banner758

DEVLET BAHÇELİ: RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI MEŞRUDUR

Devlet Bahçeli, bugün partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı tartışmasına ilişkin, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı meşrudur, yasal ve anayasaldır” diye konuştu.

SİYASET 28.06.2022, 13:41
DEVLET BAHÇELİ: RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI MEŞRUDUR

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Orman yakanlarla mücadele etmek amacıyla idam cezası tartışmalarını çok yararlı gördüğümü, şayet bu cezanın tekraren hukuk mevzuatımıza girmesiyle ilgili bir kanun teklifi gelirse de seve seve destek olacağımızı açık seçik beyan ve ifade ediyorum. Bununla da kalmayıp, tasavvurdaki idam cezasının kadın cinayetlerini, tecavüz ve terör suçlarını da kapsayacak bir genişlik ve esneklik içinde olmasını hassaten bekliyor ve ümit ediyorum” dedi.

Devlet Bahçeli, bugün partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı tartışmasına ilişkin, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı meşrudur, yasal ve anayasaldır” diye konuştu.

Bahçeli, Türk Ocakları’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sempozyuma davet etmesine tepki gösterdi. Bahçeli, “Davet ede ede hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir? Ben çok üzüldüm, dalıp dalıp uzaklara gittim. Acaba Türk Ocakları yönetimi hiç mi rahatsız olmadı” dedi.

Bahçeli, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun 2023 seçimlerine ilişkin “Yüzde 100 kazanırız diyemem, ama yüzde 99,99 kazanırız” açıklaması için de “Sayın Karamollaoğlu’na hayal dünyasında mutluluklar diliyor, Allah’tan da kendisine ve diğer zillet ortaklarına basiret ve izan temenni ediyoruz” diye konuştu. Bahçeli, şunları söyledi:

RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI MEŞRUDUR: Sayın Cumhurbaşkanımızın hiçbir sisli ve şüphe çeken yanı olmayan mutlak adaylığı üzerinde ya tutarsa diyerek polemik yapan, tezvirat üreten, nifak yayan zillet faillerine diyorum ki; yenilen pehlivan güreşe doymazmış, ama sizi doyuracağız. İnanıyorum ki minderden kaçmaya fırsat bile bulamayacaksınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı meşrudur, yasal ve anayasaldır. Hevesler beyhude, çabalar boşunadır. 2023’te Sayın Cumhurbaşkanımız, tekrardan ve yeniden, hatta çok güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanı seçilecektir. Türkiye’nin geleceğini Cumhur İttifakı inşa edecektir. Göz az görürse, kulak az duyarsa, akıl ve zeka kıtlığı ileri düzeyde yaşanırsa bundan mütevellit hayal dünyasının müdavimleri uzun bir süredir çakılı kaldıkları hezeyan nöbetlerinden bir türlü çıkamayacaklardır.

KARAMOLLAOĞLU’NA HAYAL DÜNYASINDA MUTLULUKLAR DİLİYORUZ: Saadet Partisi’nin Genel Başkanı, 2023 seçimlerine ilişkin olarak ‘Yüzde 100 kazanırız diyemem, ama yüzde 99,99 kazanırız’ açıklamasını yapmış. Şu temelsiz ve insanın yüzünü kızartacak ucube kehanete güler misiniz, ağlar mısınız, yoksa sağlık veya hidayet mi dilersiniz? Yine de biz, Sayın Karamollaoğlu’na hayal dünyasında mutluluklar diliyor, Allah’tan da kendisine ve diğer zillet ortaklarına basiret ve izan temenni ediyoruz. Irak ve Suriye tezkerelerine ‘hayır’ diyerek terörle mücadeleye ‘hayır’ diyenleri, Libya tezkeresine ‘hayır’ diyerek Mavi Vatan’a ‘hayır’ diyenleri acıklı bir son beklemektedir. Hiç durmayacağız, hiç yavaşlamayacağız; hayal tacirlerini, haysiyet cellatlarını, fitne tezgâhlarını, Türkiye muhaliflerini birer birer bertaraf ederek Cumhur İttifakı’nın kutlu zaferine Allah’ın inayetiyle ulaşacağız.

İDAM İLE İLGİLİ BİR KANUN TEKLİFİ GELİRSE SEVE SEVE DESTEK OLACAĞIZ: Orman yakanlarla mücadele etmek amacıyla idam cezası tartışmalarını çok yararlı gördüğümü, şayet bu cezanın tekraren hukuk mevzuatımıza girmesiyle ilgili bir kanun teklifi gelirse de seve seve destek olacağımızı açık seçik beyan ve ifade ediyorum. Bununla da kalmayıp, tasavvurdaki idam cezasının kadın cinayetlerini, tecavüz ve terör suçlarını da kapsayacak bir genişlik ve esneklik içinde olmasını hassaten bekliyor ve ümit ediyorum. Bu çerçevede üzerimize ne düşüyorsa yerine getirmeye de hazır olduğumuzu açıklıyorum. Cezalardaki caydırıcılık vasfını kuvvetlendirmemiz lazımdır. Eline çakmak alıp ormanları yakan su katılmamış barbarlara ya da eli ve vicdanı kanlı hainlere hareketsiz ve sessiz kalamayız.

