CHP'Lİ SALICI: "POLİSİN 3600 EK GÖSTERGESİNİ DE, BEŞİKTAŞ’TA ŞEHİT OLAN POLİSİN HAKKINI DA SAVUNAN GENEL BAŞKANIMIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU”

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimi’nden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Ankara’nın Keçiören ilçesinde, partisine yeni katılan bin üye için yapılan rozet takma töreninde yaptığı konuşmada, “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, polisimiz için ek gösterge isteyen kişi değil mi? Polis intiharlarını gündeme getiren, Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit olan, gazi olan, 15 Temmuz’da şehit olan, gazi olan kardeşlerimiz için toplanan paraların akıbetini soran kişi değil mi? Kemal Kılıçdaroğlu bunları söylerken ‘fotoroman Süleyman’ ne yapıyordu? Bu ülkeyi zehirleyen uygulamalardan dolayı hepsini burnunuzdan fitil fitil getirene kadar çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

SİYASET 06.11.2022, 15:39
CHP'Lİ SALICI: "POLİSİN 3600 EK GÖSTERGESİNİ DE, BEŞİKTAŞ’TA ŞEHİT OLAN POLİSİN HAKKINI DA SAVUNAN GENEL BAŞKANIMIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU”

Salıcı, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:

ATATÜRK BÖYLE İSTEDİĞİ İÇİN MUHALEFET YAPIYORUZ

Biz yıllardan beri bir mücadele veriyoruz. Doğruları anlatmaya çalışıyoruz. Yapılan yanlışların karşılığında neler olması lazım, doğrular nedir, bu ülkeyi düze çıkaracak politikalar nedir, bunları anlatmaya çalışıyoruz. Dönem dönem bizi ağır sözlerle eleştiren bir iktidar var. Dünyanın her tarafında muhalefet iktidarı eleştirir ama bizde iktidar muhalefeti eleştiriyor, suçluyor. Velhasıl iktidar muhalefete bir rota vermeye çalışıyor. Diyor ki, ‘Benim istediğim rotada siyaset yaparsan ben iktidar olmaya devam ederim’. Onun için ‘benim istediğim rotaya gelin, burada siyaset yapın, bizim istediğimiz gibi muhalefet yapın, majestelerinin muhalefeti olun, biz de size dokunmayalım’. Yok öyle yağma. Biz Tayyip bey böyle istediği için değil, Atatürk böyle istediği için muhalefet yapıyoruz.

SARAYDAN BAKINCA KEÇİÖREN GÖRÜNMÜYOR

Biz onlar yanlış yaptığı için, eksik gördüğümüz için yanlış muhalefet ediyoruz.  Diyor ya bazen Erdoğan, ‘Bu ülkede işsizlik yok iş beğenmeyenler var’ diyor. Sayın Erdoğan, milyonlarca yurttaşımız ağır sorunlar altında yaşıyor, işsizlikle yoksullukla sınanıyor ve sen bir zamanlar Keçiören’de oturan, artık Saray’da yaşayan sen, Keçiören’de bir zamanlar komşuluk ettiğin insanların sorunlarından meselelerden uzaklaştın, Türkiye’ye Saray’dan bakıyorsun. Saray’dan bakınca burası görünmüyor. Saray’dan bakınca Keçiören’den okulların önünde satılan uyuşturucu görünmüyor.

ECEVİT’İ SAYGIYLA ANIYORUZ

Bugün, Bülent Ecevit’in, o büyük devlet adamı, Kıbrıs fatihinin bizim üçüncü genel başkanımızın, ne ezen ne ezilen insanca hakça düzen diyen, ortanın solunun sosyal demokrasinin Türkiye’deki en önemli figürlerinden olan Sayın Bülent Ecevit’in, Karaoğlan’nın ölüm yıldönümü. Biz onu da saygı ile minnetle anıyoruz. Onun fikirlerini ve mücadelesini daha yukarı götürmek için buz bu mücadeleyi vermeye devam ediyoruz.

