İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, ''Türkiye bu süreci daha önce de yaşadı. Açılım sürecinde de yaşadı. Açılım sürecinde bugün bu sürecin parçası olanların, o gün mesela bugünkü komisyona yüklenecek misyonu akil adamlardaydı. Akil adamlarla ilgili, 63 tane yüzü kara adam diye nasıl konuştuklarını daha dün gibi hatırlıyorum. Dediğim gibi, her şey demokratik, resmî, legal platformda konuşulur. Ama ömür boyu hapis cezası almış bir terör örgütü liderinin başını çektiği bir süreçten Türkiye'ye bir hayır gelmez” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kavuncu şunları kaydetti:
''Kanun teklifi, Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu'na geldi. Sadece bu komisyonda konuşuldu. Tabii usul olarak biz bütün kanun tekliflerine bugüne kadar hep itiraz ettik. Görüşülmesi aşamasında yaşananlar, kanun maddesi ile ilgili usulü zedeleyecek birçok tavrı gördük. Doğal kaynaklara ilişkin karar alma süreci çok önemlidir ve bu süreçte yerel yönetimlerin, meslek kuruluşlarının, bilim insanlarının, STK'ların var olması gerekmektedir. Halbuki biz bu kanun teklifiyle bütün bu ilgili kişi ve kurumların süreç içerisinde dışlandığını net olarak görmekteyiz. En önemli ve en çok itiraz izlettirdiğimiz kanun maddelerinden, teklif içerisinde yer alan maddelerden bir tanesi de Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlığında kurulmuş olan bir kurula verilmiş olan yetkidir. Ve bu yetki de mali, hukuki, idari denetimlerden de muaf tutulmaktadır. Bakın başta ne dedik? Biz bu kanun teklifine şiddetle karşıyız.
Çünkü denetimi ortadan kaldıran, şeffaflığı ortadan kaldıran ve kamu yararını gözetmeyen, özel sektöre doğal kaynakların kullanılması için çok fazla yetki tanıyan ve devletin birtakım organlarına verilecek bu yetkilerin de özel sektöre aktarılma imkânını tanıyan bir kanun teklifidir, dedik. O nedenle de şiddetle karşı çıktığımızı az önce size okuduğum gerekçelerle de izah ettik. Bu iktidarın zaman yönetimi konusunda çok ciddi sıkıntıları var. Bakın hiçbir doğadaki zenginliğimiz, ormanlarımız, ağaçlarımız bu iktidarın zamanlama konusundaki sıkıntısından ötürü yok edilemez.
''Cumhuriyet Gazetesi muhabir arkadaşlarımız, basın kartı sahibi olmasına rağmen ters kelepçe ile gözaltına alındılar”
Her alanda tahribat var. Hukukun çöktüğünü, artık devletin, hükümetin adeta her alanda partizanca hareket ettiğini görüyoruz. Dün Saraçhane'de yaralanan bir gencimiz vardı. Fırat Önder bıçaklandı. Bakın nasıl partizan bir devlet, bir yapı hâline büründüğümüzün de net görüntülerini, net, somut örneklerini yaşıyoruz. Arkadaşları, kendisinin yaşadığı olaya şahitlik etmek için karakola gidiyorlar ve karakola gittiklerinde karşılaştıkları muamele şu: Diyorlar ki, 'siz önce gelin, gösteri ve yürüyüş kanununa aykırı davranmaktan dolayı bir ifade verin. Çünkü Saraçhane'deymişsiniz. Ondan sonra arkadaşınızın nasıl bıçaklandığını anlatırsınız' diyorlar. Cumhuriyet Gazetesi muhabiri arkadaşlarımız, basın kartı sahibi, orada ters kelepçe ile gözaltına alındılar. Daha sonra serbest bırakıldılar ama biz iki gün üst üste kolluk güçlerinin nasıl farklı bir muamele gösterdiğini gördük.
''Aklımızla alay eden, adeta kurnaz bir tüccar mantığıyla hareket eden bir iktidarla karşı karşıyayız”
Diğer bir konu bugün açıklanan enflasyon oranları ve beraberinde de işte memurumuza, işçimize, emeklimize verilen zam. Arkadaşlar, artık aklımızla alay eden, adeta kurnaz bir tüccar mantığıyla hareket eden bir iktidarla karşı karşıyayız. Yani vergi, harç, cezalarda, hani hep Türkiye'de artık bir TÜİK, bir de ENAG'ın oranları yayınlanıyor. Ceza keserken ENAG oranlarını ama işçisine, memuruna, emeklisine zam yaparken TÜİK oranlarını baz alan kurnaz bir tüccar zihniyetiyle karşı karşıyayız. Ancak milletimiz bunu affetmeyecektir ve sandıkta da en kısa zamanda bunun dersini, faturasını iktidara kesecektir diye düşünüyorum.
