Gazete Kritik Siyaset CHP lideri Özgür Özel: CHP, Ekrem İmamoğlu'na tehdide izin vermeyecek

CHP lideri Özgür Özel: CHP, Ekrem İmamoğlu'na tehdide izin vermeyecek

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet Gazetesi'nin sorularını yanıtladı. Özel, CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, "siyaseten arınma" ve "çözüm sürecinde cesur olma" şeklindeki sözlerini de değerlendirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son açıklamalarına ilişkin, “İktidar yanlısı gazeteye mülakat verecek kadar siyasallaşmış bir yargının yazdığı ve hiçbir somut delile dayandıramadığı bir iddianamenin kıymetlendirilmesi kabul edilemez. CHP, geçmişte de benzer şeyler yaşadı, belediye başkanlarına saldırılar oldu, benzer iddialar oldu. O gün yapmadığımızı, bugün 15 buçuk milyon kişinin cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekrem İmamoğlu’na yapacak; onu yalnızlaştıracak, kendi deyimiyle ‘Üzerine beton dökecek’ bir işin içinde CHP olmaz. Görülmemiş bir dava üzerinden arkadaşlarımızı kamuoyu önünde tartışmanın anlamı yok” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet Gazetesi'nin sorularını yanıtladı. Özel, CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, "siyaseten arınma" ve "çözüm sürecinde cesur olma" şeklindeki sözlerini şöyle değerlendirdi:

"CHP’de koltuk Atatürk’ten miras olduğu için hem genel başkana hem önceki genel başkanlara yaklaşımın çok özenli olması gerekiyor. Benim şöyle bir tutumum var: Önceki genel başkanların eleştiri hakkı var ama bizim mevcut genel başkan olarak onları eleştirme hakkımız yok. Vefa göstermeliyiz. Meseleye hep öyle yaklaştık. İki yıldır bunun dışında bir tavrımız olmadı. Bugün de bunu terk etme niyetinde değiliz. Tabii son açıklama parti tabanında ve CHP’ye umut bağlayanlarda ciddi bir tepkiye yol açtı. Bu tepkilerin önünü almakta güçlük çekiyoruz. CHP, çözüm süreci noktasında komisyon fikrinin sahibi, 29 maddelik bir demokratikleşme paketini masaya koydu. Kendisine yapılan bütün saldırılara rağmen masadan kalkma yönündeki talepleri göğüsledi. İmralı’ya gitme noktasında da tavrını belirlemişken, bu tavrın eleştirilmesi ve partinin tarihini, vicdanını ve siyasi pozisyonunu ortak akılla belirlemişken buna çok kestirmeden bir tepki gösterilmesi partiyi çok üzdü.

“İmamoğlu’nun üzerine beton dökecek bir işin içinde CHP olmaz”

Diğer taraftan biz 19 Mart’ın gelişini çok önceden ‘Bir darbe mekaniği işliyor’ diye görmüştük. Eskiden, siyasi görev yapmış birisi, özel görevle İstanbul’a gitti. Gittiği günden beri bir hazırlık yapıyordu. Hakimler, savcılar, kararlarıyla konuşur. İktidar yanlısı gazeteye mülakat verecek kadar siyasallaşmış bir yargının yazdığı ve hiçbir somut delile dayandıramadığı bir iddianamenin kıymetlendirilmesi zaten kabul edilemez. CHP geçmişte de benzer şeyler yaşadı, belediye başkanlarına saldırılar oldu, benzer iddialar oldu. Bugünkünü kanıt sayarsanız, kanıt sayılabilecek iddialar oldu. O gün yapmadığımızı, bugün 15 buçuk milyon kişinin cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekrem İmamoğlu’na yapacak; onu yalnızlaştıracak, kendi deyimiyle ‘Üzerine beton dökecek’ bir işin içinde CHP olmaz. Halkın yüzde 65’i iddianamenin siyasi olduğunu düşünüyor. CHP tabanının yüzde 95’i bunu siyasi görüyor. Bu şartlar altında, iktidar ve onun ‘yargı kolları başkanı’ olarak nitelendirdiğim kişi çaresiz. Burada iddianameyi kıymetlendirmenin bir anlamı yok. Mazur görülebilecek bir tarafı yok. Görülmemiş bir dava üzerinden arkadaşlarımızı kamuoyu önünde tartışmanın anlamı yok.