FELAKETLERDEN SİYASİ RANT DEVŞİRME GAYESİ TERBİYESİZ BİR SİYASET KİRLİLİĞİDİR: Kuşların aç kalmaması için dağlarına buğday, ev önlerine ekmek kırıntıları serpilen, susuzluk çekmemeleri için de pencere pervazlarına su koyulan, yani her canlının hakkını gözeten Türk-İslam medeniyetinin en önemli değeri adalettir, hakkın ve haklının müdafaasıdır. Ancak CHP’nin bu adalet kavrayışından haberi yoktur. Zillet ittifakının diğer ortaklarının gerçek bir adalet ve demokrasiyle bağı hiç yoktur. Çünkü bunların kalpleri taşlaşmış, vicdanları buzlanmıştır. Marmaris’te çıkan orman yangını süresince zillet ittifakının nerede durduğu, kör kütük bir şekilde istismar çukuruna nasıl gömüldüğü bir kez daha teyit edilmiştir. Devlet bütün imkanlarını seferber etmişken mesela Kılıçdaroğlu da husumet seferine çıkmıştır. Kılıçdaroğlu ‘Nerede bu uçaklar, nerede bu helikopterler’ dediği anda, tepesinde hava araçları uçuşuyor, yanındaki partilileri de başlarını yukarı kaldırarak yangınla mücadele eden helikopterleri izliyorlardı. Tarım ve Orman Bakanı’mızın kamuoyunu doğru ve şeffaf bilgilendirerek yalana direnmesi ve sergilediği mücadele dirayeti, İçişleri Bakanı’mızın afet alanındaki müessir çalışmaları bize göre takdire şayandır. 15 uçak, 46 helikopter, havadan bin 69 saat boyunca 12 bin 400 ton suyu, 4 bin 48 sorti yapmak suretiyle alevlerin içine boşaltırken Kılıçdaroğlu durduğu yerde ateşleniyor, kızarıyor, terliyor, adeta ‘niye daha fazla yangın çıkmıyor’ diye hayıflanıyordu. Bin 204’ü orman işçisi olmak üzere toplamda 4 bin 587 kişilik görevli ekibimiz ateşe meydan okuyup can pahasına yangınla mücadele ederken Kılıçdaroğlu, dedikodunun, iftiranın, provokasyonun mayasını çalıyordu. Sayın Kılıçdaroğlu, yine çamura yattın, yine sınıfta kaldın, yine su kaynattın. Felaketlerden siyasi rant devşirme gayesi faziletsiz, mensubiyetsiz ve terbiyesiz bir siyaset kirliliğidir. Zillet ittifakının yakasına bu kir yapışmıştır.

BEN ÇOK ÜZÜLDÜM, DALIP DALIP UZAKLARA GİTTİM: ‘Türk Ocakları’nın Kuruluşunun 110’uncu Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu’nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın konuşmalarını dinleyince, hele hele devlete ‘seri katil’ diyen bir müfterinin, bir suçlunun anılan sempozyumda olduğunu öğrenince bu duygu ve düşünceler kapladı ruhumu. Halbuki Türk Ocakları göz nurumuzdu, bir nevi mektebimiz, mefkûremizdi. İlk sevdamızdı, fikirlerimizin sistemleşip sadırdan satıra döküldüğü ülkü membaımızdı. Türkçülüğün ilk sancağı Türk Ocağı’nda kaldırılmıştı. 1931’den 1949 yılına kadar kapalı olduğu 18 yıllık bir dönemi kenara koyarsak fiilen kurulduğu 3 Temmuz 1911’den, resmen kurulduğu 25 Mart 1912’den itibaren Türk’ün, Türkçülüğün ve Türk milliyetçiliğinin beşiğiydi… 12 Eylül 1980 darbesini müteakiben talimatla açılan MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasının iddianamesi, MHP ve ülkücü kuruluşları, 1912’de Türk Ocakları’nın kuruluşuyla faaliyete geçen bir suç örgütü olarak şerefsizce yaftalamıştı. Sadece 583 dava insanımızı değil, bir fikrin ve onun tarihinin de mahkum olması için cuntacılardan emir alan hukuk katliamcısı Nurettin Soyer eliyle bir tezgah kurulmuştu. Şimdi herkes elini vicdanına koyup düşünsün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Türk Ocakları’nın Kuruluşunun 110’uncu Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu’nda ne işi vardır? Biz, bu hazin manzarayı nasıl okuyalım? Neye yoralım? Nasıl yorumlayalım? Davet ede ede hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir? Benim sözüm, Türk Ocakları’nın üç-beş yöneticisinedir. Ya bunu nasıl yaptınız? Nasıl böyle bir hatanın faili oldunuz? Bu gaflete nasıl kapıldınız? Kılıçdaroğlu’nun, ‘Din halkın afyonudur’ diyen, üstelik İslam dünyasıyla ilgili bir sempozyumda Karl Marx’tan alıntı yaparak salonda hazır bulunanlara hitap etmesine nasıl katlandınız? O salondan mesela Ziya Gökalp, mesela Erol Güngör, mesela Mehmet Eröz’ün yerine Marx’ın görüşlerinin kamuoyuna yansımasını içinize nasıl sindirdiniz? Bunu nasıl hazmedebildiniz? Ben çok üzüldüm, dalıp dalıp uzaklara gittim. Acaba Türk Ocakları yönetimi hiç mi rahatsız olmadı, hiç mi vicdan azabı çekmedi? Türk milletinin kurşun gibi ağır günlerden geçtiği bir dönemde bu Türk Ocakları ne yapar, ne arar, neyle meşgul olur? Ebussuud Efendi’nin cevabını bir kez daha haykırıyorum: Yarın Hakk’ın divanına varınca Süleyman’dan hakkın alır karınca.

ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASINI MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ: Memur ve emeklilerimizle birlikte asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin enflasyona ezdirilmeyeceğine, maaş ve ücretlerde beklenen artışlarla birlikte refah düzeyinin yükseleceğine gönülden inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın dün yaptığı açıklamaları memnuniyetle karşılıyor, aynı şekilde milletimizin lehine olacak her kararın da yanında duracağımızın teminatını veriyoruz."(ANKA)

Yorumlar (0)