06.06.2018, 09:37

KONUŞULANLAR GELİŞMEKTE OLAN ÇOCUKLARI ETKİLER Mİ?

Ülkemizin veya 81 milyonluk ülke insanımızın yaklaşık 18-19 milyonu 0-15 yaş grubunu oluşturur. Bunlar okula giden gitmeyen, anasınıfına, ilkokula, ortaokula giden öğrenci ve yetişmekte olan nesillerdir.

 

Bunların akıl, fikir, ruh, gelişimi elbette aileden başlayarak okul ve çevrenin etkisiyle devam eder şekillenir.

 

Aile ve aile yapısı, çocukların, öğrencilerin, beden sağlığının yanında ruh, beyin, ahlak yapısı gibi ve daha farklı özelliklerin insan hayatını direk, kısmen de detaylı olarak etkileyecek olan özelliklerin oluşum ve gelişim yeridir. Burada şekil alır. Bu şekillendirme çocuğun hayatını, hayat akışını, hayat performansını, mutluluğunu azami derecede etkiler.

 

Medyada bazen alışılmadık durumlarla karşılaşır hayrette kalırız.

 

Mesela, biz karpuzun şekli olarak, yuvarlak top gibi olanına alışığız. Karpuzu küp şeklinde, dikdörtgen prizma şeklinde görmek bizi şaşırtır. Küp ya da dikdörtgen prizma şeklindeki ya da daha başka bir şekildeki karpuzlar, oluşumlarında, gelişimlerinde onlara uygulanan gelişim uygulamasına göre şekil aldığındandır.

 

Şekillendirme elbette farklı emek isteyen bir süreçtir. Eğitimin zorluk kısmı, çocuk eğitiminin zorluk kısmı da buradadır. Emeksiz, başıboş bırakmakla olmaz. İstenen şekil emekle, emek harcanarak olur.

 

Bu eğitimdeki zorluklardan birisi, çocukların iyi bir gözlemci olmalarıdır.

 

Gözlemlerindeki yani gözlemlerindeki falsolar onların yıkılmasına ya da gelişip şekil almasında farklı şekiller ortaya çıkmasına sebep olur. Onlar kendilerine söylenenlerin, söyleyenler tarafından nasıl uygulandığına bakarlar.

 

Yani hal ve kâl, söz ve hal aynı olmalıdır. Hele ki bu, toplum önünde olan, medyada sık görülen şahsiyetler tarafından daha çok dikkat edilmesi gereken bir durumdur.

 

İnsanların hayat seyrinde farklı dönemler olduğu gibi devletlerin, milletlerin hayat seyrinde de etkili bazı devirler olmaktadır.

Bunlardan biri, toplumun tamamını ilgilendiren, etkileyen önemli olaylardan birisi, seçimdir. Seçim dönemleridir.

 

Bu dönemler sonuçları itibariyle herkesi ilgilendirdiği gibi öncesinde ise gelişim döneminde şekle modele ihtiyacı olan çocukları, öğrencileri daha çok ilgilendirmekte ve etkilemektedir.

 

Bu dönemde, önde olan ya da önde görünen insanların sözleriyle boca edilmiş günler yaşayan insanlar, ister istemez duydukları o sözlerden yani propaganda dönemlerindeki söylenen sözlerden olumlu ya da olumsuz etkilenirler. Gelişmiş olan insanlar bu sözlerdeki manayı, kârı, zararı, olumlu veya olumsuz etkiyi ölçüp ayırabilir, etkisini kendisine göre belirleyebilirler.

 

Ama, ya gelişmekte olanlar..?

 

Gelişmekte olan 0-15 yaş grubu ise bu ayrımı yapmakta zorlanır hatta yapamaz.

 

Konuşmacılar, dinleyenleri, sempatizanları etkilemek amaçlı sözlerinde etik, ahlâkî, edebî çok geniş sınır çizgileri kullanmakta hatta çizgileri kaldırmaktadır.

 

Doğru olmayan, ahlaki değeri düşük popülist sözler, beyaz yalan denilerek söylenen yalanlar ayrım yapabilenleri olumsuz etkilese de ayrım yapamayanların gelişimini ise tamamen ve olumsuz olarak etkilemekte, bozmaktadır.

 

Ailede ya da okulda doğrular, hakkaniyet, insanlık, feragat, fedakârlık, sevgi, hoşgörü, güzel ahlak, hitap şekilleri, saygı gibi güzel hasletler yanında kin, nefret, ayrımcılık, ötekileştirme, kaba söz, çirkin davranışlardan sakınma gibi durumlardan da sakınmak gerektiği öğretilirken, okul dışında, sosyal hayatta ve dahi mezkûr dönemlerde o değerler, ters yüz edilmiş halde söylenip uygulanmakta ve sürekli olarak medyada gece gündüz tekrar edilmektedir.

 

Doğruları öğrenen 0-15 yaş grubunun,  yanlışların, yanlış davranışların koca koca insanlar, ülke yönetiminde olan ya da ona talip olanlarca yapıldığını gördüğünde, ikilem yaşaması hatta psikolojilerinin bozulması içten bile değildir.

 

Seyyiat yani kötülükler, virütük bir tarzda yayılır. Etkileşimi fazladır. Gelişim dönemindeki nesle ise zararı çok fazladır. Öyle ki dünyalarını ilgilendirdiği gibi onların ahiretlerini de etkiler. Doğru yanlış, yanlış doğru, saman dane birbirine girer. İnanç sistemlerini etkiler, sorgular, çıkmaza girer.

 

Temelleri böyle atılmış olan sağlıksız nesiller, sağlıksız toplum, direk ya da dolaylı olarak yetişmeye başlar, yetişir.

 

Kolay olmamakla beraber bu tür kişilerden, davranışlardan, medya bombardımanından nesillerimizi korumalıyız. Bu tür insanların iyi örnek olmadıklarını da sezdirmeliyiz.

 

Ancak; doğrular, hakkaniyet kendi hayatımızı şekillendirmişse bunu başarabiliriz. Aynı hastalıklar veli, ebeveyn ya da çevreden bir kişi olarak bizde varsa düzeltmekten ziyade hastalıkları bulaştırmaktan öte geçemeyiz.

 

Bir de bize düşen, bu tür insanları gerek sözle gerek davranışlarımızla gerekse hukuki olarak uyarmaktır. Olumsuz söz ve davranışlı kişileri etik, ahlak, gelenek görenek kurallarına uygun davranmaları konusunda uyarmalı, üzerimize düşeni yapmalıyız.

 

Yetişmekte olan nesle kötü örnek teşkil ettiğini bildirmeliyiz bu tür insanlara.

 

Özetle; gelişmekte olan neslimizi korumak ve düzgün yetiştirmek istiyorsak düzgün olacak, düzgün iş yapacak, düzgün nümûne olacağız.

 

Buradaki düzgünlükten maksat ise hakkaniyet, rıza-i ilahi, Kur’an ve Peygamber Efendimiz’in söz ve hayatıdır. Bu değer ölçüleri nirengidir, şaşmamalıdır.

 

Müslüman olmayanlar ise, asgari müşterekler, genel geçer insani değerler, genel ahlaki kurallar dikkate alınarak hareket etmelidirler.

 

Bence önemlidir ve şuna dikkat etmek gerekir. Dünyada siyaset ve siyasetçilerin nesiller hakkında bu anlamda hassasiyetleri nasıldır bilmiyorum fakat ülkemizde bu hassasiyet yoktur ve kirli bir durum mevcuttur. Nesillerimizin istikbali ve sağlıklı gelişimleri adına onları bu günlerde ekranlardan, siyasi içerikli tartışmalardan, siyaset konuşan siyasetçi ve siyasetçi adaylarından, gürültülü patırtılı siyasi ve partizan ortamlardan -ayrım yapmadan- olabildiğince uzak tutmalıyız.

 

Düzgün, kaliteli nesil yetişsin diye bir gayreti olmayan insanlar, siyasiler ve ebeveynler için zaten sıkıntı yok… 06.06.2018

 

                                     ***

 

Pir söz: En iyi kişi kendinden çok ait olduğu sosyal toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına kendini adayan insandır. M. Kemal Atatürk

Yorumlar (0)