Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili: Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim erteleme yetkisi yok

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt, Anayasa’nın savaş dışında seçim ertelemeye imkan vermediğini bildirdi. Paksüt, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim tarihi hakkında herhangi bir yetkisi olmadığını kaydetti.

SİYASET 22.02.2023, 16:05
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili: Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim erteleme yetkisi yok

Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt konuk olarak katıldı. Paksüt programda, ‘Anayasa değişmeden seçim ertelenebilir mi?’ sorularına cevap verdi ve Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) yetkileri konusunda bilgi paylaştı.


‘Savaş hali dışında seçim ertelenemez’
Anayasa değişikliği yapılmadan bir seçim olma ihtimalinin hukuken mümkün olmadığını, ancak savaş halinde seçimin ertelenebileceğini ve bu konuda Anayasa hükümlerinin çok açık olduğunu dile getiren Paksüt, “Anayasa hükümleri çok açık ve çok kesin. Savaş hali dışında seçimlerin ertelenmesi için herhangi bir sebep öngörülmemiş. Bu aslında anayasayı hazırlayanların ve bunu referandumla kabul eden Türk milletinin sehven unuttuğu, eksik bırakılmış bir hukuki düzenleme değil. Bu aslında o zaman da tartışılmış ve savaş hali dışında seçimlerin ertelenmesi için ilave sebepler konulmasının demokrasi bakımından doğru olmayacağı düşünülerek özellikle konulmamış. Cumhuriyet geleneğinde seçim erteleme aslında yok. Seçimleri hep erkene almışız ama erteleme olmamış. Anayasamız buna cevaz vermiyor, öyle bir imkan yok. Yüksek Seçim Kurulu’nun da öyle bir yetkisi yok. Anayasa geçerliyse, devlet yurdun her yerinde varsa seçim de yapılır” dedi.


‘Seçim tarihi konusunda YSK’nın yetkisi yok’
Bülent Arınç’ın YSK’nın seçimi erteleyebileceği yönündeki ‘Bal gibi erteleyebilir’ açıklamasını yorumlayan Paksüt, şunları söyledi:
“Sayın Arınç bal gibi yetkili diyor ama bal gibi yetkisiz olduğu çok açık. Sayın Arınç hukukçu olarak Osmanlı hukukunu da bilir ve eminim de haberdardır. Çok önemli bir kaidesi vardır; açık bir hüküm bulunan yerde yorum yoluyla hüküm olmaz. Anayasamız 79. Maddede YSK’nın görevlerini geniş bir fazda çizmiş ama Anayasa aynı zamanda seçimlerin ne zaman yapılacağını yılını gününe kadar belirlemiş. Çok açık ve net hükümler var. Bunların tek istisnası olarak da savaş halinde TBMM’nin karar verebileceğini öngörmüş. ‘Apaçık görmüyor musunuz?’ gibi şeyler hiç hukuki sözler değil. Hiç kimse kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz. Anayasanın 6. Maddesi gereğince egemenlik milletindir ve millet bu yetkiyi anayasada gösterilen şekilde yetkili organlar eliyle kullanır. YSK’nın millet adına yetki kullanabileceği hususlar Anayasa'da 79. Maddede sayılmış olanlardır. Seçim günü bu yetki kapsamında değildir. Seçim tarihi hakkında YSK’nın herhangi bir yetkisi yoktur. Bülent Arınç bunu bir hukukçu olarak soğukkanlılıkla düşündüğünde kendisi de hak verecektir. Siyasi amaçlarla söylüyor diye düşünüyorum.”

‘Seçmen listeleri konusunda YSK’nın yetkisi var’
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkisi altına alan deprem sebebiyle nüfus hareketliliğinin çok yüksek olduğunu, bu nedenle de seçmen listelerinin altüst olduğunu dile getiren Paksüt, yeni bir sayımın gerektiğini bildirdi. Paksüt, şu açıklamaları yaptı:
“Evvela nüfus hareketlerinin yerine oturmasını ve geri dönenlerin ya da orada kalanların tam olarak konteyner kentlere veya prefabrik evlere bu tarz yapılara yerleşmelerini bir nevi mahallelerin oluşmasını beklemek lazım. Bu nüfus hareketlerinin çok büyük olması ve tabii ki seçmen listelerinin ve kütüklerin altüst olması nedeniyle yeni bir sayım gerekiyor. 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunumuz var. Bunun 36. maddesi kütüklerin genel yazım ve denetleme hususlarını düzenler. Burada şunu söylüyor; bütün Türkiye’de aynı zamanda Nisan ayının 2. Pazar günü yazım yapılır. Yani bu günü de kanun tespit etmiş. Seçmen kütüklerinin güncellenmesi, doğru bir şekilde hazırlanabilmesi için yapılacak sayımın tarihini de Nisan ayının 2. Pazar günü olarak kanun zaten belirlemiş. Bu yıl Nisan ayının 2. Pazarı 9 Nisan’a denk geliyor. Seçim takviminin başlamasından 9 gün öncesi. Demek ki 9 Nisan’da bir genel sayım yapıldığı takdirde bu yazımın ışığında seçmen listelerinin askıya çıkarılması, itirazların veya ekleme-çıkarmaların yapılması için bol bol yeterli zaman kalıyor.”

