reklam
Gazete Kritik Siyaset BÜLENT KUŞOĞLU:ADALET OLMAYINCA DEVLET BÜYÜK BİR ÇETEDEN BAŞKA NEDİR Kİ?

BÜLENT KUŞOĞLU:ADALET OLMAYINCA DEVLET BÜYÜK BİR ÇETEDEN BAŞKA NEDİR Kİ?

Sosyal Demokrasi Derneği, CHP Sincan İlçe Örgütü ile birlikte Adalet Haftası dolayısıyla “Gerçekte Demokrasi Gerçekte Hukuk” başlığıyla bir panel düzenledi.

Sosyal Demokrasi Derneği, CHP Sincan İlçe Örgütü ile birlikte Adalet Haftası dolayısıyla “Gerçekte Demokrasi Gerçekte Hukuk” başlığıyla bir panel düzenledi. Panele konuşmacı olarak CHP İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu katıldı.

“DEMOKRASİ VE ADALETİN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU TÜRKİYE ANLAMAYA BAŞLADI”

Açılış konuşmalarının ardından panelistlerden CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu şunları söyledi:

“Uğur Mumcunun öldürülüşünün 29. yılındayız. Kendisini rahmetle anıyorum. Bu vesileyle Demokrasi ve Adalet Haftasını da kutluyoruz. Demokrasi ve adaletin ne kadar önemli olduğunu zannediyorum Türkiye anlamaya başladı. Eğer şimdi biz burada bir aradaysak, 12 Eylül dönemini bilenler daha iyi idrak edeceklerdir. Birçok partinin, mesela Saadet Partisi gibi muhafazakar bir partinin, İYİ Parti gibi milliyetçi kökenden gelmiş bir partinin Demokrat Parti gibi merkez sağdan gelen bir partinin; bunların bir araya gelebilmesinin ne kadar önemli olduğunu fark ediyorsunuz değil mi? Bu partiler sadece Recep Tayyip Erdoğan gibi anti-demokratik bir insana karşı bir araya gelmiyorlar. Geleceğimizle ilgili olarak, demokrasinin geleceğiyle ilgili olarak, Türkiye’nin, cumhuriyetin geleceğiyle ilgili olarak bir araya geliyorlar. Bunun farkında olmak ne kadar önemli… 

“ADALET OLMAYINCA DEVLET BÜYÜK BİR ÇETEDEN BAŞKA NEDİR Kİ?”

Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka bir şey değildir’ diyor. Gerçekten adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki? Sıkıntıları epeyden beri yaşıyoruz. Görüyorsunuz. Uğur Mumcu’nun katledilişinden beri bu adaletsizlik, demokrasi ihtiyacı çok daha fazla arttı. Ne kadar önemli olduğunu gördük. Bundan sonra daha da önemli hale gelecek. Niye? Çünkü, demokrasi ve yaşantımız, günlük yaşantımız teknolojiye de bağlı.

“İNSANLAR GÜNDÜZ ÇALIŞTIRILACAK, ROBOT GİBİ AKŞAM EVİNE GİDECEK KAFAYA ONLARI GEÇİRECEK FARKLI ALEMLERDE OLACAK”

Metaverse alemini duymuşsunuzdur. Kafanıza bir alet takıyorsunuz, bir gözlük gözünüzde ayrı bir aleme geçiyorsunuz. Orda nereye gitmek isterseniz, nereyi görmek isterseniz kendiniz oradaymışçasına orada yaşıyorsunuz. Yakın zamanda bunun gerçekleşeceğini söylüyorlar. Bu toplumları uyuşturmak için getirdikleri bir yöntem olacak. Artık insanları çoğu akşam eve gidecek, kafasına onu takacak istediği ortamda istediği kişiyle görüşecek. Bu hale getirmeye çalışıyorlar. Bu demokrasinin teknolojiyle yok edilmesidir. Şu telefonları benim yaşımda olanlar bilir, 90’lı yıllarda şu telefonların ne olduğunu henüz bilmiyorduk ama bugün vazgeçilmezimiz oldu. Metaverse ile ilgili olarak da ben bunları söylüyorum. O hikaye daha çok sürer diye kimse düşünmesin. Yakın zamanda bütün bunlar olabilecek. İnsanlar gündüz çalıştırılacak, robot gibi akşam evine gidecek kafaya onları geçirecek farklı alemlerde olacak. Farklı alemde ama gerçekten, hakikatten kopmuş bir ortamda olacak. Bunlar, demokrasiye yani halkın söz hakkına getirilebilecek büyük sıkıntılar.

