03.05.2018, 17:14

PERA MÜZESİ'nde BİR SERGİ..

Pera Müzesi tam da yaz sezonu gelmek üzereyken içimizi açacak bir sergiye ev sahipliği yapıyor ‘İstanbul’da Deniz Sefası’....

 

Sergi, 1870 lerden 20. yüzyılın ortalarına uzanan süreçte, deniz hamamından plaja geçişin devrim niteliğindeki hikayesine odaklanıyor. 1920’lerden itibaren deniz hamamları evrilerek yerlerini yavaş yavaş kadın ve erkeğin beraber denize girebildiği plajlara bıraktı. Kent sakinlerinin hızla benimsediği plaj olgusu zaman içinde kendine özgü eğlencesini, modasını ve kültürünü yarattı. Denizin kent yaşamının bir parçasına dönüşmesi İstanbul’a farklı bir özgürlük anlayışını da getirmişti. 1960’lı yıllara kadar altın çağını yaşayan plaj kültürü hızlı sosyolojik değişimlerle köklü bir dönüşüme uğradı. Kent bir anlamda denizini yitirdi. (Basın Bülteninden)

 

Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından kurulan İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, 10'uncu yaşını bu özel sergiyle kutluyor.

 

Serginin duvarlarında bilgi not kağıtları yer alıyor. Dileyen koparıp alabiliyor. Hepsini topladım. Birkaçının başlıkları şöyle;

Sıcak Deniz Kumu Banyoları

İstanbul’da Nerede Denize Girmeli?....

 

O dönemin mayoları,  tek omuz mayosuyla çivileme denize atlayan İsmet İnönü, sandal sefaları, dönem dergileri,  siyah beyaz o günlerde çekilmiş filmler, karikatürler, tablolar,  ve ve ve en önemlisi Florya Köşkü - halkıyla iç içe deniz sefası yapan Atamız...

 

Gerçekten sergiyi gezerken ruhum yükseldi.   Ama hüzünlenmedim desem yalan olmaz. Nereden nereye gelmişiz, şimdi o plajların yerinde yeller esiyor. Rahmetli anneannemin ve dedemin, annemin denize girdiği, mayolarını değiştirmek için girdiği kabinlerden eser yok.

 

Her taraf marinalar, alışveriş merkezleri, binalar ile dolmuş vaziyette. Suadiye’den kiraladığımız sandallar, denizde satılan mısırlar - dondurmalar maalesef çocukluğumda kaldı.

 

Küratörlüğünü tarihçi, yazar ve akademisyen Zafer Toprak’ın üstlendiği sergiyi, 26 Ağustos’a kadar görebilirsiniz.

 

 

••••••••••••••••••

 

LÜGAT 365...

 

Gelelim bu haftaki kelimemize;

 

VARDAKOSTA

İri yarı, gösterişli ve çalımlı. Aslen kıyı koruma gemilerine verilen bir isim olsa da, Türkçede daha ziyade ilk anlamıyla kullanılmaktadır. Dilimize İtalyancadan geçmiştir. Bekçi mânâsındaki guardia kelimesiyle sahil mânâsındaki costa kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

 

 

•••••••••••••••••

 

SEÇİMLERE DAİR ÇOK ÖNEMLİ BİR NOT!...

 

Seçmen listeleri mahalle muhtarlıklarına dün (Çarşamba günü) askıya çıkartıldı. Listeler 12 Mayıs Cumartesi günü 17:00’de kaldırılacak...

 

Özellikle kimlik kartını yenileyenler Yüksek Seçim Kurulu listelerinde görünmeyebiliyor.

 

Lütfen bu konuya hassasiyet göstermenizi rica edeceğim.

 

••••••••••••••

 

 

 

Deneme yazılarımdan...

At gözlüğü takmış insanlar vardır şu hayatta. Onlar, ne sağı görürler, ne de solu. Sadece dümdüz bakarlar. Derinlerde ne var, ne olmuş diye sormaya kalksanız, sadece susarlar.

 

Neden mi, korkarlar da ondan. Üç maymun ödülü hep bunlarındır. Hayata hep tek pencereden bakarlar. Onların baktığı yönde, her şey doğrudur, toz pembedir. Pardon, hiç mi sıkılmıyorsunuz bu halinizden. Hayat size yirmi dört saat pespembe, eh bu durumda sağı solu görmemeniz gayet normal.

 

Yanında da inat ettiğiniz, inandığınız doğrular var, ohh daha ne olsun. Objektif olmayı deneseniz, tek bir yandan  bakmasanız, sabit fikirli hallerinizi sıyırsanız üzerinizden...

 

Bizim, her şeye sizin baktığınız pencereden bakmak zorunluluğumuz yok. Sizi gidi inatçı keçiler sizi,  atın şu at gözlüklerinizi. İnanın bana dünya böyle çok daha güzel.

 

 

••••••••••••••••

 

 

Sevgili evren hafta sonumuzu sağlıkla, huzurla, bolluk bereket içinde, keyifler keka, mutluluktan ayaklarımız yerden kesilmiş olarak yaşasak hiç fena olmaz diyorum birde pls demeyi unutmuyorum.

 

 

Pazartesi gününe kadar hoş kalın, hoşça kalın.

 

elvankaracay@gmail.com

Yorumlar (0)