Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre 153 ülke arasında 130. sıradayız. Bu yıl pandemi koşullarıyla derinleşen ekonomik kriz, kadınların yükünü daha da arttırdı.Kadınlar ve erkekler arasında hep var olan gelir eşitsizliği, bu dönemde iyice büyüdü. Geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 43’e çıktı.


8 Mart’ı kutlayanlara şiddet uygulanıyor, cezalar yağıyor. Kadına yönelik şiddeti protesto etmek için dans eden kadınlara dava açılıyor. Diğer yanda ise kadınlara şiddet uygulayanlar, elini kolunu sallayarak sokaklarda dolanıyor. Kadınlar, saldırganlarıyla karakollarda barıştırıp evlerine yollanıyor. Aldatan kadın ve onu sırtından vuran erkek ile aynı suca sığdırmak isteyen bir yargı ile yaşam hakkının elinden alınırken hafifleştirilmiş sebep olarak sınuyoyor,İktidar zihniyeti kadınlara Oysaki şiddet kader değildir, suçtur...


İstihdamda tutunabilen kadınların çoğu, düşük ücretle, sendikasızlıkla, işini kaybetme korkusuyla, uzun çalışma süreleriyle, mobbingle baş etmeye ve evine ekmek götürmeye çalışıyor.
Yaşamın rengi, özü, değişimin ve dönüşümün en güçlü dinamiği kadınlardır burdan bir kez  daha selam olsun! New York tekstil işçisi emekçi kadınlara!


İstekleri üzerinden 164 yıl geçti.. Eşit işe eşit ücret isteği dünyada hala sürüyor. 


Mücadelelerini saygı ile anıyorum 


Bu yıl 8 Mart Dünya Kadın Gününü coşkuyla sürdüreceğiz.. 


Kadınların ucuz işgücü olarak değerlendirilmesi, fiziki şiddete uğraması, doğum izninin düşürülmesinden, kreş hakkının elinden alınmasına kadar adeta yok sayılan bir nesne haline getirilmeye çalışılması kadın sömürüsünün en açık ifadesi anlamına gelmektedir. Bir yandan yaşamın ve üretimin her aşamasından tecrit edilmeye çalışılırken bir yandan da neredeyse salt bir meta olarak ele alınarak gösterilen bu tutum ile çalışılması ise egemenlerin kadına genel bakışını özetliyor.
Kadın mücadelesi yaşam mücadelesidir!
Gelecek kadındır...
Dünyayı kadınlar değiştirecektir!