Gergerlioğlu, kendisine ulaşan insan hakları ihlallerini TBMM'de anlattı!

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, kendisine ulaşan insan hakları ihlallerini TBMM’de düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi.

Vekil Haberleri 15.01.2022, 12:39
Gergerlioğlu, kendisine ulaşan insan hakları ihlallerini TBMM'de anlattı!

İşte HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun o açıklamaları:

Anne zor durumda ve babası da cezaevinde.

Bir başvuruda “Eşim Gökhan Kara Edirne F Tipi Cezaevi’nde kalıyor.” diyor anne ve oğlu da Srebral Parsi’ymiş. “Çok sıkıntılar çekiyoruz.” Diyor. Kendileri Denizli’de oturuyormuş, git gel oldukça sıkıntılı, ilaçlar bulunmuyor, yeni travmalar gelişmiş çocukta, babasızlık ve rehabilitasyon ile ilgili Srebral Parsi zor bir hastalık. “ 3 ilaç kullanıyorum 2 yurtdışı ilacı yok. Nöbetler geçiriyor. Hiperaktivite bozukluğu var.” diyor. Böyle çocuklara çok rastladık babası cezaevindeyken hastalığı ilerleyen çocuklar, otistik çocuklarda çok rastladık. Bu da Serebral palsi’li bir çocuk. Anne zor durumda ve babası cezaevinde. Annenin isteği zaten şu diyor ki: “Bir an evvel Denizli’ye yakın bir cezaevine gelsin, Nazilli Cezaevi, Denizli Cezaevi olabilir. En azından kızım babası ile büyüsün. Ücreti de ne ise veririz.” diyor maalesef ki cezaevlerinde bu ailelerin çok zor durumları nazar-ı itibare alınmıyor. Lütfen Gökhan Kara Edirne F Tipi Cezaevi’nde çocuk srebral parsili lütfen bu çocuğun durumuna dikkat edilsin diyoruz Adalet Bakanlığı’na.

“Koğuşlar çok kalabalık, açlık grevine başlayacağız.” demiş

Davut Yıldırım Bandırma Balıkesir T Tipi Cezaevi’nde kalıyor. Ablası bizi aramış. “Erkek kardeşim içeride kendisine ve arkadaşlarına şiddet uygulanıyor.” diyor infaz koruma memurları şiddet uyguluyormuş. “Koğuşlar çok kalabalık, açlık grevine başlayacağız.” Demiş mahpuslar bunu da yine yetkili makamlara, Adalet Bakanlığı, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne duyuralım. “Üzülmeyelim diye çok şeyleri anlatmadığını” da ilave etmiş.

Kesinlikle darba, işkenceye izin vermeyeceğiz

Biz bu konuda soru önergesi verdik. Olay Mersin’de oldu. Adli bir meseleden, evde bir arama yapılması meselesinden, polisler eve geliyor o sırada polisler ile iki tane delikanlı arasında bir tartışma yaşanıyor Serhat Yolgın, ve Kuzeni İsmail Yolgın 29 Aralık günü oluyor ve polisler gelip iki genci Mersin İl Emniyet Müdürlüğü'ne götürüyor ağır, küfürler ediyor, darp ediyor, dördüncü katta kamerasız bir odada daha sonra adını öğrendiği Ümit Akdeniz ve 4-5 polis gelip bunları jop, tekmeyle darp ediyor ve bayılıyorlar. 4 saat boyunca işkence ediliyor, hastaneye götürüyorlar ve test yapıyorlar. Oldukça kötü bir durumdalar, kusacaklarını söylüyorlar tekrar hastaneye götürüyorlar. “Savcı ifademizi aldı.” polise mukavemetten haklarında dava açılmış.  Hem bir ton darp edilmişler dayak yemişler hem de üstüne haklarında dava açılmış zaten polisin taktiği bu biz genellikle biliyoruz, darp ettiği şahıslar hakkında kendisi şikayetçi oluyor. Bu tür vakalara çok rastlıyoruz insan hakları savunucuları olarak. Biz bu konuyu takip ediyoruz, İçişleri Bakanlığı'na bu konuyu sorduk, kesinlikle bir darba, işkenceye izin vermeyeceğiz hele ki Kürt vatandaşlar olunca bu tür muameleler daha da artabiliyor, bunun da altını çizmiş olalım.

“Eğitim hakkım engelleniyor.”

Serkan Ural bundan iki ay önce KHK ile işinden ihraç edilmiş. İhraç nedeni ve sebebini bilmiyor ve Kıbrıs’a giderken pasaportuna el konmuş, pasaportunu geri istemiş vermemişler. “Eğitim hakkım engelleniyor.” diyor. Çünkü Kıbrıs'a eğitim hakkı için gidiyor. “Sınav dönemi finaller başlayacak. Kimi arıyorsam konu ile ilgili bilgisinin olmadığını ve bu konuda gerçekten mağdur olduğumuzu söylüyorum.” Düşünün insanları hem işinden atıyorsunuz hem de pasaportunu iptal edip eğitim hakkını da elinden alıyorsunuz. Olacak işler değil ama maalesef ki yapılıyor. Böyle vakalara çok rastladık. “Okula ve sınava girmedim her gün borç yükü artıyor.” diyor.

Mahpuslar üşüyor!

Tarsus T 1 Kapalı Cezaevi çok soğukmuş, bu şikayetler geliyor. “Abim bu sene kaşe kaban istedi çünkü üşüyorlar, soğuk, sular soğuk, koğuşlar soğuk. Müdüre görev hatırlatması yapan olursa da 1 hafta hücre cezası veriliyor.” İşte hal bu.

Yeni gelen müdür Haydar Ali Ak inanın ki çok şikâyet aldığımız bir müdür olacak iş değil!

“İzmir Buca F Tipi Cezaevi’nde Mahir Çakır’ın kardeşiyim.” diyor. Bu şikayetleri çok alıyoruz. Yeni gelen müdür Haydar Ali Ak inanın ki çok şikâyet aldığımız bir müdür olacak iş değil! Buradaki tüm arkadaşlarımız da bu müdürün ismini ezberledi. Her gün tehdit, hakaret ve zulümler yapıldığı söylenir. Artık bu zulümün önüne geçemedikleri için 10 siyasi tutsak iki haftadan fazladır açlık grevini başlamışlar. Bunları da Adalet Bakanlığı’na duyuralım. Haydar Ali Ak’ın olduğu cezaevleri derebeylik mi Sayın Abdulhamit Gül? Bir cevap ver şuna. Nedir bu hal? Önceki müdürde olmayan şeyler şimdi oluyor! Nedir bunun bir cevabını ver Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

“Kızımın ziyaretlerine yeterince gidemiyoruz.”

Gebze Kadın Cezaevi’nde çok psikolojik baskılara uğrayan bir mahpus ile ilgili yakınlarının müracaatı var. Tek hücrede kalan psikoljik ve fiziksel şiddet uygulanan en sonda İstanbul Bakırköy Ruh Hastanesi’ne gönderilen bir mahpus orada 2 ay kadar kalmış. Koğuş camını kırmış, hücre cezası verilmiş ve bu şiddet ve psikolojik baskılar devam ediyormuş. “Kızımın ziyaretlerine yeterince gidemiyoruz.” diyor ve ayrıca sürgünler yemiş. Şunu söylemek istiyoruz; cezaevlerindeki mahpuslar zaten özgürlükleri kısıtlandığı için, sıkıntı içinde, cezaevi yönetimleri bu sıkıntıları daha da arttıracak muameleler yaptığı zaman bu insanları depresyona giriyor ve intihar eyleminde bulunuyor. Bunu etmeyin, eylemeyin yazıktır günahtır. Bu insanları bu kadar köşeye sıkıştırmayın diyoruz. Gebze Kadın Cezaevi Müdürü’ne buradan hatırlatıyoruz Adalet Bakanı Abdulhamit Gül bu baskılara son vermenizi istiyoruz!

