İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Lafı uzatmanın manası yok. Dünya yuvarlak, cani Apo bebek katili, siz de fikir ortağısınız. Bunu ben söylemiyorum. Bana değil, Abdullah Öcalan denen caniye cevap verin. 'Bahçeli’yi bu çizgiye ben getirdim' diyor adam. 'Lozan bitti, devleti dönüştürüyoruz' diyor. Siz hala aslan yavrusu, adam mı değil mi onu tartışıp, alkışlattırıyorsunuz. Ben, bu tartışmaların ayrıntısına girmeyi bile zul addederim" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu partisinin TBMM'de düzenlenen grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, gündeme dair şunları söyledi:
"İhanet sürecinin gelip dayandığı noktada, pazarlığın ayrıntıları ortaya saçılıyor. Sözüm ona silah bırakan PKK’nın, bini siyasi, 8 bini silahlı militanı çıkartılacak bir kanun ile ülkeye gelecek ve hayata karışacak. Haberler yalanlanmadığına göre, meselenin aslı astarı olduğunu kabul ediyoruz. Örgütün orta ve üst düzey bin militanı ise başka ülkelere transfer edilecek. Şimdi, size büyük bir barış projesi olarak sunulacak olan bu planın ne anlama geldiğini kısaca özetleyeyim: İktidar, Büyük Ortadoğu Projesinin son etaplarından biri olan 'Terörsüz Türkiye' isimli PR kampanyasıyla, Türk Milletini 9 bin terörist ile birlikte yaşamaya hazırlamaktadır. Çatışma ve silah kullanma tecrübesi olan, dağa çıkacak kadar radikal askerimize, polisimize silah sıkmak, şehirlerde bomba patlatmak üzerine eğitim almış, bir çoğu da bu eylemleri bir şekilde uygulamış olan, 9 bin terörist şehirlerimize, mahallelerimize gelecek. Aynı otobüse bineceğiz. Aynı çarşı da gezeceğiz, öyle mi?
"Bizim Babil nasihatçilerine karnımız toktur diyor. Bizim de Kandil nasihatçilerine karnımız toktur"
Bu ülkede tweet attığı için, bir espriye güldüğü için, bu kadar haksızlığa, yolsuzluğa itiraz ettiği için, protesto gösterilerine katıldığı için pırıl pırıl gençlerimiz tutuklanırken, belediye başkanları, ve gazeteciler Silivriye atılırken, 9 bin terörist elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaşacak öyle mi? Bu sorularımın muhatapları teröristbaşının beklediği umut treninin yolcularıdır. Aklını Saraydan, fikrini İmralıdan alanlardır. Denize düşüp, yılana sarılanı duydum da yılana sarılıp, denize atlayanını ilk defa görüyorum. Sözlerime farklı anlamlar yüklemeye çalışıp onun üzerinden şahsıma yüklenmeye hiç kalkışmasınlar. Söylüyorum, yanlışlarını yüzlerine söylüyorum: Bu yanlıştan dönün. 'Hayırlı Günler, komşum, derdin derdimdir' diye kapısını çalacağını söylediğiniz Türk milletine bir sorun bakalım. Mahallelerinde Kandil zebanilerini görmek istiyorlar mıymış.