“Kemal Bey’i kurultaya davet edeceğim”

Bu iki açıdan mevcut genel başkan olarak zorlandığımı ifade etmeliyim. Ama sakinliğimizi, sağ duyumuzu korumak zorundayız. Sonuçta Kemal Bey’i de arayıp kurultaya davet edeceğim. Ben Kemal Bey’in bu açıklamasının parti tarihinde bir istisna olarak kalmasını ümit ediyorum. Bunun için üzerime düşen bir şey varsa yapacağım. Kendisini kurultaya da davet edeceğim. Seçildiğim günden bu yana, parti için anlamlı her güne, toplantıya bütün genel başkanlarımızı bizzat cep telefonundan arayıp davet ettim. Önceki genel başkanların hep bir arada, bir istişare heyeti gibi olmasını çok arzu ettim. Altan Bey’in vefatına kadar Hikmet Bey, Murat Bey ile bunu yapıyorduk. Hatta tüzük konusunda bir madde onlarla bir toplantıda olgunlaştı: ‘Mevcut genel başkan imza toplamaz, talebi halinde adaydır.’ Neden? Çünkü mevcut başkan bin 200 imza topluyordu, diğer adaylara imza kalmıyordu. Bu da tartışma yaratıyordu. İlk kez bu kurultayda imza toplamıyoruz. Mevcut başkan talebi halinde aday olur, diğer adaylara toplayabilecekleri bin 300 imzalık bir alan kalır. Şu an delege üstünde hiçbir baskı yok.”

“Savunduğumuz değerleri doğru anlatıp merkeze sandığı koruma refleksini koyacağız”

Özel, yarın ilk günü yapılacak 39’uncu Olağan Kurultay’daki hedeflerinin sorulması üzerine ise şöyle konuştu:

“Partiyi kuruluş değerlerinden bir yere savurmadan Türkiye’deki bütün demokratların partisi yapmaya yönelik anlayışı da yerleştirerek bütün demokratlara hem kadrolarıyla hem politikalarıyla kucak açan; sandığı, demokrasiyi koruyan; ortak bir gelecek kurabilmeyi merkeze oturtan bir yaklaşımımız var. Partimiz sol, sosyal demokrat, demokratik sol değerlere sahip çıkan bir partidir. Bunda şüphe yok. Ama savunduğu değerleri daha doğru anlatıp merkeze Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sandığı koruma refleksini koyacağız.

"CHP çözümleri söyleyen yeni bir evreye geçiyor"

Programımız, ülkenin Anayasa’sı gibi geniş bir tarife sahip. Ama çok somut şeyler de var. Bu programdan sonra CHP, sorunları söylemekten çok, çözümleri söyleyen yeni bir evreye geçiyor. Program seçim vaadi duymak isteyenler için hala soyut kalabilir. Onu da Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ile yapacağız. Bugünkü gölge kabine ofise evrilecek. Orada bol bol çözüm söyleyen bir söyleme geçeceğiz."

"Komisyonu domine edeceğiz, yönlendireceğiz"

Özgür Özel, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda bundan sonraki çalışmalara ilişkin bir soruya, şu yanıtı verdi:

"Kürt sorunu için, içinde bulunduğumuz komisyona hazırlık süreci bizi bu konuda biraz daha somut çalışmaya itti. 29 maddelik bir öneri paketimiz var. Bunun içinde nefret söylemiyle mücadele konusunda bir kanun önerimiz var. Bütün kadınların şiddete karşı kırılgan olduğu ama Kürt kadınlarının daha kırılgan olduğu meselede, hem kadına şiddet konusunda önerilerimiz var hem de kadın cinayetlerinin istatistikleri üzerinden konuştuğumuz şeyler var. Ana dilin öğrenilmesi konusunda ilk kez programımızda bir şeyler yazıyor. Bunun yanında terör tanımı; öğrenciyi, gazeteciyi terörist yapan tanımla ilgili önerimiz var. Cumhurbaşkanına, kamu görevlisine hakaret suçunun fikir özgürlüğü konusunda çerçevelenmesine yönelik bir hazırlık var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyulmaması gibi aykırılıkların giderilmesine yönelik hazırlıklarımız, bu konuda bazı müeyyede önerilerimiz var. Yine gazetecilerin derdi olan, ‘yanlış bilgiyi alenen yayma’ suçuyla ilgili düzenleme önerimiz var. Hem komisyonu bu konuda domine edeceğiz, yönlendireceğiz, talepte bulunacağız hem de yaptırabildiğimizi burada yaptıracağız. Yaptıramadığımızı kendimiz yapacağız."

"DEM tabanının DEM’den beklentisiyle CHP’ye oy verenlerin CHP’den beklentisi arasında bir fark olmasının anlayışla karşılaması lazım"

CHP Lideri Özel, "Komisyon üyelerinden seçilen heyetin İmralı’ya gitmesi önce duyurulmadı, sonra açıklandı. MHP’nin daha çok sahiplendiği, AK Parti’nin açıklamaktan kaçındığı bir süreç oldu. Bu tutumu nasıl değerlendirirsiniz" sorusuna karşılık da söyledi:

"Samimiyetsiz bir tutum. AKP zaten ilk günden beri derenin boyunu MHP’ye ölçtürerek tamamen bu işi bir siyasi rant ve risk alanı olarak yönetiyor. Bize bazı eleştiriler yapıyor ama hiç olmazsa CHP’nin tutumu net ve samimidir. Biz komisyona girdik, katkı irademizi ortaya koyduk, koymaya devam ediyoruz. İmralı ziyareti noktasında bize oy verenlerin, tabanımızın, halkın beklentileri doğrultusunda kararımızı tarih önünde kayda geçirdik, savunduk. DEM tabanının DEM’den beklentisiyle CHP’ye oy verenlerin CHP’den beklentisi arasında bir fark olmasının herkes tarafından anlayışla karşılaması lazım.

