CHP Genel Başkanı Özgür Özel, zorunlu eğitimin kısaltılması çalışmalarına tepki göstererek, "Zorunlu eğitim dışı kalan çocuk sayısı geçen sene 442 bindi. 442 bin çocuk bakanlık kayıtlarına göre kayıp. Yani yaşına bakıyorsun, okul yaşında, nüfusta var, okulda yok. Bu sene yüzde 38 artarak 611 bine ulaştı. Bunlar gitmesi gereken okula gitmeyip çalıştırılan çocuklar. Dilendirilen çocuklar, ucuz iş gücü olarak kullanılan çocuklar. Şimdi bununla mücadele etmek yerine bunu kurumsallaştırmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Ve diyor ki utanmadan 'Zorunlu eğitimin kısalması için bir kamuoyu oluştu. 'Ben muhalefetin fikrini almak zorunda değilim.' Anketlere bakarsan en kabadayı çıktığınız yerde bu yanlışa MHP de 'Evet' derse hepi topu 35-36'sınız. Karşınızda yüzde 65 var" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, eğitimde yaşanan sorunlardan bahsederek şöyle konuştu:
"Bu iktdiar döneminde maalesef kaliteli eğitim sınıfsal bir hakka dönüştü. Belli sınıfların ulaşabildiği yoksulların mahrum kaldığı bir noktaya geldi. Artık kaliteli eğitime sadece zenginler erişebiliyor. Bu da yetmez gibi şimdi 12 yıllık zorunlu eğitimi kısıtlamak ve kısaltmak istediklerini ifade ediyor Milli Eğitim Bakanı. Buradan söylüyorum: zorunlu eğitimi kısaltmak çocuk işçiliğini yasallaştırmak ve çoğaltmaktır. Zorunlu eğitimi kısaltmak kız çocuklarının eğitim dışına itilmesi demektir. Zorunlu eğitimi kısaltmak eşitsizliğin büyümesi, toplumsal uçurumun derinleşmesi demektir. Peki kim istiyor bunu? Tarikatlar ve bazı gözü dönmüş patronlar. Kim istiyor? MÜSİAD mesela istiyor. Çocuklar erken yaşta iş gücüne katılsın diye önerisi var MÜSİAD'ın. Tarikatlar istiyor. Kız çocukları okulda olmasınlar diyor. Bakan çıkıp bu talepleri bir kılıp sokup bunu da Meclis'ten geçirmek üzere bu sene içinde çaba sarf edeceklerini söylüyor. Buradan Bakan'a söylüyorum: Bugüne kadar yurt yapmadınız, tarikatların kucağına gençleri itmek için. Kreş yapmadınız, kadını evlerde tutmak, sosyal hayattan, iş yaşamından uzak tutmak için. Şimdi zorunlu eğitimi kısaltıyorsunuz. Oysa okul öncesinin de eklenip zorunlu eğitimin daha da uzaması gerekirken lise sonunun dört olması üç olması, bunlar eğer konuşulacaksa da azaltılan kısım mutlaka okul öncesine önce bir yıl sonra iki yıl diye eklenmesi lazım. Bazı çocukların el becerisi dört yaşından, üç yaşından ya da bazı eksiklikleri, kusurları, üç yaşından keşfedilirken bazı çocuklar bunu ancak altı yaşında, yedi yaşında kavuşuyorsa bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur.
