DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, motokuryelerin yaşadıkları mağduriyetlere ilişkin "Sokaklarda konuştular, kontak kapatarak konuştular. 'Ölümle burun buruna çalışmak istemiyoruz, yaşam hakkımızı istiyoruz' diyerek motorlarının üstünde haklarını aradılar ülkenin dört bir yanında. Hakları patronlar tarafından görmezden gelindi. Her defasında çeşitli ayak oyunlarıyla karşı karşıya kaldılar. Kaza geçirdiklerinde bile insani bir cümle olan 'geçmiş olsun' cümlesi kendilerine söylenmedi. 'Paketi yerine ulaştırabilir misin?' dediler" diye konuştu.
Motokuryelerle bir araya gelen DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Koca, şunları kaydetti:
"Samet Özgül'ü bu kürsüden bir kez daha saygıyla anıyorum. Samet Özgül kardeşimiz bir motokuryeydi. Gazi Üniversitesi'nde tarih bölümünde okuyan gencecik bir öğrenci kardeşimizdi. Ekmeğini kazanmak için aynı zamanda motokuryelik yapıyordu. Çoğu zaman ölümle burun buruna çalışan motokuryelerden biriydi. Samet kardeşimiz ve 3 yıl önce 5 Kasım 2023'te işini yaparken, ekmeğini kazanırken Samet Özgül trafikte uyardığı kişiler tarafından cani bir şekilde boğazından bıçaklanarak öldürüldü, katledildi. Aslında bir iş cinayetiydi bu. Başından beri mahkeme koridorlarında ve mecliste sokaklarda ifade ettiğimiz gibi. Buradan Samet Özgül'e adalet mücadelemizi, onun ölüm yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha hatırlatıyorum, motokurye işçilerinin huzurunda ve ailesine, yakınlarına, tüm motokurye camiasına bir kez daha başsağlığı dileklerimizi iletiyorum.
Yine meramımızı da çok net bir şekilde anlatacak bir olay oldu, bir vaka yaşadık geçtiğimiz hafta. Yağmurlu bir günde çalışmaya zorlanan bir motokurye kardeşimiz. Yine bir öğretmen kardeşimiz aslında. Türkçe öğretmeni olan ama atanamamış olan, atanamadığı için ekmeğini kazanmak için motokuryelik yapan Nurullah Bayhoca kardeşimiz geçtiğimiz hafta yağmurda motorunun kayması sonucunda bir kaza geçirdi ve ne yazık ki kendisine platin takılacak, birçok yerden bacağının kırıldığını öğrendik.
Ancak ne yazık ki ekmeğini kazanırken işini icra ederken yapmış olduğu bu kaza kayıtlara iş kazası olarak geçmedi. Bunun mücadelesini de bu yaşam hakkı mücadelesini de Nurullah kardeşimizle birlikte bizler hep beraber veriyoruz. Eğer bu kaza gerçekleşmemiş olsaydı kendisi de Yemeksepeti işçileriyle beraber Yemeksepeti direnişçileriyle beraber; motokurye kardeşlerimizle beraber hakkını aramak, ekmek ve onur mücadelesini bir kez daha bu kürsüden ifade etmek için kendisi de burada olacaktı. Ne yazık ki geçirdiği kazadan dolayı aramızda değil. Kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi arkadaşlarımızın huzurunda ifade ediyoruz.
Bugün motokuryeler konuşacaklar. Sokaklarda konuştular, kontak kapatarak konuştular. 'Ölümle burun buruna çalışmak istemiyoruz, yaşam hakkımızı istiyoruz' diyerek motorlarının üstünde haklarını aradılar ülkenin dört bir yanında. Hakları patronlar tarafından görmezden gelindi. Her defasında çeşitli ayak oyunlarıyla karşı karşıya kaldılar. Kaza geçirdiklerinde bile insani bir cümle olan 'geçmiş olsun' cümlesi kendilerine söylenmedi. 'Paketi yerine ulaştırabilir misin?' dediler. Ama onlar ölümle burun buruna çalışılan, güvencesiz çalışılan bu sektörün meclisin doğrudan müdahale ederek bir güvence altına, tehlikeli iş statüsüne alınarak motokuryelerin artık yaşamıyla sınanmasını istemedikleri için bugün buradalar."
