Gergerlioğlu:SMA hastası problemi devam ediyor

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cezaevi Hak İhlallerini ve Gündemi Kocaeli HDP İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi.

Vekil Haberleri 21.01.2022, 10:51
Gergerlioğlu:SMA hastası problemi devam ediyor

İşte Gergerlioğlu'nun o basın açıklaması:

 

Kocaeli Emniyetinde Soner Nayman’a kötü muamele edildiği iddiası beni çok öfkelendirdi!

Kocaeli Gebze ilçemizde yapmış olduğumuz miting sonrası gözaltına alınan bir kardeşimiz ile ilgili gelişmeler üzerine başlamak istiyorum. Soner Nayman Gebze’de partimizin yaptığı miting sonrası gözaltına alındı. Bu tabi çok çirkin bir gözaltıydı çünkü biz gözaltına alındığı yere gittiğimizde genç arkadaşımızın yere koyun gibi yatırıldığını ve adeta işkence edildiğini gördük ve buna tepki gösterdik, hatta kendisinin gözaltına alınmasını durdurmaya çalıştık. Ardından bir GBT yapılarak kendisinin bırakılacağı sözü verildi. Birtakım yasa dışı sloganlar attığı iddia edilmişti ancak kendisi öyle bir şey söylemediğini ifade etmişti. Biz gözaltına alınıp tutuklandığını öğrendik. 1 hafta sonrasında Soner Nayman tutukluluğa itiraz sonrasında serbest bırakıldı ve Soner Nayman ile konuştuğumuz zaman çok üzücü gelişmeler olduğunu öğrendim ve buna öfkelendim. Kendisi gözaltına alındığında, gözaltı aracında amir diye bildiği, kısa boylu, saçı dökük bir şahıs tarafından 50-60 yumruk ile dövüldüğünü, hakaretler edildiğini, yakın zaman önce vefat eden annesine sin kaflı küfürler yapılmaması gerektiğini söylediği halde bunlara devam edildiğini, ağır bir şekilde darp edildiğini bize söyledi ve bir müddet sonra serbest bırakıldı. Boş yere gözaltına alınıp, haksız, hukuksuz bir sürü zulme, işkenceye, darba uğradıktan sonra serbest bırakıldı. Kocaeli Valiliği’ne buradan sesleniyorum burası dağ başı mı Kocaeli Valisi? Nedir bu memurların hali? Gözaltına alınan bir şahıs etkisiz bir durumdayken, kimseye mukavemet etmezken, gözaltı aracındayken bir polis görevlisi amir tarafından gidip kasten darp edilmesinin hangi kitapta yeri var? Siz bu işi böyle mi öğrendiniz? Kocaeli Valisi, Kocaeli Emniyet Müdürü, Gebze Emniyet Müdürü, TEM Şube yetkilileri bu konuda bana bir cevap verin nedir bu rezalet? Nedir bu skandal? Ayıptır ya! Vatandaşa bu muamele nedendir? Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz ve İçişleri Bakanlığı’na vereceğimiz soru önergesi ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na vereceğimiz dilekçe ile bunu şikâyet edeceğiz ve kamuoyuna da burada bunu ilan ediyorum, kesinlikle kabul etmediğimizi de net bir şekilde söylüyorum. Kamu görevlileri vatandaşa zulmetmek için orada değillerdir bunu da çok net bir şekilde söylemiş olalım!

Telefonda Kürtçe konuşunca görüşme kesildi!

Hak ihlalleri devam ediyor. Bakın Yozgat 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nden bir şikâyet. “Telefonda Kürtçe konuşuyoruz fakat aniden kesildi.” diyor. “Kürtçe konuşmayalım mı? Annem Türkçe bilmiyor. Neden Kürtçe konuşmak yasak?” Mahpus sevkini istemiş dilekçe verilmiş ama reddedilmiş ve “Disiplin cezasını önceki cezaevinde çekmişti burada niye sevki gerçekleşmedi?” diyor. Sevkler, denetimli serbestliklerin yasaklanması yetmiyormuş gibi Yozgat 1 No’lu Cezaevi’nde telefonda annesi ile Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşan mahpusun telefonu kesilmiş. Biz bu zulüm uygulamalarını kesinlikle kabul etmiyoruz!

Yargıtay bir an evvel bu dosyaya bakması gerekiyor.

Dinar T Tipi Kapalı Cezaevi hükümözlü Yalçın Korkmaz’ın ailesi maddi, manevi sıkıntılar yaşıyor. Ankilozan spondilit hastası ve hala Yargıtay karar vermemiş! Boş yere yatıyor insanlar! Yargıtay karar vermiyor, insanlar boş yere bir de fazladan cezaevlerinde yatıyor. Yalçın Korkmaz Dinar T Tipi Kapalı Cezaevi’nde Yargıtay bir an evvel bu dosyaya bakması gerekiyor. Bunu da buradan hatırlatmış olalım.

“İş yeri hekimliği sertifikam Çalışma Bakanlığı tarafından onaylanmıyor.”

İş yeri hekimliği sınavında büyük skandallar yaşanıyor. Türkiye 16.’sı olmuş bakın şahıs, “İş yeri hekimliği sertifikam Çalışma Bakanlığı tarafından onaylanmıyor.” Neden? Uyduruk gerekçelerle. %90 engelli bir birey bu şahıs. Ne yapsın? “Hakkım gasp edilmekte, halen devam eden soruşturma devam ediyor ama hüküm giymedim.” Hakkında birisi uyduruk soruşturma açmış, hüküm yok, engelli bir birey ve siz bu insanın çalışmasını gasp ediyorsunuz hem de bir hekim. Hekimlik yapmasının önüne geçiyorsunuz!

Sigorta primlerini eksik yatırıyorlar.

Bir başka çalışma hakkı ile ilgili başvuru var Silifke’den. “Sigorta primlerini eksik yatırıp maaşı iki parça halinde veriyorlar. Bunu bölgenin SGK birimine şikâyet ettiğimiz halde bir düzenleme olmuyor.” Silifke SGK’ya buradan hatırlatıyoruz. Bu nedendir? “ Yertaş İnşaat A.Ş. 2015’te tekrar yapmıştı, denetime gelmişti. Maaş bordrosunda çalışmanın yarısından fazla mesai olarak görülüyor. İşçilere çıkış verdiler, eksik para verdiler.” Silifke SGK Müdürlüğü yetkililerinin Yertaş İnşaat’daki işçilerin mağduriyetini incelemesini istiyoruz özellikle.

Kürt meselesi buralardan ortaya çıkıyor.

