DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, CHP'ye yönelik operasyonlara tepki göstererek iktidara "Muhalefet karşısında durduğunuz yer sorunlu ve hukuksuzdur. Bugün ana muhalefet partisi dahil bu ülkedeki bütün partiler sizin rakibinizdir. Asla yargı eliyle tasfiye edeceğiniz düşmanlar değildir. Bu düşman siyasetini artık bırakınız ve yargıyı siyasetin dizayn etme aracı olmaktan bir an önce çıkarmanız gerekiyor. Ana muhalefeti siyaset dışına itmeye, bir sonraki seçim için kendisi açısından dikensiz gül bahçesi oluşturmaya çalışan bu anlayış günün sonunda bütün ülkeye, halklarına ve hukuk sistemine kaybettiriyor" diye seslendi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM'de, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ve güncel gelişmelere ilişkin açıklama yaptı. Geçen hafta partisinin Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İmralı Heyeti üyesi Mithat Sancar'ın başkanlığında bir toplantı yapıldığını hatırlatan Kılıç Koçyiğit, şunları söyledi:
"Bu toplantıda ilgili hukukçu akademisyenleri dinleyerek onların görüş ve düşüncelerini aldık. Onları dikkatle not ettik ve onların önerilerini de kendi öneri taslaklarımızı hazırladığımızda bize yol göstereceğini ifade etmemiz gerekiyor. Biz bütün bu önerilerin, bütün toplumsal çevrelerin sözünün çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Fakat şu kısıtlılığın da farkındayız. Bu komisyon her çevreyi dinleyemez. Belki herkesin görüşüne başvuramaz.
"Alt komisyon kurulmalıdır"
Bir alt komisyon kurulma önerisi aslında biz Meclis Başkanı'na yapmıştık ya da yazılı olarak insanların önerilerini sunması, görüş ve düşüncelerini komisyona iletmeleri yönünde de bir öneri yaptık. Hâlihazırda bununla ilgili bir gelişme yok. DEM Parti olarak komisyona çağrılamayan, zaman kısıtlılığı nedeniyle komisyonda dinlenmeyen, kendi verdiğimiz listeyi de onun dışındaki geniş listeyi de her kesimi dinlemeye, herkesin görüşünü, düşüncesini, önerisini almaya ve onları sürecin bir parçası, bir paydaşı, bir öznesi kılmaya sonuna kadar çalışacağız. Bu konuda elimizden gelen her şeyi yapacağız.”
"Süreci yürüten baş aktör olan Sayın Öcalan’la da görüşmesi, onun görüş, düşünce ve önerilerini de dinlemesi gerekiyor"
Komisyonun iş çevrelerinden mağdur kesimlere, eski Meclis başkanlarından Barolar Birliği’ne, bölge barolarına ve baro başkanlarına kadar herkesi dinlediğini hatırlatan Kılıç Koçyiğit, "Ancak bir kişiyi daha dinlemesi gerekiyor. Bu komisyonun acilen İmralı’ya gitmesi ve süreci yürüten baş aktör olan Sayın Öcalan’la da görüşmesi, onun görüş, düşünce ve önerilerini de dinlemesi gerekiyor. Bu aynı zamanda bir beklenti değil. Halklarımızın barış talebinin somut bir ifadesi ve sürecin gerekliliği olduğunun da altını çizmemiz önemlidir. Sonuçta, Kürt sorunu gibi tarihsel bir sorunu çözüyorsak, 100 yıla aşkın bir sorundan ve 40 yılı çatışmalı bir geçmişten bahsediyorsak, yeni bir iklim yaratmayı konuşuyorsak, o zaman var olan sınırları aşmaya, ezberleri bozmaya ve gerçek anlamda cesur adımlar atmaya da ihtiyacımız olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu görüşme sürece ivme kazandıracaktır. En önemlisi, toplumsal güveni ve çözüme dair olan inancı güçlendirecek ve sürecin önünü açan önemli bir eşik olacaktır" dedi.
"Komisyon gerçekten cesur olmalıdır, Sayın Öcalan'ın görüş ve düşüncelerini bizzat dinlemesi gerekmektedir"
Kılıç Koçyiğit, bu durumun sadece Kürtler açısından görülmemesi gerektiğini söyleyerek "Aslında İmralı'ya gidiş, İmralı'da Sayın Öcalan'ın görüş ve düşüncelerini dinlemenin kendisi Türkiye'de yaşayan her bir yurttaşın ve halkların geleceği açısından, toplumsal barışımız açısından, gerçek anlamda o iç cephe denilen bizim barış ve demokratik toplum süreci dediğimiz sürecin ilerlemesi açısından da kritik önemde olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. O anlamıyla çağrımız çok net ve açık. Komisyon gerçekten cesur olmalıdır. Meseleye siyaset üstü bakmalı. Güncel siyasete, güncel toplumsal meselelere hapsolmadan bu meseleye yaklaşmalıdır. Ezberleri bozmalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'te TBMM Grup Toplantısında, "Öcalan gelsin Meclis'te konuşsun" çağrısını hatırlatan Kılıç Koçyiğit, "Bu süreçte de çözüm komisyonunun İmralı'ya gitmesi, Sayın Öcalan'ın görüş ve düşüncelerini bizzat dinlemesi ve orada onunla karşılıklı konuşması, sorularını sorması da yeni döneme dair önemli bir eşiğin aşılmasına katkı sunacaktır. Beklentimiz çok kısa bir süre içerisinde çözüm komisyonunun içerisinden bir heyetin hızlı bir şekilde süreç olgunlaştırılarak Adaya gidişinin planlanması yönündedir" diye konuştu.