Dersimde avcılık adı altında dağ keçileri vuruluyor.

Uzun süredir gündemde. Dersimde avcılık adı altında dağ keçileri vuruluyor. Bu kadar zalimlik olamaz. Bu güzelim, Allah’ın yarattığı harikulade güzellikteki ve kabiliyetteki dağ keçilerini gelip o yabancı ülkelerden Amerika’dan Avrupa’dan gelip vurmanın ne alemi var? Bunun üstünden devlet para kazanıyor ve av turizmi yapıyor! El insaf diyoruz. Bizim o kadar doğa harikası ve Allah'ın yarattığı güzelim dağ keçilerini böyle katlettirmeyin, buna karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.

AK Parti MHP'den referans gelmediği için 55'in altında puanla maalesef çöpe atılıyor.

KPSS'de ki mülakat rezaleti devam ediyor. Yüzlerce başvuru geldi bize. Maalesef insanlar mezun oluyorlar, mezun olmakla iş kalmıyor, iş bulamıyorlar. KPSS'ye giriyor yıllarca çalışıyor işte ancak yüksek puanı alıyor. “Hadi işe neyse gidiyorum.” diye mülakata giriyor mülakatta AK Parti MHP'den referans gelmediği için 55'in altında puanla maalesef çöpe atılıyor. İnsanlar perişan oluyor, gençler bu ülkede ümidini kesiyor, bunu etmeyin eylemeyin yıllardır söylüyoruz büyük bir zalimlik yapıyorsunuz Cumhur İttifakı bu hukuk gelirse yanınıza kar kalacak bir iş değil bu ne bu dünyada ne öbür dünyada yanınıza kalacak bir iş değil. Burada çok net bir şekilde hatırlatalım.

“Eşim iki yıldır hükümlü. Benim de dosyam Yargıtay inceleme aşamasında iki tane çocuğum var ve bende içeri gireceğim.”

Tuğba Akça diyor ki: “Eşim iki yıldır hükümlü. Benim de dosyam Yargıtay inceleme aşamasında iki tane çocuğum var ve bende içeri gireceğim.” Diyor. İki çocuk var, yeni bir anne baba tutukluluk olayı olacak. Bizi gerçekten kahreden bir olay anne baba tutukluluk. Kendi ihtiyaçlarını bile gideremeyecek kadar bakıma muhtaç. “Çocukları kime bırakacağım, anneme kim bakacak.” Diyor. Baba çıktıktan sonra anneler girsin. Bu yasa maddesi gelmişti son anda iptal ettiler ama bize çok başvuran var, gerçekten çok kötü bir durum, aileleri çocukları perişan ediyor bu toplum içine adeta mayın atıyorsunuz!

Mahkemeleri umursayan, ceza mahkemelerini umursayan ve takipsizlik beraat, umursayan bir mekanizma yok

672 ile KHK ile ihraç edilmiş bir öğretmen OHAL komisyonu ret vermiş, idare mahkemesi ret vermiş, İstinaf’ta. Böyle binlerce insan var, hiçbir şey yok ve adli-idari hiçbir şey olmamasına rağmen insanlar 15-20 yıllık bir kuyunun dibine atılıyorlar, oralardan çıkmaları çok zor çünkü mahkemeleri umursayan, ceza mahkemelerini umursayan ve takipsizlik beraat, umursayan bir mekanizma yok maalesef.

Denetimli serbestlik yine verilmiyor.

Afyonkarahisar'dan yazıyor bir mağdur eşi. Afyon Cezaevi’ndeymiş ve denetimli serbestlik yine verilmiyor. Çok böyle binlerce vaka var. Bakın 11 Ocak 2022'de denetim serbestliğe ayrılarak çıkması gerekiyor fakat cezaevi gözlem kurulu hiçbir gerekçe ileri sürmeden bu süreyi uzatıyor. 1/10 iyi hal indirimini vermiyor. “4 yıl 8 aydır eşim cezaevinde 2 senedir açık görüş yok sonunda başladı ama çok kısa süreli 7 yaşındaki kızım babası gittiğinde 2.5 yaşındaydı artık kavuşmak istiyoruz diyor.” insanların burasına gelmiş durumda gerçekten çok büyük zorluk var. Cezaevi kapılarında perişan olmuş binlerce aileden bahsediyoruz. Aslında bunu en azından biraz giderebilmek iktidarın elindeydi ama çok zalimdi ve vicdansızlar. Biz bıkmadan, usanmadan söyleyeceğiz; anne baba tutukluluk zulümdür, etmeyin, eylemeyin. En azından anne veya baba çıktıktan sonra diğer anne veya baba cezaevine girsin. Bu zulümdür, bu vicdansızlıktır o çocukların hiçbir suçu günahı yok, yazıktır günahtır. Bebeklerin, çocukların psikolojileri, fizyolojileri mahvoluyor bunları binlerce defa söylesem usanmam çünkü biz bu acıları yakinen müşahede ediyoruz.

İzmir Aliağa Şakran Cezaevi’nde denetimli serbestlik verilmiyor.

İzmir Aliağa Şakran Cezaevi’nde denetimli serbestlik yine verilmemesi nedeniyle ve nakil de yapılmaması nedeniyle çok aile büyük sıkıntılar yaşıyor. Yemekler zaten kötü çıkıyormuş, kantinle ilgili ciddi sorunlar varmış. Bakanlık, Genel Müdürlük hiç kimsenin umurunda değil. Özellikle mahpusları daha uzak cezaevlerine gönderme politikası var. AİHM’in kararlarına rağmen insanları evlerine yakın cezaevine değil daha uzak cezaevine göndermek gayreti bu iktidarın unutulmayacak zalimliklerinden.

“Ailesi olarak endişeliyiz can güvenliği yok.”

Hamdullah Zengin Kocaeli Kandıra 2 nolu F tipi yüksek güvenlikli cezaevinde tutuklu bulunuyor ve orada hasta bir mahpus, işkence gördüğünü söylemiş. “Ailesi olarak endişeliyiz can güvenliği yok. Bu durumdan şikayetçiyiz. Can güvenliğinin sağlanması ve tedavisinin yapılmasını istiyoruz.” demişler Hamdullah Zengin için.

“Türkiye’yi takip eden Avrupa Konseyi Raportörü Sayın Nacho Sanchez Amor’a da ileteceğiz!”