“Nurullah Yıldız Kayseri 1 No’lu T Tipi Cezaevi’ne nakli yapıldı. Orada baskılara maruz kalıyor. Daha önce yaklaşık 4 yıldır tutuklu olduğu Kırşehir Kapalı Cezaevi’nde de çok baskı yapılmıştı.” Nurullah Yıldız ve üniversite öğrencisi Kürt gençlerin durumunu çok gündem etmiştim, şimdi Kayseri Cezaevi’nde de aynı muamelelere uğruyorlar. “Yaklaşık 3 ay kadar sürede gördüğü baskı cezaevi yaşantısını imkânsız kılmıştır ve vermiş olduğu psikolojik baskı bu 3 ayın 3 yıl gibi hissettirecek kadar ağır geçmesine neden olmuştur.” Diyor, bu gençlere yaptıkları baskılar, kötülükler bitmedi. İşte Kürt meselesi neden var? Buralardan ortaya çıkıyor, Kürt gençlerin, üniversiteye giden gençleri böyle mağdur edip zindanlara atıyorsunuz, bütün hayatlarını yakıyorsunuz. Aç, susuz bırakıyorsunuz ve onların okumalarını engelliyorsunuz ve hayatlarına ağır bir darbe vuruyorsunuz. Sonra da kalkıp Kürt meselesi neden var diyorsunuz?

“Hemen askere gidip hayata başlamam gerekiyor.”

Şahıs kısa dönem askerlik yaparken hakkında yakalama kararı çıkmış, Erciş Askerlik Şubesi’ne çıkmışlar. Denetime tabi olduğundan dolayı; “Benim denetimli serbestliğim olurken niye askere gidip gelemiyorum?” bu tür meselelerde gençlerin adeta hayatları çalınmış oluyor. Denetimli serbestlik derken, Covid izni derken “Hemen askere gidip hayata başlamam gerekiyor.” diyor ama denetimli serbestlik onun bu süresini çalmış olmuş.

Hasta mahpusların çeşitli gerekçelerle muayenesi ve tedavisinin engellenmesi kabul edilemez.

Fatih Özgür Aydın daha önce bize mektupta yollamıştı. Chron hastası bir mahpus. Yakınları göndermiş. Chron hastalığı var hastaneye sık sık gitmesi gerekiyor ama ağız içi arama dayatması olduğu için hastaneye gidemiyormuş. Çok önemli sıkıntılar yaşanıyormuş. “İsmimizi alınca görüşmekten vazgeçti.” Diyor, hasta mahpusların çeşitli gerekçelerle muayenesi ve tedavisinin engellenmesi kabul edilemez.

“Keyfi olarak” denetimli serbestlikten faydalandırılmıyor.

Gürkan Birinci bize başvurusunda denetimli serbestlik hakkının gasp edildiğini söylüyor. Tarafsız koğuşa geçmediği gerekçe gösterilmiş ve bir sürü kendisine engel getirilmiş. Uzun uzun anlatmış. Gürkay’ın dilekçe hakkının ve hukuken işleyecek yargı basamaklarında hak arama konusunda hakkının gasp edildiği apaçık ortada. “Keyfi olarak” denetimli serbestlikten faydalandırılmadığı apaçık ortada bizde bunu burada gündem etmiş olalım.

“O zaman paramızı iade edin.”

Nihat Turan Ağrı Patnos Cezaevi’nde ve kantinden yiyecek alıyorlarmış ve bu yiyecekler daha sonra görevliler tarafından toplanıyor ve bu toplamada “O zaman paramızı iade edin.” Denildiğinde herhangi bir şekilde iade para verilmiyormuş! Haksızlık olduğunu söylediklerinde de darp ediliyorlar.

Bitlis tanıtım günleri kimler tarafından engellendi?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Fatih-Yenikapı etkinlik alanında Bitlis sivil toplum kuruluşları tarafından 13-16 Ocak 2022 tarihleri için gün alınmış Bitlis tanıtım günleri sivil toplum kuruluşları tarafından fakat buna Bitlis Milletvekili Vahit Kiler karşı çıkmış. “Siz kendiniz yapamazsınız.” Gibi, daha sonra herhalde Valiliği de etkiledi ki Valilik’te buna karşı çıkmış. Bitlis STK’ları mağdur edilmişler. İlla iktidarın denetiminde olacak, illa iktidarın denetimindeki iş adamlarına, vakıflara, derneklere verilecek bu tür işler. Bunlar kabul edilemez. Bitlis sivil toplum kuruluşları açıklama yapmışlar. Tanıtım günleri etkinliğinin Valilik iznine bağlandığı duyurulmuş, genelgeden sonra Valilik’e müracaatta bulunmuşlar ve yine reddedilmiş. “Birçok esnafımızın ürün stoğu, lojistik ve geliş programı gibi temel hazırlıklar içerisinde olduğu bu süreçte maalesef bazı mağduriyetler oluşmuştur.” Diyor, bunda da Vahit Kiler’in engel olduğunu belirtiyorlar. Son derece rahatsızlar Vahit Kiler’in bu tavırlarından, o buna engel getirdiği andan itibaren Bitlis tanıtım günleri engellendi, Valilik’te, İçişleri Bakanlığı’nda ona uymuş. Bitlis tanıtım günleri kimler tarafından engellendi diye soruyorlar! “Tekrar yapıldığı zaman hangi koşullarda yapılacağı, kimlere bu işlerin verileceğini takip edeceğiz, hukuki zeminde hakkımızı arayacağız.” Diyor.

KPSS’de 84.75 almış, mülakatta elenmiş

Yine bir devlete başvuru, sınavda kazanıyor, KPSS’de 84.75 almış, mülakatta elenmiş. Bu binlerce kişiden gelen bir başvuru, son derece üzücü. Biz ne kadar bu zulüm devam etse de o kadar karşı çıkacağız bu zulümlere.

Batman T Tipi Kapalı Cezaevi’nde baskı!

Batman T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yatmakta olan akrabam Resul Timürleng’e baskı uygulanıyormuş. Keyfi muamele yapılıyormuş bunun durması isteniyor. Bizde buradan gündeme getirelim.

Kürtçe dersini seçtirmiyorlar!

Aydın İli Efeler İlçesinde bazı okullarda seçmeli ders listesinde yaşayan diller ve lehçeler seçmeli dersi içinde Kürtçe dersi de var o kısım çıkarılmış, öğrenciler diğer derslere, din derslerine yönlendirilmiş. İnsanların dillerini engelleyerek mi dine yaklaştırmak istiyorsunuz diye burada sormak isteriz. Bu aksine insanları dinden soğutan hususlardır ve biz bu tür baskıcı siyasi uygulamalara karşı en başta karşı çıkan insanlarız.

Network Diyarbakır Ninova şubesinde mobbing!

Network Diyarbakır Ninova şubesinde çalışan bir kişi iş akdinin çiğnendiği, mobbing yapıldığını belirtmiş ve hakkını istiyor! Biz de Diyarbakır SGK yetkililerine mobbinge uğradığını söyleyen bu kişinin durumu için başvuruda bulunuyoruz. “Network Diyarbakır Ninova şubesinde çalışıyorum.” Bu konuda Diyarbakır SGK yetkililerinin firmanın işlemlerini incelemesi gerektiğini söylüyorum.

SMA hastası problemi devam ediyor. Maalesef ki SGK tarafından verilen ilaç bebeğe verilmiyor. Suriyeli Ahmed Kanaa’nın babası bize başvurmuş ve “Acılar içinde yoğun bakımda kalıyor ve o maddenin değiştirilmesini söylüyorum.” diyor.

Görüntülü arama uygulaması ile ilgili şikayetler çok. Farklı birçok cezaevinden geliyor. Görüntülü arama uygulaması henüz başlamadı ama cezaevlerinden terör suçlularına yok bu kabul edilecek bir durum değil.

“Kendi yandaşlarını ihya etme peşindeler.”

Nazmi Karayel başvurusu var. “Harita kadastro teknikeriyim, hem harita mühendisiyim ve oldukça büyük sıkıntılarım var. İşsizim. Bir an önce iş bulup çalışmam gerekiyor. Bana yardımcı olun.” Diyor. Maalesef ki okullar açılıyor fakat yeterli istihdam alanları oluşturulmuyor ve gençlerimiz işsiz kalıyor. İktidar yetkililerinin umurunda değil, onlar kendi yandaşlarını ihya etme peşindeler. Bu da bizim burada kamuoyuna duyurmamız gereken okul bitirdiği halde işsiz kalan ve çok zor durumda olan milyonlarca gençten bir tanesinin dramı.

Köpekler itlaf ediliyor, canlı hakları da çok önemli ağır ihlaller var. Cumhurbaşkanı’nın sözü ile hayvanlar toplanıyor, dağ başlarına atılıyor, orada kurtlar parçalıyor veya açlıktan ölüyorlar. En iyisi kısırlaştırma aslında o da yeterli bir şekilde yapılmıyor. Bize başvuran kişi: “İnsan hakları ihlalleri zaten hepimizi derinden yaralarken Allah'ın sessiz kullarına yapılan bu katliamların durması gerekiyor.” Diyor.

“KHK ile ihraç edilen bir hekim olarak işe iadem oldu uzman olarak ilk atandığım yerdeki başlayışım üniversite tarafından iptal edilerek açığa alınmıştım sonrasında ihraç işlemi gerçekleşti şimdi iadem üniversiteye oldu ancak oradan sonra hemen atamaya girmem gerekiyor mecburi hizmetimi isteğim dışında yapamamış oldum.” Burada da bir mevzuat karışıklığı var biz de bununla ilgili Sağlık Bakanlığı’na mevzuatın daha anlaşılabilir olması gerektiği konusunda soru soracağız ve bunu da gündeme getiriyorum.

“Biz de imzalıyoruz.  Suç neyse o suça iştirak ediyoruz.” dediler, sağ olsunlar.

Aysel Tuğluk hasta bir mahpus, ölmeden tahliye edin dedik ve hakkımda bir soruşturma başlattılar. Güya devlete hakaret, bilirkişiyi etkileme gibi abuk sabuk soruşturmalar başlatmışlar ve bu trajikomik soruşturmaya karşı ülkemizin aydınları büyük bir tepki gösterdi. Çok değerli aydınlarımız, entelektüellerimiz, yazarlarımız bir büyük tepki ile bu konuda bir çalışma başlattılar. “Biz de bu tweete imza atıyoruz. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bu açıklamasına imza atıyoruz.” Dediler, bir imza kampanyası var. Aydın Engin, Çiğdem Koç, Nesrin Nas, Baskın Oran gibi aydınlar ve diğer pek çok aydın böyle bir dayanışma gösterdiler. “Biz de imzalıyoruz.  Suç neyse o suça iştirak ediyoruz.” dediler, sağ olsunlar. Bizim söylediklerimizde hakikaten hiçbir suç yok, tamamen normal bir eleştiriydi, ifade özgürlüğü sınırları içinde ama böyle çılgın bir iktidar ve onun boyunduruğu altındaki yargı böyle abuk sabuk soruşturmalar başlatabiliyor.

Cezaevindeki bir insanın 10 dakikalık telefon görüşmesinin kesilmesi kadar kötü bir şey yoktur iyi biliyorum.

Abdulhamit Gül Adalet Bakanı kendisine çok sesleniyorum. Abdulhamit Gül bakın Kayseri Kadın Cezaevi’nde telefon görüşleri 10 dakikaya düşürülmüş. Daha pek çok cezaevinde böyle. Tamamen keyfi olarak müdürler bunu yapmış. Cezaevindeki bir insanın 10 dakikalık telefon görüşmesinin kesilmesi kadar kötü bir şey yoktur iyi biliyorum. Diğer cezaevinin çoğunda 20 dakika neden bu zulüm Kayseri, Eskişehir ve diğer pek çok bu zulüm devam ediyor diye soruyoruz!

İlhan Çomak bir ömür hapiste geçti. İlhan Çomak hukukla karşılamasa da üretmekten hiç vazgeçmedi İlhan Çomak çok şeyler yazdı cezaevinde. Silivri 5 No’lu cezaevi ise okuyarak nefes alan bu insana ve diğer mahpuslara 2 ayda 1 kitap dışında kitap vermiyormuş çünkü zulmen zaten cezaevinde tutuyorsunuz, yazmak, okumak istiyor ama kitap hakkını kısıtlıyorsunuz.

AİHM’den bir çıplak arama kararı; Elif Kaya’ya yapılanları AİHM ihlal olarak değerlendirdi. Bu çok önemli. İlk çıplak aramayı söylediğimizde örtbas ettiler. Anayasa Mahkemesi kararları vardı, onları görmezden geldiler ve daha sonrasında birçok Anayasa Mahkemesi kararı ile çıplak arama konusunda hak ihlali kararları verildi ve iktidar da sonunda çıplak arama gerçeğini kabul etti, bu arada çıplak aramayı gündeme getirdiğim için zindana attı vekilliğimden düşürdü ama halkın gözünü boyuyamadı. Anayasa Mahkemesi kararlarından sonra AİHM’de çıplak arama ile ilgili Türkiye’ye verdiği ihlal kararı son derece önemli son derece tarihi. Öğrenci Elif Kaya’ya yapılanlar ihlal olarak değerlendirilmiş. Kaya’nın başvurusunu Anayasa Mahkemesi Başkanlığı reddetmiş, AİHM hak ihlali kararı vermiş ve 13 bin 500 €’da Elif Kaya’ya ödenecek ve hazineden ödenecek, o zalimlerin cebinden çıkması gerekiyordu aslında. Elif Kaya’ya ödensin, hakkıdır sonuna kadar ama bu paraların o çıplak arama zalimliğini, utanmazlığını yapanların cebinden çıkması gerekiyordu. Bir gün mutlaka bunun hesabı sorulacak. Kamuya bunu ödetenlere de o zalimlere de bunun hesabını soracağız inşallah.

Yozgat Cezaevi’nde uyuz salgını var. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül neredesin? Yozgat Cezaevi’nde uyuz salgını var, sıcak su sürekli kesiliyor. Düşünün ne kadar kötü bir pozisyon!

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde de işkence gören sürekli baskınlar yapılan, hastaneye götürülmeyen, ağız araması dayatılan ve bundan dolayı hastaneye gidemeyen, kantinde fahiş fiyatlar uygulanan bir cezaevi ve 5 kişi açlık grevine başlamış.

Diyarbakır’da haklarında takipsizlik kararı verilmesine rağmen ihraç edilen öğretmenler var. Biz bunu soru önergesi ile sorduk, Diyarbakır’daki 21 öğretmenimizin durumunu neden ihraç edildiler haklarında takipsizlik kararı varken. Bize afaki cevaplar veriliyor; 375 Sayılı KHK’nın geçici 35 No’lu maddesinden dolayı ihraç ettik diyor. İrtibat, iltisak tamamen afaki şeyler. “Sen bana uymadın, bana boyun eğmedin benim düşündüğüm gibi düşünmüyorsun seni işinden atarım.” İktidarın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı bu. Kesinlikle hukuki değil, insan haklarına aykırı, biz bunu da sonuna kadar söyleyeceğiz ve buradan bu icraati yapanların iç yüzünü tüm kamuoyuna belirtmiş olacağız.

Sağlıkta şiddet olayları devam ediyor ve biz bunun için geçtiğimiz günlerde Kocaeli Tabip Odası’nı da ziyaret ettik, o konuda da ayrıntılı size açıklamalar yapacağız ama bu arada Şervan Gökhan isimli profesörün Sağlıkta Şiddetin Anatomisi başlıklı yazısını sizlere tavsiye etmiş olalım.

Bakın mahpuslar büyük dramda, mahpus yakınları da büyük dramda. "Eşim 65 aydır tutuklu bize annem bakıyor. Bu yıl üniversiteye başlayan oğlum: "Anneciğim özlemle baş edemiyorum." diyor. Bende ona istersen hemen gelirim oğlum dedim. Anne babamı çok özledim. Artık dayanamıyorum. Direnmeye çalışıyorum.” diyor 19 yaşındaki çocuk. Bahadır’lar, Enes’ler intihar ettikten sonra gençlerin feryatları duyuluyor. Babası cezaevinde olan binlerce gencin feryatları arşa yükselmiş durumda. Gerçekten çok zor durumdalar, böyle çok başvuru alıyoruz. Gerçekten psikolojik desteğe çokta ihtiyaç var, bu konuda yoğun bir gayret sarf etmemiz gerekiyor. Ben KHK’lı ve eşi cezaevinde olan ailelere, kadınlara, annelere, çocuklara lütfen az daha sabredin diyorum.

Yasin Kalyon Silivri Cezaevi’nden bize mektup yollamış. Bunu Abdulhamit Gül’ün de duymasını istiyoruz. Hakime mahkemede sormuş: “Kimseye bir zararım olmuş mu?” diye sormuş ama aksine en üst sınırdan vermiş hakim. OHAL’in ilk yıllarında daha da zalimdi cezalar. “Hakkı söylemek ve aramanın bedel istediğini iliklerime kadar öğrendim.” Diyor. Nasıl böyle yaparsınız? Demek. Yanlış yapıyorsun olur mu böyle şey demenin bedelini çok ağır olduğunu öğrendim. “Yaşlı anam, babam "Keşke seni okutmasaydık, köyde kalaydın" dediler bana bu da içimde büyük bir yaradır.” Yasin Kalyon’un babası Haydar Kalyon ile de görüştüm, gerçekten anadolunun fakir insanları. Yazıktır, günahtır bu insanlar bu köylüler çocuklarını okutup yetiştirmiş, üniversite mezunu etmiş ama siz o çocuklara öyle zulmetmişsiniz ki o babalar, analar diyorlar ki: “Keşke okutmasaydın, köyde kalaydın da bu zulmü yaşamasaydın.” Bir devlet, gariban vatandaşından bunu duyuyorsa biz o devlete yazıklar olsun diyoruz.

Bakın çok başvuru geliyor mahpus yakınlarından. Her gün geliyor ve bunları okumamız lazım, gerçekten çok önemli başvurular. Toplumun sosyolojisini burada size hatırlatmamız lazım. “Çocuğum bitiş sürecin altında ezilmek üzere ve bu beni mahvediyor, öfke nöbetleri geçiriyor ne olur bana yardımcı olun, Allah korusun Bahadır gibi olmasından çok korkuyorum. Allah rızası için Gaziantepte'yim yalvarıyorum oğlum kurtulsun imkanım olsa…" uzun uzun yazmış bize. Gaziantep’deki bu vatandaşımız için psikolog arkadaşlarımız devreye girdi ve ellerinden gelen desteği yardımı sağlamaya çalışıyorlar. Lütfen mahpus yakınlarına ümitsiz olmayın, sorunlarınızı çevrenize ifade edin, bildirin, çözüm bulmaya çalışın diyorum. Lütfen kendinizi ve çocuklarınızı çaresizliğe, ümitsizliğe, karamsarlığa, kötümserliğe sevk etmeyin lütfen diyorum.

Bir başka haberde; 36 yeni cezaevi yapılacağını öğreniyoruz. Toplam cezaevi sayısı 419’a çıkacak. Yeni cezaevlerine 8 Milyar 713 Milyon 444 Bin TL para harcanak! Korkunç paralar bunlar! Neden? Türkiye’de adalet yok! Türkiye’de insanları içeri doldurmak için gayret eden bir iktidar var, adalete dönmüyor cezaevi yapıyor! Mesele bu! Düşünün 36 yeni cezaevi daha yapacak ve Türkiye’de cezaevi sayısı 419’a ulaşacak. Korkunç sayılar bunlar. Kamuoyunun muhalif tüm kesimlerini cezaevlerine doldurmaya hedeflenmiş bir iktidar var karşımızda.

Tramvay Kafe dosyasını takip ediyoruz. Tramvay Kafe dosyasını takip ettim, geçtiğimiz hafta basın toplantısı da düzenledim. Bu konuda sorular sorduk, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a. Sayın Büyükakın lütfen bu sorularımı cevaplayın, bir büyük usulsüzlük görünüyor, ben geçen basın toplantımda da söyledim, kamuoyuna da yansıdı ama ciddi bir cevap gelmiyor. Bir kayrılma durumu mevzu bahis gibi görünüyor, tüm bunlar konusunda sizden bir cevap bekliyoruz. AK Parti iktidarının en büyük taktiği cevapsızlık, suskunluk, geçiştirme, sizden bir cevap bekliyoruz. Burada tüm şehrin konuştuğu çok önemli bir sıkıntı var, kimin eli kimin cebinde belli mi değil mi nedir bunu bir açıklayın diyoruz. Bizim sorularımız geçen hafta net bir şekilde sorduk halen Sn. Büyükakın’dan cevap bekliyoruz!

Av. Çiğdem Koç: “Kadri Sancar, Ferhat vb. durumdaki çocuklar adil yargılanmadan çok ağır cezalar verildi.” diyor. Dosya AYM’de ve bu çocuklar artık hukuk ve özgürlük istiyoruz diyor. Kadri Sancar 2015 Aralık’tan beri suçsuz yere cezaevinde, tutuklandığında henüz 17 yaşındaydı, Yargıtay 22 senesini onadı, 4 yıldır göremiyor, hasta oğlunu diyor.

KHK TV’den güzel bir yayın var. Bunu duyurmak isterim. Çocukları ile bebekleri ile kalan annelerin dramını anlatmış, bu çalışmayı hazırlayan Fatih Karakuş isimli KHK’lı şahıs. Eşi de cezaevinde. Yusuf’un Günlüğü diyor ve o bebeklerin, çocukların durumunu ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalışmış. Kendisini tebrik ediyoruz. Çok sıkıntılar var ama bütün bu sıkıntıları anlatacak değerli yayınlara ihtiyacımız var. Kendisini tebrik ediyor, eline sağlık diyoruz, en önemlisi de bu bebekleri ile çocukları ile cezaevinde kalan insanlar için bir duyarlılık oluşması gerektiğini söylemiş olalım.

Bakın Aydın’ın Efeler İlçesindeki Kürtçe’nin seçmeli dil olarak yasaklanması ile ilgili evrak elimizde, bunu da belirtmiş olalım. Devletin dini anlayışını yansıtan dersler ile, insanların talep etmeyi düşündüğü Kürtçeyi engellerseniz bu kabul edilecek bir durum değil. İnsanların ana dilleri, dinleri gibi en azından kutsaldır. Siyasi görüşlerinizi ön plana alarak insanların dillerini baskılamayın diyoruz iktidara.

KHK meselesine değinen çok arkadaşımız var. KHK meselesi herkesin bildiği ama kimsenin görmek, duymak ve dillendirmek istemediği bir mesele. Değerli twitter kullanıcısı Abdullah Naci’nin bu hatırlatmasının da altını çizmiş oluyorum.

Yaşam Hakları Derneği’nin son raporu; KHK mağdurlarının adalete erişim yolunda maruz kaldıkları ağır hak ihlallerini ortaya çıkarmış. Bu da önemli bir çalışma.

Furkan Gönüllüleri’nin basın açıklamaları polis tarafından engelleniyor. Biz Sn. Avrupa Konseyi Türkiye Raportörü ’ne bunları hatırlatıyoruz. Kim olursa olsun insanların ifade özgürlüğünün engellenmesi doğru bir şey değil. Az önce bizim de bir açıklamamız engellendi, hasta mahpuslar ile ilgili İstanbul’da Yenibosna’da Adli Tıp Kurumu önündeki açıklamamız engellendi çünkü yaptıkları haksız işlemlerin ortaya çıkmasını istemiyorlar. Bunu da polis gücü kullanarak yapıyorlar, vatandaşların bir hukuk devletinde en tabi hakkıdır özgürlüklerini kullanması ama Sn. Amor biliniz ki Türkiye’de bir basit basın açıklamasına bile zulmeden devlet yetkilileri izin vermiyor!

Bakın daha geçen gün bir anne beni aradı; Ümit Akalın 33 aydır Van T Tipi Cezaevi’nde yatmakta ve Yargıtay anne Esra Akalın’ın da cezasını onadı. Şu çocuklar; 2.5 yaşında İnanç Yiğit Akalın, 9 yaşında Uğur Efe Akalın kimsesiz kalacak, anne de cezaevine giriyor bugünlerde bu iki çocuk kimsesiz kalacak. Anne belki diyor: “Küçük bebeğimi, 2 yaşındaki bebeğimi yanıma alırım, diğer çocuk başka bir yere gönderirim.” ama 2 çocuk içinde büyük bir stres, sıkıntılı bir olay. Tüm bu çocukların psikolojisini bozan, Allah korusun yeni Bahadır Odabaş’ları oluşturacak sıkıntılar bunlar, biz Bakanlığa çok hatırlattık, anne baba tutukluluktan vazgeçin dedik, en azından baba çıktıktan sonra anne girsin dedik ama çok zalimler bu konudaki yasa maddesini bile iptal ettiler buradan bu zalimleri tüm kamuoyuna şikayet ediyorum.

İş cinayetleri devam ediyor! Son 10 günde yaşanan 15 iş cinayeti hakkında soru önergeleri verdik çeşitli illerde. Gerçekten iş kurallarının iyi uygulanmaması, işçilerin fazla çalıştırılması, iş güvenliği uzmanlarının görevini ifa edememesi nedeniyle ki bu ifa edememenin arkasında da patron baskısı var, bütün bunlardan dolayı son 10 gündeki 15 iş cinayeti kamuoyunun gündemine sunduk. Farklı illerde ama hepsi bir iş cinayeti.

İnşaat-Sen de açıklama yapmış, daha öncesinde de yapmıştık. Kazakistan’da Sembol İnşaat’ın şantiyesinde kaçak çalıştırılan ve iş kazası ardından hiçbir hakkı verilmeyen Menderes Kış. Bizim onu gündeme getirmemiz sonrası İnşaat-Sen’de bu konuda gündem etmiş. “Sakat kalma riski ile karşı karşıyayım, mağduriyetimi kamuoyuna duyurun.” diyor Menderes Kış bizde böylece duyurmuş olalım.

Diyarbakır’dan operatör Dr. Çocuk Cerrahi Mehmet Şerif Aslan’da gündeme getirmiş, bende gündeme getiriyorum. Cezaevinde olan kişilerin çocukları çok yoğun bir şekilde etkileniyor ve artık annelerin, babaların ziyaretine bile gitmek istemiyorlar çünkü oradaki gördükleri kötü muamele o çocukları ruhen çok etkiliyor bunun sonucunda da anne ve babalarından kopuyorlar diyoruz.

Enes Kara 19 yaşında, Bahadır Odabaşı 16 yaşında, Yunus Gezer 25 yaşında hepsinin apayrı dünyaları vardı ama onları anlamayan toplum karşısında bir depresyona girdiler, aile baskısı, toplum baskısı sonunda Enes Kara ve Bahadır Odabaşı son hayatını kaybeden gençlerimizden. Özgürlüğün esas olması gerekiyor ve gençlerin bir iç çatışmaya sevk edilmemesi gerekiyor maalesef ki gençlerde bu iç çatışmalar çoğunlukla intihar girişimlerine yol açıyor bu da kabul edilecek bir durum değil.

İSİG Meclisi bildirdi; bir kişi Süleyman Ekici 63 yaşında seyyar kömürcü, Muğla Marmaris’te ilçe zabıta ekiplerinin boş arazide mangal kömürü satışı yapmasından dolayı maalesef ki üzerine benzin dökerek yakmış. Marmaris Belediyesi de bu konuda bir açıklama yaptı. Marmaris Belediyesi’nin açıklaması burada. “Kamuya ait bir alanda mangal kömürü satışı yapıyordu.” Diyor fakat insanlarımız da çaresiz bıraktırılmamalı, belediye görevlileri bir insanın hayatını kaybetmesine yol açacak nobranlıkta da olmamalılar. Biraz daha dikkatli olmalılar, insan aç susuz ise ve sadece bir kömür satarak bir şey elde etmeye çalışıyorsa, onun o durumu karşısında da ona vatandaşa yol göstermeli, belki kaba davranışlar oldu veyahut da yasaklayıcı birtakım fiiller yapıldı bunun sonucunda bu şahıs büyük bir öfke ile üzerine benzin döktü, bu da azımsanacak bir hadise değil. Belediye bir açıklama yaparak bir baskımız yoktur demiş ama belli ki büyük bir sıkıntı var, sonuçta bir kişi üzerine benzin dökerek yanmış durumda.

KHK’lılar ile ilgili 6 yıllık süreçte bakın yapılan rapor çalışmalarında ; 135 ayrı hak ihlali yapılmış! Yargı camiasına sesleniyoruz, bu zulüm, bu soykırım bitsin diyoruz!

OHAL Komisyonu’nun süresi 23 Ocak’ta bitiyor ama halen bir uzatma kararı duymadık! Ben şahsen basına yansıyan bir uzatma kararı duymadım ama binlerce kişi hala bekliyor bu nasıl olacak onu da anlamak mümkün değil. Uzatma da yok, devletin ne yaptığı da belli değil maalesef.

Almanya’da yargılanan eski Suriyeli istihbaratçı Enver Raslan, insanlığa karşı suç işlemekten ömür boyu hapse mahkûm edilmiş. Karar, Suriye'de devlet eliyle işlenen suçlarla ilgili dünyada ilk olma özelliğini taşıyormuş. Bu da önemli. Hiç kimse yaptığı zulmün yanına kar kalacağını sanmasın. Şu anda işkenceler, kaçırılmaları çok söylüyorum herkes kulağının üstüne yatıyor ve cevap vermeyerek bu işi geçiştirmeye çalışıyor ama ortada kaçırılan insanlar var, işkence var, öldürülen insanlar var. Nedir bu diye tekrar tekrar soruyoruz!

Ayrıca cezaevlerindeki insanlardan yemek ücreti daha bu insanlar dışarı çıkmadan talep ediliyor. Biz cezaevindeki kalan insanlardan yemek ücreti alınmaması yönünde bir yasa teklifi verdik ve elektrik ücretinin de belli bir sınırın üstündekilerden alınması yönünde bir yasa teklifi vermiş olduk. Bunu da hatırlatmış olalım.

Bakın Pütürgeliler diyor ki: “Büyükçay barajını istemiyoruz. Doğaya zarar verecek, çay sularını yok edecek bu proje için yeterli araştırma yapıldı mı?” diyor Pütürgeliler. “Büyükçay barajını istemiyoruz.” Pütürgeliler Çevre Platformu adına açıklama yapmışlar. Biz de bu konuda bir soru önergesi vererek Çevre Bakanlığı’nın ne yaptığını çay sularını yok edecek bu proje için neler düşündüğünü soruyoruz!

Bahadır Odabaşı ile ilgili haberler var, Bahadır Odabaşı’nın babası tutuklanınca psikolojisi bozulan bir çocuk. Maalesef ki 16 yaşına kadar 5 yıl boyunca bir çocukken genç olana kadar çok acılar çekmiş ve Diyarbakır Cezaevi’nden Elazığ Cezaevi’ne nakledilince de çocuk artık iyice babadan kopmuş, gitmek istememiş ve “Siz sustukça umudunu yitiren gençler öldükçe bu ülkeye adalet gelmez.” Diye KHK Platformları açıklama yapmış. Bu arada babası cezaevinden getirilmiş ve görüyorsunuz çok üzgün bir şekilde getirilen bir baba var karşımızda. Ona gereken izinler verilmiş ama umarız ki Nurettin Odabaşı 1/10 infaz indiriminden yararlanarak umarız ki cezaevinden en kısa sürede çıkar diye temenni ediyoruz, yetkililere de bunu hatırlatıyoruz. İstanbul KHK Platformu da bu konuda güzel, önemli bir açıklama yaptı. “Siz sustukça Bahadır’lar, Enes’ler öldükçe bu ülkeye adalet gelmez.”diye bir açıklama yaptılar bu da önemli bir açıklamaydı.

Burada çevre hakları ile ilgili önemli sorunlar var! Onları da gündem etmek istiyorum. İzmit’te yürüyüş yolunun hali! İzmit’te yürüyüş yolu çalışmaları çok gecikti, çok kötü bir işçilik, bir firma alıyor bırakıyor, öbür firma alıp ne yaptığı belli değil. Büyükşehir diyor ki: “ O firma bırakmış biz yarı kalan işi yaparız.” Yamalı bohçaya dönmüş bir çalışma yürüyüş yolu çalışması sonunda ne olacak bilmiyoruz. Çok gecikerek vatandaşı mağdur ederek yaptılar en sonunda da o taşların karoların sağlam kalmayacağı yönünde işi bilen insanların görüşleri var! Yürüyüş yolunda ben bir çalışma yaptım ve oradaki bu sıkıntılı işçiliği gördüm.

Kocaeli’nde yerel medyayı da gezerek bu konuda onlardan da görüş aldık. Kocaeli Zirve Gazetesi’nden usta yazar İsmet Çiğit ile de bu konuları konuştuk. Kendisini ziyaret ederek Kocaeli’nin sorunları, turizmin neden gelişmediğini vb. birçok konuda kendisinden görüşler aldık.

