Erdoğan Toprak:Rusya'nın Ukrayna’yı işgali, NATO’nun yeniden kenetlenmesini sağladı

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, dış politikaya ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline dair önemli açıklamalarda bulundu.

SİYASET 06.03.2022, 12:17 06.03.2022, 12:24
Erdoğan Toprak:Rusya'nın Ukrayna’yı işgali, NATO’nun yeniden kenetlenmesini sağladı

Gazetekritik/ CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, dış politika ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline dair gelişmeleri değerlendirdi: 

İşte Toprak'ın o raporu:

Rusya Lideri Putin Ukrayna’yı işgal hamlesiyle, NATO’nun yeniden kenetlenmesini ve üye ülkelerin sorunlarını bir kenara bırakmasını sağladı. Avrupa ülkeleri askeri harcamalarını arttırdı!

Rusya Lideri Putin, Ukrayna’yı işgal hamlesiyle, bir süredir batılı liderlerin bile ‘beyin ölümü gerçekleşti’ dediği NATO’nun yeniden kenetlenmesini, üye ülkelerin arasındaki sorunları bir kenara bırakmasını sağlamış oldu. AB içindeki görüş ayrılıklarının da ortadan kalkmasına vesile olan Putin’in bu girişimi sonrasında başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri askeri harcamalarını artırma kararı aldı ve Rusya politikalarını kökten değiştirmeye yöneldi!
Ukrayna savaşı bir anlamda Putin sayesinde NATO’nun yeniden birlik-beraberliğe bürünmesini, ABD ve Avrupalı üye ülkeler arasındaki tüm sorunların ortadan kalkmasını, Rusya karşısında kenetlenmelerini sağladı. Benzer şekilde AB içinde de Rusya ile ilişkiler konusunda söz konusu olan görüş ayrılıkları ortadan kalktığı gibi AB içinde kriterler konusunda sorun çıkartan Macaristan, Polonya gibi ülkeler bile AB’nin tüm yaptırım kararlarına tam destek verdi.


NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya-Ukrayna savaşını ‘Avrupa savaşı’ diye nitelendirerek yıllar sonra ilk kez Avrupa sınırlarını güçlendirmek için 40 bin kişilik acil durum gücünün Ukrayna ve Rusya ile sınırı olan NATO üyesi ülkelere sevk edileceğini açıkladı. Bu doğrultuda, Romanya, Polonya, Macaristan, Bulgaristan, Çekya, Slovakya ve NATO üyesi Baltık ülkelerine (Estonya, Letonya, Litvanya), Fransa, Hollanda, Danimarka, İngiltere, Almanya, İspanya gibi NATO üyesi ülkelerden 500-1000 arasında değişen sayılarda asker gönderilmeye başlandı. Ayrıca Ukrayna ve Rusya'ya komşu NATO ülkelerindeki hava savunma hattını güçlendirmek için 200’den fazla savaş uçağı gönderildi. Yıllardır Sovyetler Birliği döneminden beri tarafsız olan, NATO’ya üye olmayan Finlandiya ve İsveç de NATO’ya üyelik düşüncesine yöneldi.


Bir süredir ABD ve İngiltere güdümünde dünyanın farklı yerlerindeki operasyonlarda bu iki ülkenin özel askeri gücü gibi görülen, hatta misyonunu yitirdiği görüşlerinin öne çıkmasıyla AB ülkelerinin Avrupa Savunma Birliği, Avrupa Ordusu kurma gibi görüşleri ortaya atmasına neden olan NATO, Putin’in Ukrayna’yı işgal girişimiyle kuruluş amacını ve asli konumunu yeniden üstlendi.


NATO’ya adeta ‘ilaç gibi gelen’ Putin’in bu hamlesi, örgütün doğu ve batı üyeleri arasında uzun süredir süren görüş ayrılıklarının rafa kalkmasını sağladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Çekoslovakya (AB’ye girince Çekya ve Slovakya olarak bölündü), Polonya ve Baltık ülkeleri gibi eski Sovyet bloku-Varşova Paktı ülkeleri, Rusya tehdidine karşı NATO’ya katıldılar.