“Daha isminde bile mutabık kalamadıkları bir süreçten bahsediyorlar”
Biz, terör başının yayınlamış olduğu bildirilerden ve vermiş olduğu beyanlardan nasıl bir süreçte karşı karşıya olduğumuzu ancak anlayabiliyoruz. Resmî bir açıklama, resmî bir bilgilendirme yok. Bakın, burası Gazi Meclis. Cumhuriyet ilan edildikten sonra, elbette ki demokrasiyi var edebilmek için çok çaba gösterilmiş ve bu çabalar gösterilirken, bu mücadeleler verilirken trajik bazı hadiseler de yaşanmış. Ama günün sonunda biz ülkemizde demokrasiyi var etmişiz. Biz ülkemizde bir millî kimliği var etmişiz. Ve bölgeye baktığınız zaman, huzurlu bir şekilde yaşayan, her şeye rağmen birçok şeyi konuşabilen ve demokrasisi, diğer bölge ülkeleri ile kıyaslandığında belli bir seviyede olan bir ülkeyiz biz. Biz bunu cumhuriyete borçluyuz. Biz bunu kurucu değerlerimize borçluyuz. Bunun yıpratılması, ülkemizin paramparça edilmesi anlamına gelir. Bizim bu konudaki itirazımız şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde siyasi partilerin grupları vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde DEM Parti var. Hukuken meşruluğu ile ilgili biz hiçbir şey söylemedik, söylemeyiz. Çünkü bizim konumuz değil. Grubu olan bir siyasi partidir. Siyaseten de birçok görüşü ile ilgili zaman zaman karşı karşıya geliriz ve bizim çizgimizin çok dışında olan bir anlayışları var.
Şimdi bütün bunlar varken, bütün bunlar konuşuluyorken bir terör örgütü liderine bu milletin önüne ‘çözüm’ diye getirip koymak nedir? Niye Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu olan bir siyasi parti üzerinden, varsa bu milletin, bu ülkenin bir meselesi konuşulmaz da gayri resmî, illegal, ömür boyu hapis cezası almış bir terör örgütü lideri üzerinden bu konu, onu muhatap alacak şekilde tartışılır? Bunlar kabul edilemez. Anlaşılamaz değil, kabul edilemez. İleride de çok büyük tahribatlar yaratacak ve ülkemizde büyük sıkıntılara yol açacak, çok riskli bir süreçtir. İtirazımız budur. Elbette ki konuşulur her şey. Elbette ki her şey tartışılır. Elbette ki ülkemizde barış, huzur olsun istenir. Daha isminde bile uzlaşamadıkları bir komisyondan bahsediyorlar. Daha isminde bile üzerinde mutabık kalamadıkları bir süreçten bahsediyorlar. İşte ‘Terörsüz Türkiye’ dedi. Herhâlde İletişim Başkanlığı'nın uzun çalışmalarıyla konmuş bir isim. Öteki taraftan itiraz geldi. Bu isim böyle olmaz, bunu değiştirelim. Yani böyle, su üzerinde anlaşılamayacak konular üzerinden bir tartışma yürüyor. Başlarken içinde olmadığımız, bize sorulmayan ve ortasında ‘hadi gelin bu işe siz de ortak olun’ denilen komisyonla ilgili, dün genel başkanımız grup konuşmasında da çok net olarak tavrımızı koymuştur. Dolayısıyla biz bu sürece asla ortak olmayacağız.
“Her şey demokratik, resmî, legal platformda konuşulur”
Şimdi bakın, yani açıklamada zaten öyleydi: ‘PKK adıyla yürüttüğümüz faaliyetlere son verdik’ Biz bunun, işte KCK'ya bağlı; Irak'ta PKK, Türkiye'de PKK, İran'da PJAK, Suriye'de YPG, PYD adıyla farklı isimler altında faaliyet gösteren bir yapı olduğunu; ancak bütün bu unsurların silahı bırakmasıyla bu konunun ciddiye alınabilecek bir konu olduğunu vurguladık. Zira o söylediklerimizin birçok kısmının da gerçekleştiğini görüyoruz. Daha önce de yaşadı Türkiye bu süreci, açılım sürecinde de yaşadı. Açılım sürecinde bugün bu sürecin parçası olanların, o gün mesela bugünkü komisyona yüklenecek misyonu akil adamlardaydı. Akil adamlarla ilgili, 63 tane 'yüzü kara adam' diye nasıl konuştuklarını daha dün gibi hatırlıyorum. Dediğim gibi, her şey demokratik, resmî, legal platformda konuşulur. Ama ömür boyu hapis cezası almış bir terör örgütü liderinin başını çektiği bir süreçten Türkiye'ye bir hayır gelmez.''