı yok. Bu insanlar bu toprağın insanı. Haberlerde sık sık kaza ve ölüm haberleriyle gündeme geliyorlar. O da sadece rakam olarak! Yani anlayacağınız mevsimlik tarım işçileri hep sürgün, kendi topraklarında çaresiz ve kimsesiz bırakılıyor. Mevsimlik tarım işçilerin seyahat, barınma, sigorta ve yaşam koşulları ile ilgili gereken şartlar hızlıca sağlanmalı.

MEVSİMLİK İŞÇİ DEĞİL ADETA MEVSİMLİK KURBANLAR

Son birkaç ayda yaşanan adı kaza olan ama aslında katliam olan olaylara baktığımızda mevsimlik tarım işçilerinin mevsimlik işçi değil adeta mevsimlik kurban haline getirildiğini görürüz. 19 Haziran'da Mardin'de tarım işçilerini taşıyan iki kamyonetin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 4 işçi hayatını kaybetti. 21 Haziran'da Mersin'de tarım işçilerini taşıyan kamyonetin yolda park halinde bulunan tıra çarpması sonucu 3 işçi yaşamını yitirdi. 21 Haziran'da Bursa'da tarım işçilerini taşıyan midibüsün devrilmesi sonucu 25 kişi yaralandı. 'İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi' verilerine göre 2016 yılında toplam 1970 işçi yaşamını yitirirken, hayatını kaybedenlerin 389'u yani yüzde yirmisi tarım sektöründe çalışıyordu. Bu yılın ilk 5 ayında ise 726 işçi hayatını kaybetti ve 94'ü tarım işçisiydi. Sakarya’da meydana gelen trafik kazasıyla birlikte son 3 ay içinde meydana gelen 7 ayrı trafik kazasında 22 tarım işçisi öldü. Bunlar katliamlardan sadece bazıları. Artık o kadar sıradanlaştı ki haber dahi olmuyor bazı ölümler. Bu insanlar rakam değil. Bu insanlar kadın, erkek, ana, baba, eş, kardeş, çocuk; yani bu insanlar halkımız, bu toprağın evlatları

Yorumlar (0)