Silivri 7 No’lu Cezaevi’nde hükümözlü bir mahpus. Yakını şikâyet ediyor görüntülü görüşme sistemi getirildi ama siyasi mahpuslara maalesef yok. Ağırlaştırılmış müebbet alanlar arayamıyor ve üstelik haftada bir 20 dakika olan telefon hakkı da 15 günde 10 dakikaya düşürülmüş. Buna birçok cezaevinde rastlıyoruz. Olacak iş değil! Ey cezaevi müdürleri Eskişehir, Kayseri, Silivri Cezaevi Müdürleri nedir bu zalimlik? Size ne? Mahpusun 20 dakika yerine 10 dakika konuşmasıyla başınız göğe mi erecek? Gerçekten el insaf. O insanlar için o 10 dakika o kadar önemli ki bunu çok yakinen biliyoruz. Bu zalimliğin bir tarifi olamaz. Bunu da çok net bir şekilde söylüyoruz. Biz bunları burada bırakmayız Sayın Abdulhamit Gül. Bil ki Türkiye’yi takip eden Avrupa Konseyi Raportörü Sayın Nacho Sanchez Amor’a da ileteceğiz! İletiyoruz. Tüm bunlar ilerleme raporlarına girecek! Bunlar gereksiz, lüzumsuz zalimliklerdir! Yazıktır günahtır. İnsanların bir on dakikasını çalarak biraz daha zulüm edeyim ne demek? Gerçekten çok ayıp!

“79 puan almış mülakatta 55 vermişler”

“Ben Aysun Tayınlamak Diyarbakır’dayım. Mülakattan mağdur oldum.” Diyor. 79 puan almış mülakatta 55. Bunlar artık standart! Çok iyi anlıyoruz! Belli ki AK Parti- MHP’den referans getirmemiş. İnsanlar madden perişan ediyorsun bir de aylarca, yıllarca bu insanlar bu derslere çalışmışlar, kitaplar almışlar, evlerine kapanmışlar. Çalıştıkça çalışmışlar! Günahtır! Öyle büyük bir vebal alıyorsunuz ki!  Ödenecek bir vefa değil gerçekten!

“Taciz, işkence, çıplak aramalar var.”

Bakırköy Cezaevi’nde siyasi tutsak Hazine Alçı’nın görüşçüsü bize yazmış. Orada büyük baskılar olduğunu söylüyor, Bakırköy Cezaevi’nde çok fazla baskı var, bu ara çok şikayet geliyor. Taciz, işkence, çıplak aramalar var. 3 arkadaşı açlık grevine başlamış. Garibe Gezer’den sonra büyük bir sıkıntı, tedirginlik ve direnme hali var. “Arkadaşlar bu vahşeti kabul etmeyince işkence, taciz, tehdit ile hücreye atıyorlar. Acil bir heyet gitsin Bakırköy Cezaevi’nde mahpuslar çok zor durumda.” diyor Hazine Alçı’nın görüşçüsü.

“Oğlumu yanıma almak istiyorum. Oğlum 26 yaşında otistik engeli var, 6-7 yıldır bakım evlerinde dolaşıyor”

“Oğlum Muhammet Özçapın Afyon Engelli Bakım Merkezi'nde kalmaktadır. Oğlumu yanıma almak istiyorum. Oğlum 26 yaşında otistik engeli var, 6-7 yıldır bakım evlerinde dolaşıyor, hiçbir bakım evi bakmak istemiyor, sürekli bir yerlere gönderiyorlar. Afyon’da bakmak istemiyor. Ankara’da Genel Müdürlükle görüştüm, İzmir İl Müdürlüğü ile görüştüm netice alamadım. 6 sene önce yaşlı olmamızdan dolayı çocuğun okula gittiği müdürleri tavsiyede bulundu. “Çocuk büyüdü, çocuğu 1 km ilerideki bakımevine verelim.” dediler. Eve almak istiyoruz ama çocuğa bahçeli ev gerektiği için ortamı sağlayamadık, krizlerde müdahale edebilecek birisi lazım. İzmir İl Müdürü'ne gittik imkânsız dedi. Ankara'daki Genel Müdür.” Düşünün böyle Genel Müdür, müdür dolaşan bir insan sonrasında. “Sonrasında çocuğumu evimize verdi. 3 ay kaldı bizde çocuğumuz. Çok fazla baskı yaptılar. Soma'ya gönderdik Soma istemeyince Afyon'da. Tekrardan çocuğumu yanıma almak istiyorum.” Gerçekten bu böyle engelli çocuğu olan ailelerin böyle mağdur durumda bırakmayın Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanım. Gerçekten bu insanlar çok zor durumdalar. Sosyal Hizmetler açısından bakanlık bu ailelere el atmalı. Böyle binlerce aile var. Aileler tek başına oradan oraya, o genel müdürlükten oraya koşturuyorlar. Bu devletin bunları yapması lazım. Zaten Allah’ın kaderi bu engelli çocuğa bakacağım diyen aileler var. En azından devlet ailenin elinden tutmalı onu böyle zorlukla baş başa bırakmamalı diyorum.

Bitlis Belediyesi’nde biliyorsunuz çok vakayı gündem etmiştik. Bitlis Belediyesi insanları işten attı mahkemeyi kazandılar fakat halen Bitlis Belediyesi kayyımı insanları işe almıyor!

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nden vahim bir vaka. Abdulkadir Kuday 8 yıldır tutuklu ve bel fıtığı mı, felç mi derken çok sıkıntılı bir hastalığa yakalandığı anlaşılıyor ALS Amyotrofik lateral skleroz  gittikçe ilerleyen, felç eden, insanı perişan eden her türlü kasını, solunum ve bacak kasını tutan çok kötü bir hastalık, çok üzücü bir hastalık. ALS olmuş bu mahpus, bir an evvel nakil, infaz erteleme olması lazım, Adalet Bakanı’na buradan duyuruyoruz, Tekirdağ Cezaevi yönetimine. Bunun bir an evvel infaz erteleme işlemleri başlatılmalı. 4 yıllık sürede zaten tedavisi yapılmamış, bundan sonra en azından heyet işlemleri yapılıp bu kişinin infaz erteleme alması gerekiyor. Durumu daha da ağırlaşmasın.

Kayseri Bünyan Cezaevi’nden de çok şikâyet alıyoruz. Mahir Can Ada cezaevinden açtığı telefonda yakınlarına işkence gördüğünü söylüyor. Marş söyletmeye çalışıyorlarmış, askeri düzene koymaya çalışıyorlarmış. Bunlara da karşı çıkınca işkence yapıyorlarmış.

Ayrıca Kayseri 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nde yine şikayetler var. Telefon görüşmeleri 20 dakikadan 10 dakikaya düşürülmüş, 1/10 hakları verilmiyor, yoğun bir şekilde farklı birçok kişi telefon ve 1/10 meselesini bize getiriyorlar. Avukatlar görüşte hala pandemiymiş gibi görüşebiliyorlar arada naylon veya cam perdeler ile. Savunma hakkı da kısıtlanmış oluyor. “E- görüş, telefonla 10 dakika görüşme meselesi, avukat görüşlerinin normalleşmesi konusunda elinizden geleni yapın Ömer bey.” Demiş. Biz de tüm bu biraz evvel bahsettiğim tüm sorunlar ve bu sorun için Adalet Bakanlığı’na gidiyoruz, soru önergelerimiz ile, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na gidiyoruz. Bize gelen başvuruları yerde bırakmıyoruz, onları büyük bir emanet gibi bekliyoruz ve koruyoruz, dile getiriyoruz, gerekeni yapıyoruz içiniz rahat olsun.

Bir eczacı Erzurum Bölge Araştırma Hastanesi’nde eczacı KHK ile ihraç edilmiş, ceza almış, yatmış, çıkmış. “Yattım, çıktım, işimden attınız. Bir yerde, özel hastanede eczacılık yapayım, iş bulayım.” Diyor. “Hayır, bulamazsın, yapamazsın.” Deniliyor. Böyle bir şey olamaz arkadaşlar! Yönetim seni çaresiz bıraktım, seni mahvettim diyemez! Bu insanlar ne yapsın? Nasıl ekmek su bulsun? Aç susuz bırakmışsın! Cezaevinden mahkûmun iş bulması için tahliye olduktan sonra bir kolaylık tanımayacak mısın? Bu insan eczacılıktan başka bir şey bilmiyor ki!