‘Deprem bölgelerinde seyyar sandık kurulabilir’
Yaşanılan deprem sebebiyle bölgedeki adreslerin darmadağın hale geldiğini kaydeden Paksüt, YSK’nın bu noktadaki yetkilerini sıraladı. Paksüt, “YSK’nın aslında çok geniş görev ve yetkileri var. Orada artık adresler geçersiz hale geldi, mahalleler darmadağın oldu. Özellikle Hatay’da. Dolayısıyla orada artık sadece çadır kentlerin bulunduğu mevkiler ya da prefabrik evlerin kurulacağı mevkiler seçim bölgesi olacaktır. Dolayısıyla YSK da zaten yetkiler var. Mesela sandıkların en yakın seçim bölgesine taşınması. Sandık bölgelerini birleştirebilir, seçim bölgelerini birleştirebilir, seçmen listelerini karma bir şekilde düzenleyebilir. Hasta ve engelliler için seyyar sandık kurma yetkisi de var. Yani bunları da yaptığı zaman orada devletin tam olarak bütün varlığıyla bulunduğu bir ortamda seçim yapılacaktır” şeklinde konuştu.


‘Seçim depremzedeleri toplumla kaynaştırır’
Deprem bölgesinde yapılacak seçime dikkat çeken Paksüt, seçimin depremzedeler üzerinde olumlu psikolojik etkileri olacağını savundu. Paksüt, “Bu insanlara bu hakkı tanımak lazım. Düşünün ki; yakınlarını, çocuklarını, dostlarını, ana-babasını kaybetmiş, evlerini, araçlarını kaybetmiş insanları hayata bağlayacak, tekrar yaşama sevinci verecek, insan onurunun korunduğunu, ülkesinin geleceğinde söz sahibi olduğunu hissettirecek tek şey seçim, oy vermek. Zaten hepimizin bir oyu var. En rahat şartlarda bulunan bizlerle orada en zor şartlarda bulunan depremzede vatandaşımızın eşit olduğu, hep birlikte aynı temel hakkı kullandığımız bir olay. Dolayısıyla bu insanların tekrar topluma kaynaşmasını sağlar. Aynı zamanda o bulundukları şartların iyileştirilmesi konusunda ya mevcut hükümetimizin ya da muhalefet partilerimizin vaat edebileceği hususları değerlendirerek iktidarın değişip değişmemesinin kendileri açısından hangisinin daha iyi olacağı hakkında da karar verme hakkı tanınması bakımından da bu seçimin yapılması hem insani hem siyasi hem hukuki bir zarurettir diyorum” dedi.
‘YSK deprem bölgesinde propaganda faaliyetlerine sınırlama getirebilir’
Deprem bölgesinde propaganda faaliyetlerine sınırlama getirilmesi gerektiği yönünde görüş belirten Paksüt, “Propaganda faaliyetlerinin özellikle bu yaraları kanatacak, yeni husumetler, düşmanlıklar yaratacak bir araca dönüşmemesi lazım. Propaganda faaliyetleri ile ilgili Yüksek Seçim Kurulu bir takım sınırlamalar getirmelidir. Mesela orada yapılacak toplantıların, gösteri, miting gibi konuşmaların yapılabileceği alanlar, saatler belirlenir. Gerekirse kısaltılır. Deprem bölgelerinde bunun mutlaka belirli saatlerle, gündüzle sınırlanması lazım. En önemlisi de terk edilmiş, hasarlı binalara kesinlikle poster, afiş, bayrak gibi seçim propaganda malzemelerinin kesinlikle kullanılmaması, yasaklanması lazım. Bunu da şimdiden akılda tutulması için ilave edelim. Bunu da göz önüne almak lazım” ifadelerini kullandı.

Yorumlar (0)