"Zorunlu eğitim dışı kalan çocuk sayısı bu sene yüzde 38 artarak 611 bine ulaştı"
Ara eleman eksiği varmış, doğrudur. Ama DPT'yi kapatırken, doğru planlamalar yapmazken, mesleki eğitimi amacına uygun sanayi siteleriyle birlikte akıllıca planlamazken bunları düşünecektiniz. Ara eleman eksiği varmış. Bugün Türkiye'de ne eğitimde ne istihdamda beş milyon genç var. Kim yarattı bunları? Onlara iş bulamıyorsun. Ortaokul çocuğunun ucuz emeğine göz dikiyorsun. Zorunlu eğitim dışı kalan çocuk sayısı geçen sene 442 bindi. 442 bin çocuk bakanlık kayıtlarına göre kayıp. Yani yaşına bakıyorsun, okul yaşında, nüfusta var, okulda yok. Bu sene yüzde 38 artarak 611 bine ulaştı. Bunlar gitmesi gereken okula gitmeyip çalıştırılan çocuklar. Dilendirilen çocuklar, ucuz iş gücü olarak kullanılan çocuklar. Şimdi bununla mücadele etmek yerine bunu kurumsallaştırmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Ve diyor ki utanmadan 'Zorunlu eğitimin kısalması için bir kamuoyu oluştu. Ben muhalefetin fikrini almak zorunda değilim.' Anketlere bakarsan en kabadayı çıktığınız yerde bu yanlışa MHP de evet derse hepi topu 35-36'sınız. Karşınızda yüzde 65 var. Senbu yüzde 65'in fikrine almak zorunda değilim diyorsun. Sonra kamuoyu oluşturuyorsun. Daha beterini söyleyeyim, itiraz ediyorsa gelsin, Gölge Bakanımız, Bakan Yardımcımız izah etsin, hem kendi yüzde 35'lik kısmı var hem de anketlerde AK Partili kadın seçmenin AK Parti'den en memnuniyetsiz olduğu alan çocuğunun aldığı eğitim. Yüzde 19. Yani yüzde 65'i dışlıyorsun yüzde 35'lik kısımda da yüzde 19 memnuniyet var yaptığın işe, beşte biri. Yani bu dediğine memnunum diyen herkes evet dese yüzde 7'si Türkiye'nin. Ne kamuoyu oluşmuş?
"Kalıcı yaz saati uygulamasından geri dönülmesi için, bunun da Meclis'te gündemleştirilmesini bekliyoruz"
Ama bir kamuoyu oluştu mu? Evet oluştu. Nede biliyor musunuz? Çocukların sabahın köründe, gözün görmediği saatte okula gitmemesi için bir kamuoyu oluştu. Israrla üzerinde durduğumuz, sizin de ısrarla inat ettiğiniz tam sekiz yıldır süren kalıcı yaz saati uygulamasından dönülmesi için milli mutabakat oluştu. Damat bakan dokuz yıl önce 4,5 milyar lira tasarruf edeceğiz demişti. Bütün dünya buna geçiyor demişti. Ülkenin saatini 365 gün boyunca doğudan geçen saat bilimine göre ayarladılar, bıraktılar. O günden bugüne burada tasarruf edildiğini ispatlayabilen bir kişi çıkmadı. Aksine bir sürü çalışma var. 'Bütün dünya buraya geçecek. Öncü oluyoruz' dedi. Avrupa'da uygulayan bir tek Belarus var. Ama sabahın kör saatinde güneş doğmadan, doğması gerektiği saatte saat ayarlanmadığı için kadın işçiler servise giderken tedirgin gidecekler. Küçücük çocuklar okula giderken karanlıkta gidecekler. Karanlıkta gidilip gündüzü görülmeyen sabah ışığıyla karşılaşmadan okulda kitabın sayfasının açılmasına bütün eğitimciler karşı bu konuda bir mutabakat var. Bunun için çaba göstermek lazım. Milli Eğitim Bakanı'na da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'na da sesleniyorum: grubumuzu da bu ailelerin, kadınların ve toplumun talebi olan bu uygulamadan geri dönülmesi için bunun da Meclis'te gündemleştirilmesini bekliyoruz.
"Gübretaş'a bundan sonra daha da yakından bakacağız. Bu tertipin sahipleri bilsin"
Tarım Kredi Kooperatifler Birliği'ne bağlı Gübretaş'ta işçiler 97 gündür grevde. İşçi mi suçlu? Hayır. Ne var? 19 aydır bir kuruş zam alamamışlar. Bunun için grev yapıyorlar. Ama bu niye çözülmüyor diye baktığımızda birilerinin bunu çözmemeye çalıştığını, Gübretaş'ın pahalı olduğunu, bunun için işçilere zam yapılmaması gerektiğini ve işçileri greve doğru ittiğini görüyoruz. Tam gübre lazım olduğu sırada ETİ Gübre'den 10 bin ton gübre alımı yapmış. Kime ait? Cengiz Holding'e ait. Yani birileri çiftçinin dostu, iyi örgütlü, kuvvetli bir dağıtım ağına sahip kooperatif ağına sahip Gübretaş'ı bilerek hem zarara hem iflasa hem greve iterken bir taraftan yandaşın bir tanesi yine kesesini dolduruyor. Bu konuya dikkat çekiyoruz. Gübretaş'a bundan sonra daha da yakından bakacağız. Herkes bunu bilsin. Bu tertipin sahipleri bilsin."