Sungurlu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde C 14 koğuşunda kalan Cihan Özkan onun eşi yazıyor bize. “Görüşlere gidemiyoruz. Açık görüş verilince babasına çocuğumu götürmek istedim, çok uzaktı, yine de gittik, 30 dakika çocuğumuzu gördü ama uzun yolculuk.” soğuk havadan dolayı hasta olmuş. Hem nakil istiyorlar hem de Yargıtay’ın bir an evvel dosyaya bakmasını istiyorlar. “Şu an Yargıtay onasa cezasının çoğunu yatmış olacak. Gerçi bu ülkede öldükten sonra insanların beraatını verip işe geri iade ettiler. Vekilim çok zor durumda insanlar var ama benim elim kolum bağlı beklemek istemedim o yüzden size başvuruyorum.” Hem nakil konusunda hem de Yargıtay’ın bir an evvel onaması konusunda habire Bursa’dan Çorum Sungurlu’ya giden bir aile düşünün. Oldukça zor. Çocuğu ile beraber yollarda, otobüs otobüs değiştiriyor. Ne olacak? Bir an evvel ya naklini verin ya da Yargıtay dosyaya baksın da ne olacaksa olsun. Yatarları bitmiş insanlar ve önlerini görsünler. Yargıtay’a buradan tekrar sesleniyorum, cezaevi gözlem kurullarına tekrar sesleniyorum bu kadar etmeyin eylemeyin.

Fikret Diyar Organ Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde darp etmişler. “Oğlumun mahkemelerde savunma yapılmasına izin verilmiyor, oğlum delilsiz olarak sadece tanıklar ile suçlanıyor ve de cezaevinde darp ediliyor.” Diyor gerçekten cezaevine düşmeye görün. Hem hakkınız yenir hem özgürlüğünüz kısıtlanır, darp edilirsiniz, kimse sizi soruşturmaz. Hakaret işitebilirsiniz, darp edilebilirsiniz Allah kurtarsın derler, evet gerçekten Allah kurtarsın oradaki insanları ama eğer ki orada durmak zorundaysa bir ceza almışsa da hiçbir şekilde insan hakları ihlallerine uğramasın. Bu en önemlisi!S

“Eşim Özcan Duman Şakran Cezaevi’nde. Aksaray T Tipi Cezaevi’ne nakli onaylandı, aynı koğuşta nakil yapıldığı halde nakil olmadı. Para problemi olduğu halde nakil olmadı.” Şakran denetimli serbestlik ve nakil işlemlerini yapmıyormuş. Hem nakil etmemiş hem de denetimli serbestliği vermemiş. İnsanlar çile çekiyor, böyle binlerce başvuru. Sn. Abdulhamit Gül ne güne duruyorsunuz? Etmeyin eylemeyin bu kadar cezaevi gözlem kurullarını kasmayın, denetimli serbestlikler konusunu bu kadar zulme dönüştürmeyin diye tekrar size sesleniyoruz.

Marmara Üniversitesi öğrencisi bize başvurdu. Öncesinde Erasmus’a giden herkesin hibesi ödeniyormuş, bu sene 3’e düşürülmüş. Öğrenci diyor ki: “Ben ilim tahsil edeceğim. Kendimi toparlayamadım madden, arkadaşlarıma verildi bana da verilsin, bunu bir şekilde bana bir kolaylık sağlansın, burs verilsin. Şubat ayında orada olacağım, durumum aciliyet arz ediyor.”demiş. Marmara Üniversitesi’nde öğrencilerin böyle bir sıkıntısı var. Marmara Üniversitesi rektörlüğüne de Erasmus başvurularında 3’e düşürme olayını iptal etmelerini, öğrencilere kolaylık sağlanmasını, hibe konusunda kolaylık sağlanmasını istiyoruz.

Menderes Kış daha öncesinde de ÖFG TV’de kendisi ile program yapmıştık. Bir iş kazası geçirdi, büyük haksızlıklara uğradı, şu anda evinde işsiz güçsüz çok zor durumda seslerini duyurmaya çalışıyor, defalarca bakanlığa hakkında soru önergesi verdik, Meclis’te gündeme getirdim, tekrar gündeme getiriyorum. “Sakat kalma riski ile karşı karşıyayım, mağduriyetimi kamuoyuna duyurun.” diyor biz de duyuruyoruz Sn. Menderes Kış.

Dolandırıcılar çok fazla. Masum vatandaşları dolandıranlara da çok dikkat etmemiz lazım. “Ben % 92 trafik kazası sonucu ağır engelliyim Afyon’da fizik tedavi için bir konut alıp tedavime devam etmek istedim.” Bir daire almış ama “2 ay sonra tapu hazır denildi bende her ihtimale karşı noter sözleşmemi yaptırdım 2 ay sonra geldiğimde tapunun üzerinde ipotek var öyle kabul et başta söylemediler dolandırıldım.” Kötü firmalara karşı Bakanlığın da gereken tedbirleri alması, vatandaşın dolandırılmasını önlemesi lazım, böyle birçok vaka ile de uğraştık.

Önceki yıl Ticaret Bakanlığı’na bu konuda bir soru önergesi vermiştik ve binlerce kişiyi dolandıran bir firma hakkında haber vermiştik ama bakanlığın çok gecikme yaşadığını gördük. Bakanlık geciktikçe gecikti ve en sonunda binlerce insan çok büyük mağduriyetler yaşadı. Ruhsar Pekcan’ın başında olduğu bir bakanlıktı. Biz o zaman onun Bakanlık’dan istifa nedeni hakkında bilgimiz yoktu, kendisine bir bakan olarak usulsüzlüğü gider diyorduk ama daha sonra kendisinin usulsüzlüğü çıktı ve bakanlıktan istifa ettirildi. Ülkenin hali maalesef bu değerli arkadaşlar. Ülkenin hali bu! Kime elini atsan elinde kalıyor! Ticaret Bakanlığı’na usulsüz firmanın dolandırıcılığını durdur, bakan da sonra görevini kötüye kullanmaktan bakanlıktan alınıyor! Fıkra gibi ama maalesef gerçek.

Evform.com adlı sitenin dolandırıcılığından bahsetmiş. Yine insanlar dolandırılmışlar. Evform.com mağduru olmuş. “Benim gibi on binlerce mağdur var.” Diyor. Kötü niyetli insanlara dikkatli olunmalı.

“AK Parti Milletvekili Vahit Kiler’in sahibi olduğu Kiler Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Bor 14 ayda ikinci kez bedelli sermaye artırımı gidiyor sürekli yatırımcısından para istiyor şirket %157 büyüdü kar açıklarken biz %50 zarar ettik.” diyor.  “Paramın yarısı gitti. Bunların elinde vekil olduğu için kimse bir şey yapamıyor.” Diyor çok ciddi bir durum, bir milletvekili ticaret ile uğraşıyor ve bu kişinin para vererek bir sürü ortağı oluyor kendi karları kat kat artıyor fakat sonrasında bakıyorsunuz ki insanlar yüzde 50,70 zarar etmeye başlamış. Bize başvurunlar diyor ki: “İktidar partisi milletvekili olmanın gücü ile bu hareketler oluyor.” Bu da son derece ciddi bir iddia. Vahit Kiler kendi sahibi olduğu Kiler Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı konusunda Bakanlığı uyarıyoruz aynı partinin milletvekilinin o partilisi olduğu Bakanlığın tepkisini de buradan merak ediyoruz. İlgili bakanlığa duyurmuş olalım.