POLİSİMİZE JANDARMAMIZA DEĞİL SANA SÖYLÜYORUZ

Genel Başkanımız çok önemli bir konuya dikkat çekti. Uyuşturucudan bahsetti. Bu ülkede insanlara artık fiyatı ucuzlamış olan uyuşturucu satıyor gençlerimizi zehirliyorlar. Bundan kurtulmamız lazım, Bu bizim gelecek nesillerimizi, var olan nüfusumuzu zehirleyen, bu ülkeye uyuşturucu baronlarının gelmesine neden olun, mafya çatışmasına neden olan bir musibet. Türkiye’nin bundan kurtulması için iktidarın adım atması lazım dedi. Biz de muhalefet bir şey söylediği zaman öyle bir şey yokmuş, kendileri de sütten çıkmış ak kaşık gibi ‘vay siz bayrağımıza jandarmamıza polisimize söz söylediniz’ diye yaygara koparmaya başladılar. Ortada bu ülkeye şerefli bir şekilde hizmet eden jandarmaya, polisimize laf eden yok. Ama onların başında olan kendisine İçişleri Bakanı diyen, bizim fotoroman Süleyman dediğimiz neredeyse yoldan geçen suçluyu bile tanıyıp onunla fotoğraf çektiren Süleyman Soylu ile derdimiz var. Ona söylüyoruz. Araya hiç şerefi ile namusu ile görev yapan üniformalı polisimizi askerimizi katma. Biz sana doğrudan söylüyoruz. Senin bağlı olduğun yere söylüyoruz, Saraya söylüyoruz.

SANSÜR YASASINA KARŞI ÖNEMLİ MÜCADELE VERDİK

Fotoroman Süleyman’dan talimat alan bir Emniyet Genel Müdürü var. Bunları söylediği için gitti Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Hem de gerekçeyi daha bir hafta önce çıkar Sansür Yasası’nın 29’uncu maddesine dayandırdılar. Emniyet Genel Müdürü suç duyurusunda bulundu. Dertleri ne? Bu sansür yasası çıkarken milletvekillerimiz parlamentoda önemli bir mücadele verdi. Dedik ki bu yasayı çıkarırsanız bu yasa muhalefeti, basını susturma yasası. Bu yasa yanlış yapanı değil, sen yanlış yapıyorsun diyeni tutuklama yasası. Bu yasa yürürlükte olduğu sürece bu ülkede sıkıntı bitmez, doğru söyleyenler dokuz köyden kovulur, onlarla ilgili işlem yapılır dedik. İşte en önemli uygulamalarından bir tanesi sayın Kemal Kılıçdaroğlu için geldi.

POLIS TEŞKILATINA, ŞEHITLERIMIZE, GAZILERIMIZE SAHIP ÇIKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA DAVA AÇILMASINI ISTIYORSUNUZ

Peki Kemal Kılıçdaroğlu polisimiz için 3600 ek gösterge isteyen kişi değil mi? Bunu yıllardan beni açık açık söyleyen kişi değil mi? Peki Kemal Kılıçdaroğlu, polis intiharlarını gündeme getiren, bunun soruşturulmasını, araştırılması isteyen kişi değil mi? Peki Kemal Kılıçdaroğlu Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit olan, gazi olan; 15 Temmuz’da şehit olan, gazi olan kardeşlerimiz için toplanan paranın akıbetini soran kişi değil mi? Siz bu ülkeye, polis teşkilatına, şehitlerimize, gazilerimize sahip çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’na dava açılmasını istiyorsunuz. Ben de sizlere soruyorum: Kemal Kılıçdaroğlu bunları söylerken Fotoroman Süleyman ne yapıyordu? Ağzından 3600 ek gösterge duydunuz mu? Duymadınız. O şehitler, gaziler için toplanan paraların ailelerine eksiksiz verilmesi konusunda bir şey duydunuz mu? Duymadınız. İntihar eden polislerle ilgili bir kelam duydunuz mu? Onun yaptığı tek iş bu ülkedeki suçlularla, mafya ile, uyuşturucu baronları ile gününü gün etmek. Biz buradan söylüyoruz: Bu iktidar sona erecek, Millet Masası iktidar olacak ve sizin yaptığınız bu hukuksuz, bu ülkeyi zehirleyen uygulamalardan dolayı hepsini burnunuzdan fitil fitil getirene kadar çalışmaya devam edeceğiz.

