CHP milletvekili Utku Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, iş insanı Osman Kavala ve gazetecilerle bir araya geldi. Kavala’nın, hakkında verilen kararın “Adalet Bakanlığı ve Meclis’teki yargı reformu iradesine rağmen alındığını” belirttiğini aktaran Çakırözer, bu durumun yargının itibarını derinden sarstığını vurguladı. Açlık grevi eylemine katılan Grup Yorum üyelerini de ziyaret eden Çakırözer, İbrahim Gökçek’in durumunun oldukça kritik olduğunu ve diyalog ortamının bir an önce oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Osman Kavala’nın Cezaevindeki Durumu
Çakırözer, Osman Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen cezaevinde kalmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Kavala’nın, durumu ile ilgili olarak, “AİHM’in kendi lehime verdiği karara rağmen sürdürülen tutukluluk durumu hepimizi şaşırttı” yorumunu yaptığını belirtti. Özellikle tanıkların Kavala ile Gezi Parkı protestoları arasında bir ilişki kurmadığına dikkat çeken Çakırözer, bu durumun da yargının bağımsızlığını sorgulattığını vurguladı. Çakırözer, Kavala’nın serbest bırakılmamasının Türkiye'nin hukuk sistemindeki ihlallerin boyutunu gözler önüne serdiğini söyledi. Bu durum, sadece Kavala’nın kişisel hakları değil, Türkiye’nin uluslararası platformdaki itibarını da olumsuz etkilediği konusunda uyarılarda bulundu ve hukukun üstünlüğüne bir an önce dönülmesi gerektiğini ifade etti.
Açlık Grevi ve Diyalog Çağrısı
Ziyaretinde açlık grevi eylemine katılan Grup Yorum üyeleri ile de bir araya gelen Çakırözer, Barış Yüksel ve Ali Aracı’nın, 190 günden sonra açlık grevlerine ara verdiklerini belirtti. Ancak grevini sürdüren İbrahim Gökçek’in kritik bir aşamada olduğunu aktaran Çakırözer, Gökçek’in 78 kilodan 49 kiloya düştüğünü ifade etti. Gökçek’in, “Sadece sanatımızı icra etmek istiyoruz, üzerimizdeki baskıların sona ermesini talep ediyoruz” sözlerini aktaran Çakırözer, bu durumun daha fazla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Adalet Bakanlığına bir çağrıda bulunan Çakırözer, Grup Yorum üyelerinin taleplerine kulak verilmesi gerektiği konusunda ısrarcı oldu. Bu insanların göz göre göre ölüme sürüklenmemesi için diyalog zeminlerinin bir an önce kurulmasının hayati önem taşıdığını belirtti.
Mahkemelerdeki Hukuksuzluklar
Açlık grevindeki sorunlarla birlikte, Cezaevindeki mahkeme süreçlerine de değinen Çakırözer, Ahmet Altan’ın durumu üzerinde durdu. Altan’ın, kesin hükümle tahliye edilmesine rağmen başka bir mahkemenin yeniden tutuklama kararı çıkarmasını eleştirdiğini aktaran Çakırözer, bu durumun yargı tarihinde bir ilk olduğuna dikkat çekti. Altan’ın sözlerine göre, “Bir taraf adalet derken, diğer taraf sertleşme yönünde kararlar alıyor.” Bu karmaşa, yargı sistemine olan güveni yeniden sorgulamanıza sebep oluyor. Çakırözer, hükümet ve yargı organlarının bu çelişkili durumun farkında olmasının ve bir çözüm yolu bulmasının aciliyetine dikkat çekti.
Mümtazer Türköne’nin Sağlık Sorunları
Çakırözer, tutuklu gazeteci Mümtazer Türköne’nin sağlık üzerindeki ciddi sorunlarını da gündeme getirdi. Türköne’nin kalp damarında yüzde 81 tıkanıklık bulunduğunu ve bu nedenle by-pass ameliyatı olması gerektiğini belirtti. Ancak, ameliyat sonrası ağır koşullar nedeniyle bu işlemi reddetmesi, durumu daha da tehdit edici hale getiriyor. Ameliyat sonrası hastanede en az bir hafta kalması gerektiği fakat kendisine refakatçi verilmeyeceği varsayımı ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Çakırözer, Türköne ve ilgi bekleyen diğer tutukluların sağlık koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı ve bu sürecin geciktirilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.
Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun Yargıtay Süreci
Son olarak, gazeteci Gökçe Fırat Çulhaoğlu ile de bir araya gelen Çakırözer, Çulhaoğlu’nun dosyasının Yargıtay’da 1 yıldır beklediğini ifade etti. Yargıtay’ın bir an önce kararını vermesi gerektiğinin altını çizen Çakırözer, bu durumun adaletin ne denli gecikmeli gerçekleştiğini gözler önüne serdi. Ziyaretinin ardından, bu isimlerin yaşadığı hukuksuzlukların ve cezaevi koşullarının kabul edilemez olduğunu belirten Çakırözer, bağımsız düşünce ve özgür ifade hakkının her insan için vazgeçilmez olduğunu ve bunun sağlanması için mahkemelerin harekete geçmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini noktaladı.