Srebrenitsa Soykırımı'nın 30. yıl dönümü münasebetiyle, bugün Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nda özel bir anma etkinliği gerçekleştirilecek. Etkinlikte, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Zeki Levent Gümrükçü ve Bosna-Hersek'in Ankara Büyükelçisi Mirsada Çolakoviç'in katılımlarıyla konuşmalar yapılması planlanıyor. Anma etkinliği, özellikle Bosna savaşında yaşanan toplu kayıpların ve Srebrenitsa'daki trajedinin hatırlanması amacıyla düzenleniyor.
Bugün, Dışişleri Bakanlığı'nın Fatin Rüştü Zorlu Salonu'nda düzenlenecek anma etkinliği, Bosna savaşının derin yaralarını tekrar gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. Anmada, iki önemli konuşmacının yanı sıra, Srebrenitsa Soykırımı'na dair bir belgesel gösterimi yapılacak. Bu belgeselin, olayın ciddiyetini ve etkilerini vurgulayarak katılımcılara önemli bilgiler sunması bekleniyor. Türkiye'yi temsilen etkinliğe katılması planlanan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Srebrenitsa'daki anma etkinliğinde uluslararası dayanışmanın sembolü olarak önemli bir rol üstlenecek. Olayın, ulusal ve uluslararası düzeyde nasıl anıldığını ve gerek geçmişte gerekse günümüzdeki tartışmaları gündeme taşımak, etkinliğin ana amacı olarak öne çıkıyor.
11 Temmuz'u "Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü" olarak belirleyen karar, 2024 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edildi. Türkiye'nin bu tarihin belirlenmesindeki katkısı ise oldukça önemlidir. Türkiye, BM içinde Dostlar Grubu'nun üyesi olarak, bu tarihi anmanın uluslararası kabul görmesi için aktif rol oynamıştır. Bu kararın ardından 9 Temmuz 2024 tarihli Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile de 11 Temmuz tarihi Türkiye'de de anma günü olarak kabul edilmiştir. Bu gelişme, Srebrenitsa Soykırımı'nın unutulmaması ve uluslararası kamuoyunda bilinç oluşturulması açısından büyük bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Srebrenitsa Soykırımı'na dair anmalar, sadece geçmişte yaşanan acıların hatırlanması açısından değil, aynı zamanda günümüz dünyasında benzer olayların yaşanmaması için de büyük bir öneme sahiptir. Anma etkinlikleri, yalnızca kurbanları anmakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal adalet, insan hakları ve barış konularına dikkat çekmek amacıyla bir platform sunmaktadır. Türkiye'nin bu anma etkinlikleriyle, insanlık tarihi açısından önemli derslerin çıkarılması ve bölgesel barışın sağlanması adına üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Gelecek yıllarda bu tür etkinliklerin artarak devam etmesi, hem geçmişle yüzleşmek hem de geleceği şekillendirmek adına kritik bir adım olacaktır.