İTHAL MAFYA GRUPLARIMIZ DA OLDU

Türkiye’de bir yandan uyuşturucu kullanımı artıyor. Her yere yayılıyor, bir yandan da yeni mafya grupları geliyor Türkiye’ye. Türkiye’de zaten eskiden beri mafya babaları vardı. Bazen içeri girerler, bazen çıkarlar, bazen maalesef bazı siyasi parti liderleri onları ziyaret ederler, onlara el uzatır ama bu ülke mafya ile bir mücadele verirdi. AKP döneminde bizim ithal mafyalarımız da oluştu. Sadece Suriyeliler, Afganlar, mülteciler değil mafya babaları da geldi. Niye geldi? Baktılar ki burada kendilerine çok hoşgörülü davranan bir İçişleri Akanı var. Onlar ne yaparsa yapsın onlara olan hoşgörü hiç azalmıyor.

ÜLKEYI, ÇETELERIN MÜCADELE ETTIĞI, BIRBIRLERIYLE KAVGA ETTIĞI BIR YER HALINE GETIREN CHP MI?

Balkan mafyası. Yakın zamanda Sırp suç örgütü lideri Jolan Vukotiç İstanbul’un göbeği Mecidiyeköy’de öldürüldü. Hani diyorlar ya Türkiye’de böyle bir sorun yok. Mafyayla, uyuşturucuyla ilgili bir sorun yok. Siz yalan söylüyorsunuz deyip dava açıyorlar. Ben size isim isim okuyayım. Sadece Balkan mafyası değil, bir de Kafkaslardan gelen var. Azerbaycanlı mafya lideri Elnur Gasimov, Ataşehir’de öldürülüyor. Gasimov, 6 yıl önce İstanbul Beşiktaş’ta öldürülen mafya babası Caniyev’in adamı. Katilleri iki yıl önce Antalya’da öldürülen Azerbaycanlı Lotu Quli lakaplı Nadir Salifov’un adamları öldürüyor. Lotu Quli’nin adamı olan Ali Gamidov, 2013’te İstanbul Başakşehir’de öldürülüyor. Rusya’da cezaevinde olan Namık Salifov ve adamları, Azerbaycanlı mafya grubuyla Haziran 2014’te Edirne’de buluşuyor. Pazarlıklar sonuç vermiyor. Silahlı çatışma çıkıyor. Lotu Quli grubundan bir kişinin kalbinden vurduğu polis memuru Hüseyin İmra kardeşimiz, vefat ediyor, şehit oluyor. Bu davada, sadece katil ceza alıyor. O mafya grubunun içerisindeki kimse ceza almıyor. Bunların bağlantılarından dolayı Azerbaycanlı suç örgütleri, Türkiye’de cirit atmaya devam ediyor. En son 2018’de Lotu Quli İstanbul’da yakalanıyor. Deport ediliyor, sonra tekrar Türkiye’ye geliyor. Süleyman Soylu’ya soruyorlar. Diyor ki ‘Deport ettim ama geri gelmiş’ diyor. Yani benim bir günahım yok, ben gönderdim kendisi geri gelmiş diyor. Ülkeyi, çetelerin mücadele ettiği, birbirleriyle kavga ettiği bir yer haline getiren CHP mi? Bizzat sizin iktidarınız. Bizzat Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı yaptığı dönem.

