CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, TBMM’de görüşülen İklim Kanunu üzerine söz alarak AKP tarafından getirilen kanun teklifini eleştirdi. Getirilen kanun teklifinde doğayı korumak ve Türkiye’nin karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik bir yol haritası olmadığını ve bu haliyle bir iklim kanunu olmayacağının altını çizen Dinçer: “İklim Krizi artık kapımızı çalan bir tehdit değil. Kapıları çoktan kırdı geçti bile! Bu kriz artık en çok insan hayatını etkileyen bir hal aldı. İklim Krizi artık sadece buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi meselesi değil; vatandaşın ekmeğinin küçülmesi, sofrasındaki gıdanın azalması; fındık üreticisinin, çay üreticisinin, buğday üreticisinin yani çiftçinin ve hayvancının zor günler yaşaması demektir. Türkiye ise ne yazık ki bu krizden muaf değil, hatta tam ortasında yer almaktadır.” ifadelerini kullandı.
İklim Krizi Aynı Zamanda Adalet Meselesidir
İklim Krizinin en çok yoksulları, emeğiyle geçinenleri, gıdaya ve temiz suya erişimi sınırlı olanları vuracağını belirten Dinçer: “Bu yasa ne doğayı ne de emekçiyi koruma amacı taşıyor. Aksine bu yasa, büyük şirketlerin ve sermaye çevrelerinin talepleri doğrultusunda ‘ticari kaygıları’ gidermeyi hedeflemektedir. Yenilenebilir enerjiye geçiş, sanayinin yeşil dönüşümü, tarımda sürdürülebilirlik gibi kritik konular bu yasa teklifinde ya hiç yok ya da göstermelik ifadelerle geçiştirilmiş durumda.”
Yeşil Dönüşüm Yok, Karbon Piyasaları Var
Söz konusu kanun teklifinde yeşil dönüşüme dair bir yasal düzenleme olmadığını ifade eden Dinçer şunları söyledi: “İklim Kanunu bu haliyle büyük şirketlerin, uluslararası sermayenin ve finans çevrelerinin taleplerini içermektedir. Türkiye’nin ihracatını sürdürebilmesi için Avrupa Birliği’nin ‘Sınırda Karbon Düzenlemesi’ gibi mekanizmalarına uyum sağlama çabasından başka bir şey değildir. Elbette en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile olan ticaretimiz aksamasın. Elbette ihracatçılar mağdur edilmesin, talepleri de karşılansın.
Ancak, bu teklifin adı İklim Kanunuysa, derdimiz de ticari çıkarlarımızı da koruyarak iklim kriziyle mücadele olmalıdır. Bu kanunda ne halk sağlığı var ne çiftçinin korunması var ne adil geçiş var ne de fosil yakıtları terk etmek için bir madde var. Karbon piyasası, şirketlerin çevreye verdikleri zararın bedelini ödemek yerine, bu zararları ticari bir fırsata dönüştürmelerine de olanak sağlıyor. Yani ‘doğa’ resmen daha fazla kar elde etmenin bir aracı haline getiriliyor.”
AKP Toplumun Tüm Kesimlerinden Korkuyor
TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada dünyada bir İklim Krizi olduğunu ancak Türkiye’de de Siyasi İklim Krizi olduğunu vurgulayan Dinçer şu sözlere yer verdi: “Sermaye bugün İklim Krizine darbe vururken, AKP iktidarı da cuntacı anlayışıyla siyasete darbe vurmaktadır. 35 yıllık diplomalar yargı sopasıyla iptal edilmekte, düzmece iddialarla İstanbul Belediye Başkanı haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmaktadır. AKP iktidarı bugün toplumun tüm kesimlerinden korkmaktadır. Özgürce yaşamak isteyen gençlerden, direnişi örgütleyen kadınlardan, yoksulluğa boyun eğmeyen emekçiden, AKP’nin kibir kulelerini yıkan 16 milyon İstanbulludan; dürüst, namuslu, hesap veren bir siyasetle Ankara’da halkın sofrasına göz kulak olan bir yönetimden AKP iktidarı korkmaktadır. Çünkü artık tükenmektedir. 19 Mart Darbesinin ardından sokağa dökülen gençler, kadınlar, emekliler, işçiler ve hak arayanlar AKP’nin cuntacı yönetiminden korkmuyor. AKP korktukça biz büyüyor, cesareti örgütlüyoruz. Bu iktidar gidecek. Türkiye’de hem çevreyi temizleyeceğiz, hem de AKP’yi göndererek Siyasi İklim Krizini çözeceğiz.”
