Sakarya'da yaşanan sıra dışı olay, Almanya'da yaşayan iki bilgisayar mühendisi kardeşi ve onların eşlerini derinden etkiledi. Emine ve Hülya Gaygısız kardeşlerin gizemli bir şekilde kaybolması ve sözde bir "mehdi" ile bağlantılı olduğu iddiaları, olayı tam bir aile dramına dönüştürdü.
Almanya’dan Sakarya’ya Yolculuk
Almanya'da yaşayan Emine ve Hülya kardeşler, 22 Aralık 2024’te, cezaevindeki dedelerini ziyaret etmek amacıyla çocuklarıyla birlikte Sakarya’ya geldiler. İlk günlerde eşleri Emin ve Resul ile iletişimde olan iki kadın, kısa bir süre sonra iletişimi tamamen kestiler. Son konuşmalarında, “Almanya artık güvenli değil, iç savaş çıkacakmış. Bir istihbaratçıyla tanıştık, af çıkacak ve dedemiz cezaevinden kurtulacak,” gibi açıklamalar yaparak eşlerini şok ettiler.
Üfürükçü Ağı ve Manipülasyonlar
Emin ve Resul, eşlerini bulmak için Türkiye’ye geldiklerinde kayınpederlerinin evinde kimseyi bulamadılar. Daha sonra, Müge Anlı ile Tatlı Sert programına başvuran kardeşler, ailelerinden gelen bilgilerle bir üfürükçüye yönlendirildiklerini öğrendiler. Genç kadınların amcası, kadınların Gönül Derman adlı bir üfürükçünün yanında olduğunu söyledi. Bu kişi, iddialara göre iki yıl önce aileye, çocuklarının gece korkuyla uyanması bahanesiyle girmiş ve aile üzerindeki etkisini artırmıştı.
Mehdi İddiaları ve Aile İçi Çatışma
Programda konuşan amca Muzaffer Aydın, “Babaları, kızlarını bir şekilde manipüle ederek üfürükçüye teslim etti. Bu üfürükçü kadın, Mehdi olduğunu iddia eden bir şahısla iş birliği yapıyor ve kadınları bu kişiye yönlendiriyor,” dedi. İddialar, kadınların sözde mehdiye teslim edildiğini ve tamamen kontrol altına alındıklarını ortaya koyuyor.
Psikolojik Baskı ve İnanç Sömürüsü
Eşlerini arayan Emin ve Resul, kadınların manipüle edilerek ailelerinden uzaklaştırıldığını, büyü ve çeşitli tehditlerle korkutulduklarını belirtti. Bu süreçte üfürükçü kadının, aile içinde bölünmelere yol açtığı ve kadınlara yakın çevrelerine iftira atmayı telkin ettiği ifade edildi.
Toplumda Artan Sözde Mehdi Vakaları
Bu olay, benzer şekilde inançların istismar edilerek bireylerin sömürüldüğü diğer vakaları hatırlattı. Özellikle, dini duyguların ve kıyamet senaryolarının kullanılarak insanların psikolojik baskı altına alındığı durumlar artış gösteriyor. Hukuki ve toplumsal önlemler alınmadığı takdirde, bu tür olayların devam edeceği öngörülüyor.
Bu olayın ardından, Emine ve Hülya Gaygısız kardeşlerin nerede oldukları ve olayın arkasındaki gerçeklerin ne olduğu halen belirsizliğini koruyor. Gelişmeler tüm kamuoyu tarafından dikkatle takip ediliyor.