Türk Devleti’nin, iktidarınız uğruna, federasyon çukuruna itilmesine rızaları var mıymış? Apo’nun TBMM’ye talimat vermesini destekliyorlar mıymış? Doğrudur; engizisyon dünyayı tepsi diye yutturmaya kalktı, bazıları da canibaşını barış güvercini diye yutturmaya çalışıyor. Lütfediyor: 'Bizim Babil nasihatçilerine karnımız toktur' diyor. Bizim de Kandil nasihatçilerine karnımız toktur. Lafı uzatmanın manası yok. Dünya yuvarlak, cani Apo bebek katili, siz de fikir ortağısınız. Bunu ben söylemiyorum. Abdullah Öcalan'a cevap veremeyen bana cevap veriyor. Bana değil, Abdullah Öcalan denen caniye cevap verin. 'Bahçeli’yi bu çizgiye ben getirdim' diyor adam. 'Lozan bitti, devleti dönüştürüyoruz' diyor. Siz hala arslan yavrusu, adam mı değil mi onu tartışıp, alkışlattırıyorsunuz. Allahtan kötü bir şeye de benzetmemiş. Ben, bu tartışmaların ayrıntısına girmeyi bile zul addederim. Geçmişte kime neler söyleyip sonradan fikir değiştirdiğinizi dünya alem biliyor. Yaptığınız ve yaptırdığınız hakaretlerin zerresi bile üzerime yapışmaz. Ben üzerimde hakkı olan kişilere saygısızlık yapmam. Ama yanlış düşüncelerine dünya yansa karşı çıkarım. Hamurumda tuzu olanlar beni gayet iyi tanırlar. Beni başka bir şeye benzetmenize hiç gerek yok. Kurt yavrusu, kurt olur, kurt. Bilmem anlatabildim mi?
"PKK’ya Kamuya yararlı dernek statüsü verin bari"
Bir de Sayın Numan Kurtulmuş var. Allah selamet versin. Meclis Başkanı sıfatıyla, sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Sözlerinden, Meclis başkanlığından, İmralı başvekilliğine terfi etme çabasını utanarak izliyoruz. Artık PKK’ya iktidarlarında ve kafalarındaki Neo-Sevr Türkiye’sinde nasıl bir rol vereceklerini şaşırdılar. Diyor ki muhterem; Milli Güvenlik Kurulu, PKK’yı terör örgütü olmaktan çıkartsın. Vay be. Alın size terörsüz Türkiye. Bununla da kalmayın, PKK’ya Kamuya yararlı dernek statüsü verin bari. Bu deli saçmalıklarına dair ikinci söyleyeceğim şudur: Bir tarafta, tam yetkili ve tam sorumsuz Erdoğan, ortada top çeviriyor; bir tarafta ise tam yetkisiz ve tam sorumlu Kurtulmuş, kendini paralıyor. Yahu Milli Güvenlik Kurulu dediğiniz kimdir? Erdoğan değil mi? Onun sekreterden yetkisiz birkaç bakanı değil mi? Haaa pardon! Bir de bütün sistemini altüst ettiğiniz TSK var.
"50 insanımızın katili Öcalan canisine alçak de bakalım Sayın Numan Kurtulmuş"
Teğmenlerini attırdığınız yetmedi. Her çözüm sürecinizde, teröristleri karakoldan izlettirip yüzlerce şehidimize mal olduğunuz yetmedi, üstüne bir de bugün, PKK’yı kardeş kurum mu ilan edeceksiniz? Yahu siz, Türk milletine ve Cumhuriyete bir ömürde ne kadar kin biriktirdiniz? Türkiye 41 sene boyunca, başta batı ülkelerine, uluslararası kuruluşlara, diplomatıyla, istihbaratçısıyla, askeri ve polisiyle PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettirmek için ne uğraş verdi? Yahu, nasıl bir ekipsiniz? Nasıl bir koalisyonsunuz? İmralı’ya, Kandil’e meşruiyet devşirmeye çalışırken, devletin meşruiyetini yok ediyorsunuz. Bunu son yapanlar, mütareke İstanbul’unda, işgal komutanlarına kahve ikram ediyordu. Sonuçsa Türk Milletinin meşru müdafaası oldu. Buradan uyarıyorum: İş bu raddeye gelmeden, o kininizi yutun, kalan aklınızı da başınıza devşirin. Bir de bazen öyle laflar ediyor ki bize doğrudan doğruya hakaretamiz ifadelerde bulunuyor. Bunları ona iade ediyoruz. Bu gün Türkiye Cumhuriyetinde tarafsız bir makam var. O da TBMM başkanlığıdır. Söylediklerimden bu anlamı çıkaranlar alçaktır diyor. Ne anlam çıkaracağım? Söylediğini millete ifşa ediyorum işte. Bir kere de PKK’ya alçak de de göreyim. Meclis salonlarında devlet ve millet düşmanları lehine gösteri yapan hainler sürüsüne alçak de de bir göreyim bakalım. 50 insanımızın katili Öcalan canisine alçak de bakalım Sayın Numan Kurtulmuş. Sakına sakın benden de cevap bekleme. Ben çukurlara irtifa bahşetmeyi bırakalı çok oldu!