ABD’nin sürekli gündeme getirdiği Avrupa ülkelerinin NATO’ya parasal katkıyı artırması, silahlanmaya daha fazla kaynak ayırması, ordularını güçlendirmesi yönündeki eleştirileri ve talepleri de Putin’in hamlesiyle son buldu.

Silahlanma ve savunmaya harcama yerine teknolojiye ve sanayiye yatırımı tercih eden Almanya, savunma harcamalarına 100 milyar Euro tutarında ilave kaynak ayırmayı kararlaştırdı. ABD Ukrayna’ya 350 milyon dolar ilave askeri yardımla bu ülkeye desteğini 1 milyar doların üzerine çıkartırken, AB Komisyonu da 3,5 milyar Euroluk AB savunma fonundan ayırdığı 450 milyon Euro ile silah alınarak Ukrayna’ya verilmesini kararlaştırdı.
Uzun süredir AB ve ABD ile mesafeli olan CB Erdoğan, NATO’yu ‘Hacivat-Karagöz cümbüşü’ oynamakla, sadece ‘laf üretmek ve eyleme geçmemekle’ eleştirmesine karşılık Batı ve NATO ile yakınlaşma çabasına hız verdi. Aslında eyleme geçmemekle eleştirdiği NATO’nun ne yapması gerektiğini söylemiyor. İktidar NATO’nun Ukrayna’nın yanında savaşa girip, Rusya ile sıcak çatışma başlatmasını mı istiyor? Böyle bir durumun tüm bölgeyi ve NATO üyelerinin savaşa dahil olmasını, 3. Dünya Savaşı’nın, nükleer savaşın başlamasını gündeme getireceği açık. İktidarın hâlâ kafasının karışık olduğu anlaşılıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline tepki vererek, reddettiğini açıklayan CB Erdoğan daha sonra ‘savaş’ ifadesini kullanarak Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin hükümlerini tavizsiz uygulayacaklarını açıkladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 3 Rus savaş gemisinin boğazlardan geçişine izin verilmediğini duyurdu. CB Sözcüsü İbrahim Kalın, ‘Batılı dostların Türkiye’den Rusya ile bağları kopartmamasını istediğini’ söyledi.


Savaşta tarafsız bir tutum sergilemek isteyen İKTİDAR, Avrupa Konseyi’ndeki Rusya oylamasında ‘çekimser’ kalırken, BM’deki oylamada ise Rusya’nın kınanması yönünde ‘Evet’ oyu kullandı. Rusya’nın tepkisine rağmen Ukrayna’ya Bayraktar-TB2 SİHA’larının satışı devam ediyor.


İktidar bir yandan Ukrayna’ya silah desteği veriyor diğer yandan kendilerine yakın iş insanı Ethem Sancak’ı Moskova’ya gönderip Türkiye’nin Rusya’nın yanında olduğu mesajlarını söyletiyor. Sancak, SİHA’ların Rusya’ya karşı kullanılacağını bilmediklerini, buna çok üzüldüklerini belirterek NATO’ya ağır eleştirilerde bulunuyor. İktidarın bu zikzakları içinde bulunduğu sıkışıklığı gösteriyor!
Antalya Diplomasi Forumu’nda Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarını bir araya getirme girişimi olumlu bir çabanın ve iktidarın iki tarafı da idare etme düşüncesinin sonucu olarak görülmelidir.