“Eskişehir L Tipi Kapalı Cezaevi'nde 5+ 1’den faydalanarak Eskişehir Açık cezaevine çıkarıldı. bir ay oldu. 1/10 iyi hal indirimimiz verilmedi ve vekilimiz her şeyimiz yasalara uygun. Cezaevinde kaldığımız süre uygun, eşik puanımız yeterli, erken iyileşmemiz var. Halbuki 1/10 iyi hal infazını eşime uygulasalar şimdi covid 19 ev iznine gelebilecekti. Yapmadılar Vekilim. Hakkımızı nerede arayacağız, hakkını helal et.” Diyerek bize başvurmuşlar. Gariban, çaresiz insanlar gerçekten zulüm üstüne zulüm görüyorlar. Yazıktır günahtır diyoruz.

Murat Karataş İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi'nde yakınları içerde darb edildiği şikayeti ile bize başvurmuş ve infaz koruma memuru Murat Karataş’a demiş ki: “Acın dinsin sana kendimi tanıtacağım.” Sayın Abdulhamit Gül duyuyor musun senin cezaevinde ne oluyor? İnfaz koruma memuru diyor ki: “Acın dinsin sana kendimi tanıtacağım.” Tehdit etmiş. “İlk görüşte yürüyemiyordu, oturamıyordu diyor çocuğumun hali. Canınız ciğeriniz tehdit ediliyor, görüşte bakıyorsunuz yürüyemiyor perişan bir hali var. Çocuklarımın babası da cezaevindeydi, cezaevinde öldü, iki çocuğumda cezaevindeyken babasının cenazesine çıkarmadılar.” Devlete emanet ama hale bakın değerli arkadaşlar.  

Yine vahim bir şikayet. Elazığ F Tipi Cezaevi’nde Mehdi Boz kanser hastası, boğaz kanseri hastası ancak tedavi alamadığına dair şikayetler var yine bu konuda da bakanlığı uyarmış olalım. Bu konuyu da ayrıntılı raporlarını isteyerek inceleyeceğim bir hekim ve insan hakları savunucusu olarak.

Yine daha önceki hafta da söylemiştim. Bizim için önemli güzel bir gelişme. Eşen T Tipi Kapalı Cezaevi’nin kaloriferleri konusunda bir eleştiri yapmıştık. Kaloriferler tekrar çalışmaya başlamış ama 1/10 indirimler bu sefer verilmiyormuş, vatandaş işini halledildiğini görünce tekrar bize başvurmuş. Başımız üstüne elimizden geleni yaparız fakat birtakım infaz koruma memurları ismini vermeyeyim ama buradan hatırlatayım bizde kayıtların var sayın infaz koruma memuru tehdit ediyormuş siyasi mahpusları. “Ben buradayken sizin buradan çıkmamanızı sağlayacağım.” diyormuş o infaz koruma memuru kendini bilir. Biz kayıtlarla soru önergesi verdik, bakın buradan söylemiyorum ama soru önergesini verdim. Kötü muamele ve işkence yasağının ihlali ve avukatlar, vekiller gelsin bu cezanın halini görsün, cezaevi müdürü bakın bu işlerin peşini bırakmayız. Kaloriferler yanmıyordu evet yanıyor tamam iyi gelişme bakın kötüsünü de iyisini de söylüyoruz ama 1/10 konusundaki zülümler bu böyle başına buyruk infaz koruma memurları, Eşen Cezaevi Müdürü ve Adalet Bakanlığı yetkililerine hatırlatıyorum.

Fatma Yavuz Takvim gazetesi tarafından kendisi Artvin'li bir Türk olmasına rağmen Ermenilere yapılan haksızlığı eleştirmek için bir empati yaparak “Ben de Ermeni’yim.” diyerek çok önemli ve haysiyetli bir tavır takınmıştı. Ona yönelik Takvim gazetesinin: “Türk düşmanı Ermeni sevici.” Haberlerini de kınıyoruz başvurusunu aldık gereken soru önergemizi İçişleri Bakanlığı'na da verdik.

Hasta mahpus olgun bayrak Şanlıurfa Açık cezaevinde yatıyor. Bana yakınları fotoğraflarını da gönderdi. Gerçekten çok üzücü. nekrotizan fasiit hastası. Oldukça tedavisi zor bir hastalıktır. Et yiyen bakteriler devrededir. Tedavisi çok zordur oldukça zor durumda bir hasta mahpus var. Cezaevi öncesinde kalp krizi geçirmiş, anjiyo olmuş şimdi nekrotizan fasiit hastalığında Şanlıurfa Devlet Hastanesi'nde 3 ameliyat geçirmiş yaraları iyileşmeden tekrar cezaevine göndermişler. Şu an kalçasında on santim çapında açık var. Gerçekten fotoğrafa baksanız kötü olursunuz. Çok sıkıntılı bir hastalık ve halen cezaevinde bu insan. Tekrar kalp ameliyat olma durumu var. En azından yakın bir cezaevine naklini istemişler hala nakilde yapılmamış Şanlıurfa cezaevindeymiş gerçekten insanlar çok zor durumda değerli arkadaşlar.

Bu mağduriyetler ile ilgili başvuruların ve bitirdikten sonra biz size haftanın önemli gelişmeleri ile ilgili değinilerimizde bulunacağız.

Türkiye bir hukuksuz bir ülke. 14 yaşındaki öğrenci ankesörden arandığı için 18 yaşında gözaltına alınıyor. Böyle şey olabilir mi arkadaşlar? 18 yaşını bekliyorsunuz 14 yaşındaki çocuk. “14 yaşındaki çocuk bakkaldan sigara dahi almayı beceremez.” diyor başvurucu olacak işler değil yani. 12-13 yaşındaki çocukları terörist ilan eden bir mantıkla karşı karşıyayız.

Garibe Gezer 22 Aralık'tan beri soru önergemizi vermişiz hala cevaplamıyor hala. Bizde defalarca hatırlatmaya devam edeceğiz.

Bakın Yusuf Bekmezci Yeşilyurt Devlet Hastanesi'nde Alzheimer var, göz hastalıkları var, uyku aknesi, prostat teşhisleri var çok kötüyken bir de göz ameliyatına giriyor orada kalbi duruyor tekrar çalıştırılıyor şu anda yoğun bakımda ama hala infaz erteleme verilmiyor. Olacak iş değil! Aslında istedikleri zaman iki dakikada bu insanlara infaz erteleme verirler ama yoğun bakımdaki Yusuf Bekmezci’ye halen infaz erteleme verilmiyor. Bu bir zalimliktir, vicdansızlıktır. Başka bir şey değildir! Hasta mahpusu daha yoğun bakımda. Daha nasıl tahliye etmezsin diye sormak lazım Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e tekrar sormak lazım nedir bu hal diye tekrar soruyorum.

Tekirdağ Cezaevi’nden de çok darp haberleri alıyoruz ve bilhassa Garibe Gezer Vedat Cam Erkmen vakalarından vakalarından intiharlarından sonra bu Tekirdağ cezaevinde de çok büyük sıkıntılar olduğunu biliyoruz mahpusların çok büykü tedirginlikler yaşadıklarını biliyoruz.