"Yargı eliyle siyaseti dizayn etmeye çalışan bir süreçle karşı karşıyayız"
Kılıç Koçyiğit, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na mahkeme kararıyla geçici olarak Gürsel Tekin'in atanması 19 Aralık’tan bu yana CHP'ye yönelik operasyon sürecinin arttığını belirterek şunları söyledi:
"Yargısal operasyonlarla karşı karşıyayız. Şunu baştan ifade edelim: Bütün bu operasyonların aslında siyasal zemine zarar verdiğini, ama aynı zamanda yürüyen sürece de zarar verdiğinin altını çizmemiz gerekiyor. Bugün yeni bir iklimi konuşuyoruz. İktidar bunu iç cephenin tahkimatı olarak ifade etti. O zaman, iç barışın sağlanması gerektiği ya da iç barışın sağlanmasının istendiği bir yerde, bu ülkenin ana muhalefet partisinin yargı eliyle operasyonlara maruz kalmasının kabul edilemez olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Bu aslında halkın iradesini tanımamanın sonucudur. Hukuk tanımayan yöntemlerde ısrar etmenin bu ülkeyi getirdiği durum açık ve nettir. Bizzat DEM Parti olarak bundan önceki partimiz HDP olarak bunları yaşadık. Hala HDP'nin kapatma davası devam ediyor. Eş Genel Başkanlarımız Sayın Demirtaş, Yüksekdağ eş zamanlı operasyonlarla gözaltına alınıp tutuklandılar yıllardır da cezaevindeler. 2016 yılından beri tam üç dönemdir hukuksuz bir şekilde kayyum atanıyor, belediye başkanımız cezaevinde tutulmaya devam ediyor. Bunlar bugün HDP'ye DEM Parti'ye yapılıyor ama operasyonun odağı bütün Türkiye halklarıdır. 'Bu operasyonlar aslında Türkiye'ye yapılıyor, Türkiye'nin seçim demokrasisine yapılıyor' demiştik ve herkesi de bu konuda tutum almaya davet etmiştik. Bugün CHP’ye yapılanların da sadece CHP’ye yapılan bir operasyon olmadığını çok iyi biliyoruz. Siyasal muhalefeti sınırlandırmaya, demokratik muhalefeti sınırlandırmaya ve gerçek anlamda yargı eliyle siyaseti dizayn etmeye çalışan bir süreçle karşı karşıyayız.
"Muhalefet karşısında durduğunuz yer sorunludur"
Dün DEM ve HDP'ye yapılanların bugün CHP'ye yönelmesi aslında iktidarın toplumsal muhalefeti ve bütün Türkiye halklarını ve Türkiye'deki demokrasiyi hedef aldığının açık ve net göstergesidir. Bunu hiç perdelemeye çalışmasınlar. Bunu hiç örtmeye çalışmasınlar. O anlamıyla dün söylediğimiz sözü bugün de söylüyoruz. Yarın da söyleyeceğiz. Dün bize yapıldığında karşı çıkıyorduk. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi'ne yapılıyor, karşı çıkıyoruz. Yarın bir başka partiye yapıldığında da bir başka kesime yapıldığında da karşısında duracağız ve karşı çıkacağız. Çünkü bu bizim ilkesel tutumumuzdur. Şimdi buradan iktidara seslenmek istiyoruz. Muhalefet karşısında durduğunuz yer sorunludur. Durduğunuz yer hukuksuzdur. Bugün ana muhalefet partisi dahil bu ülkedeki bütün partiler sizin rakibinizdir. Asla yargı eliyle tasfiye edeceğiniz düşmanlar değildir. Bu düşman siyasetini artık bırakınız ve yargıyı siyasetin dizayn etme aracı olmaktan bir an önce çıkarmanız gerekiyor. Ana muhalefeti siyasi dışına itmeye, bir sonraki seçim için kendisi açısından dikensiz gül bahçesi oluşturmaya çalışan bu anlayış günün sonunda bütün ülkeye kaybettiriyor. Bütün ülke halklarına kaybettiriyor. Bütün ülkenin hukuk sistemine kaybettiriyor."