"AKP ‘Bunu ranta çevirir miyim, riskini MHP’ye taşıtabilir miyim’ hesapları içinde bir süreç yürütüyor"

AKP tavşana kaç, tazıya tut yapa yapa, ‘Bunu ranta çevirir miyim, riskini MHP’ye taşıtabilir miyim’ hesapları içinde bir süreç yapıyor. Şimdi adaya gidildi; ‘Fotoğraf vermeye utanıyoruz. Video olmasın. Tutanak olmasın.’ Biz daha kararımızı vermeden önce AKP’de etkili bir isim bize, ‘Siz de gelin adaya. Zaten video olmayacak, fotoğraf olmayacak. Ne gün gidildi, dönüldü, belli olmayacak. Koster olmayacak, helikopter olacak. Çünkü gazeteciler bekler orada. Helikopterin kalktığı, indiği belli olmayacak. Gidildikten sonra sorulacak, ‘O iş yapıldı’ denecek. Hatta istiyorsanız kimin gittiği bile gizli kalabilir. ‘CHP’den biri gitti’ deriz. İlla gelin’ dedi. Ben de ‘Gitmek mi bu o zaman’ dedim. O da ‘Bu iş böyle olacak’ dedi. Bu ziyaretten bizi alıkoyan neyse AKP de bunu görüyor. Bunun kendince bir maliyet yaratacağını düşünüyor. Üstlenmemek için böyle yapıyor. Komisyonun kamuya açık kısmında da hiç konuşmadılar. ‘Oylama gizli olsun’ dendi. ‘Oylama yapılmasın’ bile dendi."

Özel, “İmralı’daki tutanakların açıklanmasını istiyor musunuz?” sorusu üzerine, “İmralı’daki tutanakların komisyonla aynen paylaşılması lazım. Komisyon üzerinden partiler ne olduğunu öğrenir. Ona göre açıklanıp açıklanmama konusunda tavırlarını belirlerler. İmralı’da gizli kalınması gerekecek ne var, ben bilmek isterim. Eğer gizli kalması gerekecek bir şey yoksa biz de açıklanması yönünde destek veririz” dedi.

“Yeni Anayasa’nın uyulmak için değil, oyun kurmak için yapıldığını görüyoruz”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Komisyonun İmralı ziyareti dönüşü yine bir Anayasa tartışması başladı. Nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bu Anayasa’dan kimse memnun değil, ben de değilim ama Anayasal düzenden yanayım. Bugün kendisi için değiştirilmiş Anayasa’ya uymayan bir iktidar var. O yüzden bütün yetkili organlarımızla konuşup bu anlayışla Anayasa yapamayacağımızı söyledik. Burada da bir değişiklik öngörmüyoruz. Sonuçta mevcut Anayasa’nın bu kadar ihlal edildiği bir yerde, yeni Anayasa’nın uyulmak için değil, oyun kurmak için yapıldığını görüyoruz. Bir de Erdoğan tarihinin en moralsiz sürecini geçiriyor. 31 Mart’ta ilk kez sandıktan malup çıktı. O gücünü sandıktan alan Erdoğan kalmadı. Son seçimin galibi CHP. Gelecek genel seçime son girdiği sandıktan malup çıkmış birisi olmamak için kendisine makul bir sandık arıyor. Tek başına kazanamayacağı için, ‘Acaba bir başka denklem kurabilir miyim’ hesabı yapıyor. Onun sorunu Anayasa’ya uymak değil. Bunu, iktidarını sürdürmek için bir kurgunun parçası olarak görüyor."

“Herkes çocuklarının gemisini, evlerini bir göstersin”

Özel, gündeme getirdiği Siyasi Ahlak Yasası’na ilişkin ise şöyle konuştu:

“Somut bir önerimiz Meclis’te bekliyor, kayıtlarında var. Daha önce Erdoğan, Siyasi Ahlak Yasası’nı savunan Sayın Ahmet Davutoğlu’na karşı, ‘Bu yasayı çıkartırsan Anadolu’da il, ilçe başkanı bulamazsın’ diyerek büyük bir itirafta bulunmuştu. Biz o günden bu yana, benim de baş imzacısı olduğum yasa teklifini Meclis’e verdik. Siyasetçilerin gelirlenin incelenmesini, sebepsiz zenginleşmelerin takip edilmesini, her kuruş paranın hesabının verilmesini, hatta bunun siyasilerin birinci ve ikinci derece yakınları üzerinden de izlendiği bir şeffaflık öneriyoruz. Şimdi iddianamenin çıkmasıyla şu ortaya çıktı: Bir kanıt ortaya koyamadılar. Ben de Erdoğan’a, ‘Hepimiz siyasete girdiği günden bugüne kadar ne gelir elde ettik’ diye bir çağrı yaptım. Ben evimi, arabamı, eczanemin faaliyet gösterdiği dükkanı nasıl satın aldığımı gösterebilirim. Herkes çocuklarının gemisini, evlerini bir göstersin."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *