Halk sağlığını doğrudan tehdit eden bu durum, sosyal medya uygulamaları üzerinden yapılan ürün reklamlarıyla çığ gibi büyümüştür. “Mucize İlaç” adı altında pazarlanan ürünlerin içeriği, hangi testlerden ya da kontrollerden geçtiği, lisanslı olup olmadığı belli bile değildir. COVİD-19 salgını ve devamında gelen karantina sürecinde özellikle evde serum taktırma uygulaması yaygınlaşmıştır. Yetkililerin ve uzmanların uyarılarına rağmen gerek bilinçsizlik, gerekse bazı firmaların para kazanma hırsları insan sağlığının önüne geçmiş, denetim eksikliği de eklenince ortaya çok acı tablolar çıkmıştır.
Alındığında hemen iyileştirecekmiş gibi vaatlerle pazarlanan birçok türde ilaç (Zayıflama, bağışıklık güçlendirici, anti depresan etkili vb.) hastaların tedaviye uyumunu azaltmakta, bağışıklıklarını iyice zayıflatmakta, hastalıklarının tekrarlamasına yahut iyileşme sürelerinin uzamasına yol açmaktadır. Bunun sonucu olarak böbrek, karaciğer, akciğer hatta beyin hasarları oluşmakta, denetimsizliğin ve para hırsının faturasını vatandaş ödemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir. Halkın sağlığını korumak, sağlık hizmetlerini sağlamak gibi sağlığını tehdit edenlerle mücadele etmek ve gerekli yaptırımları uygulamak da devletin başlıca görevlerindendir.Halkı
Yukarıda bahsedilen nedenlerle, vatandaşlarımızın sağlığını tehlike atan başta vitaminler olmak üzere her türlü bilinçsiz ilaç kullanımı ve sosyal medya üzerinden verilen reklamlarla ticaretinin artmasındaki nedenlerin tüm boyutlarıyla araştırılması, bu konuda mücadeleyi zorlaştıran sistemsel boşlukların tespiti ile bu sorunlara kalıcı siyasi ve yasal çözümler üretilmesi amacıyla TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.