Patnos L Tipi Cezaevi'nde tutsaklara yönelik Biontech aşısı yapılmıyor diyor iki doz Sinovac aşısı yapılmış bu da çok önemli sıkıntı Biontech’in etkinliği Sinovac’a göre oldukça güçlü.

Duy Abdulhamit Gül "Mersin Tarsus T2 Cezaevinde eşim Hasan Toraman bugün telefon konuşması yaptım, kalorifer yanmıyor sıcak su sorunu var. Hava çok soğuk mahkumları resmen ölüme terk ettiniz.” Diyor. Duy bunu haberin yok mu? Biz sana duyurmuş oluyoruz! Abdulhamit Gül

Sariye T isimli Sincan Cezaevi’nde yatan kişi şunu söylüyor: "Can güvenliğimizden sorumlu olan da hak ihlallerini anlatınca çıplak aramaların ruhumuzda yol açtığı gedikleri bildirdiğimizde duyarsız kalan da Abdulhamit Gül’dür. Bütçe görüşmelerinde çok rahat şekilde cezaevlerinde sorun olmadığını anlatmıştır." Bakın Sayın Abdulhamit Gül biz size Meclis’te cezaevlerinde sorun olmadığını anlatırken çok müdahale ettik, siz anlatımınıza devam ettiniz. Bu sırada cezaevindeki mahpuslar da sizi dinliyormuş, isyan ediyormuş,  duyun bunu. “Süslü kelimeler, cümleler ile Meclis’te konuşmamı yaptım gittim, millete lafları çaktım gittim.” ile olmuyor bu işler, vicdanın sızlasın o sırada zindanın dibindeki mahpuslar: “Hayır yalan söylüyorsun Abdulhamit Gül, biz burada zulüm altındayız Abdulhamit Gül çığlıkları.” Atıyordu.

Leyla Kurt vefat etti meme kanseriydi, eşi tahliye olmalıydı denetimli serbestliği vermediler. Kadın ölecek, “Lütfen denetimli serbestliği verin.” Dedik maalesef ki vermediler ve kadın öldü. Acılar içinde göç etti geriye bir eş ve üç evlat bıraktı. Olacak işler değil. Zalimliğin kitabını yazıyorsunuz AK Parti MHP Cumhur Zulüm İttifakı.

Abdulhamit Gül tekrar duy, sana sonuna kadar bağıra bağıra bunları söyleyeceğim.  Bülent Parmaksız arkadaşımız HDP Eski MYK Üyesi Sincan 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde benim kaldığım cezaevinde diyor ki: “Hapishanelerde sorun bitmez, sistem her daim elinde sopayla gezer hapishanelerde, dayatmalara bulunurlar, biz direniriz, direneceğiz. Ama kamuoyu da sorunlarımızı bilmeli, o yükümüzü hafifletir." Diyor değerli yazar Bülent Parmaksız.

Fikret Biçen Silivri Cezaevi’nden diyor ki: “İddianamem elime ulaşmadan mahkemeye çıkarıldım. Kargaların bile güleceği iddialarla beni yargılayan hakimler en ağır cezayı verdi. Adeta elma ağacından portakal topladılar. Suç isnat edip, suçsuzluğunu ispatla dediler.”

Görüntülü görüşme hakkı konusunda maddi engeller giderilmeli ve mahpus ayrımı yapılmadan görüntülü görüşme tahsis edilmelidir diyoruz. Hem maddi bir talep 200 TL talebinde bulunuldu hem de adli, siyasi ayrımı yapılmamalı!

Kerem Altıparmak hocamızın çok değerli bir tweet dizisini okumak istiyorum, çok değerli hukukçumuz aynı zamanda avukatım Kerem Altıparmak: “AYM'nin bugün yayınlanan Onur Can Taştan kararı KHK rejiminin ne kadar absürt sonuçlara yol açtığının gösteriyor.  Onur Can Taştan bir Barış Akademisyeni, KHK ile ihraç akademisyen. Pasaportunu alıp, yurtdışına gitmek istiyor ama pasaportu verilmiyor. AYM yurtdışında akademik faaliyette bulunmayı özel hayat kapsamında görüyor ve salt bir idari karar nedeniyle başvurucunun pasaportunu alamamasını, başvurucunun durumu kişiselleştirilerek karara bağlanmadığı için hak ihlali olarak değerlendiriyor.” ve daha sonra OHAL Komisyonundan ret kararı alıyor. Pasaportunu almadığı için ihlal ve sevinirken OHAL Komisyonu’ndan ret ile üzülüyorsun. Yurt dışında akademik çalışma yapamamayı AYM önemli bir ihlal görüyor, peki yurtiçinde akademik kariyet yapamamayı onu da ihlal olarak görüyor ama maalesef ki Taştan’ın yurtdışında akademik çalışma hakkı var Türkiye’de ok mu diyor Kerem Hoca. “AYM'nin çok yerinde Taştan kararından çok önemli şu sonuç çıkarılmalı; akademik çalışma yapma hakkı özel hayat kapsamındaysa bu hak yurt içinde de geçerlidir. Bu hak, ebedi olarak kısıtlanamaz. Beraat etmiş, Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar almış bir akademisyenin üniversiteye dönüşüne engel olunamaz.” Diyor Kerem Altıparmak Hoca.

Kobani Kumpas Davası’nda çok siyasi bir yargılama yapılıyor. Müşteki polis memuru: “Görmediğim, tanımadığım kişilerden nasıl şikayetçi olabilirim?” diyor, şikayetçi olmadığını belirtiyor ardından mahkeme başkanı devreye girerek “Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ’dan şikayetçi değil misin’’ diye soru sordu. Müşteki polis “Şikayetçiyim” dedi Mahkeme başkanı kendisine verilmiş görevi yerine getirme edasıyla müştekiden zorla alınan ‘şikayetçiyim’ beyanını aslında tutanağa değil terfi karnesine yazmış oldu.” diyor Avukat Cahit Kırkazak. Çok çarpıcı bir ifade bu. Maalesef üzücü ama çarpıcı bir ifade. Mahkeme başkanının bu tutumunu geçen haftaki duruşmada da ‘katılmak istemiyorum’ diyen müştekiye ‘şikayetçi değil misin? Karara itiraz etmeyecek misin?’’ diyerek müştekileri şikâyete zorlamıştı.

Diyarbakır'da bakın Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi radyasyon tedavisi alan kanser hastalarına “Işın cihazı bozuk başka bir hastane bulun.” diyor hala düzelmedi mi Sağlık Bakanlığı'na soruyoruz Dicle Üniversitesi size soruyoruz. Kanser hastaları için bir dakika çok önemli.

Yakup A Silivri Cezaevi’nden bize diyor ki: “10 yaşımda ağır bir yanık geçirdim, yangından çok korkan bir insandım. Orman yangını ihbar ettim "Yangını sen çıkardın." diye delil yokken filmlere konu bir saçmalıktan müebbet verdiler. Sanırım Kürt olduğumdan dolayı üzerime yıktılar, çok mağdurum.” Diyor. Düşünün şu hale bakın.

“Kadri Sancar 2015 Aralık ayından beri suçsuz yere cezaevinde.” diyor kardeşi, “Tutuklandığında 17 yaşındaydı Yargıtay 22 senesini onadı 4 yıldır göremiyor hasta oğlunu annesi.” diyor kardeşi gerçekten bir dram yaşanıyor Kadri Sancar için.