"Dev teknoloji şirketlerinin yöneticileri, geleceğin zenginliğinin elektrik olduğunu söylüyorlar"
Bugün Kafkasya’da ve Orta Asya’da yeni bir jeopolitik mimari kuruluyor. Kafkasya ve Orta Asya, 1990 sonrasında bir kere daha şekilleniyor. Azerbaycan’dan Kazakistan’a, Türkmenistan’dan Hazar’ın doğusuna kadar devasa bir ekonomik mimari kuruluyor ve Türkiye bu yapının dışında kalıyor. Enerji hatları yeniden çiziliyor. Kritik madenler paylaşılıyor. Lojistik rotaları yeniden inşa ediliyor. Ama iktidar, günübirlik açıklamalarla bizi oyalıyor, Sadece şahsi çıkarlarının peşinden koşuyor, ucuz bir iş takipçisi gibi, taşeronluk kovalıyorlar. Son zamanlarda enerji konusunda belki en çarpıcı ifade, Tesla’nın sahibi Elon Musk’a ait 'Gelecekte para değil, elektrik konuşacak' diyor. Peki Türkiye ne yapıyor? Acı gerçek ortada. İhalesiz verilen depolamalı rüzgâr ve güneş lisanslarıyla 20 yılda 53 milyar dolarlık fatura milletin sırtına yükleniyor. Dev teknoloji şirketlerinin yöneticileri, geleceğin zenginliğinin elektrik olduğunu söylüyorlar. Biz ise elektriği pahalıya mal ediyoruz. Rekabet yok, ihale yok. Elektriğin fiyatı 3 cent’e düşebilecekken, 5,85 cent’e sabitleniyor. Aradaki fark, doğrudan halkın faturasına yazılıyor. Dünya enerjiye yatırım yapıyor. Biz enerji fırsatlarını çarçur ediyoruz. Bakın Orta Asya’ya. Orada bir satranç tahtası kuruldu. ABD, Rusya, Çin, Avrupa Birliği kritik madenlerin ve enerjinin peşinde. Uranyum, nadir metaller, gaz, altın. Hepsi bölgeye koşuyor, masaya oturuyor, anlaşma üstüne anlaşma imzalıyor.
"Türkçe bakamıyor, Türkçe düşünemiyorlar"
21'inci yüzyılın enerji ve maden kalbi Orta Asya’dadır. Kazakistan, dünyanın uranyumunun yüzde 40’ını üretiyor. Türkmenistan, dev gaz yataklarına sahip. Özbekistan, altın ve uranyumda dünya devleriyle yarışıyor. Ama bizim iktidar, hangi parsayı, kimin toplayacağı kavgasında. Örnek mi? 30 Cigavat dev bir depolama fırsatını heba ettiniz. Bu kapasiteyle Türkiye yerli batarya sanayisini kurabilirdi, ucuz elektrikle sanayiyi ayağa kaldırabilirdi, veri merkezi yatırımları gerçekleştirebilirdi. Ama lisansları, kapalı kapılar ardında, ihalesiz dağıttınız. Bu bir hata değil, ülkenin geleceğini satan bir tercihdir. Kazakistan, İsrail’le yakınlaşıyor. Azerbaycan, Şam–Tel Aviv hattında arabuluculuk yapıyor. Bu ülkeler total diplomasi yürütüyorlar. Peki iktidar? Sadece konuşuyor. 'Türk dünyası vizyonu' diyerek nutuk atıyor ama bir hazırlık yok. Kurumsal koordinasyon yok. Eylem planı yok. Türkçe bakamıyor, Türkçe düşünemiyorlar.