ABD BAKANI CONDOLEEZZA RİCE’I HATIRLATTI

Biz şimdi bir hakikati yaşıyoruz. Demokrasimiz yok maalesef şu anda da. Adalet yok, demokrasi yok. Ben biraz bunun nedenlerinden bahsetmek istiyorum. Neden böyle oldu? Neden biz demokrasiyle ve adaletle sıkıntılı böyle bir dönem yaşıyoruz? Bunun iki sebebi var. Bir, bizden kaynaklanan sebepler var bir de dışarıdan kaynaklanan sebepler var. Bunları kısaca hatırlatmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, biliyorsunuz 90’lı yıllarda Condoleezza Rice … Amerika Dışişleri Bakanı ‘Orta Doğu’da 22 ülkenin idaresini, yönetimini değiştireceğiz’ dedi. Bir proje başlattı Dışişleri Bakanı olarak. Bu Büyük Orta Doğu Projesi’ne Türkiye de dahil edilmişti. Orta Doğu’da o zamandan beri nasıl gelişmeler oldu biliyorsunuz. Bu dönemlerden bir tanesi de Arap Baharı. Arap Baharı 2010’da başladı. Unuttuk değil mi Arap Baharını? O kadar çok hadise gelişiyor ki. Arap Baharıyla, hatırladığım Fas, Tunus, Cezayir, Libya ve Yemen’de, Mısır’da yönetimler değişti. Büyük sıkıntılar oldu. Suriye’ye geldi, takıldı. Buralarda ne yapmak istediler? Müslüman Kardeşler, adı Müslüman ama aslında İhvan… Müslümanlığın bu İngilizlerin icadında olan, kontrolünde olan bir cemaat. Bu tarzı Orta Doğu’da bütün ülkelere yaymak istediler. Bizimkiler de biliyorsunuz çok destekledi onu, demokrasi gelecek diye. Orta Doğu kan gölünde boğuldu. Milyonlarca insan öldü. Milyonlarca Arap, Arap coğrafyasında, Suriye’de, Libya’da ne vaziyette görüyorsunuz. Tunus’ta, Fas’ta, Yemen’de savaş var. Mesela Sudi Arabistan gibi ülkeler de tamamen şey oluyorlar Amerika’ya tabi oldular. Her şeylerini değiştirdiler. Mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde değiştirdiler. Türkiye’ye de bunun etkisi oldu.

“BU İKTİDARI TA OKYANUSUN ÖTESİNDEN GÖNDERMİŞLER”

Graham Fuller vardır. CIA Orta Doğu Masası Şefi. Kitap yazdı Yeni Türkiye Cumhuriyeti diye. Bu kitapta Türkiye’nin Kemalist olmaması, Atatürkçü olmaması anlatılıyor. İslamcı olması anlatılıyor. Nasıl ama, nasıl İslamcı? Bir Siyonist’in böyle bir iddiada bulunmasının ne anlamı var? Neden Müslüman olmasını istesin? Öyle radikal olmasın, ılımlı olsun diyor. Ilımlı olsun, demokrasi olmasın ama bizim istediğimiz tarzda bir İslam olsun diye bir kitap yazdı. Kemalizmi ve Atatürkçülüğü reddettiler. İşte bu İhvan yönetimleri, bu tespitler, bu çalışmalar sonucunda geldi. Gelinen noktada. Türkiye’de bunun için adalet yok, demokrasi yok artık. Ama bunlar, demokrasi adına, adalet adına yapıldı. Bu sıkıntıları yaşıyoruz. Dış sebeplerden en başta geleni bu. Bizden kaynaklanmayan sebeplerin başında geleni bu. Buna karşı mücadele ediyoruz. Birileri diyor ya bu muhalefette de iş yok. Niye şunu söylemiyor da bu iktidarı göndermiyor. Bu iktidarı ta okyanusun ötesinden göndermişler. Öyle basit değil bu. Sadece Türkiye’ye yönelik değil bu bütün Orta Doğu’ya yönelik. Yani bir oyun oynanıyor. Bunun farkında olmamız lazım. Bunun için hep beraber olmamız çok önemli.