Kocaeli'nde minibüslere zam yapıldı. 3.5’tan 04.35'e çıktı. Çok fazla insanlar bu ücretleri ödemekte zorlanıyor. Yani minibüsçülerde tabi haksız değil, benzin fiyatlarına korkunç zamlar geldi ama sonuçta biz de bütün bu kötü gelişmeleri eleştirmek zorundayız.

Dere yatağına atık madde dökülmüş Körfez ilçesine. Atık maddeden alınan numuneler, TÜBİTAK’a gönderilmiş.

Kocaeli’nde her 100 bin kişiye bir nöbetçi eczane düşüyor! Bir hekim olarak bunu da ifade etmiş olayım çünkü neden? Hem nöbetçi eczane sayısı az cumartesi günü eczaneler çalışmıyor hem de eczanelerde ki ilaçlar bulunmuyor insanlar gidiyor bir eczeneye “Bu ilaç yok.” Diyor. Diğer bir nöbetçi eczaneye koşturuyor insanlar, bir sürü masrafları oluyor ve eczane önlerinde yüz metrelerce kuyruklar oluyor olacak iş mi bunlar ama maalesef oluyor. Bunu da Kocaeli Milletvekili olarak Kocaeli Valiliği’ne de hatırlatmış olalım vatandaşlar eczane kuyruklarında helak oluyorlar.

Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in önemli bir haberi. Bizim soru önergemiz haber yapıldı. Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı sigortasız çalışırken kaza geçiren Menderes Kış’ın bağlı bulunduğu sembol inşaata inceleme başlattı. Yaşananları ihbar kabul eden bakanlık şirkete yaptırım uygulamadı.

OHAL Komisyonu süresi 23 Ocak'ta bitecek uzatılacağına dair halen bir açıklama yapılmadı. Bakın olacak işler değil! Bugün 14 Ocak hala bir açıklama yapılmış değil. Komisyonu’nun uzatılması lazım. Bir sürü başvuru var. Bakalım hayırlısı diyoruz ama bizce süresinin uzatılması değil OHAL Komisyonu’nun kapatılması gerekiyor!

1 milyon 330 bin kişinin öğrenciliği pasif duruma düşmüş. Bununla ilgili bir soru önergesi vermiştik. Öğrenci affı ile ilgili bize bir cevap geldi Mahmut Özer öğrenciliği pasif duruma düşen kişi sayısını açıklamış. Bizde kamuoyuna açıklamış olalım.

Yeni yılda yeni elektrik zamlarını protesto ettik, etmeye devam edeceğiz. Zamlar geliyor Enerji Bakanlığı bize diyor ki: “Tasarruf edin aman fazla açmayın.” ya tasarrufumuzu bize bırak sen zam yapıp durma ey Enerji Bakanlığı!

Hasta mahpus Aysel Tuğluk ölmesin diye Kandıra Cezaevi önünde yapmış olduğumuz açıklamadan sonra, hakkımda bir soruşturma başlatılmış. Cezaevi yetkilileri de şaşırmışlar, savcı şaşırmış Kandıra Başsavcılığı olacak işler değil bunlar! Maalesef ki böyle uyduruk soruşturmalar açılabiliyor ama biz bunlara boyun eğmeyiz buradan da Kandıra Savcısı duysun bu dediklerimizi. Biz bu tür usulsüz uygulamaları kabul etmediğimizi, her şeyi bildiğimizi de buradan ifade edelim o gözlem kurullarında neler dönüyor ne oluyor ne bitiyor çok da iyi biliyoruz sayın savcı.

Leyla Güven eski vekilimiz Elazığ Cezaevi’nde aşısını yaptırmak üzere sağlık birimine gittiğinde “Elin cebinde çıkar.” diyen infaz koruma memuruna “Çıkarmıyorum ne olacak?” dediği için tehdit edildi. Biz bu tehdidi kabul etmiyoruz, cezaevi yönetimini de uyarıyoruz böyle orası değil derebeylik değildir, oradaki infaz koruma memurları böyle kendisinden hesap sorulamayacak memurlar değildir. Biz o tür zulüm muamelelerin, kesinlikle kabul etmiyoruz.

Fikri takibi bırakmıyoruz! Nesrin Genç Osman bakın neredeyse bin 290 gündür soru öğrenmize cevap verilmedi gencecik bir insan piromani yani zatürrenin zamanda tedavi edilmemesinden ilerlemesinden dolayı yoğun bakımda hayatını kaybetti. Çok ağır ve üzücü bir vakaydı Nesrin Gençosman’ın adını bile üç buçuk yıldır unutamıyorum çünkü biz de büyük iz bıraktı, büyük bir ihlale uğramıştı Muzaffer Özcengiz gibi, Halime Gülsu gibi biz hala soru önergemize cevap bekliyoruz Sayın Abdulhamit Gül, hiç unutmadık biz bunları gündem etmeye devam edeceğiz peşini de bırakmayacağız

Giresun'da 82 yaşındaki Yusuf Topal’ın polis müdahalesi sırasında fenalaşarak hayatını kaybettiği iddialarını sorduğumuz soru önergemize ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay 1270 gündür cevap vermedi! 1270 gündür! Ddevletin hali bu arkadaşlar biz soruyoruz ama devletin kayıtlarına giriyor. Bir gün mutlaka bu hesaplar sorulacak arkadaşlar. Bunu da net bir şekilde söyleyelim. Biz bu işlerin peşini bırakmıyoruz, fikri takipleri bırakmıyoruz ve hepsinin hakkını, hukukunu da soracağız. Hiçte merak etmeyin, istedikleri kadar sümenaltı etmeye çalışsınlar biz bunların peşindeyiz değerli izleyenler.

Ayşegül öğretmen ve annesinin katledilmesini sorduğumuz kadın cinayeti önergemize zamanın aile bakanı kendisi bakanlıktan bile alındı şu anda 1270 gündür cevap verilmemiş! Yerine gelen Bakan da vermemiş ve bu arada 1656 kadın cinayeti işlenmiş. Bir kadın cinayeti için cevap vermiyorsun üstüne yüzlerce, 2000’e yakın kadın cinayeti işleniyor.

Bu da dünyanın vicdanına hesabı zor verilecek yeni bir dram haberi. Edirne'de bir mülteci donarak hayatını kaybetti. Edirne'de çeltik sahası binasına sığınmak isteyen bir mültecinin donarak yaşamını yitirdiği anlaşıldı. Keşan Halkın Sesi'nde yer alan habere göre, mültecinin cansız bedeni İpsala Devlet Hastanesi Morguna kaldırıldı. Mülteciler, LGBTİ bireyler, Suriyeliler, ayrımcılığa uğrayanlar maalesef ki çok ön sıradalar! %60 oranı ile LGBTİ bireylerin ayrımcılığa uğradığını görüyoruz %57 oranı ile mülteciler geliyor ikinci sıradalar. Çok üzücü bir sıralama maalesef!

Avukat Gizay Dulkadir demiş ki çok önemli bulmuşum: “Benim bir Müvekkilimin gerekçeli kararında, asya termal oteli google’da aratması örgüt üyeliğine delil olarak yazıyordu. Adamın google’dan otellere bakması örgüt üyeliğine delil sayıldı” düşünün Google aratmada Asya otel aratmışsınız, teröristliğinize delil. Burası Türkiye. Burada “tek tıkla” örgüt üyesi olabilirsiniz, kahraman da olabilirsiniz. Avukatın kendisi söylüyor, müvekkili için söylüyor olacak işler değil, ülkede hukukun haline bakın!