KRAL ÇIPLAK

Lotu Quli 19 Ağustos 2020 günü Antalya’da bir otelde Azerbaycanlı yakın koruması tarafından silahla vurulup öldürülüyor. Cenazesini Azerbaycan kabul etmiyor. Büyükçekmece’ye defnediliyor. Ona bir anıt mezar yapılıyor. Ocak 2021’de o anıt mezarın başında bir Azerbaycanlı, diğer bir Azerbaycanlıyı vuruyor. Yine bir hesaplaşma ortaya çıkıyor. İstanbul’un ortasında alışveriş merkezlerinde Gürcü ve İranlılar birbirileriyle çatışıyor. Bu çatışmalar sırasında seken kurşunlardan yaralanan, hayatını kaybeden vatandaşlarımız oluyor. Sayın Süleyman Soylu zannetmesin ki biz, Zindaşti’yi unutuyoruz. Zindaşt’yi boy boy fotoğraflarda, televizyonlarda, gazetelerde rahmetli Burhan Kuzu’yla beraber görmeyen kalmadı. Nedense işin içine uyuşturucu girdiği zaman, baronlar, mafya girdiği zaman AKP’li birisi o fotoğrafın içinden çıkıyor. Çatışmalarda insanlarımız ölüyor. Yakın zamanda İstanbul’da Sultangazi’de bir lokantada çatışma çıkıyor. O iş yerinde çalışan 16 yaşındaki garson evladımız hayatını kaybediyor. Diyorlar ki bize, bunlar ispatlayın. İşte size ispat. Kral çıplak. Bunun daha ötesini konuşmaya, anlatmaya gerek var mı?

TÜM BUNLAR SOYLU ZAMANINDA OLUYOR

Türkiye’de uyuşturucu, ucuzlamış durumda ve çocuklarımızın alabileceği bir noktada, okulların önünde satılıyor. Çeteler, sokaklarda birbiriyle mücadele ediyor. İthal gelmiş olan mafya babaları, Türkiye’de cirit atıyor. Bunlar kimin zamanında oluyor? İkide bir ağzını açtığında bayraktan bahseden, hamaset yapan, kuru kaba milliyetçilik yapan Süleyman Soylu zamanında oluyor. Bize milliyetçilik nutukları atmayın kardeşim. Biz, Bülent Ecevit’in çizgisinden geliyoruz. Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit’in çizgisinden geliyoruz. Ne diyordu Bülent Ecevit? Biz, milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ta Beşparmak dağlarına yazdık diyordu. Biz, milliyetçiliğimizi Afyon’da haşhaş tarlalarına yazdık diyordu. Biz, milliyetçiliğimizi Akdeniz’in serin sularına yazdık diyordu. Bizde öyle hamaset yok, boş laf yok. Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda gözümüzü kapatır ülkenin çıkarı için gereken neyse onu yaparız.

SAYIN GENEL BAŞKANIMIZLA, ONUN FIKIRLERIYLE, ONUN MÜCADELESIYLE BERABER YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞIZ

Bu mücadele zor bir mücadele. Bu mücadele, zor bir mücadele. Aramıza gelen, katılan değerli kardeşlerimize hoş geldiniz diyorum. Hangi siyasi partiden gelirse gelsin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin programını, mücadelesini kabul eden benimseyen, ‘Ben, Kemal Kılıçdaroğlu ile yürümek istiyorum’ diyen herkese kapımız açık. Sayın Genel Başkanımızla, onun fikirleriyle, onun mücadelesiyle beraber yürümeye devam edeceğiz. Türkiye’yi inşallah bu içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan çıkaracağız. Özgürlüklerle, demokrasiyle, bu ülkenin insanın işinin aşının olduğu, evine ekmek götürdüğü, daha iyi koşullarda yaşadığı bir Türkiye ile tanıştıracağız.

Yorumlar (0)