Ağaç kökleri de zarar görüyor bu çalışmada. Firmanın işi durdurduğu söyleniyor. Biz belediyeye tekrar soruyoruz, belediye yine cevap vermiyor. Üzerine bastığımız taşlar oynuyor, kimi yerde taşa basıyorsun taş kırılıyor, altına yeterli harcı koymamışlar.

Mardin-Artuklu Elif Ana Mehmet Konuş İlkokulu’nda kaloriferlerin yanmadığına dair şikayet almıştık bunu Milli Eğitim Bakanlığı’na sorduk ve bize cevap geldi. Maalesef bu cevaplarda çok ihmalkârlar. Cevap geldi ve kaloriferlerin yandığını öğrendik, bu da bizi mutlu eden başardığımız hususlar hanesine yazılan bir olay oldu.

Hrant Dink’in öldürülmesi  bu acılara bir büyük acı olarak eklendi.

Dün Hrant Dink cinayetinin yıldönümündeydik. Hrant Dink cinayeti için İstanbul’a gittik ve İstanbul’da 15. Yılında gerçek faillerin bulunamadığı Hrant Dink cinayeti için bir anmaya katıldık. Sayın Rakel Dink, Arat Dink, Delal Dink’e başsağlığı dileklerimizi tekrar ilettik ve bu cinayetin faillerinin bulunması için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza söz verdik ve anma yerine kırmızı karanfilleri bıraktık. Hrant Dink bu ülkenin en değerli insanlarından, en vicdanlı, en merhametli, adalet dolu ve fedakar, cesur insanlarından biriydi, maalesef ona da düşen hayatını kaybetmek oldu. Hrant Dink’in odasında çok büyük bir tarih yatıyor gerçekten. Bu tarih acı bir tarih, Ermeni’ler çoğunlukla çok büyük acılar yaşamışlar ve gerçekten çok büyük üzüntüler yaşamışlar ve en sonunda Hrant Dink’in öldürülmesi de bu acılara bir büyük acı olarak eklenmiş durumda.

Tüm SMA’lı bebeklerimiz için bir şeyler yapmak lazım.

Şervan bebek SMA’lı bebeklerimizden birisi, onunla ilgili kampanyaya katıldık. Tüm SMA’lı bebeklerimiz için bir şeyler yapmak lazım. İktidara tekrar hatırlatıyoruz, ilaçları pahalı olabilir ama tüm vatandaşların sağlık hakları devlet güvencesinde olmalıdır buna mutlak surette bir çözüm bulun diyoruz!

Akpınar Mahallesi Muhtarımızı ziyaret ettik.

Kocaeli’nde muhtarlarımızı ziyaret ettik. Akpınar Mahallesi Muhtarımızı ziyaret ettik. Sosyo ekonomik, sosyo kültürel açıdan iyi bir mahalle değil maalesef, insanların çoğu asgari ücretli, geçim sıkıntıları yaşanıyor, mahkemede tebligatları muhtara gelmiş yüzlerce, binlerce gördük, insanlar ödeyemiyor, insanlar açlıktan yoksulluktan hayatlarını kaybediyor ve orada basına yansımayan bir olayı duyduk. Maddi durumu sıkıntılı, borçlar içindeki bir ailenin, bir çocuk annesinin geçtiğimiz ay kendisini asarak hayatını kaybettiğini öğrendik. Sayın muhtarımız o eve girdiğinde çok üzücü bir tablo ile karşılaştığını, 1.5 aydır elektriği ve doğalgazı kesilmiş olan bu eve girdiğinde bebeğinin ağladığını, annenin asılı halde olduğunu gördüğünü söylüyor ve kendisini derinden etkilediğini çok üzüldüğünü söylüyor ve şunu söylemek lazım; bu bitmiş bir olay değil, daha devamı gelebilir. Binlerce aile aynı sıkıntı ile karşı karşıya! Ülkenin iktidarının ekonomik politikaları konusunda sorumsuzluğu insanlarımızın hayatını kaybetmesine yol açıyor bunu da eklemiş olalım.

Muhtarlarımız Fatih Mahallesi muhtarımızı gezdik

Muhtarlarımız Fatih Mahallesi muhtarımızı gezdik, Hatipköy Mahallesi muhtarımızı, Şirintepe Mahallesi muhtarımızı gezdik, onlarda da farklı değişik sıkıntılar vardı. En önemlisi mahkeme tebligatlarının muhtarlarda birikmesi onları çok rahatsız eden, yoran bir husus. Hizmeti engelleyen bir husus. Tebliğ edilemeyen tebliğnamelerin, mahkeme ve diğer tebliğnamelerin vatandaşa kısa mesajla iletilmesinin bir formül olabileceğini söyledik, buradan bizde yetkililere bunu hatırlatıyor ve bir soru önergesi ile de konunun önemini bakanlığa sormuş olacağımızı da burada beyan ederim.

Vatandaşlar nöbetlerde eczane eczane dolaşmak zorunda kalıyor!

Kocaeli Eczacı Odası’da birçok çocuk ilacının bulunmadığını ve bundan dolayı büyük zorluk yaşadıklarını, Euro kurundaki sabit değerden dolayı ve fahiş şekilde artan Euro, Dolar değerlerinden dolayı ilaçların alınmadığını, çocuk ilaçlarının alınamadığını ve bundan dolayı çok büyük sıkıntılar yaşandığını, çocuk ilaçları raflarının bomboş olduğunu vatandaşların nöbetlerde eczane eczane dolaşmaktan mahvolduğunu, kendilerinin de zor durumda olduğunu ifade ettiler ve birçok farklı konudaki sıkıntılarını bize anlattılar. Bunu da böylece belirtmiş olalım.

Kocaeli Tabipler Odası’nı ziyaret ettiğimizde de orada hekim arkadaşlarımızın sağlıkta şiddet konusunda, 7200 Ek göstergenin uygulanmaması konusunda, verilen sözlerin yerine getirilmemesi konusunda, istifa eden, yurtdışına giden hekimler konusunda çok dertli olduklarını gördük. Mesai arkadaşım olan hekimlerle oturup hem çay içtik, hem dertlerini dinledik, sıkıntılarının çözümü konusunda gayret sarf edeceğimizi söyledik. Kocaeli’nde de şehir hastanesinin açılması konusunda kapanacak hastanelerin önemli bir sağlık tehdidi olduğunu ifade etmiş olduk.

Sultanbeyli’de Patnoslu kardeşlerimizin gecesine katıldık ve orada da bir dayanışma sergiledik.