“TÜRKİYE DEMOKRASİ LİGİNDE BİR ÜST KÜMEYE ÇIKACAK”

İkincisi, bizden kaynaklanan bir konu. Şu tarafı var işin. Şimdi biz Osmanlı çöktükten sonra bir kurtuluş mücadelesi verdik. Ondan sonra da Cumhuriyet’in kuruluş mücadelesi… Kurtuluş mücadelesine bir zihniyet katılmadı. Bakın muhafazakar bir zihniyet. Muhafazakar kişiler demiyorum. O zaman zaten Atatürkçülük yoktu, sosyal demokrasi yoktu. O zaman farklı bir Türkiye vardı, yüz yıl önce. O kadrolar, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdular. Birileri de muhalefet etti. Padişahın yanında yer aldı. Hep muhalefet ettiler. Cumhuriyet kurulduktan sonra da devleti tanımak istemediler, cumhuriyeti tanımak istemediler. Hep eleştirdiler. Bu cumhuriyetin, demokrasinin faziletidir. 80. yılda bu zihniyet iktidar oldu. Devletin yönetilmesi hakkını aldı. Sandık yoluyla da bugüne kadar getirdi. Ama görüyorsunuz sadece sandık demokrasisi var. Güçler ayrılığı yok. Rejimi değiştirdi. Büyük sıkıntılar yarattı. Geleceğimizle ilgili hepimiz endişe içerisindeyiz. Yani sadece muhalif partiler değil. Ama buna rağmen kendisini devam ettirmeye çalışan adaletsiz, anti-demokratik bir yapı var. Çünkü devlet gücünü, iletişim gücünü elinde tutuyor. Sermaye gücünü elinde tutuyor. Dışarıdan gelen güçle bu iktidarını devam ettirmeye çalışıyor. Yani bizden kaynaklanan bir yönü de var. Bunu da aşmamız lazım. Bizim artık toplum olarak, demokrasinin ne olduğunu, adaletin ne olduğunu görmemiz anlamamız lazım. Bakın bizi eleştiriyorlar ya çoğu zaman CHP’yi… Bakın bu dönemki kadar Atatürkçülük kadar bilinçli Atatürkçülük de yoktur hiçbir zaman. Bu dönemki kadar demokrasinin faziletini, erdemini toplum bu kadar anlamamıştır. Türkiye kadar şu anda bilinçli, bir şeylerin farkında olan ülke de yok. Biz bu iktidarı, sandıkla gelen bu iktidarı yine sandıkla seçimle gönderdiğimiz zaman hiçbir kesintiye uğratmadan Türkiye demokrasi liginde bir üst kümeye çıkacak ve Orta Doğu ülkelerine, kendi çevresine örnek olacaktır. Onun için bu mücadelemiz çok çok önemlidir. Bakın şu kış gününde Türkiye’de sanayi çalışmadı biliyorsunuz değil mi? Neden? Yönetmesini bilmeyen, planlama yapmasını bilmeyen bir iktidar var. Onun için yapıldı bu. Eğer bu iktidar devam ederse gerçekten de günlük yaşantımızı bile devam ettirmemiz mümkün değil.”

CHP Sincan İlçe Başkanı Ömer Yılmaz da panelin açılış konuşmasında şunları söyledi:

“Bizler, insan haklarının korunduğu ve geliştirildiği, hukukun yok sayılmadığı, yargının siyasi iktidarın güdümünden çıktığı günlerde tam bağımsız ülkeyi umutla bekliyoruz. Mücadelemiz, özgür birey, güçlü toplum daha demokratik bir Türkiye oluşturmak için çağdaşlaştırmayı gerçekleştirmek zorundayız. Bu ülkede hukukun evrenselliği ve demokrasiye inanan tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri bir araya gelip Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi dostlarımızla yani Millet İttifakı’nın içerisinde birleşen partiler arasında yer alan tüm partilerle birlikte ülkenin bu kötü gidişatına dur demek için hepimizin elini taşın altına koyarak, aynı yapıcı dili konuşarak birlikte başaracağız.”

“TÜM BASIN ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA ANIYORUM”

Sosyal Demokrasi Derneği Başkanı Sami Doğan da şöyle konuştu:

“Demokrasi mücadelemiz bugün de devam ediyor. Biz bugün hiç kimseden korkmadığımızı, geleceğe umutla baktığımızı yüksek sesle haykırmalıyız. Biliyorsunuz 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu öldürüldü, 31 Ocak 1990’da Muammer Aksoy öldürüldü, 1 Şubat 1979’da da Abdi İpekçi öldürüldü. Bu üç gazeteci aydını ve diğer basın şehitlerini bir kez daha saygıyla sevgiyle anıyorum (ANKA)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *