Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletimizi esaret altına almayı amaçlayan Sevr Antlaşması’nın 421’inci maddesi antikalara dair halihazırda yürürlükte olan Osmanlı kanunlarının ilgası hükmünü içeriyordu. Yani tarihi ve kültürel mirasımız üzerindeki egemenliğimiz elimizden alınmak, medeniyet değerlerimiz ortadan kaldırılmak isteniyordu. Sevr’i yırtıp atarken aynı zamanda milletimizin kökleriyle bağını kesmeyi amaçlayan bu dayatmaları da boşa çıkardık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'nda Beştepe Millet Kütüphanesi'ndeki Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'ne katıldı.
Erdoğan, hayatını kaybeden eski Bayındırlık ve İskan Bakanı, 22, 23 ve 24'üncü dönem AK Parti Samsun Milletvekili ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Mustafa Demir’e başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tevarüs ettiğimiz tarih ve medeniyeti içinde yaşadığımız coğrafyayı hakkıyla anlayamazsak gelecek rotamızı doğru çizemeyiz. Her zaman söylüyorum. Milletçe biz bin yıldır buradayız. Bu topraklarda yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla milli kültürümüzün istikametini de burada aramak zorundayız" diye konuştu.
"Bilim insanlarımız arkeolojide adeta destan yazıyor"
Tarih ve kültür mirasını yarınlara taşımak için tüm güçleriyle gayret sarf etiklerini, Kültür Bakanlığı ilgili kurumlar, üniversiteler, hocalar, sivil toplum kuruluşları ve arkeoloji camiasının tüm aktörleriyle yoğun bir emek harcandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı’nda bu alanda görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız hiçbir detayı atlamadan kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla çalışıyor. Sizlerin alın terinin neticesinde ortaya çıkarılan gizli hazinelerimizin hak ettiği ilgiyi ve değeri görmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Emeklerinizin boşa gitmediğini görmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Bugün yıllık 800’e yaklaşan saha çalışmasıyla bu alandaki faaliyetlerimizi hem kapsam hem de içerik itibarıyla çok önemli bir seviyeye ulaştırdık. Karada kazı ekiplerimiz, su altında ise dalgıç bilim insanlarımız arkeolojide adeta destan yazıyor. Arkeolojide bu destanı yazmanın ötesinde insanlık tarihine eşsiz katkılar yapıyoruz.
Şunu da burada sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye gerek toprak yüzeyi gerek su altı çeşitlerinde dünya arkeolojisinde ilk sırada yer alıyor. Yakın zamana kadar geri plana itilen Türk-İslam arkeolojisini hayata geçirmek de hamdolsun yine bize nasip oldu. Medeniyet mirasımızın izlerini evvela Anadolu’ya giriş kapımız olan Kars Ani Harabeleri’nde, ardından da Ahlat’ta Malazgirt’te sürmeye başladık. Her biri tarihe not düşen maziyi atiyle buluşturan onlarca, yüzlerce çalışamaya imza attık. Üniversitelerimizde Türk-İslam arkeolojisi bölümlerini kurarak bu alana yeni bir soluk kazandırdık. Diğer taraftan, ülke çapında gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle tarihi ve kültürel değerlerimizi yaşamaya ve yaşatmaya özen gösteriyoruz. Hat sanatından minyatür sergilerine farklı alanları kapsayan Kültür Yolu festivallerimiz ve Yaşayan Miras şölenlerimiz tüm hızıyla devam ediyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde ise Bir Anadolu Şenliği adı altında kültür ve sanat faaliyetleri icra ediyoruz."
“Bu dönüşümün bir sonraki durağı Haydarpaşa ve Sirkeci olacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 86 yıllık aranın ardından asli kimliğine kavuşturdukları Ayasofya-i Kebir Camisi’ni tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine aldıklarını, Galata Kulesi’ni eski ihtişamlı günleriyle yeniden buluşturduklarını, çökme noktasına gelen Kız Kulesi’ni inşallah daha yüzyıllarca ayakta kalabilecek şekilde aslına sadık kalarak elden geçirdiklerini anlattı.
İstanbul Arkeoloji ve Ankara Resim Heykel müzelerinin bakım ve onarım çalışmalarını başarıyla nihayete erdirdiklerini, başkentin kangrene dönen, CSO Projesi’ni, CSO Ada olarak hayata geçirdiklerini aktaran Erdoğan, "Bu dönüşümün bir sonraki durağı Haydarpaşa ve Sirkeci olacak. Bakanlığımız kültür ve sanatın iç içe olduğu güzel bir projeye imza atıyor. Projenin tamamlanmasıyla dünyanın gözbebeği İstanbul’un Anadolu yakası da önemli bir kültür ve sanat alanına sahip olacak" dedi.
"65 yıl önce ülkemizden kaçırılan Marcus Aurelius bronz heykeli şu anda sizlerin ziyaretine açık"
Kültür varlıklarına sahip çıkıp her birini ihya ederken, ülkeden kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye’ye iadesi için de yoğun bir mücadele içinde olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yurt dışına çıkarılan bu eserleri uzun yıllar süren bilimsel çalışmaların yanı sıra hukuki ve diplomatik girişimlerimizle ait olduğu topraklara Anadolu’ya getiriyoruz. 2002’den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin ana vatana iade edilmesini sağladık. Bu eserlerin sonuncusu olan ve tam 65 yıl önce ülkemizden kaçırılan Marcus Aurelius bronz heykeli şu anda sizlerin ziyaretine açıktır.
Milletimizi esaret altına almayı amaçlayan Sevr Antlaşması’nın 421’inci maddesi antikalara dair halihazırda yürürlükte olan Osmanlı kanunlarının ilgası hükmünü içeriyordu. Yani tarihi ve kültürel mirasımız üzerindeki egemenliğimiz elimizden alınmak, medeniyet değerlerimiz ortadan kaldırılmak isteniyordu. Sevr’i yırtıp atarken aynı zamanda milletimizin kökleriyle bağını kesmeyi amaçlayan bu dayatmaları da boşa çıkardık. Dolayısıyla arkeoloji camiamızın her bir mensubu, milli varlığımıza sahip çıkarak tarihi bir misyonu ve mesuliyeti yerine getiriyor.”