“Eşinin kullanımında olan cep telefonunda “aktifhaber” isimli uygulamanın tespit edilmesi suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca, sanık hakkındaki atılı suç yönünden örgütsel faaliyet ve delil olarak kabul edilemez.”demiş Yargıtay. Düşünün ceza vermiş yerel, Yargıtay diyor ki: “Bir aktifhaber sitesini aramaktan suç mu olur?” demiş ama arada bir sürü belki tutuklu cezaevinde yatmış, yıllar sonra ya birisinin umurunda oluyor ceza dosyası bozuluyor ya da umurunda olmuyor onuyor geçiyor, bu kadar basit.

Evim Mağdurları Platformları’ndan Selda Hanımla Kocaeli'nde konuştuk. Ülke çapındaki 54 bin Evim Mağdurları’nın durumunu biliyoruz ama çok sessizler ne yapacaklarını bilemiyor durumdalar. Nitelikli avukatlarla, hukukçularla bu konuda girişim yapmalılar. Onlara kolaylık diliyorum ve her zaman yanlarında olduğunu belirtiyorum.

Cüneyt Alphan isimli bir kullanıcı Habertürk'teki programda Kılıçdaroğlu’na tepki gösteren Şentop’a şu hatırlatmayı yapıyor: “Gergerlioğlu bir tweeti retweetledi diye dokunulmazlığı düşürülen, sizin talimatınızla polislerin namaz kılmasına dahi izin verilmeyen Gergerlioğlu için ey Şentop sen nasıl aynı şeyi söyleyebilirsin?” diyor.

Tekmeci müşavir Yusuf Yerkel’in Frankfurt Ticaret ateşeliğine atandığını duyurmuştuk çünkü ticaret ile ilgili bir uzmanlığı yok bu kişinin bunu da kamuoyuna ilk duyuranlar arasındaydım.

Bursa Emniyeti’nde Furkan Vakfı üyelerine yönelik ağır ihlaller gerçekleşiyor, onların iddiasına göre; tesettürlü kadının baş örtüsünün açılmasına neden olan fiiller yapılmış!

Bize başvuruda Müyesser Kart cilt kanseri, Bakan’ın kendisine de defalarca söyledim. Medical Park hastanesine yatış yapılmış, kardeşi: “Sağlık Bakanlığı yine ambulans vermedi, biz yine kendi paramızla ambulans tutup getirdik. Hakkımızı helal etmiyoruz." Dedi. Düşünün bir ambulans bile verilmiyor, insanlar kendileri ambulans tutmak zorunda kalıyor, cilt kanseri hastası bir kadın maalesef ki durum bu değerli izleyenler.

Biz yurt gezilerinden birtakım enstantaneler ile döndük. Yurt gezilerimizde emekliler çok zor durumdaydı. Diyor ki: “Kuzu etini 85 TL'den verdim sonra zam geldi ben gittim 85'ten geri aldım.” Kasap bunu diyordu. “Bıktım anlatamam size. Karı bir tarafa bıraktık zarar etmeyelim derdindeyiz. Kazandığım farka gitti elektriğe zama gitti. Elektrik 2500-3000 geliyor. Bu zamlardan sonra yazın 5-6 bin gelir elektrik borcu.” Kasapların da işi zor.

Emekliler ise diyor ki: “Elektrik-doğalgaza zam yapıldı ya. Çok zamlar geldi. Emekliyiz ama çalışıyoruz hala yetmiyor. Benim emekli maaşım 2600 TL. Şimdi zamla 3000 küsür olmuştur. Ben hesaplamıyorum hesaplasan ne olur?” diyor.

Esnaf: “Alışveriş yapanlar bizi birbirimizi düşman etmeye çalışıyorlar, biz bir noktada anlaşıyoruz. Başkasının ne yaşadığını hissedebilmek son derece önemli.” Emeklilerin işi gerçekten çok zor ve kirada oturan, borcu olan var. “Çok şükür biz iyiyiz diyor vatandaş kendi adıma demedim çocuğumuz kirada 1500 lira kira veriyor asgari ücretten maaş alıyor okula giden çocuğu olanlar da var.

Osman Kavala gördüğünüz gibi 5 yıla yakındır cezaevinde zulmen tutuklu ve çok naif değerli bir sivil toplumcu ama maalesef büyük bir zulüm altında inliyor Osman Kavala'nın yanındayız!

Şerif Mesutoğlu öylesine sağlıklı bir haldeyken bir deri bir kemik kalmış bir insan. Yargıtay’da cezasını onadı ama bu Muhammet Safitürk davasında katil olmadığına büyük bir kumpasa getirildiğine inanıyoruz Anayasa Mahkemesi'nden hakkaniyetli bir karar bekliyoruz.

Selçuk Kozağaçlı Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı, İstanbul Silivri'de mahkemesine gittim, çok nitelikli bir hukukçu, muhteşem bir savunma yaptı. Gerçekten o hakimlerin yerinde kendisini oturması gerekiyordu bence çünkü çok nitelikli bir hukukçuydu ve bu kumpas davalarını çok net bir şekilde anlattı ancak maalesef ortada hukuk olmadığı için tahliye edilmedi.

Şenyaşar Ailesinin dramı devam ediyor. Urfa’da nöbete devam ediyorlar. Hastane davası halen açılmadı. Şenyaşar Ailesini Urfa'da ziyaret ettik. Şenyaşar Ailesi için adalet istiyoruz.

Yusuf Bilge Tunç halen kayıp. İki buçuk yıldır kayıp olacak bir iş değil! Korkunç bir durum ama maalesef ne ölüsü ne dirisi bulunabilmişti. Kabul edilecek bir durum değil Yusuf Bilge Tunç nerede tekrar soruyoruz?

Yasin Ugan ve Gökhan Türkmen uzun süre kaçırılmışlardı ve çıktıkları mahkemede uzun süre kaçırılıp işkence edildiklerini söyledikleri halde maalesef ki bu insanlar işkence yapıldığı söylenen işkenceler araştırılmalı! Suçlanma konularını bilemem ama biz insan hakları savunucusuyuz, bir insanı uzun süre kaçırıp orada işkence edenler varsa ona itiraz ederiz. Bu insanların suçu vardır, yoktur, yargılamanın şeklini bilemem ama uzun süre kaçırılıp işkence edildiği iddiası varsa ve bunun peşine düşüp araştırılmıyorsa buna itiraz ederiz.

Gülistan Doku geçtiğimiz gün annesi Bedriye hanımı babası Halit beyi programımıza konuk ettik. İki yılı geçti hala kayıp, çok büyük bir acı, çok büyük bir ateş koz parçası halinde bu insanların yüreklerinde yaşıyor. Gülistan Doku nerede? Bulunsun diyoruz.

Bu hafta da ÖFG TV programımıza konuk edeceğiz Hürmüz Diril’in yakınlarını Hürmüz Diril hala bulunamadı, Şimoni Diril’in cesedi bulundu Hürmüz Diril nerede diye İçişleri Bakanlığı’na tekrar soruyoruz. Bu hafta da daha ayrıntılı bir sohbet ile ÖFG TV programına Hürmüz Diril’in yakınlarını alacağız!

Değerli izleyenler programımız burada bitiyor. Hak ihlallerini sonuna kadar anlatmaya devam edeceğiz. Hepinize hayırlı haftalar diliyorum.

Yorumlar (0)