CHP'Lİ BİNGÖL'DEN TUTUKLU ÖĞRENCİ BERKAY USTABAŞ'IN DURUŞMASI ÖNCESİ AÇIKLAMA: ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN MÜCADELESİ DÖRT DUVAR ARASINA SIKIŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR

CHP PM Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl,  Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı için tutuklanan İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Berkay Ustabaş’ın 1 Kasım'da görülecek 4. duruşması öncesi basın açıklamasında bulundu. Tutuklu öğrenci sayısının AKP ile her geçen gün arttığının ve gençlerin baskı ile özgürlüklerinin elinden alınmaya çalışıldığının vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Berkay’ın tutukluluğu ile aslında bütün gençlere, öğrencilere ve demokratik üniversite mücadelesine bir mesaj verilmek isteniyor. Sinen, susan, korkan bir gençlik yaratma çabası bu. Fakat unuttukları bir şey var; Türkiye’de gençlik hiçbir zaman sinmedi ve yılmadı. Adaletsizliğe, hukuksuzluğa, hak kayıplarına karşı demokratik bütün yollarını kullanan gençlerimiz, tam da inandıkları ve savundukları bu değerlerin kaybı üzerinden tutuklandılar, gözaltına alındılar.

Berkay’ın özgürce dolaşması, bilim üretmenin en kıymetli yeri olan üniversitede derslerine girmesi gerekirken dört duvar arasına sıkıştırılması iktidarın gençliğe yönelik politikalarının en açık örneğidir. Küçücük bir çocuğun katledilmesinde dahi acılı annesini yuhalatacak kadar zalimleşenler elbette gençlikten ve onların yürüttüğü mücadeleden korkacaklardır.

Kitap ve gazetelerin suç unsuru yapıldığı, gençliğin sesinin kısıldığı, çocuklara yaşam hakkı, öğrencilere ise eğitim hakkının bile tanınmadığı bugünlerin karanlığı elbette geçecektir. Berkin’in katilleri dışarıda gezerken, Berkin’i anan bir üniversite öğrencisinin tutukluluğunun ne hukuk ne de kamu vicdanı önünde bir izahı yoktur. Berkay ve düşündüğü, yazdığı, mücadele ettiği için tutuklanan tüm öğrenciler özgür kalana ve Türkiye gençliğin aydınlık ülkesi olana dek çabamız sürecek.

Berkay’ın hepimize sesini duyurmak istediği mektubunun bir bölümünde de aktardığı gibi;

‘Adalet kurumlarının işlediği hemen her yerde işlenen suça karşılık gelen cezaya dair aşağı yukarı bir tahmininiz olur. Oysa evrensel ve demokratik hukuk kurallarının değil, keyfiyetin egemen olduğu, biatın hukuktan daha itibarlı hale getirilip “iktidara yakın olup olmamanın” politik davaların tek belirleyeni olduğu ülkemizde ne yazık ki içerisinde bulunduğum davaya dair herhangi bir tahminde bulunmam güç. Mafya artıklarının, uyuşturucu satıcılarının, kadın katillerinin, tecavüzcülerin “kader mahkumu” denilerek dışarıya salınmalarının altyapısı döşenirken, kendilerine dayatılan “kaderi” değiştirmek isteyen yüzlerce sendikacıya, gazeteciye, siyasetçiye ve öğrenciye ise duvarın öte yanında tutulmak reva görülüyor.’”