"Tüm kuryelerin sesi olmak için bu yola çıktık"
Yemeksepeti direnişçilerinden Göksel, şunları söyledi:
"Bizler sadece İstanbul'dan değil; Konya'dan, Denizli'den, Antalya'dan, Eskişehir'den, İzmir'den ve Ankara'dan toplanarak tüm kuryelerin sesi olmak için bu yola çıktık. Biz ilk başta kendi aramızda toplandığımız zaman ölmemek için, insani şartlarda çalışabilmek için kendi aramızda toplandık ama maalesef Yemeksepeti bizim bu toplamamıza karşılık direkt hesaplarımızı kapatarak, bize iş çıkışı verdiler. Bunun daha sonrasında yine eylemlere katılan arkadaşlarımızın da hesaplarını kapatmaya devam ettiler. Bizim hiçbir şekilde taleplerimizi dinlemediler veya kulak vermediler.
"Kapanan hesapların açılmasını istiyoruz"
Öncelikli olarak eyleme katılan, eylem sırasında olan arkadaşların hesapları kapanan hesapların açılmasını istiyoruz. Bu hesapların kapatılması sonucunda birçok arkadaşımız mağdur duruma düştü. Yemeksepeti'nin ve diğer firmaların da bu tarz eylemler olduğu zaman protesto hakkı tanımlanmasını istiyoruz.
İkinci olarak kaza destek ekibi istiyoruz. Herhangi bir arkadaşımız kaza yaptığı zaman herhangi bir sosyal güvencesi olmadığı için kaza yapan arkadaşımız sadece orada kendi başına yapayalnız bırakıldığı için bunun yerine biz bir kaza destek ekibi kurulmasını istiyoruz. Bu kaza destek ekibi de kuryelerden oluşarak kaza yapan arkadaşı hastaneye götürmesi, kazanın da iş kazası olarak girilmesini, sonrasında da arkadaşın çalışamamazlığı için bir ücrete bağlanmasını talep ediyoruz. Teslimat mesafelerinin en fazla 7 kilometreye kadar olması, olumsuz havalarda ise bu rakamın 4 kilometreye indirilmesini istiyoruz. Kar ve fırtına gibi durumlarda valiliğin verdiği izinlerde bu izinlerin ücretli olmasını istiyoruz. Çünkü kurye çalışamadığı zaman o gün para kazanamıyor. Bu kuryeye bir kayıp yaşatıyor.
Dördüncü maddelerimizin başında da paket başı ücretlerin güncel maliyetleri değerlendirerek iyileştirilmesi gerekiyor. Maalesef ülkemizde her geçen gün motokuryelerin giderleri ve motokuryelere özel yasalar çıkmakta. Beşinci maddelerimizden bir tanesi de Yemeksepeti'nin kendisine göre ilçeleri birleştirip, kuryeleri bir ilçeden alıp diğer ilçeye kadar götürmesini istemiyoruz kesinlikle. Çünkü kuryeler hiç bilmedikleri bir bölgeye gittikleri zaman orada zorluk çekebiliyorlar. Bunun Yemeksepeti tarafından keyfi bir şekilde değil, kuryelerle konuşarak bu bölgeleri ayarlamasını talep ediyoruz.
Altıncı maddemiz, Yemeksepeti'nde maalesef 30 kiloya kadar biz sipariş alıyoruz. Biz motorumuza bu 30 kiloyu yüklediğimiz zaman motorda dengeleme sorunu çok sıkıntılı bir duruma geliyor. Ve düşmeli, yaralanmalı kazalar oluyor. Ayrıca bizim sektörümüzü sadece erkekler değil, kadın arkadaşlarımız da yaptığı için onlar da fiziksel olarak çok zorlanmaktadır. Bu otuz kilosunun kesinlikle 15'e kadar indirilmesini istiyoruz, yaralanmalı kazalar olmaması için."
