Sosyalist Cumhuriyet Partisi: Bölücü, gerici, işbirlikçi, rantçı partilere ve adaylara oy yok!

Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP), 31 Mart yerel seçimlerinde “bölücü, gerici, işbirlikçi, rantçı partilere ve adaylara oy yok” açıklaması yaptı.

SPOR 07.03.2024, 12:08 07.03.2024, 12:09
Sosyalist Cumhuriyet Partisi: Bölücü, gerici, işbirlikçi, rantçı partilere ve adaylara oy yok!


Tüm SCP il ve ilçe örgütlerinin, kendi seçim bölgelerinde o yörenin koşullarını dikkate alarak ilgili yerel yönetimin; bölücülüğün, gericiliğin, işbirlikçiliğin ve rant belediyeciliğinin karşısında kazanılması önceliği ile dürüst Kemalist, Sosyalist ve vatansever partili veya bağımsız adayları destekleyeceği belirtilen açıklamada; “Uygun görülen yerlerde güç birliği yapılacak ve herhangi bir karşılık beklemeden birlikte çalışılacaktır. Bu tür adayların olmadığı yerlerde yağma sistemini teşhir çalışması yürütülecektir” denildi.

31 Mart yerel seçimlerinde sistem partilerinin illerde ihale müdürlüklerine aday gösterdiğine dikkat çekilen açıklamada, “31 Mart’ta yerel seçim yapılacak. Sistem partileri, farklı örtüler altında esasın gizlenmesi görevlerini yerine getirecekler. Sistem partilerinde, sistemin adayları olarak yarışanlar, gerçekte Cumhuriyet’in Belediye Başkanlığına değil, ihaleler genel müdürlüğüne, şirketler genel müdürlüğüne taliplerdir.
12 Eylül 1980 darbesi ile yeni bir sürece evrilerek Cumhuriyetin halkçı kamucu belediyeciliğini yıkanlar, belediyeleri taşeronlar ve şirketler cumhuriyetine, talan merkezlerine dönüştürdüler.
Belediyenin sorumluluk alanına giren her konuda şirket kurmayı yasalaştırdılar.
Belediyenin yaptığı bütün işleri, alt işveren denilen taşeronlara verebilme kanunları çıkardılar.
Özelleştirme belediyeleri bu şekilde ele geçirince, belediyeler ihale genel müdürlüğüne dönüştü.
31 Mart’ta yapılacak seçim ihale müdürlerinin kim olacağı seçimidir.
Milletimizden gizlenen asıl gerçek budur.
Bu gerçeği tüm seçim çalışmalarımızda yüksek sesle dillendireceğiz” ifadelerine yer verildi.

SİSTEM PARTİLERİNİN VE TÜRKİYE’NİN DURUMU

Sosyalist Cumhuriyet Partisi’nden yapılan açıklamada şunlara yer verildi:

“Bu seçim yerel ihale müdürlerinin seçileceği bir seçim olmasına rağmen dünyanın ve vatanımızın içinde bulunduğu siyasal tablodan bağımsız değildir. Ekonomi programları birbirinden farklı olmayan ve emperyalist finans merkezlerinin ekonomik ve siyasal beklentilerini karşılamak üzere rekabet halinde bulunan partilerin boylarını göreceğiz.

2. Dünya savaşı sonrasında girdiğimiz küçük Amerika sürecinin temsilcisi siyasal partiler, Cumhuriyet’in yarattığı kamu iktisadi teşebbüslerini el ele tasfiye eden özelleştirme programları ile Türkiye’yi NATO ve AB kapısına bağlayan işbirlikçi siyasetleri ve borçlanma ekonomisi ile Türkiye’yi duvara vurdular. Ve o duvarın altında bulunuyorlar. Bu partiler ve yönetici kadroları, Cumhuriyet’in yarattığı değerleri yağmalayarak ve kişisel servetlerini alabildiğine arttırırken emeği ile geçinen Türkiye halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiler. Emeklinin, işçinin, memurun-mühendisin-öğretmenin-doktorun hali içler acısıdır. Türkiye ancak yeniden Cumhuriyet Devrimi ile kamucu planlı ekonomi ile ve üreterek bu duvarın altından çıkacak. Belediyeleri özel şirketlere ihale dağıtan müdürlükler olmaktan çıkarıp yeniden kamunun hizmetinde, kazancı değil halka hizmeti esas alan yerel yönetim birimleri haline getirmek dışında bir çözüm bulunmuyor. Yerel yönetimleri Cumhuriyet Devrimi’nin halkçılık ve kamuya hizmet anlayışı çerçevesinde yeniden örgütleyeceğiz.

31 Mart yerel seçimi, AKP iktidarı ve ittifakları için bir güvenoyu yoklaması olacağı gibi, önümüzdeki dönem Türkiye’yi yönetmek üzere emperyalist merkezler tarafından hazırlanan unsurların rüştlerini ispatlama sınavı da olacaktır. Her iki unsurun başarısızlığı ve güç kaybı, emekçi halkın önümüzdeki dönem yükselecek mücadelesine katkı sağlayacaktır.  