Bazı gecelere katıldık. Sultanbeyli’de Patnoslu kardeşlerimizin gecesine katıldık ve orada da bir dayanışma sergiledik. Patnosluların çoğu şu anda İstanbul’da ve ilk önce karnını doyurmaya çalışan ama daha sonra kültürünü, örfünü, adetini de oraya getirmeye çalışan Patnoslu kardeşlerimizin bu gayretlerine destek olmaya, omuz vermeye çalıştık. Kendilerine başarılar diliyoruz, değerli Patnoslu kardeşlerimize. İstanbul Patnos Platformu’na başarılar diliyorum.

Yerel gazeteleri dolaşırken Mavi Kocaeli Gazetesi’nin Mustafa Elbi’nin söyledikleri çok önemliydi. Kendi gazetesini göstererek, şunu söyledi, şu çarpıcı ifadeyi: “Şu gördüğünüz gazetenin her şeyi yabancı, bir tek o gazeteyi hazırlayan bizler yerliyiz. Gazetenin kağıdı, boyası, baskısı hepsi yabancı imkanlarla hazırlanıyor. İthal, bir tek biz bu gazeteyi hazırlayanlar yerliyiz.” Dedi. Bu da çok önemli bir bilgi.

Kocaeli Tabip Odası sonrası şunu söylemek isterim; Tabipler Birliği’nin Meclis’teki tüm parti vekilleri ile yaptığı ortak bir basın toplantısı vardı, buna da katıldık. Türk Tabipler Birliği’nin sesini lütfen duyun! Bu sesi duymak için nöbet sonrası bir kamyona arkadan çarparak hayatını kaybeden Dr. Rümeysa Berin Şen’in ölümünün olması gerekmiyor! Lütfen hekimlerin seslerini duyun, hem TTB’nin çalışmalarına katılarak meslektaşlarıma destek veriyorum hem de Kocaeli Tabip Odası Yönetimi’nin gayretlerine destek veriyorum ve tüm bu sıkıntıda olan meslektaşlarımın sesini duyuracağımı buradan tekrar deklare etmiş oluyorum değerli arkadaşlar.

Yasin Ugan 6 ay boyunca kaçırıldı ve kaçırıldığı yerde işkence gördüğünü beyan etmesine rağmen bu konu halen araştırılmıyor ve kendisi cezaevinde. Bir şekilde cezalandırılmış olabilir o beni ilgilendirmiyor ama kaçırılma ve işkence gördüğünü beyan etmesine rağmen bunun araştırılmaması beni ilgilendiriyor.

Hürmüz Diril halen yok! Eşi Şimoni Diril’in cesedi bulundu, Hürmüz Diril’in kaybı 2 yıldır devam ediyor! Hürmüz Diril nerede diye tekrar soruyoruz!

Selçuk Kozağaçlı çok değerli bir hukukçu, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın mahkemesine de katıldık. Zulmen tutukluluğu devam ediyor bunu kabul etmediğimizi net bir şekilde beyan etmiş olalım. Adil bir yargılama diliyoruz.

Gökhan Türkmen kendisi de kaçırıldı ve işkence edildi 9 ay boyunca işkence edildiğini mahkemede söylemesine rağmen herhangi bir işlem yapılmıyor bunu da tekrar hatırlatalım, biz böyle standart uzun vadeli hak ihlallerini unutmamayı fikri takibi yapmayı sürdüreceğiz.

Gülistan Doku geçtiğimiz gün anne ve babasını da programımıza konuk ettik. 2 yılı aşkındır Dersim’de Gülistan Doku’nun kendisi bulunamıyor, eğer ki ölmüşse cesedi de bulunamıyor, korkunç bir hadise, bir devlet bir genç kadının cenazesini bulamadı maalesef, kemiklerini bulamadı, olacak bir şey değil, gereken araştırmalar yapılmadı, tekrar yetkilileri göreve çağırıyoruz.

Osman Kavala artık kendisi hakkındaki mahkemelere bile katılmıyor ve adalet beklemiyor, çok üzücü bir hadise, 4 yılı aşkındır Osman Kavala maalesef ki hakkı, hukuku çiğnenerek zindan da ve kendisi de protesto ederek bu mahkemelerden bir adalet beklemediğini beyan ederek mahkemelere bile gitmiyor.

Yusuf Bilge Tunç neredeyse 1000 güne yaklaştı, kaçırıldı, 6 Ağustos 2019’dan beri yok! 2.5 yılı aştı, korkunç bir şey bu ve halen kendisi hakkında halen bir açıklama yapılmıyor! Öldü mü kaldı mı nerede biz Yusuf Bilge Tunç’un hikayesinin peşini bırakmayacağız bunu da net bir şekilde söylemiş olalım!

Şerif Mesutoğlu gördüğünüz gibi öncesi ve sonrası adil olmayan yargılamayla müebbet hapse mahkum edilen bu kişinin Anayasa Mahkemesi’nin sonucunun bir an evvel ortaya çıkması ve doğru dürüst somut maddi deliller olmaksızın müebbet hapse mahkum edilen bu kişinin adil bir şekilde yargılanması gerektiğini söylüyor ve hatırlatıyoruz Anayasa Mahkemesi’ne.

Basın toplantımızı bitiriyoruz. Burada en son olarakta geçtiğimiz gün programımıza katılan Sn. Cüneyt Alphan’ın durumunu hatırlatmak gerektiğini düşünüyorum. Cüneyt Alphan ÖFG TV programına katıldı ve programda şu gördüğünüz şahıs; Cüneyt Alphan zamanında 1997 yıllarında Diyarbakır Can TV’de Kürt meselesi ile ilgili yaptığı bir program sonrası gözaltına alındı ve bu hayatını kararttı, daha sonra işe girmesi engellendi, işe girse bile işten çıkarıldı ve çok ağır hak ihlalleri yaşadı biz de bunu kamuoyuna duyurduk. Türkiye’de maalesef fişleme devam ediyor. Türkiye’de maalesef zorbalık devam ediyor. Kürt meselesi niye var diyenlere ben Cüneyt Alphan’ın halini hatırlatmak istiyorum. Sadece Kürt meselesinin nedenini araştırmak için bile program yapan bir insanın hayatının nasıl 25 yıldır karartıldığı apaçık ortada! Maalesef bunun gibi binlerce insan var.

Bugün de basın toplantımız burada bitiyor. Son olarak elimizdeki belge ile iş kazaları ile ilgili verdiğimiz soru önergelerini göstermiş olalım. Aydın, Antalya, İstanbul, Kocaeli, Denizli, Sakarya, Muğla, Milas, Batman, Konya ve İzmir’deki iş cinayetlerini gündeme getirdik. Bütün bunlar için bakanlıkların açıklama yapması gerekiyor.

Yorumlar (0)