"Neden PKK’yı girdiği mezardan çıkartıp, diriltmek istiyorsunuz"
Yunanistan’da toplantı yapılıyor, ABD. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs masada biz yokuz. Mavi Vatan’dan kaynaklı haklarımız göz göre göre gasp ediliyor seyiyci kalıyoruz. Fiilen, 2024 yılının yaz aylarında başlayan, bir yılı aşkın zamandır da açıktan yürütülen 'Alo Öcalan' hattından anlaşılan şudur: Tüm bu ihanet sürecini, başından beri bir dış politika meselesi olarak anlayalım istediniz. Adına beka, tehdide de İsrail dediniz. İsrail’in Katolik nikahlısı ABD’nin yörüngesinden ise bir derece sapmadınız. İsrail ile kapı arkası diplomasisine ara vermediniz, ticareti dahi kesmediniz. Artık Cumhurbaşkanının bir karar vermesi ve bunu kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Türkiye, İbrahim Anlaşmaları’nın, Hindistan-Ortadoğu Koridorunun ve Leviathan Gaz Projesinin bir parçası olacak mıdır? Yoksa başka bedeller ödeyerek çoktan olmuş mudur? Eğer öyleyse, bunu ABD büyükelçisi Tom Barrack yerine kendilerinden duymaya hakkımız yok mudur? Akdeniz’den Hazar’a uzanan 'Paks Amerikana' projesinin neresindesiniz? Ve eğer Türkiye’nin istikameti belliyse, Türkiye’ye karşı kaybetmiş PKK’nın üzerine toprak atmak, beton dökmek yerine, neden PKK’yı girdiği mezardan çıkartıp, diriltmek istiyorsunuz? Neden ortağınız, Rusya-Çin ittifakını bile düşünüyor da neden dış tehditlere karşı Öcalan’ın desteğine sığınmaktan başka çare bulamıyor?
"Türk milleti olmanın şuur ve idrakinin güveni içindeyiz"
Anlıyoruz ki, Türkiye, sadece dış politikada değil, iç politikada da bir yol ayrımındadır. Birbiriyle çelişen iki pozisyon vardır ve her ikisi de şu anda iktidar blokunun içindedir. Dolayısıyla ortada üç tane ihtimal vardır. Bir, iki ortak kendi dar çıkarlarınızı hesaplayarak ve gözeterek, kasten ve taammüden Türk Milletini bir felakete sürüklüyorsunuz. İki, birbirinize karşı körebe oynuyor, oyunun sonucunda, yine Türk Milletini ve Cumhuriyetimizi felakete sürüklüyorsunuz. Üç, aklınız sıra, ABD-İsrail ortaklığının arasına gireyim derken, iki tarafın ayrı ayrı oyununa gelip, Türk Milletini ve Cumhuriyetimizi felakete sürüklüyorsunuz. Sizin bu yanlış politikalarınıza karşı bizim de kararımız, direnmek üzerinedir. Siz, korkularınızın telaşı içindesiniz. Biz sırtımızı dayadığımız tek hakikatin, yani büyük Türk milleti olmanın şuur ve idrakinin güveni içindeyiz.
"Herkes emin olsun ve bilsin ki; sonuna kadar, sonsuza kadar, teslim olmayacağız ve teslim etmeyeceğiz"
Bugün 12 Kasım, 12 Kasım 1877, Plevne’de düşmana teslim olmayacağını bildiren Gazi Osman Paşa’nın cesareti, dirayeti, inancı, imanı, gözü karalığı, asaleti ve vatan sevgisidir. Bugün bizim duruşumuzun köklerinde olan direnişin günü. Bugün 12 Kasım 2025. Burada, işte o inancı kuşanmış Cesurlarız. O cesareti kendilerine rehber edinmiş İyileriz. Kökünden aldığı imanla, vatan sevgisini kuşanmış bu milletin sevdalıları, serdengeçtileriyiz. Herkes emin olsun ve bilsin ki; sonuna kadar, sonsuza kadar, teslim olmayacağız ve teslim etmeyeceğiz. Tehditleriniz, hakaretleriniz, entrikalarınız, plan ve tuzaklarınız bizi yolumuzdan döndüremeyecektir."