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eş başkanlığı ile başlayan ve Türkiye’nin başına çok büyük belalar açan süreç sonrasında 17-25 Aralık operasyonu ve 15 Temmuz darbesi ile ABD ile arasındaki ipler gerilen ve yakın zamana kadar 2 kutup arasında denge siyaseti izleyen hükümetin ABD-NATO kuşatmasına ve tehditlerine yeniden teslim olduğuna ve Türkiye’nin başına yeniden çok büyük belalar açacak girişimlere yanaştığına ilişkin veriler ürkütücüdür. Bu veriler, tarikatları ve orta çağ gericiliğini tüm devlet aygıtlarına egemen kılan, Cumhuriyet’le ve Devrim’in lideri Mustafa Kemal Atatürk’le hesaplaşma aşamasına geçen eylemlerle birleştiğinde ortaya çıkan tablo oldukça ağırdır. Türkiye bu hükümeti ve orta çağı sırtında taşıyamaz. Ancak bu hükümetin alternatifi Türkiye’yi ABD hegemonyası altında ezilen dünyanın karşısında konumlandıracak bir hükümet de olamaz.

‘TÜRKİYE, DÜNYA HALKLARINA ÖRNEK OLAN BAĞIMSIZLIK SAVAŞININ YURDUDUR’

Türkiye ölümlerden ölüm beğenecek bir ülke değil, geçtiğimiz yüzyılın başında dünya halklarına örnek olan ilk antiemperyalist bağımsızlık savaşının ve Cumhuriyet Devrimi’nin yurdudur.

Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurduğumuz bağımsız, laik, halkçı ve kamucu Cumhuriyet, günümüzde dört önemli tehditle karşı karşıyadır.

  1. Ülkemizin içindeki ve çepeçevre hudutlarımızdaki askeri üsleri ile ABD ve NATO eşkıyalarının silahlı tehdidi.
  2. Bu emperyalist eşkıyalar tarafından beslenen, ABD ve NATO’nun ülkemizde ve bölgemizdeki çıkarlarına hizmet eden silahlı terör örgütleri PKK ve Hizbullah’ta ve bunların yasal uzantıları olan DEM ve Hüda-Par’da şekillenen bölücülük.
  3. NATO’ya girdiğimiz 1952 yılından bu yana emperyalizm ve yerli işbirlikçileri tarafından palazlandırılan ortaçağ kültürü ve tarikatçı dinci gericilik zemininde iktidarı ele geçiren ve Cumhuriyetle hesaplaşmaya girişen AKP çatısı altında birleşen tarikatlar koalisyonu.
  4. Kendisini topluma sözüm ona muhalefet olarak sunan, ancak kaderini emperyalizmle ve onun bu coğrafyadaki çıkarlarıyla bütünleştirmiş olan işbirlikçi siyaset.

Bu tehdit unsurlarının tamamı birbirleriyle, esas efendileri olan emperyalizmin çıkarları doğrultusunda şu ya da bu oranda ve şu ya da bu şekilde ilişki içindedir. Esas olan sistemin sürekliliğidir ve bu merkezler bu görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duyulacak her şekilde görüşmelerini ve ittifak çalışmalarını el altından yürütmektedir.

Yerel seçimler, Sosyalistler ve vatansever güçler için emperyalizmin bu uzantılarını teşhir etmek ve mümkün olan oranda heveslerini kursaklarında bırakmak için bir araçtır.

BÖLÜCÜ, GERİCİ, İŞBİRLİKÇİ, RANTÇI PARTİLERE ve ADAYLARA OY YOK!

Seçimlerin önceki yıllara göre daha da önem kazandığı koşullarda partimiz, ülkemizi ve milletimizi esas alan Cumhuriyet devrimcisi bir çizgi izleyecektir.

Bu amaçla;
Partimizin 31 Mart yerel seçimlerinde öncelikli amacı; bölücülüğün, gericiliğin, emperyalizm işbirlikçiliğinin ve rant belediyeciliğinin mahalli seçimler aracılığıyla yeni mevziler kazanmasını önlemektir.

Bölücü ve gerici partilerin hiçbirine ve hiçbir adayına oy verilmeyecektir.

Bu partiler dışında kalan sözüm ona muhalefet partilerinin büyük bir titizlikle belirlenen emperyalizm işbirlikçisi-rantçı adaylarına oy verilmeyecektir. Bu partilerin titiz eleme mekanizmasından hasbelkader geçebilmiş vatansever ve halkçı adaylar varsa parti örgütlerimiz tarafından değerlendirilecektir.    

Tüm SCP il ve ilçe örgütleri, kendi seçim bölgelerinde o yörenin koşullarını dikkate alarak ilgili yerel yönetimin; bölücülüğün, gericiliğin, işbirlikçiliğin ve rant belediyeciliğinin karşısında kazanılması önceliği ile dürüst Kemalist, Sosyalist ve vatansever partili veya bağımsız adayları destekleyecek, uygun gördükleri yerlerde güç birliği yapacak ve herhangi bir karşılık beklemeden birlikte çalışacaktır. Bu tür adayların olmadığı yerlerde yağma sistemini teşhir çalışması yürütülecektir.”

Yorumlar (0)