Ensest, genel tanımı itibarıyla aile içerisinde meydana gelen cinsel tacizlerin ve bu davranışların öznesi olan kişilerin cinsel tatmin için çocuk ve gençlere yönlendirilmiş her türlü fiziksel ve duygusal istismarını kapsayan bir kavramdır. Toplumsal boyutları açısından, ensest hem fiziksel hem de ruhsal zararların ortaya çıkmasına yol açabilir ve bu ağır bir şiddet türü olarak kabul edilir. Türkiye'de bu konuda meydana gelen istismar vakaları genellikle toplumun gözünden saklanmakta, dolayısıyla bu konuda bir farkındalık yaratmak büyük bir gereklilik arz etmektedir. Ensest ile mücadele etmek amacıyla gerekli yasal ve toplumsal değişimlerin gerçekleştirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir araştırma komisyonu kurularak bu sorunun daha iyi anlaşılması gerektiği ifade edilmektedir.
GEREKÇE
Ensestin kesin bir tanımının olmamasına rağmen, konu üzerinde çalışan pek çok kuruluşun üzerinde anlaşmaya vardığı bir tanım bulunmaktadır. Bu tanıma göre ensest, aile içindeki bir bireyin, diğer bir bireyi cinsel anlamda istismar etmesi olarak tanımlanır. Bu durumda, yalnızca kan bağı olan akrabaların değil, geniş aile yapısı içindeki diğer bireyler de, yani üvey akrabalar ve aile içindeki otorite figürleri de ensest eylemcisi olarak kabul edilmektedir. Aile içindeki bu tür istismarların nasıl meydana geldiğine dair yapılan araştırmalar, ailenin sosyal yapısının zarar görmemesi adına bu durumların gizlenmesine yol açan yanlış anlamaların olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye'deki mevcut toplum dinamiklerinde, bu tür tacizlerin genellikle göz ardı edilmesi, ensestin doğru bir şekilde tanımlanmasını ve görünürlüğünün artırılmasını engellemektedir.
Gizli Kalma Problemi
Ensest, toplumda genel anlamda bir tabu haline gelmiş durumdadır. Bu durum, cinsel istismarın aile içindeki bireylerce açığa çıkarılmasını zorlaştırmakta ve böylece birçok vakayla ilgili yasal süreçlerin başlatılmasına engel olmaktadır. Korkutma, şantaj ve toplumsal baskı gibi sebepler, küçük yaşlardaki çocukların istismarına maruz kalmalarına neden olmaktadır. Bu tür durumlar, mağdurların sağlıklarını ve psikolojik durumlarını ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Dolayısıyla, bu vahim konunun toplumda daha görünür hale getirilmesi ve üzerine güvenli bir şekilde tartışmaların başlatılması gerekmektedir. Ancak, mevcut sistem içerisinde tartışmalar çoğunlukla istatistiksel veriler üzerine yoğunlaşmakta ve bu durum, mevcut sorunun esasına inmekten uzak kalınmasına neden olmaktadır.
Son Gelişmeler ve Araştırmalar
Hürriyet gazetesi yazarı Melis Alphan'ın Türkiye'deki ensest oranının %40 olduğu yönündeki açıklamalarının ardından, bu konudaki tartışmalar yeniden alevlenmiştir. Ancak dikkat çeken bir nokta, ensest oranının tartışılması yerine, gerçek sorunların göz ardı edilmesine yol açan yanlış anlamaların çoğalmasıdır. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından 2015 yılında yapılan Türkiye’de Ensest Atlası adlı araştırma, bu oranı %40 olarak belirtmiştir. Bu tür araştırmalar, toplumda ne denli geniş çaplı bir şekilde bu sorunun var olduğunu ortaya koymaktadır. TKDF Başkanı Canan Güllü, son yıllarda artan ensest oranlarına dikkat çekerken, bazı bölgelerde bunun gelenekselleşmiş bir durum haline geldiğini vurgulamıştır. Bu durum, ensest konusunda düşünülmesi gereken ciddi noktalara işaret etmektedir.
Sosyolojik ve Ekonomik Boyutlar
Ensestin sadece düşük sosyo-ekonomik kesimlere ait bir problem olarak ele alınması yanlış bir yaklaşımdır. Araştırmalar gösteriyor ki, ensest konusu toplumun her kesiminde mevcut ve yaygın bir sorun haline gelmiştir. Bu durumu aydınlatmak için daha geniş kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır. Özellikle farklı sosyo-ekonomik grupları inceleyen çalışmalar, bu sorunun her kesimde mevcut olduğunuWe ortaya koymaktadır. Ensestin toplumsal kökenlerinin ve etkilerinin araştırılması, sadece bu konudaki yanlış anlamaları değil, aynı zamanda önleyici tedbirlerin geliştirilmesini de beraberinde getirecektir. Meclis araştırma komisyonu kurulması, bu bağlamda büyük önem taşımaktadır.