Ukrayna’nın AB üyeliği başvurusunun ardından Gürcistan ve Moldova’da AB için sıraya girdi. Üç ülkenin Devlet Başkanları resmi başvurularını Brüksel’e iletti. 10 Mart’taki AB Liderler Zirvesinden Ukrayna için aday ülke kararı çıkabilir. Prosedürler hızlandırılsa da yakın gelecekte bu üç ülkenin hemen AB üyeliğine alınması güç görünüyor. Türkiye’nin üyeliği konusunda ayak sürüyen AB, yine bir çifte standart sergiliyor!
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’in resmi başvuru mektubunu Brüksel’e göndermesi ve Avrupa Parlamentosu’nda video konferansla katıldığı toplantıda yaptığı konuşmadan sonra parlamenterlerin Ukrayna’nın üyelik talebine alkışlarla tam destek vermesi, Ukrayna’nın kısa sürede AB üyeliği umutlarını artırmış olsa da yakın gelecekte bunun gerçekleşmesi güç görünüyor. Ukrayna’nın ardından Moldova Devlet Başkanı Maia Sandu ve Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili de üyelik başvuru mektuplarını Brüksel’e ulaştırdı. Bu üç ülkenin AB üyeliği daha önce de gündeme gelmiş ancak sonrasında gündemden düşmüştü. 2013 yılında Ukrayna ile AB arasında bir ortaklık anlaşması kabul edilmişti. Rusya’nın yoğun baskıları üzerine o dönemdeki Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç anlaşmayı imzalamaktan vazgeçince Ukrayna karışmıştı. Sokak çatışmaları ve protestolar sonrasında Yanukoviç ülkeyi terk ederek, Rusya’ya kaçmıştı.


⦁    Kanımca 10-11 Mart’ta AB Liderler Zirvesinde Ukrayna için ‘aday üyelik’ önerisi kabul edilebilir ve böyle bir statü verilebilir. Bu da Ukrayna- Rusya savaşında Ukrayna’ya Avrupalılık açısından siyasi bir destek olarak elini güçlendirme olanağı sağlayabilir.

Ukrayna’nın AB üyeliği başvurusunun ardından Gürcistan ve Moldova da AB için sıraya girdi. Türkiye’nin üyeliği konusunda ayak sürüyen AB, yine bir çifte standart sergiliyor!
Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’nın AB’ye üyelik başvuruları bir anlamda AB’nin geçmişte de örnekleri yaşanan çifte standart politikasının tekrarlanması olacaktır. Üyeliğin kabulü için tüm ülkelerin ve liderlerin oy birliği gerekiyor. Ayrıca Avrupa Konseyi’nin ve AB Komisyonu’nun da bunu kabul etmesi gerekli. Şu ana kadar Ukrayna’ya hemen aday ülke statüsünün verilmesini desteklediklerini açıklayan ülkeler Polonya, Letonya, Estonya, Litvanya, İrlanda, Yunanistan, Güney Kıbrıs oldu. Bu sayının artması büyük ihtimal.


Ancak AB’nin Lizbon anlaşması uyarınca ‘sınır anlaşmazlığı’ olan ülkelerin aday veya tam üyeliğe alınmaması söz konusu. AB geçmişte bu maddeye rağmen bir çifte standart örneği vererek 2004’teki Annan Planı referandumunun hemen ardından, planı reddeden Güney Kıbrıs’ı AB tam üyeliğine aldı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC), Kıbrıs Türklerini ve adadaki anlaşmazlıkları, devam eden müzakereleri, sınır anlaşmazlıklarını yok saydı.

Benzer tavır Rusya’nın sınır anlaşmazlığı gerekçesiyle, Donetsk, Luhansk Halk Cumhuriyetlerini tanımasına, Kırım’ı ilhak etmiş olmasına rağmen Ukrayna’nın başvurusu için de sergilenerek ‘aday ülke’ statüsü verilip üyelik müzakereleri başlatılabilir. Bunun gerçekleşmesi ihtimali oldukça yüksek görünüyor.


⦁    AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ‘Ukrayna Avrupalıdır. Burada kimse Ukrayna halkının Avrupa’ya ait olduğundan şüphe duymuyor.’ açıklaması da bunu teyit ediyor.


AB’nin çifte standartlı yaklaşımının en somut örneği Türkiye’ye karşı izlenen tavır!
Tam üyelik için 1987’de başvuran Türkiye’ye aday ülke statüsü yıllar sonra Helsinki zirvesinde verildi ve buna rağmen tam üyelik müzakereleri 19 yıl sonra 2006’da başlatıldı. 2016’dan bu yana ise müzakereler ve yeni fasıllar açılması kesilmiş vaziyette. Benzer şekilde Karadağ 2012, Sırbistan 2014’ten bu yana müzakere sürecinde.