"Ne trafikte saygı duyuluyor bize, ne AVM’de ne de sitede"
Motorlu Kurye İşçileri Derneği (MİD) Başkanı Yasin Kölge, şöyle konuştu:
"Motokuryeler kimdir derseniz motokuryeler bu ülkede ikinci sınıf insan muamelesi gören insanlardır. Nasıl diyeceksiniz? Sitelerde araçları alınmayan, sitelerde çöp asansörlerine, yük asansörlerine bindirilen, AVM’lerde ana kapılarda girişlerine izin verilmeyen, arka kapılardan sanki bu ülkenin ayıbıymış gibi her yerde arka kapılardan sokulan işçileriz.
Ülkede bir video paylaşıldığında, bir kaza videosu paylaşıldığında sosyal medyada videodaki motorcu haklıysa bile yorumlara girip baktığınızda 'ya yine motorcu suçlu, bu motorcuların derdi bitmiyor' gibi yorumlara çok sık karşılaşıyoruz. Bunun nedeni bu ülkede ikinci sınıf insan muamelesi görmemizdir. Ve bunun zorluğuyla da mücadele ediyoruz.
Ne trafikte saygı duyuluyor bize, ne AVM’de ne de sitede. Ama gün geldiğinde de Covid’de de kahraman ilan edilmiştik. Depremde araçların giremediği yerlere biz ilaç götürmüştük. Bunun gibi yaptığımız fedakarlıklar dururken hala daha ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz. Biz buna karşıyız. Bu gördüğümüz muamelenin en basit örneği geçenlerde yaşandı. Ekipman zorunluluğu getirildi. Biz ekipmana karşı değiliz. Her motorcunun ekipmanı tam olması gerekiyor. Bu kesinlikle doğru bir şey. Ama önce bir ihbar verilirdi veyahut da önden bir açıklama yapılırdı. Resmen tuzağa düşürüldük. Sabah saatlerinde tüm meslektaşlarımız trafik polisleri tarafından çevrilip cezaydı. Eğer bu çocuklara bir iyilik yapmak istiyorsanız bu ekipmanlardan KDV’yi kaldırın. Fahiş fiyatlar indirilsin. Biz de ekipmanlarımızı tam teçhizat şekilde motorlarımıza binelim."
"Kuryeler işçi sayılmalı"
Tehis Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) Genel Başkanı Kubilay Çelik ise şunları aktardı:
"Kuryeler işçi sayılmalı. Niye kuryeler işçi sayılmalı? Avrupa'da bir karar çıktı. Avrupa'nın herhangi bir yerinde kurye olarak çalışan herhangi bir meslektaşımızın artık işçi sayılıp sayılmamasını kendisinin kanıtlamaya ihtiyacı yok. Çünkü Avrupa Birliği kendi vatandaşını koruyor. Biz burada doğru yerdeyiz. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden şunu söylüyoruz. Bu konuda yasal düzenleme getirilmesi gerekiyor. Avrupa’nın aldığı, Avrupalı insanının kendi vatandaşını savunduğu gibi, kendi işçisini, emekçisini savunduğu gibi bu memleketin kuryesi, bu memleketin işçisi savunulmalıdır. Patronlara karşı korunmalıdır. Bu kararın bir an evvel burada, doğru yerden seslendiğimiz yerde çözülmesini istiyoruz.
İkincisi, karşımızda herhangi bir kişi yok. Bir algoritma var. Kaza yaptınız, ayağınız kırıldı. Diyorsunuz ki 'üstümdeki paketi taşıyamam ya da ben mesaiden çıkmak zorundayım.' İlk cevap, ilk soru şu: 'Üstünüzdeki paketi teslim edecek misiniz?' İnanın bunlar abartı ya da arkadaşlarımızın söylediği abartı şeyler değil. Bunların hepsi her gün sosyal medya hesaplarına düşüyor. Takip edildiğinde görülebilir."