Kahramanmaraş'ta meydana gelen 6 Şubat depremleri sonrasında yıkılan Arıkan Sitesi davasında önemli bir gelişme yaşandı. Dava sürecinde gerekli olan ikinci bilirkişi raporunun dosyaya sunulmaması nedeniyle mahkeme, davayı 4 Aralık 2025 tarihine erteledi. Bu dava, depremde iki çocuğunu kaybeden Arzu Yurdal Atılgan'ın da içinde bulunduğu birçok aile için büyük bir önem taşıyor. Atılgan, yaptığı açıklamada, "Benden yarınlarımı, umutlarımı, anneliğimi çalanların; Arıkan Siteleri'nin temel atımından bitimine kadar sorumlu olan herkesin yargılanmasını ve cezalamasını talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde bulunan Arıkan Sitesi'nin A ve B bloklarının yıkılması sonucunda 111 kişi hayatını kaybetmiş, 5 kişi ise yaralanmıştır. Bu felaket, şehrin sakinleri üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, yıkımdan ötürü müteahhit olarak görev yapan Adnan Bektaşoğlu ile statik proje müellifi ve fenni mesul Şener Yener’e yönelik olarak "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçlamasıyla 22 yıl 6 aya kadar hapis talebiyle dava açmıştır. Bu dava, sadece kaybedilen canların hatırlanması açısından değil, aynı zamanda gelecekte benzer felaketlerin önlenmesi için de kritik bir öneme sahiptir.
Davanın dördüncü duruşması Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirildi. Duruşmada, sanık Adnan Bektaşoğlu, depremde yakınlarını yitirenler ve mağdur ailelerin avukatları hazır bulundu. Bir müşteki avukatı, sanığın tutuklanmasını talep ederken, cumhuriyet savcısı ise eksik belgelerin tamamlanmasını istedi. Bu süreç, insanların haklarına nasıl sahip çıktığını gösterirken, mağdur ailelerin adalet arayışlarını da gözler önüne sermektedir. Duruşmalar sırasında alınan talepler, mahkeme sürecine dair dikkat çeken noktalardır.
Sanık Adnan Bektaşoğlu, duruşmaya katılamadığı için özür diledi ve müteahhit olarak görev yapmadığını savundu. Duruşmalardan muaf tutulmak istemesi, dikkat çekici bir talep olarak öne çıktı. Bektaşoğlu’nun avukatları ise müvekkillerinin başka bir deprem dosyasından beraat elde ettiğine dair bir belge sunarak, tekrar duruşmalardan muaf tutulması için ısrar ettiler. Bu durum, mahkemenin tutukluluğa ilişkin kararlarını sorgulatıyor ve adalet sisteminde şeffaflık sorgulamaları doğuruyor.
Mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki adli kontrol kararının devamına ve Adnan Bektaşoğlu’nun duruşmalardan muaf tutulmasına karar verdi. Bilirkişi raporunun beklenmesine karar verilmesi ile birlikte dava, 4 Aralık 2025 tarihine ertelendi. Bu karar, hem mağdurlar hem de davanın tüm tarafları için belirsizlik yaratırken, adaletin ne zaman sağlanacağına dair endişeleri artırmaktadır. Ertelenen her duruşma, ilgili tarafların adalet arayışında kaybedilen süreyi simgeliyor ve bu durum, sürecin ne kadar karmaşık hale geldiğini gözler önüne seriyor.
Arıkan Sitesi’ndeki depremin sonuçları, mağdur ailelerin hayatını derinden etkiledi. İki çocuğunu kaybeden Arzu Yurdal Atılgan, sürece dair duygu ve taleplerini dile getirerek, “Benden yarınlarımı, umutlarımı, anneliğimi çalanların yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyorum. Ben adalet istiyorum” diyerek, tüm annelerin hissettiği derin bir acıyı dile getirmiştir. Bu tür ifadeler, adaletin sağlanması yönündeki kararlılığı artırmakta ve insanların kalplerindeki yaraların kapanmasına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Annelik duygusuyla söylemiş olduğu sözler, adalet talebinin ne kadar kişisel ve derin olduğunu da vurgulamakta, aynı zamanda adalet sisteminin işleyişine ışık tutmaktadır.