⦁    Sırf Rusya ile savaş halinde olduğu için Ukrayna’ya hızlandırılmış üyelik prosedürü uygulanması, daha önce iç savaşa rağmen Yugoslavya’nın parçalanmasına zemin hazırlayan Hırvatistan ve Slovenya’nın tam üyelikleriyle benzerlik gösterecek.
⦁    Dolayısıyla Türkiye’nin önüne sürekli şekilde çıkartılan AB müktesebatı, AB kriterleri vb. koşulların Ukrayna tarafından ne ölçüde karşılandığı sorgulanmaya muhtaç!
Sovyetler Birliğinden ayrılan Ukrayna’da tıpkı Rusya gibi özelleştirmelerle ülkenin şirketlerine, kaynaklarına, bankalarına el koyan dolar milyarderi oligarklar; siyaseti, medyayı ve ekonomiyi kontrol ediyor.
200’den fazla siyasi partinin olduğu ülkede bu partiler de 7-8 oligark tarafından kurulan ve siyaseti manipüle etmek için kullanılan yapılar. Bir anlamda partiler, güç mücadelesi yürüten oligarkların siyasi taraftar kulüpleri konumunda.
⦁    Devlet Başkanı Zelenskiy’in oligarkların kontrolündeki medya grubuna bağlı televizyonda hazırladığı şov programının ismiyle kurduğu Halkın Hizmetkârı Partisi de bunlardan birisi.
Kaldı ki ortalığa saçılan Panama ve Pandora belgelerinde Devlet Başkanı Zelenskiy’in iş birliği yaptığı oligarklarla servetini yurt dışına aktardığı paravan Off Shore şirketlerin belgeleri de yayınlandı.

⦁    Şimdi AB’nin alelacele Ukrayna’ya üyeliğe aday ülke statüsü vermesi, müzakereleri hızla başlatması hangi AB kriteri ya da müktesebatıyla uyumlu?
⦁    AB’nin gerek Ukraynalı mültecilere yönelik açık kapı politikası gerekse


AB Liderleri ve medyasının ‘Ukraynalılar Suriyelilere, Afganlara, Afrikalılara benzemiyor. Sarışın-mavi gözlüler, Hristiyanlar’ şeklindeki söylemleri aynı zamanda ırkçı yaklaşımları çağrıştırıyor. Bu da çifte standardın bir başka boyutu!
CB Erdoğan, AB’nin Ukrayna’nın üyeliğiyle ilgili yaklaşımına tepki göstererek, yıllardır Türkiye’yi oyaladıklarını, tam üyelik için illa da Türkiye’nin de işgale uğraması ya da savaşa mı girmesi gerektiğini soruyor.
Bir yanıyla popülizm çerçevesinde doğru bir tepki gibi görünse de diğer yanıyla Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin kesintiye uğramasının, müzakerelerin durmasının sorumluluğunu iktidarın üzerinden atmaya, uyguladıkları anti demokratik politikaların, hukuk devletini, bağımsız yargıyı, temel hak ve özgürlükleri, medya baskılarını, sansürü örtmeye yönelik bir söylem. Bu açıdan iktidarın da kendi içindeki çifte standartların seslendirilmesi!
AB’ye vize serbestisi için öngörülen demokratikleşme adımlarını atmayan, terörle mücadele yasasında önüne gelen herkesi teröristlikle suçlama olanağı sağlayan hükümleri değiştirmekten kaçınan, kamu ihalelerinin ve harcamalarının şeffaflığını, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele edilmesini, sorumluların yargı önüne çıkartılmasını içeren kriterleri yerine getirmeyi gündemine almayan iktidarın politikaları ve uygulamaları da aynı AB’nin çifte standartları gibi AK Parti’nin ve CB Erdoğan’ın çifte standartları.
 

Yorumlar (0)